Dosya: Castlevania: Symphony of the Night

"Gir kanıma!" - Bırakula

Richter: Geber canavar, sen bu dünyaya ait değilsin!

Dracula: Ama yeniden ete ve kemiğe kendi ellerimle bürünmedim. Buraya bana hürmet etmeyi tercih eden insanlar tarafından çağırıldım.

Richter: Hürmet mi? Sen insanların ruhlarını çalıyor ve esir ediyorsun.

Dracula: Belki aynısı bütün dinler için de söylenebilir.

Richter: Sözlerin de ruhun kadar boş. Ancak insanlığın hastalığı (?) senin gibi bir kurtarıcıya ihtiyaç duyar.

Dracula: İnsan dediğin nedir ha? Zavallı bir sırlar yığını! (????) Ama bu kadar konuşma yeter. Gör gününü!

Şu epik sahnenin ardından koca bir 15 sene geçmesine, artık eşşek kadar adam olmama (hem de 2 ‘ş’li), hatta askere gitmek için gün saymama rağmen (bu ay da neredeyse her yazımda bundan bahsettim, ühü)  inanın çok az oyunun açılış sahnesinden bununki kadar keyif aldım ve gaza geldim. Oyunun sadece bu ilk versiyonunu değil, yeni PSP ve hatta İngilizce yaması çıkan Japonca versiyonunu bile en ufak ayrıntısına kadar kurutmuş bir adam olarak söylemeliyim ki bu ve oyundaki diğer tüm diyaloglar bayağılığıyla, ucuzluğuyla, seslendiril(eme)mesiyle güzel ve unutulmazdır. Ki VHS’e kasete tıkılmış B-tipi korku filmi modelini bırakan Resident Evil ve sülalesinin de gördük sonunu.

O yüzden gecenin senfonisine hoş geldiniz…

-SHAFT’IM KAYDI

Başlıktaki iğrenç espri için özür dilerim ama komiklikli bir durumla konuyu bağlamam gerekiyordu. Efendim Rondo Of Blood oyunuun geçtiği 1972 yılında, vampir avcısı Belmont klanının son üyesi Richter (dua edin buna kelime esprisi yapmadım) Dracula’yı yenmiş ve kendi geleceğine yatırım yaparak o zamanlar ufak bir kız olan Maria Renard’ı da kurtarmıştır. Lakin bu olayın ardından bilinmez bir biçimde ortadan kaybolmuş ve bu esnada Dracula’nın kalesi de yavaş yavaş yeniden yükselmektedir. Nihayetinde babasının artan gücünü hissetmeye başlayan ve giriş esprime malzeme olan şeytani rahip Shaft’ın (bir de aynı isimli rezil bir film vardı 2000 yapımı hatırladınız mı?) bu işte parmağı olduğuna inanan vampir Alucard, uzun süreli uykusundan uyanır ve babasını bir kez daha durdurmak için yola çıkar. Hem de yanında serpilip sülün gibi bir hatuna dönüşen Maria ile. Arsen Wenger gibi adamsın Richter şaka maka.

Vampir avcılığı yaptığımız seri boyunca ilk kez bir vampiri yönetmek inanın bu oyunun kendisini farklı kılan tek özelliği değil. Seriyle ne kadar içli dışlısınız bilmem ama her seri gibi Castlevania’nın da iniş çıkışlar yaşadığı dönemler oldu ve SotN da tam böyle bir döneme denk geldi. Ki yeni Lords of Shadow da böyle bir dönemin ürünüdür. O yüzden Konami’yi fazlasıyla tebrik etmek lazım. Hazır bir formülde ısrar etmektense yepyeni şeyler denemekten çekinmediler ki hepsi de genelde oldukça başarılı seçimler oldu. LoS’a kadar da hep bu formül işlemeye devam etti zaten.

