Oyungezer Ofisinde Bir Sabahlama Hikayesi

Uyanıktan uyuyana mektuplar.

Malum, derginin değişmesi bir taraftan, üst üste yapılan fuarların peşinden koşmak bir taraftan derken Oyungezer ofisi keyifli bir telaşın içinde kavrulup duruyor. Tabi bunun da etkileri yok değil ofis içindekilere.

Gündüz çalışan ve gece çalışan insanların iletişimi, bir raddeden sonra mektuplara dönerse, asıl o zaman eğelence başlıyor işte. Şimdi sizinle ofisten iki kişinin (Bendeniz Sarp ve editörlerimizden Eren) arasındaki yazıları sunuyoruz.

Biz söyleyelim, inanması size kalsın. Hiçbir şekilde planlanmamış, tümüyle kendi kendine gelişen, sonunun siteye varacağınzan zerre fikrimiz olmadığından yazılmıştır.

 

04.09.2013 / Isengard

Sevgili Eren,

Sen bu yazıyı okurken, biz hafiften ......... gitmiş olacağız. Korkmayasın.

Kalbimiz seninle derdim, ama kalpsiz, psikopat insan müsvetteleri olduğumuz için doğru olmazdı.

Böbreğin için üzgünüz. Pardon, böbreklerin. Tekini kurtarabildik. İlkini keseyim derken Ozan espri yaptı, maket bıçağı ortadan girdi falan.

Hoş şeyler değildi.

Alarmı üstüne kurmadık, kapıda nöbetçi 2 troll var. Parola “Çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız”. Ama mi minör olarak söylemen lazım.

Öyle işte, Live long and prosper.

Vulcan rulez.

Sarp Kürkcü

Sarp Er Tunga öldü mu

Issız ofis kaldı mu

Puri öçin aldı mu

Emdi yürek yırtılur

 

Güller kırmızıdır

Menekşeler mavi

Mektubunu okudum, dedim

Şiir yazayım bari

 

Abdal bir Eren’im gamzeler oktur

Hezaran sinemde yaralar çoktur

Benim senden özge sevdiğim yoktur

İnanmazsan git Sinan’a sor beni

 

A. Eren Okka

2013-09-05

YORUMLAR
Parolamı Unuttum