Konami, Silent Hill Etkinliğini Resmen Duyurdu!

Tepelerin ardından mutlu sona gidiyoruz

Silent Hill markası bir döneme gerçekten damgasını vurmayı başarmıştı. Gerilim/korku türünü seven oyuncular için çok özel bir yere sahip olan Silent Hill'in modern döneme uygun bir şekilde geri dönmesini epeydir bekliyorduk. Konami cephesinden bu konuyla ilgili çalışmalar olduğuna yönelik haberler geliyordu. Nihayet iş resmiyete döküldü ve Konami, Silent Hill etkinliğini resmen duyurdu.

19 Ekim günü yapılacak etkinlik Pasifik Saati ile 2:00'da gerçekleştirilecek. Çarşamba günü Silent Hill'in geleceğiyle ilgili ilk adımları öğreneceğiz. Son olarak 2012 senesindee çıkan Downpour oyunuyla 10 seneyi aşkın bir araya giren ve adeta bir Issız Tepe halini alan markanın geri dönüşü hayranları da epey heyecanlandırdı. Daha önce orijinal oyunun sanatçılarından Masahiro Ito da oyun üzerinde çalıştığını açıklamıştı. Yeni oyunun ekibinde eski seriden kimler yer alacak henüz bilmiyoruz ama artık resmi adımların atıldığını görmek güzel. Umarım 19 Ekim günü alacağımız haberler de beklentilerimizi yukarı çekmeyi başarır.

YORUMLAR
biwaly
18 Ekim 2022 10:57

Ya Silent Hill 2 ya da Silent Hill 2 Remaster Steam'e gelsin ya da her ne haltsa hiç gelmesin. Amin™. :)

Overwatch 2'ye Başlamadan Önce Bilmeniz Gereken 6 Şey!

Köprüden önce son çıkış

Overwatch 2'ye Başlamadan Önce Bilmeniz Gereken 6 Şey!

Overwatch ilk kez çıkış yaptığında oyun dünyasını sallamayı başarmıştı. Fakat zaman içerisinde sektörün yeniliklerinin arkasında kalan oyun, Overwatch 2 ile birlikte –otomobil terimi ile—bir makyaj operasyonundan geçti diyebiliriz. Tamamen ücretsiz olan oyun, 10 günde 25 milyon oyuncuya ulaşmayı başardı. Biz de OGZ ekibi olarak oyuna ilk kez dalacak oyunculara bazı ipuçları vermek istedik.

Gelin başlamadan önce Overwatch hakkında bilmeniz gereken 6 şeye bakalım.

1 – Nişangah (Crosshair) Düzenleme

Kulağa oldukça basit geliyor olsa da pek çok oyuncunun hala orijinal nişangahlarla oynadığını biliyoruz. Fakat bu nişangahı ayarlar içerisinden değiştirebilir, istediğiniz şekle ve renge sokabilirsiniz. Headshot sisteminin oldukça önemli olduğu Overwatch 2’de bu değişim maçı kazanmak ve kaybetmek arasındaki ince çizgiyi belirleyebilir.

2 - Karakter Sınıfları ve Doğru Rol Seçimi

Overwatch 1’in adeta sonunu getiren GOATs metasını sitemizde de uzun uzun tartıştık. Bu metanın ardından gelen rol kilitleri, ilk oyunun en büyük problemlerinden biri olmuştu. Fakat oyuncu sayısının artışı uzun bekleme sürelerinin sonunu getirdiği için şimdilik rol kilidi sistemi sorunsuz çalışıyor denilebilir. Peki nedir bu rol kilidi?

Overwatch 2’de de her oyunda kendinize bir rol seçmek zorundasınız. Takım sayısının 5’e indirilmesi ile birlikte tüm takımlar artık bir tank, iki DPS ve iki destek karakterinden oluşuyor. Oyun tipinize en uygun karakteri bulmadan önce de size uygun rolü bulmanız büyük önem arz ediyor.

Örneğin tank rolü takımının ön hattını korumaya yardımcı olurken, hasar veren DPS karakterleri rakiplerin destek hattını kesmeye çalışıyor. Destek sınıfının görevi ise takımını hayatta tutmak.

Elbette her rolü istediğiniz gibi oynamakta özgürsünüz. Fakat her rolün kendisine özel bir rank sistemi olduğunu unutmamak gerek. Bu sebeple tek bir rol üzerinde odaklanmak, en azından en başta, daha iyi olacaktır.

3 – Rekabetçi Sistemi

Hazır rank sisteminden bahsetmişken yenilenen rekabetçi sistemine de bir parantez açalım. Overwatch 2 ile birlikte sistem artık pek çok oyundan tanıdığımız lig sistemine dönüş yaptı. Sistem, 7 galibiyet ya da 20 beraberlik ile mağlubiyet üzerine hesaplamalarınızı yapıyor. Örneğin 19 maçta 7 galibiyet aldıysanız puan değişiminiz oyun içi algoritma tarafından belirleniyor.

Yine pek çok oyunda olduğu gibi ligler bronzdan başlayarak grandmaster’a kadar ilerleyebiliyor. Her lig 5 division’dan oluşuyor. Yani gümüş ligine çıkmak için önce Bronz 5’ten Bronz 1’e kadar ilerlemeniz gerek.

Fakat yeni başlayan oyuncular için rekabetçi maçlara girmek sanıldığı kadar kolay değil. Eğer Overwatch 2 ile oyuna giren oyunculardan biriyseniz, Quick Play kategorisinde en az 50 galibiyet almadan rekabetçi bölümünü açamıyorsunuz. Bunu da not etmiş olalım.

4 – İstatistikler

Overwatch 2’ye hakkını vermemiz gereken şey kesinlikle yeni istatistik tablosu. Eski tablonun karmaşasını tamamen ortadan kaldıran geliştirici, yeni oyunculara çok daha rahat okuyabilecekleri bir tablo vermiş.

Bu tabloyu okumak ise oldukça basit. Tabloda E, A, D harfleri ile gösterilen detaylar sırasıyla: Eliminations, Assists ve Deaths. Overwatch’ta elimination sayısı, ölümüne katkıda bulunduğunuz karakterler üzerinden belirleniyor. Yani oyun sonunda tabloda E sütununda 12 adet elimination gördüğünüzde şaşırmayın.

H harfi “health” yani özellikle destek oyuncuları için önemli olan can basma sütunu. Desteklerinizin bu rakamının yüksek olması beklenir. MIT olarak tanımlanan “total damage mitigated” ise, engellediğiniz hasar anlamına geliyor. Bu da elbette tank rolü için yüksek olması beklenen bir rakam.

Karakterinizin portresinin hemen altında ise karakterinize özel istatistiklerin yanı sıra tatlı veriler de görülebiliyor. Örneğin Final Blow istatistiği, son vuruşunu yaptığınız yani diğer bir deyişle öldürdüğünüz karakterlerin sayısını gösteriyor. Solo kill ise, adından da anlayabileceğiniz üzere, tek başına aldığınız kill sayısını temsil ediyor. Weapon Accuracy silah isabetinizi gösterirken bunun altındaki istatistiklerin tamamı karakterinize özel.

Örneğin Roadhog oynuyorsanız burada kanca yeteneğinizi tutturma yüzdenizi görebiliyorsunuz. Bunun gibi istatistikler bu bölgede yazıyor.

İstatistikleri doğru okumak, oyununuzdaki eksikliklerin büyük bir kısmını anlamanıza yardımcı olacaktır.

5 – Pratik, Pratik, Pratik

Boş zamanlarınızı pratik alanında yeni karakterler deneyerek değerlendirebilirsiniz. Özellikle yeni karakterlere alışma konusunda oldukça iyi iş görüyor pratik alanı. Öte yandan atölye bölümünde de spesifik karakterlere çalışmak için oyuncuların hazırladığı haritalara giriş yapabilirsiniz.

6 – Challenge Sistemi

Overwatch’un artık battle pass sistemine ev sahipliği yaptığını biliyorsunuz. Fakat bu battle pass’i ilerletmek için oyunların yanı sıra günlük görevleri de tamamlamanız gerekiyor. Blizzard’ın “challenge” adını verdiği bu görevler; günlük, haftalık, sezonluk, rekabetçi, tüm zamanlar ve kahraman kategorilerine ayrılıyor. Kahraman kategorisinin henüz açılmadığını söyleyelim.

Bununla birlikte görevleri farklı oyun modlarında farklı şeyler yaparak tamamlayabiliyorsunuz. Bazı görevler emote atmanızı isterken, bazıları quick play modunda 100 tane oyun kazanmanızı istiyor. Hepsi de zorluklarına göre size battle pass puanı kazandırıyor.

Şimdilik bizden bu kadar. Fakat daha fazla Overwatch 2 içeriğini önümüzdeki günlerde sizlerle buluşturmaya devam edeceğiz.

İptal! - Bölüm 2: Dwarfs

Yedi cüce, ve karanlık bir Obsidian hikayesi

İptal! - Bölüm 2: Dwarfs

Merhaba sevgili Oyungezerler. “İptal!” yazı serimizin 2. bölümüne hoş geldiniz. İlk bölümümüzde bol Tomb Raider soslu bir macera oyunu olan Beneath’in talihsiz hikayesini anlatmıştık. Bugünkü bölümümüzde biraz daha büyük, içinde Obsidian Entertainment’ın bulunduğu bir hayli orijinal bir fikrin çevresinde kurulmuş olan bir RPG projesinden bahsedeceğiz: Dwarfs.

Bundan 10 sene öncesinde Disney dendiğinde aklımıza öncelikle CGI dolu seri üretim süper kahraman filmleri değil de, daha çok harika animasyonlar ve masallar geliyordu. Bu masallar zamanla belli bir ulusa veya kitleye hitap etmekten çıkıp evrensel öykülere dönüştüler. Bu masalların arasında hepimizin bildiği ve sevdiği bir tanesi bugün bahsedeceğimiz şanssız projenin temellerini üzerine inşa ettiği Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’den başkası değil. Oyunumuzun yapım süreci aslında aynı dönemde yapımına başlanmış olan bir prequel (önbölüm) animasyonla oldukça yakından ilgili. Dwarfs’ın macerasını anlayabilmek için gelin önce The Seven Dwarfs animasyon projesi neymiş ona bakalım.

2000'li yılların başında DisneyToons firması dillere dolanan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler çizgi filminin öncesini konu alan bir animasyon filmi üzerine çalışmaya başladı. Beyaz perde için değil de televizyonlarda yayınlanmak için yaratılan proje, DisneyToons’un alışık olduğumuz cıvıl cıvıl çizgisinden uzak bir hikâye anlatmayı planlıyordu. Yedi cücelerin Pamuk Prenses ile karşılaşmasından önceki zamanları anlatmak isteyen yapımcılar bu sefer daha karanlık ve kara komedi ögeleri ile bezenmiş bir tablo çizmek istiyorlardı. Disney bu işe onayı verdi ve çalışmalar başladı.

Hikayemiz, yedi cücelerin nasıl olup da yollarının kesiştiğini anlatarak başlıyor. Farklı köylerden çıkıp gelen ve bir yolculuk sırasında yolları kesişen cüceler maceralarına yedi cüce olarak devam etmeye karar verdiklerinde ünlü yedilimiz oluşuyor. Cüceler yolculukları esnasında yardıma muhtaç genç ve güzel bir kadınla karşılaşıyorlar. Evet, aklınıza Pamuk Prenses gelmiş olabilir ancak bu güzel kadın gelecekte Pamuk Prenses’in şeytani üvey annesi olacak Narcissa’dan başkası değil.

Narcissa, kötü bir büyücü olan ve bu diyarları tehdit eden babasını alt etmek için yedi cücelerden yardım istiyor ve iyi kalpli cücelerimiz ikinci kez düşünmeden bu yardım çağrısına koşturuyorlar. Hikâye ilerledikçe Narcissa’nın göründüğü kadar iyi olmadığı yavaştan ortaya çıkmaya başlıyor. Yedi cüceler ve Narcissa, kötü büyücüyü alt edip onu büyülü bir aynaya hapsetmeyi başarıyorlar. Bu da bizlere ana hikayemizde Kötü Kalpli Kraliçe’nin yanından ayırmadığı konuşan aynanın aslında kraliçenin hapsettiği babası olduğunu öğrenmemizi sağlıyor.

Tabii yedi cücelerin macerası burada bitmiyor. İstemeden de olsa kötücül bir güce yardım etmiş olan cüceler bu sefer de Narcissa’nın Kadim Cücelerin gücünü çalmayı ve bu diyarların kral ve kraliçesini katletmeyi hedeflediğini öğreniyorlar. Diyarın kral ve kraliçesi de Pamuk Prenses’in anne ve babasından başkaları değil. Bu noktadan sonraysa iptal olan hikâye tekrardan iyi ve kötünün savaşına evriliyor ve sonuç olarak Narcissa’nın Kötü Kalpli Kraliçe’ye dönüşümünü cücelerin gözünden izleyeceğimiz bir maceraya dönüşüyor. Bu hikâyeyi ilk okuduğumda bir hayli etkilendim ve asla izleyemeyeceğimiz bir proje olması beni üzdü. Yapımcılar, animasyonun Lord of The Rings evreninden izler taşıyacağını da belirtmişler ve bir masalı, büyük bir evrene dönüştürmek istediklerini de eklemişler. Animasyonun yapımı esnasında yaşanan birçok iç ve dış anlaşmazlık sonunda da maalesef proje süresiz olarak rafa kaldırılmış. The Seven Dwarfs animasyonunun etkileyici hikayesinden bahsettiğimize, yazımızın esas konusu olan Dwarfs oyununa geçebiliriz:

The Seven Dwarfs cephesinde işlerin iyi gittiği zamanlar Disney’s Buena Vista Games, bu karanlık Pamuk Prenses evrenini bir de video oyunuyla desteklemek istedi. Yapılacak olan oyunun daha da karanlık olmasını istiyorlardı. Bu tarz bir hikayeye de en uygun oyun türünün RPG olduğunu düşündüler. Karanlık temalar ve RPG ikilisi bir araya gelince de "iyisi mi biz Obsidian ile iletişime geçelim" diyen yapımcılar akıllarındaki projeyi firmayla paylaştılar. Obsidian, bu fikre fazlasıyla sıcak yaklaştı ve çalışmalar başladı. Yapımcıların anlattığına göre oyun, yapım sürecindeki animasyondan bile daha karanlık bir tona sahip olacak, yer yer karanlık yerini korku ve gerilime bırakacaktı. Araştırma yaptıkça işlenecek olan bu tema bana birçok yönden American McGee’s Alice oyunlarını anımsattı. Oyun üzerine çalışmalar devam ederken animasyon kısmında sıkıntılar baş göstermeye başlamıştı bile. Hem oyunda hem de animasyonda yedi cücelerden bir tanesi olan Dopey karakteri üzerinden bir anlaşmazlık doğmuştu. Dopey karakteri ana hikayemizde de konuşamayan, çevresiyle jest ve mimikler aracılığıyla anlaşan tatlı bir cüce. Karanlık oyun ve animasyonumuzdaysa kendisinin bu durumuna travmatik bir arka plan hikayesi yazıldı. Bu hikâyeye göre Dopey’nin annesi gözleri önünde katledildiğinden beri konuşamıyor olacaktı. Projenin fikir babalarından olan Mike Disa, hikâyede güzel bir ton tutturduğunu düşünmeye başlamıştı ki sevgili Disney yapımcıları çok geçmeden bu işe el attı. Hikâyenin istediklerinden de karanlık bir yöne evrildiğini ve Dopey’nin konuşabilmesini istediklerini söylediler. Mike Disa ve ekibi bu geri bildirim karşısında hayal kırıklığına uğramışlardı.

Disney, her şeyin çocuklara uygun olmasını ve ürünlerini satacakları kitlelerin kısıtlanmamasını istiyordu ancak yapımcı ekip orijinal bir iş çıkarmanın derdindeydi. Ekip ne kadar direndiyse de Disney’in bu konudaki inadını kıramadılar. Disney, yalnızca animasyonu değiştirmek istemekle kalmıyor bir yandan da “Daha aydınlığı olmaz mı bunun?” şeklinde oyun yapımcılarına da laf atıyordu. Durum böyle olunca önce animasyon sonra da oyun projesi hızla iptal edildi.

Obsidian, Dwarfs projesi üzerinde yalnızca bir yıl gibi kısa bir süre çalışabildi. Bu kısa süreçtense yapımcı ekibin çeşitli yorumları dışında elimize geçen pek fazla bilgi yok.

Kotor 2 ve Neverwinter Nights 2 gibi projelerde oyun tasarımcılığı yapmış olan ve Dwarfs projesinde de baş tasarımcı görevini üstlenen Kevin Saunders, oyunun tonu hakkında birçok fikir elde etmemizi sağlayan şu sözleri söylüyor:

“Dwarfs, mutlu bir Disney oyunu değildi. Disney's Buena Vista Games karanlık bir hikaye istedi ve ben de onlara karanlık bir hikaye verdim. Örneğin, açılış sekansında genç bir prens olarak, yatağınızda rahatsız edici seslere uyanıyorsunuz. İçerisinde uyandığınız karanlık kaleyi keşfederken, korkunç bir yaratıkla karşılaşıyorsunuz ve umutsuz bir mücadelenin sonucunda onu alt ediyorsunuz. Ancak yaratık ölürken çığlıkları, bir canavarın çığlıklarından bir kadının kan donduran ölüm çığlığına dönüşüyor. Daha sonra yanılsama ortadan kalkıyor ve elleriniz kan içinde dururken öldürdüğünüz şeyin bir yaratık değil de anneniz yani kraliçe olduğunu anlıyorsunuz. Mesela bu bir sinematik sahne değildi, hepsi gerçekten oynayarak deneyim edeceğiniz tam bir bölümdü.”

Vampire: The Masquerade oyununun hikâye yazarlığını yapmış olan Brian Mitsoda ise Dwarfs projesine ne kadar güvendiğini şu şekilde açıklıyor:

“Üzerinde çalıştığım herhangi bir projeyi geri getirme şansım olsaydı, bu Dwarfs olurdu. Bu proje aslında, bir Nintendo oyunuyla yolları kesişen bir Pixar filminin aksiyon RPG versiyonuydu. Gizlilik sözleşmemiz hala ne kadarını kapsıyor bilmiyorum ama bu projede açıkça Disney'in klasik filmlerinden sanatsal olarak ilham almıştık; ancak senaryo açısından kesinlikle Pixar filmlerinin karakterlerini ve duygularını yakalamak istedik. Aslında, karanlık bir masal yazmıştık, ancak çoğunlukla genç kahramanların, bu eksantrik küçük adamlarla tanışıp beraber giriştikleri ilginç yolculuklara odaklanıyorduk. Brian Menze sayesinde kendine has bir tarzı, bir ruhu, harika karakter ve yaratık konsept tasarımlarının yanı sıra aynı zamanda çok da ilginç bölüm tasarımlarına sahipti. Bu projeyi hayata geçirebilseydik oyun dünyasının klasiklerinden biri olurdu diye düşünüyorum. Bu projeyi tamamlayamamış olmak beni hala üzüyor. Eğer DoubleBear (Mitsoda’nın kendi oyun firması) yeterince büyürse bir gün kesinlikle buna benzer bir oyun yapacağım. ”

Anlayacağınız üzere Dwarfs, yapımcıların gözünde çok değerli olan ve umutların yüksek olduğu orijinal bir projeydi. Disney’in inadı uğruna sonsuzluğa karışan bu proje hem bu işe emek veren yapımcıların hem de bu hüzünlü hikayeyi okuyan bizlerin kalbinde bir yara bıraktı.

Dwarfs, Disney’in zindanlarına acımasızca hapsedilirken gökten üç elma düştü: Biri hikayemizin kötü kalpli kraliçesi Disney’in başına, biri Dwarfs ve The Seven Dwarfs projelerine gönül bağlamış yapımcıların başına ve sonuncusu da bu karanlık oyunu asla oynayamayacak olan biz oyuncuların başına. Bir sonraki bölümümüzde, kapalı kapılar ardında kalan başka bir oyunla beraber görüşmek üzere.

The Seven Dwarfs animasyon filminin test videoları ve renderlanmış fragman örneği için:

 

 

Overwatch 2'ye Başlamadan Önce Bilmeniz Gereken 6 Şey!

Köprüden önce son çıkış

Overwatch 2'ye Başlamadan Önce Bilmeniz Gereken 6 Şey!

Overwatch ilk kez çıkış yaptığında oyun dünyasını sallamayı başarmıştı. Fakat zaman içerisinde sektörün yeniliklerinin arkasında kalan oyun, Overwatch 2 ile birlikte –otomobil terimi ile—bir makyaj operasyonundan geçti diyebiliriz. Tamamen ücretsiz olan oyun, 10 günde 25 milyon oyuncuya ulaşmayı başardı. Biz de OGZ ekibi olarak oyuna ilk kez dalacak oyunculara bazı ipuçları vermek istedik.

Gelin başlamadan önce Overwatch hakkında bilmeniz gereken 6 şeye bakalım.

1 – Nişangah (Crosshair) Düzenleme

Kulağa oldukça basit geliyor olsa da pek çok oyuncunun hala orijinal nişangahlarla oynadığını biliyoruz. Fakat bu nişangahı ayarlar içerisinden değiştirebilir, istediğiniz şekle ve renge sokabilirsiniz. Headshot sisteminin oldukça önemli olduğu Overwatch 2’de bu değişim maçı kazanmak ve kaybetmek arasındaki ince çizgiyi belirleyebilir.

2 - Karakter Sınıfları ve Doğru Rol Seçimi

Overwatch 1’in adeta sonunu getiren GOATs metasını sitemizde de uzun uzun tartıştık. Bu metanın ardından gelen rol kilitleri, ilk oyunun en büyük problemlerinden biri olmuştu. Fakat oyuncu sayısının artışı uzun bekleme sürelerinin sonunu getirdiği için şimdilik rol kilidi sistemi sorunsuz çalışıyor denilebilir. Peki nedir bu rol kilidi?

Overwatch 2’de de her oyunda kendinize bir rol seçmek zorundasınız. Takım sayısının 5’e indirilmesi ile birlikte tüm takımlar artık bir tank, iki DPS ve iki destek karakterinden oluşuyor. Oyun tipinize en uygun karakteri bulmadan önce de size uygun rolü bulmanız büyük önem arz ediyor.

Örneğin tank rolü takımının ön hattını korumaya yardımcı olurken, hasar veren DPS karakterleri rakiplerin destek hattını kesmeye çalışıyor. Destek sınıfının görevi ise takımını hayatta tutmak.

Elbette her rolü istediğiniz gibi oynamakta özgürsünüz. Fakat her rolün kendisine özel bir rank sistemi olduğunu unutmamak gerek. Bu sebeple tek bir rol üzerinde odaklanmak, en azından en başta, daha iyi olacaktır.

3 – Rekabetçi Sistemi

Hazır rank sisteminden bahsetmişken yenilenen rekabetçi sistemine de bir parantez açalım. Overwatch 2 ile birlikte sistem artık pek çok oyundan tanıdığımız lig sistemine dönüş yaptı. Sistem, 7 galibiyet ya da 20 beraberlik ile mağlubiyet üzerine hesaplamalarınızı yapıyor. Örneğin 19 maçta 7 galibiyet aldıysanız puan değişiminiz oyun içi algoritma tarafından belirleniyor.

Yine pek çok oyunda olduğu gibi ligler bronzdan başlayarak grandmaster’a kadar ilerleyebiliyor. Her lig 5 division’dan oluşuyor. Yani gümüş ligine çıkmak için önce Bronz 5’ten Bronz 1’e kadar ilerlemeniz gerek.

Fakat yeni başlayan oyuncular için rekabetçi maçlara girmek sanıldığı kadar kolay değil. Eğer Overwatch 2 ile oyuna giren oyunculardan biriyseniz, Quick Play kategorisinde en az 50 galibiyet almadan rekabetçi bölümünü açamıyorsunuz. Bunu da not etmiş olalım.

4 – İstatistikler

Overwatch 2’ye hakkını vermemiz gereken şey kesinlikle yeni istatistik tablosu. Eski tablonun karmaşasını tamamen ortadan kaldıran geliştirici, yeni oyunculara çok daha rahat okuyabilecekleri bir tablo vermiş.

Bu tabloyu okumak ise oldukça basit. Tabloda E, A, D harfleri ile gösterilen detaylar sırasıyla: Eliminations, Assists ve Deaths. Overwatch’ta elimination sayısı, ölümüne katkıda bulunduğunuz karakterler üzerinden belirleniyor. Yani oyun sonunda tabloda E sütununda 12 adet elimination gördüğünüzde şaşırmayın.

H harfi “health” yani özellikle destek oyuncuları için önemli olan can basma sütunu. Desteklerinizin bu rakamının yüksek olması beklenir. MIT olarak tanımlanan “total damage mitigated” ise, engellediğiniz hasar anlamına geliyor. Bu da elbette tank rolü için yüksek olması beklenen bir rakam.

Karakterinizin portresinin hemen altında ise karakterinize özel istatistiklerin yanı sıra tatlı veriler de görülebiliyor. Örneğin Final Blow istatistiği, son vuruşunu yaptığınız yani diğer bir deyişle öldürdüğünüz karakterlerin sayısını gösteriyor. Solo kill ise, adından da anlayabileceğiniz üzere, tek başına aldığınız kill sayısını temsil ediyor. Weapon Accuracy silah isabetinizi gösterirken bunun altındaki istatistiklerin tamamı karakterinize özel.

Örneğin Roadhog oynuyorsanız burada kanca yeteneğinizi tutturma yüzdenizi görebiliyorsunuz. Bunun gibi istatistikler bu bölgede yazıyor.

İstatistikleri doğru okumak, oyununuzdaki eksikliklerin büyük bir kısmını anlamanıza yardımcı olacaktır.

5 – Pratik, Pratik, Pratik

Boş zamanlarınızı pratik alanında yeni karakterler deneyerek değerlendirebilirsiniz. Özellikle yeni karakterlere alışma konusunda oldukça iyi iş görüyor pratik alanı. Öte yandan atölye bölümünde de spesifik karakterlere çalışmak için oyuncuların hazırladığı haritalara giriş yapabilirsiniz.

6 – Challenge Sistemi

Overwatch’un artık battle pass sistemine ev sahipliği yaptığını biliyorsunuz. Fakat bu battle pass’i ilerletmek için oyunların yanı sıra günlük görevleri de tamamlamanız gerekiyor. Blizzard’ın “challenge” adını verdiği bu görevler; günlük, haftalık, sezonluk, rekabetçi, tüm zamanlar ve kahraman kategorilerine ayrılıyor. Kahraman kategorisinin henüz açılmadığını söyleyelim.

Bununla birlikte görevleri farklı oyun modlarında farklı şeyler yaparak tamamlayabiliyorsunuz. Bazı görevler emote atmanızı isterken, bazıları quick play modunda 100 tane oyun kazanmanızı istiyor. Hepsi de zorluklarına göre size battle pass puanı kazandırıyor.

Şimdilik bizden bu kadar. Fakat daha fazla Overwatch 2 içeriğini önümüzdeki günlerde sizlerle buluşturmaya devam edeceğiz.

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Çıkış dönemindeki başarısızlığı önemsemiyor

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Saints Row'un reboot oyunu Ağustos ayında oyuncularla buluştu ama gerek eleştirmenlerden gerek oyunculardan pek de geçer not alamadı. Oyunun tüm platformlardaki not ortalamaları yaklaşık 6 civarında geziniyor. OpenCritic'te ise eleştirmenlerin sadece %39'u tarafından önerilen bir oyun olduğunu görüyoruz.

Oyun PC'de Epic Games Store'a özel olarak çıktı, orada da kullanıcı forumları olmadığı için Steam'deki gibi inceleme görme şansımız yok ama genel olarak beklentileri karşılayamadığını söyleyebiliriz.

Oyun dünyasının gizli devi Embracer Group'un CEO'su Lars Wingefors ise durumu pek de önemsemediğini gösterdi.

Saints Row'un geliştiricisi Volition ve yayıncısı Plaion'un sahibi olan Embracer Group'un CEO'su "Şahsen oyunun daha iyi incelemeler almasını umuyordum. Her iki yönde de görüşler var. Bir çok oyuncu ve hayranın mutlu olduğunu görmekten mutluyum. Ama aynı zamanda bazı hayranların mutsuz olduğunu gördüğüm için de üzgünüm. Zor bir durum."

Wingefors oyunun hata düzeltmeleri ve yeni içeriklerin ardından daha iyi bir hale geleceğini de söylüyor.

"Yatırımın dönüşü bakımından diğer bir çok oyunda gördüğümüz kadar başarılı olabilecek mi? Pek sanmıyorum. Ama para kazandıracak ve bu aslında iyi bir başlangıç noktası."

Wingefors serinin geleceğinden de son derece umutlu ve oyunun çıkış döneminde yaşadığı bu başarısızlığın seriye uzun vadede duyduğu güveni etkilemediğini de söylemiş. Saints Row oldukça kendine has bir seri ve eski sevilen günlerine dönmesi çeşitlilik açısından son derece güzel olur, o yüzden Wingefors'un seriyi kestirip atmaması güzel bir düşünce.

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Çıkış dönemindeki başarısızlığı önemsemiyor

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Saints Row'un reboot oyunu Ağustos ayında oyuncularla buluştu ama gerek eleştirmenlerden gerek oyunculardan pek de geçer not alamadı. Oyunun tüm platformlardaki not ortalamaları yaklaşık 6 civarında geziniyor. OpenCritic'te ise eleştirmenlerin sadece %39'u tarafından önerilen bir oyun olduğunu görüyoruz.

Oyun PC'de Epic Games Store'a özel olarak çıktı, orada da kullanıcı forumları olmadığı için Steam'deki gibi inceleme görme şansımız yok ama genel olarak beklentileri karşılayamadığını söyleyebiliriz.

Oyun dünyasının gizli devi Embracer Group'un CEO'su Lars Wingefors ise durumu pek de önemsemediğini gösterdi.

Saints Row'un geliştiricisi Volition ve yayıncısı Plaion'un sahibi olan Embracer Group'un CEO'su "Şahsen oyunun daha iyi incelemeler almasını umuyordum. Her iki yönde de görüşler var. Bir çok oyuncu ve hayranın mutlu olduğunu görmekten mutluyum. Ama aynı zamanda bazı hayranların mutsuz olduğunu gördüğüm için de üzgünüm. Zor bir durum."

Wingefors oyunun hata düzeltmeleri ve yeni içeriklerin ardından daha iyi bir hale geleceğini de söylüyor.

"Yatırımın dönüşü bakımından diğer bir çok oyunda gördüğümüz kadar başarılı olabilecek mi? Pek sanmıyorum. Ama para kazandıracak ve bu aslında iyi bir başlangıç noktası."

Wingefors serinin geleceğinden de son derece umutlu ve oyunun çıkış döneminde yaşadığı bu başarısızlığın seriye uzun vadede duyduğu güveni etkilemediğini de söylemiş. Saints Row oldukça kendine has bir seri ve eski sevilen günlerine dönmesi çeşitlilik açısından son derece güzel olur, o yüzden Wingefors'un seriyi kestirip atmaması güzel bir düşünce.

NVIDIA'nın RTX Şovu Yaptığı Racer RTX Demosu Kasım Ayında İndirilebilecek

NVIDIA, RTX 40 serisi ekran kartlarını ve DLSS 3 teknolojisini tanıttığı sunumunda gerçek zamanlı Işın İzleme, DLSS 3 ve PhysX kullanan Racer RTX'i de göstermişti. Kelimenin tam anlamıyla grafik şovu yapan bu teknoloji demosunu Kasım ayından itibaren isteyen herkes indirerek deneyebilecek.

Racer RTX, müthiş gerçekçi RC arabalar kullanan, gerçek dünya fizik kurallarını olabildiğince gerçekçi biçimde sunan bir simülasyon.

Bu simülasyonu sadece NVIDIA GeForce RTX 40 serisi ekran kartlarına sahip olan oyuncular çalıştırabilecek.

Overwatch 2'ye Başlamadan Önce Bilmeniz Gereken 6 Şey!

Köprüden önce son çıkış

Overwatch 2'ye Başlamadan Önce Bilmeniz Gereken 6 Şey!

Overwatch ilk kez çıkış yaptığında oyun dünyasını sallamayı başarmıştı. Fakat zaman içerisinde sektörün yeniliklerinin arkasında kalan oyun, Overwatch 2 ile birlikte –otomobil terimi ile—bir makyaj operasyonundan geçti diyebiliriz. Tamamen ücretsiz olan oyun, 10 günde 25 milyon oyuncuya ulaşmayı başardı. Biz de OGZ ekibi olarak oyuna ilk kez dalacak oyunculara bazı ipuçları vermek istedik.

Gelin başlamadan önce Overwatch hakkında bilmeniz gereken 6 şeye bakalım.

1 – Nişangah (Crosshair) Düzenleme

Kulağa oldukça basit geliyor olsa da pek çok oyuncunun hala orijinal nişangahlarla oynadığını biliyoruz. Fakat bu nişangahı ayarlar içerisinden değiştirebilir, istediğiniz şekle ve renge sokabilirsiniz. Headshot sisteminin oldukça önemli olduğu Overwatch 2’de bu değişim maçı kazanmak ve kaybetmek arasındaki ince çizgiyi belirleyebilir.

2 - Karakter Sınıfları ve Doğru Rol Seçimi

Overwatch 1’in adeta sonunu getiren GOATs metasını sitemizde de uzun uzun tartıştık. Bu metanın ardından gelen rol kilitleri, ilk oyunun en büyük problemlerinden biri olmuştu. Fakat oyuncu sayısının artışı uzun bekleme sürelerinin sonunu getirdiği için şimdilik rol kilidi sistemi sorunsuz çalışıyor denilebilir. Peki nedir bu rol kilidi?

Overwatch 2’de de her oyunda kendinize bir rol seçmek zorundasınız. Takım sayısının 5’e indirilmesi ile birlikte tüm takımlar artık bir tank, iki DPS ve iki destek karakterinden oluşuyor. Oyun tipinize en uygun karakteri bulmadan önce de size uygun rolü bulmanız büyük önem arz ediyor.

Örneğin tank rolü takımının ön hattını korumaya yardımcı olurken, hasar veren DPS karakterleri rakiplerin destek hattını kesmeye çalışıyor. Destek sınıfının görevi ise takımını hayatta tutmak.

Elbette her rolü istediğiniz gibi oynamakta özgürsünüz. Fakat her rolün kendisine özel bir rank sistemi olduğunu unutmamak gerek. Bu sebeple tek bir rol üzerinde odaklanmak, en azından en başta, daha iyi olacaktır.

3 – Rekabetçi Sistemi

Hazır rank sisteminden bahsetmişken yenilenen rekabetçi sistemine de bir parantez açalım. Overwatch 2 ile birlikte sistem artık pek çok oyundan tanıdığımız lig sistemine dönüş yaptı. Sistem, 7 galibiyet ya da 20 beraberlik ile mağlubiyet üzerine hesaplamalarınızı yapıyor. Örneğin 19 maçta 7 galibiyet aldıysanız puan değişiminiz oyun içi algoritma tarafından belirleniyor.

Yine pek çok oyunda olduğu gibi ligler bronzdan başlayarak grandmaster’a kadar ilerleyebiliyor. Her lig 5 division’dan oluşuyor. Yani gümüş ligine çıkmak için önce Bronz 5’ten Bronz 1’e kadar ilerlemeniz gerek.

Fakat yeni başlayan oyuncular için rekabetçi maçlara girmek sanıldığı kadar kolay değil. Eğer Overwatch 2 ile oyuna giren oyunculardan biriyseniz, Quick Play kategorisinde en az 50 galibiyet almadan rekabetçi bölümünü açamıyorsunuz. Bunu da not etmiş olalım.

4 – İstatistikler

Overwatch 2’ye hakkını vermemiz gereken şey kesinlikle yeni istatistik tablosu. Eski tablonun karmaşasını tamamen ortadan kaldıran geliştirici, yeni oyunculara çok daha rahat okuyabilecekleri bir tablo vermiş.

Bu tabloyu okumak ise oldukça basit. Tabloda E, A, D harfleri ile gösterilen detaylar sırasıyla: Eliminations, Assists ve Deaths. Overwatch’ta elimination sayısı, ölümüne katkıda bulunduğunuz karakterler üzerinden belirleniyor. Yani oyun sonunda tabloda E sütununda 12 adet elimination gördüğünüzde şaşırmayın.

H harfi “health” yani özellikle destek oyuncuları için önemli olan can basma sütunu. Desteklerinizin bu rakamının yüksek olması beklenir. MIT olarak tanımlanan “total damage mitigated” ise, engellediğiniz hasar anlamına geliyor. Bu da elbette tank rolü için yüksek olması beklenen bir rakam.

Karakterinizin portresinin hemen altında ise karakterinize özel istatistiklerin yanı sıra tatlı veriler de görülebiliyor. Örneğin Final Blow istatistiği, son vuruşunu yaptığınız yani diğer bir deyişle öldürdüğünüz karakterlerin sayısını gösteriyor. Solo kill ise, adından da anlayabileceğiniz üzere, tek başına aldığınız kill sayısını temsil ediyor. Weapon Accuracy silah isabetinizi gösterirken bunun altındaki istatistiklerin tamamı karakterinize özel.

Örneğin Roadhog oynuyorsanız burada kanca yeteneğinizi tutturma yüzdenizi görebiliyorsunuz. Bunun gibi istatistikler bu bölgede yazıyor.

İstatistikleri doğru okumak, oyununuzdaki eksikliklerin büyük bir kısmını anlamanıza yardımcı olacaktır.

5 – Pratik, Pratik, Pratik

Boş zamanlarınızı pratik alanında yeni karakterler deneyerek değerlendirebilirsiniz. Özellikle yeni karakterlere alışma konusunda oldukça iyi iş görüyor pratik alanı. Öte yandan atölye bölümünde de spesifik karakterlere çalışmak için oyuncuların hazırladığı haritalara giriş yapabilirsiniz.

6 – Challenge Sistemi

Overwatch’un artık battle pass sistemine ev sahipliği yaptığını biliyorsunuz. Fakat bu battle pass’i ilerletmek için oyunların yanı sıra günlük görevleri de tamamlamanız gerekiyor. Blizzard’ın “challenge” adını verdiği bu görevler; günlük, haftalık, sezonluk, rekabetçi, tüm zamanlar ve kahraman kategorilerine ayrılıyor. Kahraman kategorisinin henüz açılmadığını söyleyelim.

Bununla birlikte görevleri farklı oyun modlarında farklı şeyler yaparak tamamlayabiliyorsunuz. Bazı görevler emote atmanızı isterken, bazıları quick play modunda 100 tane oyun kazanmanızı istiyor. Hepsi de zorluklarına göre size battle pass puanı kazandırıyor.

Şimdilik bizden bu kadar. Fakat daha fazla Overwatch 2 içeriğini önümüzdeki günlerde sizlerle buluşturmaya devam edeceğiz.

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Çıkış dönemindeki başarısızlığı önemsemiyor

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Saints Row'un reboot oyunu Ağustos ayında oyuncularla buluştu ama gerek eleştirmenlerden gerek oyunculardan pek de geçer not alamadı. Oyunun tüm platformlardaki not ortalamaları yaklaşık 6 civarında geziniyor. OpenCritic'te ise eleştirmenlerin sadece %39'u tarafından önerilen bir oyun olduğunu görüyoruz.

Oyun PC'de Epic Games Store'a özel olarak çıktı, orada da kullanıcı forumları olmadığı için Steam'deki gibi inceleme görme şansımız yok ama genel olarak beklentileri karşılayamadığını söyleyebiliriz.

Oyun dünyasının gizli devi Embracer Group'un CEO'su Lars Wingefors ise durumu pek de önemsemediğini gösterdi.

Saints Row'un geliştiricisi Volition ve yayıncısı Plaion'un sahibi olan Embracer Group'un CEO'su "Şahsen oyunun daha iyi incelemeler almasını umuyordum. Her iki yönde de görüşler var. Bir çok oyuncu ve hayranın mutlu olduğunu görmekten mutluyum. Ama aynı zamanda bazı hayranların mutsuz olduğunu gördüğüm için de üzgünüm. Zor bir durum."

Wingefors oyunun hata düzeltmeleri ve yeni içeriklerin ardından daha iyi bir hale geleceğini de söylüyor.

"Yatırımın dönüşü bakımından diğer bir çok oyunda gördüğümüz kadar başarılı olabilecek mi? Pek sanmıyorum. Ama para kazandıracak ve bu aslında iyi bir başlangıç noktası."

Wingefors serinin geleceğinden de son derece umutlu ve oyunun çıkış döneminde yaşadığı bu başarısızlığın seriye uzun vadede duyduğu güveni etkilemediğini de söylemiş. Saints Row oldukça kendine has bir seri ve eski sevilen günlerine dönmesi çeşitlilik açısından son derece güzel olur, o yüzden Wingefors'un seriyi kestirip atmaması güzel bir düşünce.

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Çıkış dönemindeki başarısızlığı önemsemiyor

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Saints Row'un reboot oyunu Ağustos ayında oyuncularla buluştu ama gerek eleştirmenlerden gerek oyunculardan pek de geçer not alamadı. Oyunun tüm platformlardaki not ortalamaları yaklaşık 6 civarında geziniyor. OpenCritic'te ise eleştirmenlerin sadece %39'u tarafından önerilen bir oyun olduğunu görüyoruz.

Oyun PC'de Epic Games Store'a özel olarak çıktı, orada da kullanıcı forumları olmadığı için Steam'deki gibi inceleme görme şansımız yok ama genel olarak beklentileri karşılayamadığını söyleyebiliriz.

Oyun dünyasının gizli devi Embracer Group'un CEO'su Lars Wingefors ise durumu pek de önemsemediğini gösterdi.

Saints Row'un geliştiricisi Volition ve yayıncısı Plaion'un sahibi olan Embracer Group'un CEO'su "Şahsen oyunun daha iyi incelemeler almasını umuyordum. Her iki yönde de görüşler var. Bir çok oyuncu ve hayranın mutlu olduğunu görmekten mutluyum. Ama aynı zamanda bazı hayranların mutsuz olduğunu gördüğüm için de üzgünüm. Zor bir durum."

Wingefors oyunun hata düzeltmeleri ve yeni içeriklerin ardından daha iyi bir hale geleceğini de söylüyor.

"Yatırımın dönüşü bakımından diğer bir çok oyunda gördüğümüz kadar başarılı olabilecek mi? Pek sanmıyorum. Ama para kazandıracak ve bu aslında iyi bir başlangıç noktası."

Wingefors serinin geleceğinden de son derece umutlu ve oyunun çıkış döneminde yaşadığı bu başarısızlığın seriye uzun vadede duyduğu güveni etkilemediğini de söylemiş. Saints Row oldukça kendine has bir seri ve eski sevilen günlerine dönmesi çeşitlilik açısından son derece güzel olur, o yüzden Wingefors'un seriyi kestirip atmaması güzel bir düşünce.

Fallout Dizisinde Vault Boy'un Doğuş Hikayesini Öğreneceğiz

İyi de neden?

Fallout Dizisinde Vault Boy'un Doğuş Hikayesini Öğreneceğiz

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Fallout dizisinin fragmanı ile birlikte heyecanımız arşa çıktı. Bu heyecanı değerlendirmek isteyen Vanity Fair ekibi, dünyanın yaratıcılarından olan Todd Howard'ı kolundan tuttuğu gibi mikrofon karşısına geçirmiş. Howard, bu röportajda Fallout dizisi ile ilgili ilginç açıklamalarda bulunmuş.

Bethesda'nın yöneticisi, dizide Vault Boy'un "orijin" hikayesini göreceğimizi resmen doğruladı. Bu fikrin yapımcılardan geldiğini söyleyen yönetici, kendisinin de bu fikre sıcak baktığını dile getirmiş. Yani dizi esnasında bir yandan da Vault-Tec'in maskotunun doğuşunu göreceğiz.

Bu durum bana biraz Loki'deki "maskot" Miss Minutes meselesini anımsattı. Bakalım bu Vault Boy'un hikayesi, Howard'ı ettiği kadar bizi de tatmin edecek mi?

Vault Boy'un gerçek doğuş hikayesi ise çok daha ilginç. Fallout'un resmi Wiki sayfasına göre Vault Boy, oyunu temsil etmesi için akılda kalıcı bir karakter araştırmaları sırasında ortaya çıkmış. Sanat yönetmeni Leonard Boyarsky'nin "Skill Guy" adını verdiği çizimlerinin, Tremell Ray Isaac tarafından son haline dönüştürüldüğü biliniyor.

Overwatch 2'ye Başlamadan Önce Bilmeniz Gereken 6 Şey!

Köprüden önce son çıkış

Overwatch 2'ye Başlamadan Önce Bilmeniz Gereken 6 Şey!

Overwatch ilk kez çıkış yaptığında oyun dünyasını sallamayı başarmıştı. Fakat zaman içerisinde sektörün yeniliklerinin arkasında kalan oyun, Overwatch 2 ile birlikte –otomobil terimi ile—bir makyaj operasyonundan geçti diyebiliriz. Tamamen ücretsiz olan oyun, 10 günde 25 milyon oyuncuya ulaşmayı başardı. Biz de OGZ ekibi olarak oyuna ilk kez dalacak oyunculara bazı ipuçları vermek istedik.

Gelin başlamadan önce Overwatch hakkında bilmeniz gereken 6 şeye bakalım.

1 – Nişangah (Crosshair) Düzenleme

Kulağa oldukça basit geliyor olsa da pek çok oyuncunun hala orijinal nişangahlarla oynadığını biliyoruz. Fakat bu nişangahı ayarlar içerisinden değiştirebilir, istediğiniz şekle ve renge sokabilirsiniz. Headshot sisteminin oldukça önemli olduğu Overwatch 2’de bu değişim maçı kazanmak ve kaybetmek arasındaki ince çizgiyi belirleyebilir.

2 - Karakter Sınıfları ve Doğru Rol Seçimi

Overwatch 1’in adeta sonunu getiren GOATs metasını sitemizde de uzun uzun tartıştık. Bu metanın ardından gelen rol kilitleri, ilk oyunun en büyük problemlerinden biri olmuştu. Fakat oyuncu sayısının artışı uzun bekleme sürelerinin sonunu getirdiği için şimdilik rol kilidi sistemi sorunsuz çalışıyor denilebilir. Peki nedir bu rol kilidi?

Overwatch 2’de de her oyunda kendinize bir rol seçmek zorundasınız. Takım sayısının 5’e indirilmesi ile birlikte tüm takımlar artık bir tank, iki DPS ve iki destek karakterinden oluşuyor. Oyun tipinize en uygun karakteri bulmadan önce de size uygun rolü bulmanız büyük önem arz ediyor.

Örneğin tank rolü takımının ön hattını korumaya yardımcı olurken, hasar veren DPS karakterleri rakiplerin destek hattını kesmeye çalışıyor. Destek sınıfının görevi ise takımını hayatta tutmak.

Elbette her rolü istediğiniz gibi oynamakta özgürsünüz. Fakat her rolün kendisine özel bir rank sistemi olduğunu unutmamak gerek. Bu sebeple tek bir rol üzerinde odaklanmak, en azından en başta, daha iyi olacaktır.

3 – Rekabetçi Sistemi

Hazır rank sisteminden bahsetmişken yenilenen rekabetçi sistemine de bir parantez açalım. Overwatch 2 ile birlikte sistem artık pek çok oyundan tanıdığımız lig sistemine dönüş yaptı. Sistem, 7 galibiyet ya da 20 beraberlik ile mağlubiyet üzerine hesaplamalarınızı yapıyor. Örneğin 19 maçta 7 galibiyet aldıysanız puan değişiminiz oyun içi algoritma tarafından belirleniyor.

Yine pek çok oyunda olduğu gibi ligler bronzdan başlayarak grandmaster’a kadar ilerleyebiliyor. Her lig 5 division’dan oluşuyor. Yani gümüş ligine çıkmak için önce Bronz 5’ten Bronz 1’e kadar ilerlemeniz gerek.

Fakat yeni başlayan oyuncular için rekabetçi maçlara girmek sanıldığı kadar kolay değil. Eğer Overwatch 2 ile oyuna giren oyunculardan biriyseniz, Quick Play kategorisinde en az 50 galibiyet almadan rekabetçi bölümünü açamıyorsunuz. Bunu da not etmiş olalım.

4 – İstatistikler

Overwatch 2’ye hakkını vermemiz gereken şey kesinlikle yeni istatistik tablosu. Eski tablonun karmaşasını tamamen ortadan kaldıran geliştirici, yeni oyunculara çok daha rahat okuyabilecekleri bir tablo vermiş.

Bu tabloyu okumak ise oldukça basit. Tabloda E, A, D harfleri ile gösterilen detaylar sırasıyla: Eliminations, Assists ve Deaths. Overwatch’ta elimination sayısı, ölümüne katkıda bulunduğunuz karakterler üzerinden belirleniyor. Yani oyun sonunda tabloda E sütununda 12 adet elimination gördüğünüzde şaşırmayın.

H harfi “health” yani özellikle destek oyuncuları için önemli olan can basma sütunu. Desteklerinizin bu rakamının yüksek olması beklenir. MIT olarak tanımlanan “total damage mitigated” ise, engellediğiniz hasar anlamına geliyor. Bu da elbette tank rolü için yüksek olması beklenen bir rakam.

Karakterinizin portresinin hemen altında ise karakterinize özel istatistiklerin yanı sıra tatlı veriler de görülebiliyor. Örneğin Final Blow istatistiği, son vuruşunu yaptığınız yani diğer bir deyişle öldürdüğünüz karakterlerin sayısını gösteriyor. Solo kill ise, adından da anlayabileceğiniz üzere, tek başına aldığınız kill sayısını temsil ediyor. Weapon Accuracy silah isabetinizi gösterirken bunun altındaki istatistiklerin tamamı karakterinize özel.

Örneğin Roadhog oynuyorsanız burada kanca yeteneğinizi tutturma yüzdenizi görebiliyorsunuz. Bunun gibi istatistikler bu bölgede yazıyor.

İstatistikleri doğru okumak, oyununuzdaki eksikliklerin büyük bir kısmını anlamanıza yardımcı olacaktır.

5 – Pratik, Pratik, Pratik

Boş zamanlarınızı pratik alanında yeni karakterler deneyerek değerlendirebilirsiniz. Özellikle yeni karakterlere alışma konusunda oldukça iyi iş görüyor pratik alanı. Öte yandan atölye bölümünde de spesifik karakterlere çalışmak için oyuncuların hazırladığı haritalara giriş yapabilirsiniz.

6 – Challenge Sistemi

Overwatch’un artık battle pass sistemine ev sahipliği yaptığını biliyorsunuz. Fakat bu battle pass’i ilerletmek için oyunların yanı sıra günlük görevleri de tamamlamanız gerekiyor. Blizzard’ın “challenge” adını verdiği bu görevler; günlük, haftalık, sezonluk, rekabetçi, tüm zamanlar ve kahraman kategorilerine ayrılıyor. Kahraman kategorisinin henüz açılmadığını söyleyelim.

Bununla birlikte görevleri farklı oyun modlarında farklı şeyler yaparak tamamlayabiliyorsunuz. Bazı görevler emote atmanızı isterken, bazıları quick play modunda 100 tane oyun kazanmanızı istiyor. Hepsi de zorluklarına göre size battle pass puanı kazandırıyor.

Şimdilik bizden bu kadar. Fakat daha fazla Overwatch 2 içeriğini önümüzdeki günlerde sizlerle buluşturmaya devam edeceğiz.

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Çıkış dönemindeki başarısızlığı önemsemiyor

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Saints Row'un reboot oyunu Ağustos ayında oyuncularla buluştu ama gerek eleştirmenlerden gerek oyunculardan pek de geçer not alamadı. Oyunun tüm platformlardaki not ortalamaları yaklaşık 6 civarında geziniyor. OpenCritic'te ise eleştirmenlerin sadece %39'u tarafından önerilen bir oyun olduğunu görüyoruz.

Oyun PC'de Epic Games Store'a özel olarak çıktı, orada da kullanıcı forumları olmadığı için Steam'deki gibi inceleme görme şansımız yok ama genel olarak beklentileri karşılayamadığını söyleyebiliriz.

Oyun dünyasının gizli devi Embracer Group'un CEO'su Lars Wingefors ise durumu pek de önemsemediğini gösterdi.

Saints Row'un geliştiricisi Volition ve yayıncısı Plaion'un sahibi olan Embracer Group'un CEO'su "Şahsen oyunun daha iyi incelemeler almasını umuyordum. Her iki yönde de görüşler var. Bir çok oyuncu ve hayranın mutlu olduğunu görmekten mutluyum. Ama aynı zamanda bazı hayranların mutsuz olduğunu gördüğüm için de üzgünüm. Zor bir durum."

Wingefors oyunun hata düzeltmeleri ve yeni içeriklerin ardından daha iyi bir hale geleceğini de söylüyor.

"Yatırımın dönüşü bakımından diğer bir çok oyunda gördüğümüz kadar başarılı olabilecek mi? Pek sanmıyorum. Ama para kazandıracak ve bu aslında iyi bir başlangıç noktası."

Wingefors serinin geleceğinden de son derece umutlu ve oyunun çıkış döneminde yaşadığı bu başarısızlığın seriye uzun vadede duyduğu güveni etkilemediğini de söylemiş. Saints Row oldukça kendine has bir seri ve eski sevilen günlerine dönmesi çeşitlilik açısından son derece güzel olur, o yüzden Wingefors'un seriyi kestirip atmaması güzel bir düşünce.

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Çıkış dönemindeki başarısızlığı önemsemiyor

Embracer CEO'su Saints Row'dan Hala Umutlu

Saints Row'un reboot oyunu Ağustos ayında oyuncularla buluştu ama gerek eleştirmenlerden gerek oyunculardan pek de geçer not alamadı. Oyunun tüm platformlardaki not ortalamaları yaklaşık 6 civarında geziniyor. OpenCritic'te ise eleştirmenlerin sadece %39'u tarafından önerilen bir oyun olduğunu görüyoruz.

Oyun PC'de Epic Games Store'a özel olarak çıktı, orada da kullanıcı forumları olmadığı için Steam'deki gibi inceleme görme şansımız yok ama genel olarak beklentileri karşılayamadığını söyleyebiliriz.

Oyun dünyasının gizli devi Embracer Group'un CEO'su Lars Wingefors ise durumu pek de önemsemediğini gösterdi.

Saints Row'un geliştiricisi Volition ve yayıncısı Plaion'un sahibi olan Embracer Group'un CEO'su "Şahsen oyunun daha iyi incelemeler almasını umuyordum. Her iki yönde de görüşler var. Bir çok oyuncu ve hayranın mutlu olduğunu görmekten mutluyum. Ama aynı zamanda bazı hayranların mutsuz olduğunu gördüğüm için de üzgünüm. Zor bir durum."

Wingefors oyunun hata düzeltmeleri ve yeni içeriklerin ardından daha iyi bir hale geleceğini de söylüyor.

"Yatırımın dönüşü bakımından diğer bir çok oyunda gördüğümüz kadar başarılı olabilecek mi? Pek sanmıyorum. Ama para kazandıracak ve bu aslında iyi bir başlangıç noktası."

Wingefors serinin geleceğinden de son derece umutlu ve oyunun çıkış döneminde yaşadığı bu başarısızlığın seriye uzun vadede duyduğu güveni etkilemediğini de söylemiş. Saints Row oldukça kendine has bir seri ve eski sevilen günlerine dönmesi çeşitlilik açısından son derece güzel olur, o yüzden Wingefors'un seriyi kestirip atmaması güzel bir düşünce.

Fallout Dizisinde Vault Boy'un Doğuş Hikayesini Öğreneceğiz

İyi de neden?

Fallout Dizisinde Vault Boy'un Doğuş Hikayesini Öğreneceğiz

Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Fallout dizisinin fragmanı ile birlikte heyecanımız arşa çıktı. Bu heyecanı değerlendirmek isteyen Vanity Fair ekibi, dünyanın yaratıcılarından olan Todd Howard'ı kolundan tuttuğu gibi mikrofon karşısına geçirmiş. Howard, bu röportajda Fallout dizisi ile ilgili ilginç açıklamalarda bulunmuş.

Bethesda'nın yöneticisi, dizide Vault Boy'un "orijin" hikayesini göreceğimizi resmen doğruladı. Bu fikrin yapımcılardan geldiğini söyleyen yönetici, kendisinin de bu fikre sıcak baktığını dile getirmiş. Yani dizi esnasında bir yandan da Vault-Tec'in maskotunun doğuşunu göreceğiz.

Bu durum bana biraz Loki'deki "maskot" Miss Minutes meselesini anımsattı. Bakalım bu Vault Boy'un hikayesi, Howard'ı ettiği kadar bizi de tatmin edecek mi?

Vault Boy'un gerçek doğuş hikayesi ise çok daha ilginç. Fallout'un resmi Wiki sayfasına göre Vault Boy, oyunu temsil etmesi için akılda kalıcı bir karakter araştırmaları sırasında ortaya çıkmış. Sanat yönetmeni Leonard Boyarsky'nin "Skill Guy" adını verdiği çizimlerinin, Tremell Ray Isaac tarafından son haline dönüştürüldüğü biliniyor.

Parolamı Unuttum