Serinin klasik ilerlemeli-platform tarzından farklı olarak aksiyon-RYO’ya dönüşen oyunda Alucard’ı yöneterek bence hâlâ devasa sayılabilecek bir kale boyunca klasik korku filmlerinden fırlamış türlü türlü canavarla gerçek zamanlı olarak yüzleşiyor, yendikçe deneyim kazanıp seviye atlıyor ve eski serilerden farklı olarak istediğimiz yönde de ilerleyebiliyoruz. Ki bu devasa olarak nitelendirdiğim kalenin içinde saat kulesi, kütüphane, simya laboratuarı hatta yer altı gölü gibi sayısız farklı bölüm var. Tabi kalenin her tarafına oyunun başında erişmek mümkün olmasa da zamanla edindiğimiz yeni güçlerle daha önceden ulaşamadığımız bölgelere gidebiliyoruz ki seri adına en büyük yenilik olan bu özellik açık ve net biçimde Metroid serisinden çalıntı. Zaten bu yüzden bu tarz Castlevania oyunları da hayranları tarafından Metrodivania olarak adlandırılıyor. Ama çalacaksanız da böyle çalın be kardeşim, canım feda resmen.

castlevania-piksel

-BEN SANA VAMPİR OLAMAZSIN DEMEDİM, ADAM OLAMAZSIN DEDİM

Lakin oyunun en harika özelliklerinden biri arasında bu oyuncuyu gayet cömertçe ödüllendiren keşif ve macera hissinin yanı sıra bir gerçek bir vampir tecrübesi tarafı var ki çok az oyunun bu hissiyatı vermek konusunda SotN’a rakip olabileceğine inanıyorum. İlerleyen öykü boyunca Alucard’la beraber topladığımız relic’ler vasıtasıyla bütün vampir güçlerimizi geri kazanıyoruz. Lakin bunların arasında yarasaya, kurda hatta bir sis bulutuna bile dönüşebilmek ve her birinin ayrı ayrı kendi eksileri ve artıları olması var ki böyle bir şeyin 15 yıl önce başarılması Telegol’daki Turgay Şeren’i andırıyor adama (anlayan anladı). Bir diğer müthiş özellik ise benim çok önem verdiğim ekstralar. Oyunda keşfedilmeyi bekleyen sayısız gizlilik, dört farklı son, Richter’i yöneterek oynayabileceğiniz ekstra bir mod gibi o kadar çok ekstra var ki aslında 9-10 saat süren oyun süresi bu sayede katlanarak büyüyor, oyuna verdiğiniz parayı en küçük kuruşuna kadar helal ediyorsunuz. Zaten oyun da sizden bunları keşfetmenizi istiyor. Mesela Shaft’la ilk kapışmanızda gereken şeyleri bulup kullanmazsanız savaşın ardından oyun daha aslında yarısını bitirmiş olmanıza rağmen sizi evinize yolluyor bugün git yarın gel diye. İnanın gizlilikler oyunun içiyle bile sınırlı değil, zira oyunun CD’sini bir CD çalara takarsanız da oyunda duyamadığınız bir müziği dinleyip ardından “Oyun lan bu, CD çalarında ne işi var?” diyen Alucard’ı duyunca da okkalı bir ohannesburger çekiyorsunuz.

İnanın daha oyunun müthiş dizayn edilmiş kalesinden, oldukça çeşitli silah ve ekipman sisteminden, Michuru Yamane’nin ellerinden çıkma ve bence oyun tarihinin en iyilerinden olan müziklerinden, harika boss savaşlarından, renk katan büyü ve summon sisteminden, oyuncuyu zorlayan ama her zaman da çıldırtmadan geri dönmesine sebep olan olağanüstü zorluk ayarından ve inanın şu aklıma gelmeyen daha bir çok harika özellikten bahsedemedim bile. Çünkü karşınızda çoğu oyun dergi ve sitesine göre PSX’in, bana göreyse oyun tarihinin en harika, en iyi kotarılmış oyunlarından biri var ve inanının çok da ciddiyim. O yüzden eğer aradığınız hızlı bir RYO, bolca keşif ruhu, sonsuz gizlilik ve gerçek bir vampir hissiyatı ise hâlâ bu yıllara meydan okuyan klasiği oynamak için geç kalmış sayılmazsınız. Zira Dracula’nın da dediği gibi;

Gece hâlâ çok taze…

castlevania-piksel2 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum