Kristal Piksel 2025’in Tüm Aday ve Kazananları!

Türkiye’nin video oyun ödüllerinde yarışan tüm oyunlar bu dosyada!

Türkiye’nin en iyi oyunları, 10 Ekim’de düzenlenen Kristal Piksel Video Oyun Ödülleri’nde yarıştılar.

Ve geçtiğimiz sene olduğu gibi bu sene de bizler organizasyon komitesi olarak gerek koşturarak, gerek sabahlayarak Kristal Piksel’in gerçekleşmesi için uğraştık. Burada biz derken elbette en büyük payı Tuğbek ve Serpil’e ve Kristal Piksel’in neredeyse tüm görsellerini hazırlayan, fotoğraflarını çeken ve törenin rejisi We24 ekibine vermek gerek.

Geçtiğimiz sene ilk defa “janjanlı” bir Kristal Piksel yapıyoruz demiştim. 600 kişilik ESA Arena’yı neredeyse doldurmuş, halay falan çekiyorduk tören sonrası. (Hayır çekmiyorduk, bitmiştik, tükenmiştik…) Bu sene, Türkiye Innovation Week’in de ortaklığıyla gerçekleştirilen Kristal Piksel geçtiğimiz seneyi; oyun başvurularına gelince 2’ye, katılıma gelince neredeyse 3’e katladı.

Tüm geliştiricilere, jürimize ve sponsorlarımız başta olmak üzere Türkiye’de geliştirilen oyunlara emek ve vakit ayıran herkese çok teşekkür ederim. Henüz çıkış yapmamış seçki oyunlarını ve alandaki öğrenci projelerini de ayrıca yazacağım.

Uzatmadan, işte karşınızda Kristal Piksel 2025’in adayları ve kazananları!

Mini Feragatname: Benim işim geliştiricilerimizi Kristal Piksel süresince ve tören sonrasında da Games from Türkiye kapsamında gelişmelerden haberdar tutmak. Bu mini incelemeleri de biraz organizatör kimliğimden sıyrılıp Oyungezer yazarı olarak kaleme almaya çalıştım. Kristal Piksel boyunca jürinin aksiyonları ve kararlarından uzak ve genellikle ya Excel düzenlemek ya da mail atmakla meşgul oluyorum.

Castle of Alchemists - Team Machiavelli

(Yılın Oyunu Adayı, En İyi Oyun Tasarımı Adayı, En İyi İlk Oyun Adayı, En İyi Aksiyon / Macera Oyunu Adayı, En İyi Rol Yapma Oyunu Adayı)

Kule defans oyunları balon patlattığımız günlerden bu yana çoook değişim geçirdiyse de değişmeyen tek şey benim bu türü sevdiğimi sürekli unutmam. Yani bana en sevdiğim oyun türlerini sorsanız tutup da ‘’kule defansı’’ aklıma gelmez yani, ama elime de böyle bir oyun geçti mi bırakamıyorum.

Castle of Alchemists, özellikle de Team Machiavelli’nin ilk oyunu olduğu için daha bile etkileyici. Kaç adaylık aldığı, size zaten oyunun ne kadar çok alanda kuvvetli olduğunu gösteriyordur. Gerçekten de şöyle bir göz atmakla ekibin ilk oyunu olduğunu söylemek çok zor. 

Düşman bolluğu açısından da, onlarla savaşma olanaklarının bolluğu açısından da çok bereketli bir oyun Castle of Alchemists. Üstelik bol sayıda atak ve tuzak, bol sayıda efekt de bırakıyor ardında: yavaşlatma, yakma, dondurma, elektrik çarpması, vs… 

Zaman zaman insanın üstüne üstüne gelen bir hızda olması, küçük bug’ları ve bazı eksik yanları yüzünden en tepeye adını yazdırmaktan geri kalıyor Castle of Alchemists ama ilk oyunu böyle olan ekibin daha sonra neler yapabileceğini bir düşünün!!

Clonizer - Juicy Plume

(Yılın Oyunu Adayı, En İyi Sim / Strateji Oyunu Adayı)

(En İyi Oyun Tasarımı Kazananı)

Clonizer’la mazimiz uzun aslında. Taa 2023’te GiST’te standlarını görünce parmağımla gösterip AHAN DA BU OYUNU BANA VERİN demiştim. Ama Clonizer’ın elle tutulur, gözle görülür versiyonuna ulaşmamız, Rogue Duck Interactive’in de yayıncılık desteği vermesi sonunda ancak 2025’te mümkün olabildi. 

Clonizer roguelike türünde bir deste kurma oyunu. Ve gezegenleri ele geçirmeye çalışıyorsunuz. Çünkü yaşasın kapitalizm, tamam mı? 

Altıgen oyun tahtamızda, sıra-tabanlı bu evreni ele geçirme yarışında sırtımızı yaslayabileceğimiz bir tek klonlarımız var. Destemizden oynadığımız kartlarla farklı yetenekler kazanıyor klonlarımız; alan hasarı ya da tek hedefe yüksek hasar veren, düşman öldürünce can ve ekstra aksiyon, tur başında rastgele bir eşya veren, oranları lehimize çeviren… 

Elbette tür roguelike olunca her oynanış birbirinden farklı oluyor. Zaten deste kurma mekaniği bunu sağlıyor ama aynı zamanda ele geçirme güzergahınız ya da bu güzergahın zaten prosedürel olarak üretilmesi gibi birçok başka faktör de işin içine girince, harbiden yeniden oynanılabilesi yüksek bir oyun çıkıyor ortaya. 

Her şeyden önemlisi, klonlar ŞİRİN! Kocaman düğme gözleri ve dikdörtgen kafalarıyla bizim semti ele geçirmeye çalışsalar ben hayır diyemem sanki. Ayrıca lazerleri var, lazerleri nasıl aşarız bilemiyorum. Gezegenleri ele geçiren ekibe En İyi Oyun Tasarımı vız gelmiş tırıs gitmiş, gaza gelip “Şu mavi kareyi de ele geçirin!” diyerek Kristal Piksel’i jüriden kapıp kaçmış olabilirler. 


Holy Shoot - Tale Era Interactive

(Yılın Oyunu Adayı, En İyi Oyun Tasarımı Adayı, En İyi Ses Tasarımı Adayı, En İyi İlk Oyun Adayı)

(En İyi Aksiyon / Macera Oyunu Kazananı)

Holy Shoot’un ne bu kadar adaylık toplamış olması şaşırtıcı, ne de bu sene En İyi Aksiyon / Macera dalında ödülü kimseye bırakmamış olması. Ama benim özel olarak helal olsun demek istediğim bir şey, erken erişim dönemi boyunca oyuna çatır çutur güncelleme gelmiş olması. Üstelik yakın zamanda hayaletçikli bir Cadılar Bayramı güncellemesi bile aldılar.

Holy Shoot tek oyunculu bir FSP. Yani demem o ki aslında hiç bu kadar peşinde koşmayabilirlerdi bu oyunun. Ve ben stüdyolar oyunlarının peşini bırakmayınca mutlu oluyorum açıkçası.

Sonuç itibariyle cehennemin dibine kadar yolumuz var, bari bir elimizden tutanımız olsun. Mini mini tombik iblisler, topçuk olup fırıldak gibi üstünüze gelen iblisler, boyunuzun iki katı stil sahibi iblisler… Aralarından sıyrılarak çalınan yedi kutsal eseri yeniden bulabilecek miydik?!

Evet, Holy Shoot’ta yedi kutsal eserin peşinden, yedi ölümcül günahla karşı karşıya geleceğimiz bir yolculuğa çıkıyoruz. Herkes gürültücü, her vuruş yıkıcı, her yer alevli ve her şey bangır bangır! Görüyorsunuz işte, boşuna yılın aksiyon oyunu değil. Oynadıkça farklı oynanabilir karakterler, farklı silahlar ve yetenekler açtığımız Holy Shoot’un yeniden oynanabilirliği de hiç fena değil. 

Geliştiricisi Tale Era Interactive’in aklında bir de co-op mod varmış aslında, onu da yapsalar tadından yenmez Holy Shoot ben size söylemiş olayım.


Leila - Ubik Studios

(En İyi Anlatı, En İyi Ses Tasarımı, En İyi Orijinal Müzik Kazananı)

(Yılın Oyunu Adayı, En İyi Görsel Sanat Yönetimi Adayı, En İyi Bulmaca Oyunu Adayı)

Farklı bireyler olarak hayatı bambaşka güzergahlardan dolaşsak da, Leila’nın parmak bastığı bir şey var ki kadınlar olarak biz kendi yolumuzu yürümeye çalışırken sırtımıza binen yüklerin, yüzümüze yapıştırılmaya çalışılan maskelerin bir çoğu aynı.

40’lı yaşlarında bir kadının kendi gençliğine ve geçmişine bakışını anlatıyor Leila. 40 yılda yaşananlar, gençken verilen kararlar, alınan yollar… Hepsi yetişkin bir kadının gözünden yeniden masaya yatırılıyor. Hangi kararları gerçekten kendimiz veriyoruz, hangilerini kendimiz verdiğimizi sanıyoruz? Hangi kararlarımız içten içe topluma ve akranlarımıza ayak uydurma, ailemizi mutlu etme, beklentileri karşılama ihtiyacıyla veriliyor… Ortaya yolu Leila ile kesişen herkesin, sadece kadınların değil herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir oyun çıkıyor. 

Hikayesiyle öne çıkıyor da olsa, Leila oynanış açısından çok akılcı bulmacalar sunuyor oyuncuya. Hayatın evreleriyle eşleşen tasarımları ve birbirleriyle olan bağlantıları gösteriyor ki Ubik Studios ekibi sadece yazım anlamında değil, aynı zamanda oyun tasarımı anlamında da fazlasıyla kuvvetli. Aynı zamanda hem cesur görsel tasarımıyla hem işitsel sanat tasarımıyla da göz dolduran bir oyun Leila, ki bunu da zaten aldığı ödüllerle de ispatlamış durumda.

Benim de bu yıl Kristal Piksel listesinden bireysel favorilerimden. Hala oyun kütüphanenize eklemediyseniz, bu hatırlatmanız olsun!


Liar's Bar - Curve Animation

(Yılın Oyunu Adayı, En İyi Oyun Tasarımı Adayı, En İyi Görsel Sanat Yönetimi Adayı, En İyi İlk Oyun Adayı)

(En İyi Çok Oyunculu Oyun Kazananı)

Blöf yapabilir misiniz Oyungezerler?

Eee, artık yapacaksınız. Ben anlamam. Bu masaya oturan ya blöfünü yapar, ya da sonuçlarına katlanır!

Masadakileri kandırmaya dayalı oyunlar yeni bir konsept değil. Yani vampir köylü, kurtadam köylü gibi oyunlarla illa ki yolunuz kesişmiştir. Ama bu tür oyunları çevrimiçine taşıma çabaları zaman zaman biraz yavan kalabiliyor. Hani aynı odada oturup arkadaşlarınıza pislik yapmanın, oyunun kurallarını esnetmenin kendince bir keyfi var.

Liar’s Bar’ın bir yükseliş yakalamasının sebebi ise bence oyunu kendiniz olarak değil, birer karakter olarak oynamanız. İş böyle olunca, oyunu cidden kendinizden sıyrılarak oynayabiliyor, çevrimiçi bir oyunda blöf yapmanın kısıtlamalarına da daha az takılıyorsunuz. 

Şu anda geçmiş hikayeleriyle farklı özelliklere sahip 4 karakterin yanısıra, 2 adet de kumar oyunu sunuyor bize Liar’s Bar. Biri masada herkesin bir kupa içinde salladığı zarları tahmin etmeye çalıştığınız, ortaya atılan tahminin gittikçe artmak zorunda olduğu Liar’s Dice; bir diğeri de masaya kapalı olarak oynanan kartların değerini tahmin etmeye çalıştığınız Liar’s Deck.

Çok basitçe anlatıyorum tabii, aslında çok başka incelikleri var bu oyunların. Ve Curve Animation ekibi bu tür incelikler eklemekte çok başarılı olmuş gerçekten. Mesela Liar’s Deck’te kaybederseniz bir el Rus Ruleti oynanıyor. Yani tek kayıpta oyunu kaybedebilirsiniz, ama şansınız yaver giderse birkaç kayıpla bile paçayı kurtarmanız mümkün. Liar’s Dice’ta ise 2 kere kaybeder ve zehiri içmek zorunda kalırsanız ölüyorsunuz.

En İyi Çok Oyunculu Oyun ödülünü işte böyle oyunlarına ve karakterlerine eklediği minik nüanslarla hak ediyor Liar’s Bar.


Rogue Loops - Fubu

(Yılın Oyunu Adayı, En İyi Ses Tasarımı Adayı, En İyi Orijinal Müzik Adayı, En İyi İlk Oyun Adayı, En İyi Aksiyon / Macera Oyunu Adayı, En İyi Rol Yapma Oyunu Adayı)

(En İyi Görsel Sanat Yönetimi Kazananı) 

Rogue-like dediğiniz bir döngüdür zaten, ama bu sefer döngüyü kırmak o kadar kolay değil!

En İyi Görsel Sanat Yönetimi kazananı Rogue Loops, bir ailenin lanetli bir döngüden kaçmaya çalıştığı bir aksiyon rogue-lite oyunu. Ana mekaniği ise ikircikli: Bir yetenek kazanacaksınız ama aynı zamanda da bir lanet üstünüzde olacak.

Yani örneğin: Saldırı hasarınız yükselecek, ama dövüş alanında hızlı davranmanızı engelleyecek kaygan yüzeyler belirecek. Ya da belki nadir bulunan bir güçlendirme alacaksınız ama aynı zamanda arenadaki tuzaklar artacak. 

Rogue Loops’un çok alanda kuvvetli olduğu zaten adaylıklarının sayısından anlaşılıyordur. Fakat ödül aldığı Görsel Sanat Yönetimi dalında cidden öne çıkıyor, özellikle de çeşit çeşit orijinal görünümlü düşmanı ve atak animasyonlarıyla. Yani aslında… Arenaların tasarımı da çok iyi. Ve menülerin. Ve düşman portrelerinin. Ve kaplamaların. Ve- Siz anladınız olayı, neyse.

Supermarket Simulator - Nokta Games

(Yılın Oyunu Adayı, En İyi Sim / Strateji Oyunu Adayı)

Eveeet… Gelelim senenin en büyük sürprizine! Daha doğrusu, sürpriz mi acaba?

Ben Supermarket Simulator’un ödül alamamasını sürpriz olarak karşılamayanlardanım. Neden böyle düşündüğümü de anlatmaya çalışacağım kısaca ama gerçekten kabul edilmesi gereken bir şey var ki, o da Supermarket Simulator, size başka yerde bulamayacağınız bir eğlence sunan bir oyundan ziyade kendi eğlencenizi kendiniz yarattığınız bir oyun.

Türkçe’ye bu terimi bir türlü geçiremediğimizden, ben burada Türkçeleştirmek için kırk takla atmak yerine direkt ‘’sandbox’’ diyeceğim. Görsel olarak ya da ses/müzik tasarımıyla öne çıkan bir oyun değil. Market yönetiyorsunuz. Ve… Bu kadar. Bakın, bu çok keyifli olamaz ve bağımlılık yapamaz demiyorum. Steam yorumlarına bakarsanız 1000 saat oynamış olan var. Bu bağımsız bir simülasyon oyunu için büyük bir başarı. Ve oyunun buglarından ve eksiklerinden bahseden yorumlar bile pozitif; insanlar bu raf dizme, ürün satma döngüsünde keyif alacak ve kafa dinleyecek bir şey bulmuşlar belli ki. 

Ve ben bunu HİÇ şaşırtıcı bulmuyorum, yani Supermarket Simulator doğru zamanda, doğru yerde, çok doğru şeyleri yapan bir oyun. Öbür yandan parçalarına bölüp büyüteç altında baktığınızda aslında ne çok kompleks ne de çok yenilikçi bir oyun. Yani insan parayı icat ettiğinden beri işliyor bu al-sat muhabbeti, şimdi çalıştı diye neden şaşırdınız ki?

Bunu negatif bir anlamda söylemiyorum, ben elin Stardew Valley’sini oynarken de ortalığı Kapitalizm Bahçesi’ne çeviriyordum, yerli ve milli köşe marketinde elimi korkak alıştıracak halim yok! Buraların tek marketi biz olacağız, ev hanımları indirimlerimizi takip etmek için gizli vatsap grupları kuracak; çocukların okul beslenmesi, adamların maç birası, kadınların hem kahvesi hem lokumu BİZ OLACAĞIZ NIHAHAHAHAHAAA!!! Öhm- Şey, niye böyle gelenekselci yükseldim ben de bilmiyorum. Ama Supermarket Simulator insanda bu hisleri körükleyen, basit, basit olduğu kadar da içinizdeki bakkalcı amca ruhuyla beslenen bir oyun.

Ama gönüllerin şampiyonu olmak, sizi Yılın Oyunu yapmıyor maalesef. Gönüllerin şampuanı ise kasadan solda, 2. rafta.


To Pixelia - Pixeduo Studios

(En İyi Oyun Tasarımı Adayı)

(Yılın Oyunu, En İyi İlk Oyun Kazananı, En İyi Rol Yapma Oyunu Kazananı) 

Benim itiraf etmem gereken bir şey var. Geçtiğimiz sene To Pixelia Kristal Piksel seçkisinde yer aldığında ben çok şüpheyle yaklaşmıştım oyuna. Yani bildiğim kadarıyla bu oyun üzerinde bir kişi çalışmış. Ve işte hem bir sürü değişik hayat yolu, kariyer, yan etkinlik, diğer piksel insanlarla iletişim seçenekleri olacak! 

Yani… kusura bakmayın da bana çok inandırıcı görünmemişti. Şaka yapmıyorum yani ortada oyun yok bir şey yok, demo bile yok o dönem yani. Sonuçta piksel grafikli bir fragman yapmakla yaşam simülatörü türünde bir oyun yapmak arasında uçurum kadar fark var.

Tabii ben bunları düşünürken ne bileyim bundan bir sene sonra To Pixelia Kristal Piksel jürisini o kadar saracak ki bir sonraki oyuna geçemeyecekler. Yaa, öylesine bir şaka sanmıştınız di mi? Ama değil, cidden sarmış yani. Ve neden sardığını çok iyi anlıyorum, çünkü beni de sardı!

To Pixelia eksikleri olmayan bir oyun değil. Yükleme ekranları biraz fazla. Özellikle oyunun içine girmenin biraz vakit alabildiği ve birçok şeyin birer mini-oyun olması, eğer çok tez canlıysanız, biraz iç bayabilir. Ama gelin görün ki To Pixelia, özellikle tek kişinin geliştirdiği bir oyun için, elinden geldiğince yardımcı oluyor oyuncuya.

Ayrıca, yaşam simülatörü ayol bu! İşten güce, hobiden ev dekorasyonuna, o zamanlı görevden bu zamanlı göreve koşmayacaksanız neden yaşam simülatörü oynuyorsunuz kuzum?

To Pixelia’yı eksisiyle artısıyla ele aldığımızda, bir ekibi olan yaşam simülatörlerinin cilası ve parlaklığı olmayabilir. Fakat yaşadığını hissettiren dünyası, oyuncuya verdiği seçenekler ve ucu açık oyun planı ile gerçekten To Pixelia’da özel bir şeyler var. 

Oyunu açar açmaz kafanıza kırk tane görev, elli farklı oyun içi para atan, ‘’Seçilmiş kişi, gel bizi kurtar!! Keçimi bul! Prensesle evlen!! O arada dünyayı da kurtar ama keçiyi de unutma he,’’ diyen oyunları bir kenara bırakın. Kristal Piksel 2025’te Yılın Oyunu seçilen To Pixelia’yı açın ve kendi hayatınızı kendiniz kurun!


Inn Tycoon - Evil Goose Games

(En İyi Sim / Strateji Oyunu Kazananı)

Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı! Şuraya bir yatak ser yava- Hancı! Hancııı!! E boş burası? Kimse yok?! 

Boş tabii. Al bakayım bu hanın anahtarlarını. Burası artık senin. Şu köşeye bir masa atarsın, su mu verirsin gelene geçene. Üç beş kuruş bırakırlar. Öyle öyle başlarsın. Hadi koçum!

İşte Inn Tycoon böyle bir oyun. Gerçekten yav. Böyle dört duvar boş bir işletmeyle, gerçekten sıfırdan başlıyorsunuz. Sonra kodamanlık yolunda işiniz rastgele. Yemek servisi, kalacak yer, eğlence… Elbette bu ürünler kendi kendini biçmeyecek, yemekler kendi kendini pişirmeyecek, bulaşıkları da cinler periler yıkamıyor! Her işe kendiniz mi koşarsınız, hanınız büyüdükçe daha çok adam mı tutarsınız, orası size kalmış.

‘’Büyük büyük dedelerimizin zamanında otel mi, restoran mı varmış! Ben han yöneteceğim, han hanedanı kuracağım,’’ diyenler için, bu yılın En İyi Simülasyon / Strateji kazananı Inn Tycoon, böyle imdada yetişiyor işte.


Racing Kingdom - SuperGears Games

(En İyi Ses Tasarımı Adayı)

(En İyi Mobil Oyun Kazananı, En İyi Spor / Dövüş / Yarış Oyunu Kazananı)

Drift! Drift, drift! Semt bizim, araba da bizim dostoom! Hatta bu sokaklar da bizim ve birazdan o altındaki araba da bizim olacak!

Racing Kingdom gerçekten iki ödülünü de hak ediyor. Gerçekten çok cilalı bir mobil yarış oyunu, üstelik bir drag araba yarışı olarak da insanın isteyebileceği o yegane şeyi sağlıyor: Kafaya taktığın o BMW ile millete tur bindirmek.

Evet, Racing Kingdom’da lisanslı olarak Audi, BMW, Ford gibi markaların aşina olduğumuz araçları mevcut. Ve tahmin edebileceğiniz gibi bu markalar da öyle boş beleş bir oyuna ürünlerini verecek değiller.

Üstelik bir kariyer modu da olması, hem insanın ilerleme arayışını tatmin ediyor hem de size girip iki tur atıp çıkmak dışında yapacak bir şey veriyor. Yanınızda gezdirebileceğiniz, hayaliniz olan araçları kullanabileceğiniz, çok iyi görünen, tepkisel sürüşü gayet iyi bir yarış oyunu arayışındaysanız Racing Kingdom şu an telefonunuzda ya da tabletinizde belirmiş olmalı. 


Andarin Weppes - mötiv

(En İyi Anlatı Adayı)

(En İyi Bulmaca Oyunu Kazananı)

Tavanlarda koltuklar, kitaplar, geriye akan saatler, unutulan anılar ve içinden çıkılamaz kafa karışıklığıyla yüzleşince gelen o hüzün… 

Andarin Weppes'te ilerleyen demans hastalığına sahip dedemizin tecrübelerini yeniden yaşıyoruz. Hastalığının sebep olduğu halüsinasyonlar ile gerçekliğin birbirine girdiği bölümlerde bulmacalar çözüp bu karmaşık evi ve belki de, evden de çok, onun zihninin içini keşfe çıkıyoruz.

En iyi yaptığı şeylerin ikisinde de, yani hem anlatı hem bulmaca dallarında, çok kuvvetli rakipleri vardı Andarin Weppes’in. Bu nedenle Kristal Piksel 2025’te En İyi bulmaca Oyunu ödülünü almış olması gerçekten önemli bir başarı. Eğer şahsına münhasır, kısa ve etkili bir bulmaca oyunu oynamak istiyorsanız, Andarin Weppes’le yolunuz kesinlikle kesişmeli.


Atomic Champions - Crealode Games

(En İyi Mobil Oyun Adayı)

Ne varsa klasiklerde var! Tuğla kırma oyunlarının bunca sene sonra hala revaçta olmasının bir sebebi var. Bazen insanın bir oyundan beklentisi, özellikle de mobilde, sadece biraz eğlence oluyor. Çayım demlenene kadar oynayayım, otobüs minibüs beklerken ya da serviste, metroda oynayayım… 

Atomic Champions da bu anlar için bire bir ama aman diyeyim, kesinlikle ‘’idle’’ türünde bir oyun sanmayın. 

Atomic Champions bir kere sıra tabanlı bir oyun. Sıranız gelince oynadığınız kartlar da oyunun gidişatını değiştiriyor. Çarpıtılmış perspektif sayesinde yalnızca blokları kırmakla kalmıyor, aynı zamanda yeniden inşa ederek oyunun alanını sürekli dönüştürüyorsunuz. Üstelik blokların içinde bir şeyler gizli ve Mayın Tarlası tarzı ipuçları da size yardımcı oluyor.


Bogos Binted? - Bad Badger

(En İyi Çok Oyunculu Oyun Adayı)

Ya bakın, bu oyun çok saçma görünmüyor mu? Ayrıca ‘’Bogos Binted?’’ ne biçim bir isimdir abi?! Ben bu oyunu ilk gördüğümden beri aklımda çünkü yani acayip bir isim, kafası patlayan klasik yeşil, koca göz uzaylılar falan…

Hiçbir şeyi yoksa akılda kalıcılığı var yani. Bu konuda Bad badger ekibini tebrik etmek lazım.

Kesinlikle UNO olmayan Zogblorp, Beeble Meep, Zinky Zoogle gibi kart oyunlarını 4 uzaylıya kadar oynayıp kazanmaya çalışıyorsunuz. Yani kazanmaktan kastım da, kafanız patlamasın yeter. Şişiyor çünkü. Farkındasın di mi? Şişiyor şu an mesela.

Kısacası gerek blöfle, gerek yalan dolanla o kafayı omuzlarının üstünde tutacaksın Marslı kardeşim. Yoksa Türk kahvelerinde masa altından okey kaçıran abiler alnını karışlar. 

Baya alnın da var he…


Boogey Hunters - Keep The Engine Games

(En İyi Orijinal Müzik Adayı)

BÖ! Korkma canım, avlamaya geldik. 

Boogey Hunters’da farklı halk inanışlarından gelen mitolojik yaratıkları avlıyoruz. Ama çok da üzülmeyin millete dert oluyorlar. Nereye gittiğinizi, ne öldürdüğünüzü, cephanelerinizi stratejik bir şekilde ayarlamanız lazım. 

Boogey Hunters’ın ana mekaniği de bu! Cephanelerinizi doğru zamanda, doğru yerde ve doğru komboyla kullanmak. Dünyayı kurtarmanız lazım ve elbette seyahat etmek vakit alıyor, e vakit geçtikçe de öcüler daha da kuvvetleniyor.

Kendine has çizimleri ve Kristal Piksel adayı müzikleriyle, çerezlik bir strateji oyunu arayanları Boogey Hunters’dan yana alabiliriz.


Drizzlepath: Picturae - Tonguç Bodur

(En İyi Görsel Sanat Yönetimi Adayı)

Drizzlepath bir yürüme simülatörü. Fakat türü sizi yanıltmasın, öyle sıradan yürüyüşlere pek benzemiyor Drizzlepath: Picturae. 

Gerçekten bir resmin, özenle çizilmiş bir tablonun içinde dolanmak gibi bir his.

Güneşin sıcaklığını neredeyse cildinizde hissettiğiniz parlak vistalardan yıkıntılar arasında dolaştığınız fütüristik sahnelere; karanlıktan her an birisinin çıkmasını beklediğiniz ama kimsenin gelmediği iç ürperten sahnelere…

Tonguç Bodur’un çevre tasarımında ne kadar iyi olduğunu ortaya koymak için gerçekten  bir proje daha yapmasına gerek yok. Drizzlepath: Picturae’yi gösterse sussa yeridir. Bunu çok sık söylemem, VR sevdalısı bir oyuncu değilim fakat VR’da gezebilmek isterdim gerçekten bu oyunun dünyasını.


Feather Party - threeW

(En İyi Çok Oyunculu Oyun Adayı)

Abi şimdi sen bir kuşsun ve… Sanırım açlık oyunlarına hoş geldin ya. Yani ne desem ben de bilemedim. 

Feather Party, adından da anlaşılacağı üzere kuşlu bir parti oyunu. Üstelik de henüz erken erişimde olmasına rağmen bütün başvuruların arasından sıyrılarak kendine bir adaylık kapmayı başarmış. 

Şu anda 15 parti oyunu seçeneğiniz var. Hepsi fazlasıyla dinamik ve farklı sebeplerden zorlayıcı ama biraz saç baş yolunmayacaksa parti oyunu olmaz zaten. Üstünüzden iş arabası da geçebilir, altınızdaki köprü de kaybolabilir, o sırada arkadaşlar kaptırmış gidiyordur. Sonracıma futbol diye çağırmışlardır ama top 4 kuş boyundadır falan.

Bir parti oyunundan böyle şeyleri beklemek lazım. Açıkçası ödülü kaptırmış da olsa, Feather Party erken erişim boyunca şapkadan daha ne eğlenceler çıkaracak, ben merak ediyorum.


Football Life Simulator - Ludu Arts

(En İyi Spor / Dövüş / Yarış Oyunu Adayı)

Bir futbolcunun hayatının her alanıyla ilgilenebildiğiniz bir oyun. Eee, adı Football Life Simulator. Yani futbol hayattır diyor, çaktın mı?

İtiraf edin hepiniz bu oyuna bakıp, ‘’Ooo, futbolcu olarak kulübe falan gidiliyor sanki,’’ dediniz ama düzgün futbolcu olmazsan paran olmaz, paran olmazsa kulübe gidemezsin ve kulübe gidemezsen kızlarla konuşamazsın. 

Hadi şimdi antrenmana!

Lost Lullabies: The Orphanage Chronicles - Pugsy Studios

(En İyi Çok Oyunculu Oyun Adayı)

1980’lerde geçen bir korku oyunu Lost Lullabies. 20 yıl kadar öncesinde bir yangında harabeye dönen bir yetimhanede, ruhlara karşı hayatta kalmaya çalışıyoruz.

Tam klasik korku hikayesi yani. Ki bazı temaların klasikleşmesinin bir sebebi var. Ürpertici yani.

Lost Lullabies’da karşınıza çıkabilecek tüm ruhlar kötücül değil, ama hepsi kesinlikle el birliğiyle ya onlardan kurtulmanızı ya da onlara en sonunda huzur getirmenizi gerektiriyor. Yetimhane yangınında yok olan ruhların geçmişlerini ve hikayelerini açığa çıkarmak, onların tam olarak neye ihtiyacı olduğunu bulup gerekli ekipmanları toparlamak sizin elinizde.


Lovux - Mindlabor

(En İyi Bulmaca Oyunu Adayı)

Lovux ilk karşımıza çıktığında siyah arka planda cam panellerden oluşan, ne kadar zor olduğunu da ilk bakışta hiiiç ama hiç çaktırmayan bir bulmaca oyunuydu. Mekanikleri de çok basitti: Dıştaki cam kareleri çekip bırakabiliyorsunuz, içerideki kareler kırılıyor. Amacımız tüm kareleri kırmak ve yok etmek.

Basit yani görüyorsunuz, saç baş yolacak hiçbir şey yok! Hepimiz çok sakiniz! 

Neyse, fi tarihinden kalma kayıtlarını bulabilirseniz, ben bu oyunu Anton’a oynatmıştım zamanında ve canlı yayında yanılmıyorsam 13. bölümde pes etmişti. Hayır pes etmese sonsuza kadar Lovux oynayacaktık, çünkü ben de işin içinden çıkamamıştım.

Lovux’un yenilenen yüzü ise daha renkli, bıcır bıcır ve bulmacaları da yeniden bir elden geçmiş. Eğer bir bulmaca-severseniz bence kütüphanenizde kesinlikle bulunması gereken bir oyun. Gerek bulmacaların kompleksleşme hızı, gerek farklı mekanikleri oyuna ekleme sıklığı ve bunları öğretişiyle keyifli ve kafa kurcalayan bir oyun Lovux. Kristal Piksel 2025’in tek yeniden yapım oyunu olarak En İyi Bulmaca dalında ağırladık Lovux’u ama bu sene Mindlabor’u eli ödülsüz gönderdik. Darısı seneye artık!

Luctus - Mriya Games

(En İyi Anlatı Adayı)

Luctus’la ilk karşılaşmam Kristal Piksel değil. Biz aslında BUG Lab’in bir demo etkinliğinde tanışmıştık. Piksel tasarımlı şeylere zaafı olan birisi olarak da ilk olarak el çizimi sanat tasarımına ve boss dizaynlarına hayran kalmıştım Luctus’un. Bu sebepten de aslında En İyi Sanat Tasarımı ya da En İyi Görsel Sanat kategorilerinde adaylık alamamış olmasına üzülüyorum.

Özellikle Gulyabani’yi andıran o boss’u, ki görünce tanıyacaksınız, gerçek anlamda çok beğendim. Sadece statik tasarımı değil, aynı zamanda atak animasyonları da çok başarılı.

Luctus, Latince’de ‘’matem’’ anlamına geliyor. Ve Luctus da adının hakkını verecek bir hikayeye sahip. Nora'nın yasına bir son verebilecek miyiz? Luna da kim acaba? O alevlerin içinden görünen de kim?

Hikayesi, karakterleri, 20’den fazla yetenek ve kombo özelliği, oyunlarda çok da görmediğimiz kement silahı ve hikaye bazlı bir oyuna göre size hiç de acımayan boss savaşlarıyla Luctus, Kristal Piksel 2025’ten bireysel olarak şiddetle önerdiğim oyunlar arasına gidiyor.


Medieval Crafter: Blacksmith - Compact Core Games

(En İyi Sim / Strateji Oyunu Adayı)

Ustam oradan bize bir kılıç, iki de hançer sar! Hançer zehirli olsun!!

Medieval Crafter: Blacksmith’te büyülü bir diyarın cüce demircisini canlandırıyoruz. Ama tek işimiz kılıç yapıp satmak değil tabii. Yooo… O zaman çok kolay olurdu.

Sadece kılıç yapmakla kalmıyor, aynı zamanda döveceğimiz demirin madenine kadar kendimiz çıkarıyor, bir yandan dükkanımızı işletiyor, öbür yandan sadece yöre halkına değil aynı zamanda krala da hizmet ediyoruz.

Yahu krala madem hizmet ediyoruz, bu para bize yetmiyor mu? Neden köylünün kasabalının derdine de biz bakıyoruz? Bir çırak alsak olmaz mı? Bakın ben size söylüyorum, ilk DLC çırak olsun. The Çırak DLC. 


Nazar - Eray Dinç

(En İyi Anlatı Adayı, En İyi Orijinal Müzik Adayı)

Nazar çok görmediğimiz, ama iyi yapıldığında çok etkileyici olabilen bir oyun türüyle Kristal Piksel 2025’teki yerini alıyor. ‘’FMV türü oyun mudur?’’ tartışmasına girmeyeceğim, ama interaktivitesiyle sizi dışarıdan bir izleyici değil de hikayenin bir parçası gibi hissettirebiliyorsa bir oyundur bence.

Eski bir falcı olan Nazar’ın yönetimini ele alıp, geleceği görme yeteneklerini kötücül amaçlar için kullanan bir örgütü durdurmak için bilim ve Anadolu ritüelleri arasında sıkışmış bir coğrafyada mücadele veriyoruz. 

Her ne kadar Türkiye’nin oyun ödülleri de olsa, Kristal Piksel her zaman Türkiye’de geçen oyunları ağırlama fırsatı da bulamıyor. Bu sebepten, Kapadokya’da geçiyor olması Nazar’ı ayrı bir yere de koyuyor benim gözümde.


Once Alive - Cem Boray Yıldırım

(En İyi Anlatı Adayları)

Apokaliptik bir dünyaya gözlerimizi açıyoruz Once Alive ile. İnsanları öldüren, hayvanların ise normalden çok daha agresif ve saldırgan hale gelmesine yol açan gizemli bir virüsün medeniyeti çökertmesinin üstünden 16 yıl geçmiş. Abi kardeş olan karakterlerimiz James ve Daniel ise bütün bu olanlardan sonra hayatta kalan son insanlar olduklarını düşünerek bu zorlu yaşamı sürdürürler.

Bütün bunlar, HaustVille adında bir kasabadaki sağ kalanlar sığınağına bir davet almalarıyla değişir.

Gerçekten gizemli ve tekinsiz bir atmosferi var Once Alive’ın. Evet, Unreal Engine’de geliştirilmiş falan ama bu atmosferi asıl acaba şimdi ne olacak dedirten hikayesi yaratıyor. Kardeşlik bağları, bütün bu insanlara ne olduğu, HaustVille’in gizemleri ve gelecekte bizi neler beklediğini keşfetmek için sizi de kıyamet sonrasına bekleriz.


Party Club - Lucid11 Interactive

(En İyi Çok Oyunculu Oyun Adayı)

Party Club için geçtiğimiz sene, ‘’Party Club Hakkında Bilmeniz Gereken 5 Şey’’ yazmıştım, bence yazdığım her şeyin arkasındayım. Nitekim gerçekten keyifli bir oyun Party Club.

Size arattırmayacağım o 5 Şey’i tabii, baştan alalım efenim. Party Club, Overcooked-vari bir zaman ve kaynak yönetim oyunu. Bir barımız var, burada farklı içecekler servis ediyoruz. Ve bütün müşterilerimiz de hayvan.

Lucid11 ekibi de buradaki ‘’hayvan’’ olayını gayet ciddiye alıyor, yani o tavşanlar öyle şirin olsun sırf diye tavşan değil. Götürüp de kurtlarla aynı sofraya oturtursanız… Kurtlar sofrası eheh- Sustum tamam. Ya da kokarcalar harbiden kokuyor. E bu hayvanların tuvaleti var, içip içip kusması var…

Yani anlayacağınız oyun boyunca müşteriyi nereye oturttuğunuzdan, müşteri çıktıktan sonra arkasını toplamaya kadar her şeyle koştur koştur ilgilendiğiniz bir oyun Party Club ve cidden de çok eğlenceli.

Bu sene Liar’s Bar gibi kuvvetli bir rakibi olmasaydı, bence En İyi Çok Oyunculu Oyun kategorisinde çok daha fazla şansı olurdu. 3-5 arkadaşınızı kafalayın ve Party Club’a bir şans verin bence. Hayvan gibi eğlenceli bak, cidden.


Quakeline - Fatih Beceren

(En İyi Rol Yapma Oyunu Adayları)

Biz deprem konusunda hassas bir memleketiz, biliyorsunuz. Özellikle de 2023 depreminden sonra İstanbul’da yaşayanları bir korku almadı desem, büyük yalan söylemiş olurum. Korkmuyor ve endişelenmiyor değilim, ama depremden bahsetmeye cürret eden herkesin de öcüleştirildiği bir ortam oluşmadı değil.

Bütün bunların içinde İstanbul depreminin sonrasını ele alan bir oyun yapmak gerçekten cesurca bir davranış bence. Ki hakkında kısmında da Quakeline’ın biraz da farkındalık yaratma derdinde bir oyun olduğu yazıyor.

Hikayesi boyunca vereceğiniz kararlar, depremin yarattığı yıkım, yokluk ve tahribatla yüzleşmek… Bunlar kolay işler değil.

Ama bir anlık da olsa aklınıza deprem çantası olabilecek bir çıkın hazırlamak, bir düdük edinmek, kenara iki konserve atmak gibi şeyler geldiyse sanırım Quakeline işini yapmış demektir.


Recharge - Room Games

(En İyi Spor / Dövüş / Yarış Oyunu Adayı)

Recharge’ı daha önce Oyungezer’de incelemiştim, bu sebepten de aday olduğu tek kategoride ödülü kaptırmasına şaşıramıyorum ama üzülebiliyorum işte!

Çünkü çok fazla potansiyeli olan bir oyun Recharge. Küçük akülü oyuncak tipi arabacıklarla, arcade stili ama çok canlı ve gerçekçi görünen pistlerde yarışmak cidden araba yarışı oyuncusuna hitap eden bir oyun tarzı ama… Bu potansiyeli olması gerektiği gibi kullanamıyor işte!

Arabaların özelleştirmeleri konusundaki eksiklikler, zaman zaman kontrollerin insanı çok zorlaması ama bunlara ince ayar çekememek… 

Yani elbette çok keskin refleksler ve pür dikkat bir yarış odağıyla işin içinden çıkabilirsiniz de ben mesela arcade bir yarış oyununu bu şekilde oynamak istemiyorum. İşte bu ve bu gibi sebeplerden de Recharge adaylığı hak etmekle birlikte ödül konusunda sınıfta kalıyor. Potansiyeline daha çok yaklaştığında iki tur atarım ama Recharge’cığım.


Sodaman - Tape Corps

(En İyi Aksiyon / Macera Oyunu Adayı)

Bu kolayı dolaba KİM kapağını sıkı kapatmadan koyuyorsa yemin ediyorum iki alemde de elim yakasında!!

…demiş olacak Sodaman. Çünkü bu oyunda tüm evrendeki sodaların gazlarını kaçıran Varlık X ile mücadelesinde Sodaman’e yardımcı oluyoruz. Bir de şu bütün yaşamı tehlikeye atma durumu var ama o kolanın gazıyla kıyaslandığında küçük bir problem açıkçası.

Farklı güçlendirmeler, sibernetik eklentiler, birbirleriyle kombinlenebilen soda güçleri, farklı ve geliştirilebilir silahlarla donanmış olan Sodaman’in amacı düşman dalgalarını aşıp hem dünyayı hem de sodaları korumak! 

Yüksek aksiyon, bullet hell heyecanı ve bolca soda bu oyunda sizleri bekliyor.


Words Of Wonders Zen - Fugo Games

(En İyi Bulmaca Oyunu Adayı)

Bu oyunu bilmeyeniniz olmasına ihtimal yok! YOK! Hani aşağıda bir yuvarlak içinde harfler var, yukarıda da bir çengel bulmaca. Aşağıdaki harfleri birleştirerek kelime türetme oyunu… HAH BİLDİN!

Vallahi bak resmini koymadan bile herkes bilir, o denli popüler bir mobil bulmaca oyunu Words of Wonders. 

Ve gerçekten akıllıca bir tasarımı olduğunu düşünüyorum. Hani harfler gerçekten rastgele duruyor ama bir an düşününce insanın aklında kelimeler belirmeye başlıyor, ama bazen o kelimeler çengel bulmacaya sığmıyor…

Basit ama akıllıca, tam telefonda kafa dağıtmalık bulmaca işte. Üstelik Zen edisyonu, insanın ruhunu dinlendiren arka planlarla geliyor.


Zombie Graveyard Simulator - threeW

(En İyi Aksiyon / Macera Oyunu Adayı)

Gündüzleri sıradan bir cenaze evi, geceleri zombilerle başa çıkan bir bir avcı!

Ölülerin zombilere dönüştüğü bir dünyada mezar işleriyle uğraşmanın çok kazançlı bir iş olabileceğini düşünebilirsiniz. Ne de olsa müşterileriniz… yeniden müşteriniz olabilir. Her mezarcı kolay kolay müdavim müşteri bulamaz yani.

Ama Zombie Graveyard Simulator’da işler hiiiç de öyle işlemiyor. Gündüz defin ve yakma işlemleri gerçekleştirip, ziyaretçi taleplerini yerine getirip, tesisleri yönetip, çalışanlarınızı ve savunmalarınızı hizaya sokmak, geceleyin ise akın akın gelen zombilere karşı mezarlığınızı savunmak durumundasınız.

Simülatörler çağında bir bunun simülatörünü yapmadığınız kalmıştı dediğinizi duyar gibiyim ama cidden, neden olmasın?! Gün boyunca sıradan bir işyeri, akşamları kıyamet yeri!

YORUMLAR
Parolamı Unuttum