Hıncımı Alamadığım Oyun Karakterleri

Sizi dinlene dinlene dövesim geliyor

Oyun oynamayı "stres atmak" için bir aktivite olarak gören insanlara gıpta ile bakıyorum. Zira oynadığım oyunların pek çoğu bana ekstra stres yüklüyor ya da gereksiz öfkeleniyorum. FIFA Ultimate Team yüzünden DualShock kırmış birisi olarak mümkün olduğunca rekabetçi oyunlardan uzak dursam da tek kişilik senaryolu ve hatta senaryosuz oyunlarda da çileden çıktığım anlar oluyor. Bence hepinizin oluyordur, sorun sadece bende olamaz. Öyle umuyorum...

Burada kendi oyun tarihimde oynarken beni acayip tilt eden karakterleri derlemeyi düşündüm.. Aradan çok uzun seneler de geçse öfkem hala taze! Bir gün biriyle yolum kesişirse eşek sudan gelene kadar dövmeyi planlıyorum, baktım dövemiyorum alt+f4 yaparım! 

Vladimir Lem (Max Payne 2)

"Have no fear, Vlad is here" repliğiyle kendisi epey havalı bir düşman olsa da Mona'ya yaptığını unutmak pek mümkün değil. Hatta Mona'yı geçtim Vinnie Gognitti'yi bomba dolu bir Captain Baseball Bat Boy kostümüne sokarak beni ekran başında başka türlü sinir harpleriyle de uğraştırmıştı. Oyunun sonlarında da kendi tilt ediciliğine yakışır bir şekilde tepeden Max abimin kafasına molotof yağmuru yapması da apayrı bir delirme sebebiydi. Tüm pisliklerine rağmen kendisini epey acılı bir şekilde öldürsek de benim hıncım hala geçmedi, bir yerde karşıma çıkarsa kendisini beyzbol sopasıyla dövmek istiyorum.

Adını Vermek İstemediğim Flaş Transfer (Football Manager 2016)

Menajerlik oyunlarında işsiz kariyer açıp tabağıma tasımıza ne düşerse ona göre bir kariyer şekillendirmeye bayılırım. Yine böyle bir maceramda Football Manager 2016'da İtalya Serie C'den Paganse takımıı küme düşmeyle boğuşurken bana sarıldı. Ben de İtalyan futbolu aşkımın kurbanı olarak soluğu Paganse'de aldım. Daha sonraları Serie A'ya çıkacak olan Benevento ve Serie A'da yııllarca mücadele etmiş Lecce ve Catania gibi takımlarla aynı ligde mücadele ediyorduk. İşleri rayına sokmuştum ve play-offlar çok yakındı. Juve Stabia puan kaybederse kesin olarak play-off oynamaya hak kazanacaktım. 

Bir yandan kendi maçım oynanırken latest scores ekranından Juve Stabia maçına bakıyor ve mutlu oluyordum. Çünkü onlar Lecce'ye 2-0 yenilirken ben 1-0 öndeydim. Devre arasında sözleşmesi elinde olan İtalyan Futbolu için epey değerli bir oyuncuyu kadroma katmıştım. Özellikleri benim seviyem için gayet iyiydi kaptanlığı da emanet edip "kurtar bizi" demiştim. Gerçekten de kurtarıyordu beni her şey çok yakındı. Ufukta play-off ve sonrası belki Serie B idi. Derken bizim Conti (bak adını vermiş bulundum) yaşından başından utanmadan rakibe çift daldı ve kırmızı kart gördü. Sonrasında n'oluyoruz derken iki ekran iki gol ile geriye düştüm ve play-off dışında kaldım. Yılmaz Vural vs Effa gibi yaşına başına bakmadan Conti'ye girişecektim de takımdaki gençler "aman hocam sakin ol" diyip engel oldular. Zaten bu olaydan sonra Cerci hariç Roma altyapısından çıkan topçuyu bir daha da takımıma almadım!  

Desann (Jedi Knight II: Jedi Outcast)

Kertenkele kılıklı mor kurbağa! Beni ufacık yaşta uzay ırkçısı yapacaktın. Tıpkı Max abim gibi Kyle abime bulaşan da bana bulaşmış sayılır. Jyn ablaya yapılanı affetmek mümkün değildi. Hatta bir de üstüne elinde kırmızı kırmızı parlayan ışın kılıcıyla ağzımı burnumu kırdı. Oyunun o noktasında ölmemiz gerekiyormuş bunu bilseydim bu kadar uğraşmazdım zira kendisine neyle ateş edersem edeyim, ne yaparsam yapayım bir türlü zarar veremiyordum. En sonunda temiz dayağımı yiyince Kyle da ben de "kılıç kuşananındır" diyip soluğu Luke'un yanında aldık. 

Her "1"e basışımda açılmasıyla içimi ferahlatan mavi ışın kılıcına kavuştuktan sonra Desann'ı yer misin, yemez misin diyerek dövmek epey rahatlatıcıydı. Lakin o ilk dayağın da etkisiyle bugün bile kendisine olan nefretim sürüyor. Bir yerde görürsem seni haşere ilacıyla öldüreceğim Desann öyle boğaz sıkmaya falan çalışma hiç! 

Adventure Island 3 Uzaylısı

Türkiye'de "atari" olarak da bilinen NES klonları benim çocukluğumda da çok özel bir yere sahipti. Tonla kasedi üfleyerek şahane günlerim geçti tüplü televizyon önünde. Adventure Island'ın da benim için çok ayrı bir yeri var. İlk oyunu bizden bir önceki nesil Wonder Boy olarak da biliyordu, ikinci oyunu emülatörlerin varlığını öğrenene kadar hiç oynamadım. Lakin üçüncü oyun çocuk aklımla beni en çok etkileyen oyun olmuştu. Bir sürü farklı dinozora binip, farklı farklı haritalarda ilerlemek ve her oynayışta yeni yerler keşfetmek inanılmaz bir deneyimdi. Hala emulatörde açıp oynadığımda çok etkileniyorum. Lakin her güzel şeyin bir kusuru vardı bu oyunda da uzaylılar yakamı bırakmıyordu.

Daha oyunun açılışında sevdiceğimizi kaçıran uzaylılar adeta bir kabus gibiydi. Oyunda hangi yol haritasını izlersem izleyim tam uzaylılara yaklaştığımda oradan kaçıp karşıma bir boss bırakıyorlardı. Save diye bir şeyin varlığından bile haberim olmadığını düşünecek olursak bu durum beni çok sinirlendiriyordu. Mass Effect serisini oynarken tüm galakside hatta sonrasında Andromeda galaksisinde bile sizi aradım 3 tekerli uzaylılar ola ki bir yerde karşılaşırsak kafanıza bumerang atacağım! 

Şimdilik aklıma gelen sopa listesi bu şekilde sevgili Oyungezerler. Bunlar isimlerin dışında Pokemon oyunlarında zırt pırt Full Restore basan elemanlar da kendilerine dikkat etsinler, bi Thunder'a bakar (tabii tutarsa) heba olmaları!  Hepinizin oyun oynarken tilt olduğu karakterler vardır bazılarından yeterince tatmin edici bir şekilde intikam aldık, bazıları zaten kendi belalarını buldu. Muhtemelen bu listeyi okuyan Souls oyuncuları "çok tatlıymış" diyecektir ama bizim de kendi zorluklarımız vardı... Siz de Souls oyunları harici hırsınızı alamadığınız bir oyun karakteri tanıyorsanız yorum yapmaktan kaçınmayın. Burayı bir "öfke kontrolü dayanışma grubu" haline getirelim. 

YORUMLAR
carljohnson210
13 Ağustos 2021 07:10

[Bu yorum kullanıcı tarafından silinmiştir]

doksanlariozleyenadam
24 Temmuz 2021 16:27

Abby.. Haklı maklı bıraksaydınız haklasaydık.. Hain Neil

oe93
doksanlariozleyenadam
24 Temmuz 2021 16:29

Yazıyı yazarken aklımdan geçirdim biliyor musun... Bir yandan bağ kurmaya çalışsam da öte yandan hikaye anlatım tarzının kötülüğü buna tamamen engel olmuştu, sonunda hele hiç tatmin olamayınca epey delirmiştim...


Parolamı Unuttum