Röportaj - Cultic Games'le Stygian: Reign of the Old Ones'ı Konuştuk

Cthulhu var dediler, geldik

Yazarlarımızdan İhsan Asman, Stygian: Reign of the Old Ones ile ilgili merak ettiği soruları Cultic Games'e sordu, birbirinden değerli cevaplar aldı.

Stygian: Reign of the Old Ones incelememize şuradan ulaşabilirsiniz.

*Öncelikle tebrikler, Stygian sonunda tamamlandı ve muhtemelen şu sıralar oyuncuların beğenisine sunulmuş olacak. Bu yolculukta en çok aklınızda ne kaldı, ilk hatırınıza gelen köşe taşları neler? Ayrıca içinizde ukde kalan, pişman olduğunuz şeyler de oldu mu?

Çok teşekkürler bu güzel fırsat için! Ben oyunun yaratıcı yönetmeni Can Oral.

Stygian'dan konuşurken 3 küsur senelik bir projeden bahsediyoruz, elbette çok fazla anı depolandı bu dönemde. Kickstarter bambaşka bir hikâye. Bir hayalin dünya gerçekliğiyle imtihanı tam bir adrenalin bombası... KS videosunu çekerken o pireli bodrumda, sislerin içinde, üzerimizde cübbelerle yaşadıklarımız hafızalarımızdan çıkmayacaktır kesinlikle. Gamescom öncesi yoğun sabahlama dönemi ve oyunun ilk kez Avrupa'nın en büyük oyun fuarında görücüye çıkması, hiç tanımadığınız insanların sunduğunuz deneyime bağlanmasına şahit olmak... Hepsi çok sağlam, bizimle yaşayacak anılar.

Tabii ki pek çok ukde de var ama en başta yazar arkadaşım, illüstratörümüz ve benim üzerine titrediğimiz başlangıç öyküleri (prologues) sisteminin, lokalizasyona girebilmek adına kelime sayısı açısından kalabalık kaçması nedeniyle oyundan çıkartılması geliyor sanırım. Umuyorum yakın gelecekte, her arketipin oyundaki doğaüstü temalarla nasıl tanıştığını anlatan bu interaktif öyküleri oyunculara ulaştırma imkânı bulabiliriz.

*Önceki röportajlarınızda kaynak materyali iyi anlamanın öneminden ve geliştirme sürecinde insanların “işte beklediğim Lovecraftian oyun” tepkileri verdiklerinden bahsediyorsunuz. Şahsen kendimi işin manyağı olarak tanımlayacak kadar iddialı olmasam da üstadın pek çok hikâyesini okumuş biri olarak ben de Stygian oynarken pek çok yerde “işte budur” dedim. Hem oyun dünyasında hem de sinemada pek akılda kalan Lovecraft uyarlaması göremediğimiz düşünüldüğünde, sizin işin manyaklarından çekinmeniz isabetli olmuş sanki, ne dersiniz?

İşin manyaklarından çekinmekten ziyade bu bizim de işin manyağı olmamızdan kaynaklanıyor sanırım :) Ben eğer bir eser üzerinde çalışacaksınız onunla içinde yaşayabilecek kadar haşır neşir olmanızdan yanayım ve yaratıcının çizdiği çizgilere büyük saygı duyarım. Oyunu oynarken "işte budur" demeniz çok gurur verici. Bir şeyleri doğru yaptığımızı duymak harika! Çok fazla boşluğu 20'ler kültürü ve tarihinden ilham aldığımız öğelerle doldurup, beraberinde kendimize has mizah duygumuzu işe dâhil edebilme fırsatı bulmamıza rağmen insanların gene de Stygian'ı çok saf bir Lovecraft deneyimi olarak tanımlayabilmesi çok güzel.

*Siz yaratıcılar olarak Stygian’ın son halinden memnun musunuz, içinize sindi mi?

Hayatımda yaptığım hiçbir yaratıcı iş tam olarak içime sinmemiştir. Stygian da farklı değil ve birçok kusuru var kanımca ama bir ekip olarak başarabildiklerimizden gerçekten memnunum.

*Genelde esin kaynaklarınızı sıralarken -benim denk gelebildiğim kadarıyla- ilk Fallout’lar, Planescape: Torment ve Heroes of Might and Magic gibi oyunları sayıyorsunuz. Ama şahsen oyundaki akıl sağlığını gitgide kaybetmenin sonucu ortaya çıkan değişik diyalog seçenekleri bana Vampire: Bloodlines’taki Malkavian klanını hatırlattı mesela. Bir sonraki oyununuza dair konuşurken de birinci şahıs vurgunuz malum. İzometrik RYO’lar dışındaki ilhamlarınızı ya da izometrik olmayan favori RYO’larınızı öğrenebilir miyiz?

Gerçekten güzel araştırma yapmışsınız :) System Shock serisini ve ilk Deus Ex'i çok seviyorum. Frictional'ın (Amnesia, Soma) oyunlarını da RYO olmasalar da oldukça ilginç birinci şahıs deneyimler olarak görüyorum. Vampire: Bloodlines beni en çok etkileyen RYO'lardan birisi olmuştur, talihsiz son çeyreğine rağmen muhteşem ve tekrar tekrar döndüğüm bir deneyimdir benim için. Dünyayı birinci şahıs deneyimliyoruz ve birinci şahıs duygusuna sahip oyunlar yapmak isterim ama bunların gerçekliğini zaman gösterecek. Aklıma gelen diğer birinci şahıs rol yapma oyunlarının arasında Morrowind, Arx Fatalis ve Oblivion'ı sayabilirim.

*Benim hatırlayabildiğim “ilk Türk oyunu” etiketi Pusu isimli bir oyuna aitti. Bugün bırakın Türk oyunu muhabbetini, Türk RYO’lar dendiğinde bile Mount & Blade, Overfall gibi birden fazla isim sayabiliyoruz. Sizinki zaten bambaşka bir deneme. Gelecek daha da güzel olur sanki, ne dersiniz?

Tabii ki. Bu mesleği icra eden tüm şahıslar aynı türün üyesi sonuçta. Hepimiz homo sapiens'iz ve aynı araçlara sahibiz. Birbirimize köstek olmayı bırakıp, yeri geldiğinde kazandığımız bilgiyi paylaşıp, tutkuyla çalışırsak dünyanın geri kalanından farklı olmamamız için hiçbir neden göremiyorum. Hepimizde aynı donanım var neticede ;)

Çok teşekkürler isabetli sorularınız için!

* Biz teşekkür ederiz asıl cevaplar ve bu güzel oyun için :) Başarılar.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum