Hyper Scape - İlk Bakış

Battle Royale’e yeni bir renk katmaya geldi

Piyasanın en yeni battle royale oyunu Hyper Scape’e merhaba dedik. Açık beta sürecinde denemiş olanlarımız bir yanda, erişime açılmasıyla birlikte oyuna girmeyi bekleyenler diğer yanda, Hyper Scape battle royale türü için gerçekten yeni bir soluk olabilecek mi diye merak içerisindeydik ve nihayet bunu test etme zamanı geldi. Hyper Scape, Apex Legends gibi rüzgârı arkasına alıp Ubisoft’un da pastadan kendi payını kapmasını sağlayabilecek mi, önümüzdeki günlerde daha iyi göreceğiz. Ama ondan önce şöyle hızlıca bir bakış atalım istedik.

Ubisoft’un neyi eksik?

Takım tabanlı oyunlar sahasında Rainbow Six Siege ile gayet kuvvetli bir oyuncu kitlesine erişen Ubisoft, son yılların popüler türü battle royale sahasından da uzak kalamadı ve bir süre önce 2 yıldır geliştirilmekte olduğunu belirttikleri Hyper Scape duyurusuyla karşımıza çıktı. Oyunun kendisi için de çok uzun süre beklememiz gerekmedi; önce açık beta süreciyle tecrübe etme imkânı sunuldu, dün akşam itibariyle de çıkışını gerçekleştirerek ilk sezonuyla oyun severlerin beğenisine sunuldu.

Aslında Ubisoft'un da bu türe kendi damgasını vurmaya çalışması çok da beklenmedik bir şey olmasa gerek. PUBG ve Fortnite ile başlayan battle royale furyası küçüklü büyüklü farklı oyunlarla devam ederek bugünlere vardı. Geçtiğimiz yıl Electronic Arts’tan Apex Legends hamlesi geldi ve oyun beklenenin de üzerinde ilgi çekmeyi başardı. Haliyle diğer büyük oyun firmalarının da bu alana girmesi beklenen bir gelişmeydi ve bu trenin (şimdilik) son yolcusu da Ubisoft oldu.

Hyper Scape, diğer BR oyunlarındaki formülü temel alan ve buna kendince birkaç yeni dokunuş yapıp kendi tarzını oluşturmaya çalışan bir oyun. Yani yine 100 kişinin veya takım halinde oynadığınızda 3’er kişilik 33 takımın kapıştığı ve en son kalan kişi/takım olmaya çalıştığı bir harita var ortada. Ama başkalarını öldürmeden de oyunu kazanmak, diğer takımlar halen oyun alanında dolanırken zaferinizi ilan etmek de mümkün bu oyunda. İşte “kendince birkaç dokunuş” olarak dediğimiz gruptaki ilk nokta da bu oluyor. “Crown Rush” (Türkçe’ye “Taç Hücumu” olarak çevrilmiş) ile artık oyunu kazanmak için farklı bir yol da mevcut. Özellikle oyuna yeni başladığınız dönemde silahlara ısınıp da rakipleri indirme faslına geçene kadar, daha pasif oynanış ile zafere uzanmanızı sağlayabilecek bir yol bu. Oyunun belirli bir bölümü geride kaldıktan ve oyuncu sayısı azaldıktan sonra, haritada bir taç peyda oluveriyor. Eğer elinizi çabuk tutarsanız, tacı kapıp kaçabilir, 45 saniye dayanıp oyunu zaferle noktalayabilirsiniz. Mesela ben daha ilk oyunlarımdan birinde az daha taç sayesinde zafere ulaşacaktım, ama taca ulaşmaya çalışırken mıhlandım ve 4. oldum :)

Oyuna başladığınızda dikkatinizi çekebilecek ikinci nokta 2 silah slotu yanında gelen 2 hack slotu bulunması. Bunlar, Overwatch veya Valorant oynayanlarınıza aşina gelebilecek özel yetenekler. Ama bu yetenekler karaktere bağlı yetenekler değil de aynı silahlar gibi loot edilebilen ve geliştirilebilen yetenekler. Invisibility (Görünmezlik) ile görünmez oluyor, Wall (Duvar) özelliğiniz sayesinde rakiplerinizle aranıza duvarlar örüyor, Teleport (Işınlanma) ile ışınlanıyor, Slam (Çarpma) ile yükseklere zıplayıp sonrasında da indiğiniz noktada bir şok dalgası yaratarak rakiplerinizi bulundukları yerden havaya fırlatabiliyorsunuz. Bu özelliklerin aynısından bulduğunuzda o özelliği füzyonluyor, yani geliştiriyorsunuz. Bu da özelliğin tekrar kullanımı için beklemeniz gereken süreyi kısaltıyor. Dolayısıyla füzyon önemli, es geçmeyin.

Bu geliştirme meselesi elbette silahlar için de önemli. Silah türleri aslında temelde diğer pek çok nişancı oyunuyla aynı, yakında etkili olanından, makineli veya keskin nişancı tüfeğine uzanan bir yelpaze var, ama elbette oyunun temasına uygun şekilde bunlar yeniden yorumlanmış. Oyun tarzınızla da bağlantılı olarak tercih edeceğiniz silah değişiklik gösterebilir, bununla birlikte halihazırda gözle görülür bir üstünlüğü bulunan makineli silahımız Hexfire (Büyüateşi) pek çok oyuncunun ilk tercihi olacak gibi (bunu denk getirmek için haritada iniş yapacağınız noktanın bol turunculu bir nokta olmasına dikkat etmekte fayda var).

Bir kilometre öteden iğne deliğini görürüm, çatılarda zıplayıp duran çekirgeleri avlamaktan zevk alırım diyenler de doğal olarak keskin nişancı silahımız Protocol V ile yola devam edeceklerdir. Silahları geliştirmek de hack yeteneklerini geliştirmek gibi, elinizdeki silahın aynısından bulduğunuzda füzyonluyorsunuz ve silahınıza seviye atlatmış oluyorsunuz. Buna önem vermek gerekiyor -ki bazı silahların sunduğu esas tecrübe onları geliştirdiğiniz zaman ortaya çıkıyor.

Oyunun farklı yaklaştığı bir başka konu da haritanın daralma stili. Daralan bir çember yerine şehrin farklı bölgelerinin yıkılması şeklinde küçülen bir oyun alanı söz konusu. Bunun için bir yandan da haritayı takip etmekte fayda var. Gerçi daralan alan nedeniyle oyun kaybettiğim olmadı ama alan dışında kalıp ölen 1-2 oyuncuya denk geldim. Dolayısıyla esas üzerinde durmamız gereken rakiplerle mücadele kısmı -ki tempoyu yükselten de bu kısım. Yeri gelmişken belirtmekte fayda var; Hyper Scape, tempolu bir oyun; bu açıdan Apex Legends ile benzerlik kurmak mümkün. Eğer siz de hızlı bir oynanış sunan BR oyunlarını tercih ediyorsanız, Hyper Scape size hitap edebilecek bir oyun. Solo maçlarda 10-15 dakikada final görebiliyorsunuz, tabii erkenden ölmediyseniz.

Oyun tanıtılırken vurgulanan noktalardan birisi şehir ve bu şehrin sunduğu dikey alanlardı. Bina içleri, balkonlar, pencere önleri, çatılar derken dikeyde genişleyen bir oyun alanında olduğumuzu hissediyor ve yavaş yavaş oynayış stilimizin de buna uygun şekilde evrildiğini görüyoruz.

Tanıtımlarda altı çizilen bir diğer nokta da izleyicilerin de oyunun akışına dahil olması meselesiydi ve girdiğim oyunların pek çoğunda bunu ben de tecrübe ettim. Oyun esnasında izleyicilerin tercihi olarak sağlık kiti etkinliğinden sınırsız cephane etkinliği veya düşük yerçekimi etkinliğine çeşitli etkinlikler denk geliyor ve belirli süreliğine bu özelliklerden istifade edebiliyoruz. Henüz test etme imkanım olmasa da yayın yapanların izleyicilerinden ekip kurması gibi özelliklerle de bu etkileşimin boyutu artacaktır.

Gerçekten “Battle Royale’in geleceği” mi?

Elbette bu oyun dikensiz gül bahçesi değil, Hyper Scape’in de bir denge sorunu mevcut. Oyunda pek çok kişinin “invisibility” özelliğini kullanıp görünmez olduğuna, siz onu haklamak üzereyken sırra kadem bastığına şahitlik edebilirsiniz; haliyle bu da işleri sizin adınıza tatsız kılabilir. Bazı kombolar baskın olduğundan oyuncuların önemli bir bölümü de bunlara yönelebiliyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemlerde burada bir dengelemeye gidilmesi beklenebilir.

Oyun şimdilik tek bir şehirden (yani tek bir haritadan) oluşuyor. Ama dokuz bölgesiyle, diğer oyunlara nazaran daha dolu bir şehir sunmasıyla ve özellikle dikeyde genişleyen oynanışıyla buradan gelebilecek eleştirileri (şimdilik) savuşturmayı deniyor. Önümüzdeki dönemde mutlaka burada da bir çeşitliliğe gidilecektir, biz şimdilik Neo Arcadia’ya ısınmaya bakalım.

Ara başlıktaki soruya dönersek, böyle iddialı bir tespitte bulunmak için çok erken ve Hyper Scape’in daha alacağı mesafe var. Ama, yeni bir şeyler deniyor olması vesilesiyle ve türe yeni bir soluk getirme potansiyeliyle, radarınıza almakta fayda var. Parasallaştrmaya boğulmazsa ve denge hızlı bir şekilde kurulabilir, eksikler hızlıca tamamlanabilirse Hyper Scape de Apex Legends gibi ivmelenip kendinden söz ettiren bir yapım haline gelecektir.

Son yıllarda sürüsüne bereket BR oyunu çıkmışken, Ubisoft’un farklı şeyler denemesi elbette hoş. Ama bunların ne derece etkili değişiklikler olacağı, oyun severleri bu cepheye çekmeyi başarıp başaramayacağı, halihazırda eksik bırakılan noktaların nasıl tamamlanacağı ve pürüzlerin nasıl giderileceğiyle doğrudan alakalı bir husus. Bunun için de önümüzdeki dönemde oyunun nasıl gelişeceğini takip etmek durumundayız.

Önümüzdeki günlerde oyunu iyice oynadıktan sonra detaylı inceleme yazımızla da karşınızda olacağız.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum