Steam Oyun Festivali Sonbahar 2020’den Demo Önerileri

Oyun festivali olur da listesiz geçilir mi hiç :)

Bu sene pek çok kez karşılaştığımız oyun festivallerin son üyesi Steam Oyun Festivali  Sonbahar 2020 geldi çattı. Yine yüzlerce demo bizleri bekliyor; haliyle arada hangi birisine bakacağımızı şaşırıyoruz. Festivalin 13 Ekim’de sona ereceğini de düşününce, mecbur aralarından birkaç tane seçmemiz gerek. Biz de öyle yaptık, göz atma fırsatı bulduğumuz demoları sizlerle paylaşalım istedik.

Burada bir parantez açıp, ufak bir açıklama yapmak istiyorum. Daha önceki Steam Oyun Festivali’nde önerdiğimiz 10 oyunu bu listeye dahil etmedik. Bu yazıda yer vermediğimiz bu oyunlar arasında çıkış yapmış Röki, Spiritfarer, Libetared ve Iron Harvest gibi oyunlar yanında önümüzdeki dönemde bizlerle buluşacak Cris Tales, Partisan 1941, Raji: An Ancient Epic ve Ghostrunner gibi yapımlar da bulunuyor. Dolayısıyla o listeye de bir göz atmanızı tavsiye ederim.

> Steam Oyun Festivali'nden 10 Demo Önerisi

Bu faslı da aradan çıkardığımıza göre, artık listemize geçebiliriz (Oyunların görsellerine tıklayıp Steam sayfalarına ulaşabilirsiniz)

9 Monkeys of Shaolin

Yakın dönemde oyun severlerle buluşacak bir oyun 9 Monkeys of Shaolin, 16 Ekim’de çıkış yapacak. Dolayısıyla çıkışının hemen öncesinde göz atma fırsatı buluyoruz. Yapımcıları, kung fu temalı bir oyun yapmaya karar verirken bir yandan da klasik “beat ‘em up” tarzında bir oyun geliştirmeye niyetlenmişler. Sonuç olarak ortaya böyle bir oyun çıkmış. Çin’de ufak bir kasabada balıkçılıkla uğraşan Wei Cheng’in hayatı, kasabasının bir korsan saldırısında yerle yeksan olması ile kökünden değişir. Bu saldırı sonrasında kendisini kanlar içinde bulan Shaolin rahipleri onu iyileştirir ve yanlarına alırlar. Bir yandan bu rahiplere yardım edip bir yandan da intikamını almak için maceraya atılır kahramanımız Wei Cheng. Karakterimizi geliştirebileceğimiz bir sistem de sunulan, ama özünde soldan sağa ilerlediğimiz klasik beat ‘em up oyunlarından birisi olan bir oyun bizleri bekliyor demodan gördüğümüz kadarıyla. Bu arada oyunun tuş atamaları bana sıkıntılı geldi (WASD, yön tuşları ve fareyi aynı anda kullanmak mı, bu nasıl bir sınavdır böyle:)), kontrolcü ile oynamak daha kolay.

Çıkış Tarihi: 16 Ekim 2020

Geliştirici: Sobaka Studio

Yayıncı: Buka Entertainment

Incantamentum

Victoria Devri İngilteresi'nin kırsallarında geçen bir macera oyunu. İngiliz folkloruna dayanan karanlık bir hikayeye sahip oyunda, Thomasina Bateman isimli bir karakteri yönetiyoruz. Karakterimiz kendisini etrafından yalıtılmış ve ziyaretçilerin pek de hoş karşılanmadığı Bewlay adlı bir köye davet eden bir mektup alıyor. Bu kadim topraklarda vuku bulan bir dizi garip olay, bu seferki görevinin Thomasina için sıradan bir kazı olmaktan öteye geçeceğine işaret ediyor. Klasik macera oyunlarını anımsatan bu yapım, bu tarza uygun pikselize grafiklerle geliyor. Önümüzdeki yılın başlarında çıkış yapacak.

Çıkış Tarihi: 2021’in İlk Çeyreği

Geliştirici: Cloak and Dagger Games

Yayıncı: Cloak and Dagger Games

Tohu

Yine bir macera oyunu. Gizemli bir kızı ve onun robotvari alt benliği Cubus’u yönetiyor; karakterimiz (ve bir yandan da bu dünyaya güç veren Sacred Engine) hakkındaki gizemi keşfetmeye çalışıyoruz. Küçük kızımızla başkalarının erişemediği yerlere erişmek, bulmacaları çözmek ile uğraşırken, alt-egosu Cubus ile bu minik kızımızın kaldıramayacağı yükleri kaldırıyor, kuvvetli kollarıyla güç gerektiren vazifeleri yerine getiriyoruz. Oyunun grafik tarzı çok hoş, bulmacaları da dünyası da ilgi çekici. Açıkçası aklıma Machinarium gibi örnekleri getirdi -ki bu bence gayet güzel bir şey.

Çıkış Tarihi: Sonbahar 2020

Geliştirici: Fireart Games

Yayıncı: The Irregular Corporation

Observer: System Redux

Normalde yeni ve görece daha az duyulmuş oyunlara yer veriyorduk listemizde. Ama Observer’ın yeni nesil için elden geçirilmiş haline göz atma fırsatını da es geçmek istemedik. Oyunu zaten genel olarak bildiğinizi düşünüyorum ama yine de özet geçmiş olalım. 2084’te bir “nöral polis” (Observer) rolünü üstleniyor ve diğer insanların zihinlerine giriyor; hissettikleri, düşündükleri, hatırladıkları şeylerden istifade ederek vakaları çözmeye ve katili yakalamaya çalışıyoruz. Observer, Bloober Team’in başarılı yapımlarından birisiydi; şimdi de yeni nesil için yenilenmiş şekilde oyun severlerle buluşacak. System Redux’ta yeni oyun mekanikleri, keşfedilecek yeni sırlar, yeniden tasarlanmış gizlilik unsurları, ek nöral sorgulamalar gibi yenilikler yer alacak. Dolayısıyla orijinal oyunu oynamış olanların da bir kez daha dönüp bakabilecekleri bir yapım olacak gibi görünüyor. Bir ay sonra böyle olup olmadığını göreceğiz.

Çıkış Tarihi: 10 Kasım 2020

Geliştirici: Bloober Team

Yayıncı: Bloober Team

Crowalt: Traces of the Lost Colony

Listeye bir de ülkemizden bir oyun eklemiş olalım, öyle değil mi :) Bundan yaklaşık 1 yıl önce kurulan Madcraft Studios, ilk oyunları Crowalt ile karşımıza çıkmaya hazırlanıyorlar. 1587’de Amerika’da ilk koloniyi kurmak üzere yola çıkan bir grup insan, kıtaya varmalarını müteakip gizemli bir şekilde ortadan kayboluyorlar. Bu gizemli kayboluştan geriye bir ağaç üzerine kazınmış bir ada ismi kalıyor, tahmin edebileceğiniz üzere bu isim Crowalt. Olayın üzerinden 150 yıl geçtikten sonra, hırslı maceracımız Hugh Radcliff, ilk büyük keşfini yapmak için bu kayıp koloninin izini sürmek üzere Crowalt’a gidiyor ve maceramız da böylece başlamış oluyor. Piksel grafik tarzıyla da oynanışıyla da klasik macera oyunlarındaki havayı yaşatmaya namzet bir oyun olarak karşımıza çıkan Crowalt, önümüzdeki yıl bizlerle buluşacak.

Çıkış Tarihi: 2021’in 2. Çeyreği

Geliştirici: Madcraft Studios

Yayıncı: Madcraft Studios

Of Bird and Cage

Metal müzikten hoşlananlar için “müzik tabanlı bir macera oyunu” olarak tanımlanan Of Bird and Cage, güzel bir alternatif olacak sanki. Oyunda yer alan müzisyenlerden birkaçını sayarsak belki fikir verebilir: Ron “Bumblefoot” Thal (eski Guns N’ Roses üyesi), Rocky Gray (eski Evanescence üyesi), Kobra Paige (Kobra and the Lotus), Rob van der Loo (Epica), Ruud Jolie (Within Temptaion) ve dahası… Oyunda kendisini fiziki ve zihinsel olarak hapseden Bres’ten kaçmaya çalışan Gitta isimli genç bir kızı canlandırıyoruz; bir nevi “Güzel ve Çirkin” uyarlaması diyebiliriz yani. Oyunda müzik merkezi bir rol oynuyor, hem tema olarak hem de oynanışın bir parçası olarak. Kimi yerlerde point&click tarzında bir macera kimi yerlerde QTE sahneleriyle bezenmiş bir oyun. Oynanış kısmı için çok da iddialı ifadeler kullanamam, ama müzikleriyle ilgi çekmeyi başaracak gibi.

Çıkış Tarihi: 2021

Geliştirici: Capricia Productions

Yayıncı: All in! Games

F.I.S.T.: Forged In Shadow Torch (暗影火炬城)

Listeye bir de metroidvania eklemek fena olmaz herhalde. Machine Legion tarafından işgal edilen Torch City’de, direniş mücadelesine katılan eski bir asker olan Rayton adlı bir tavşanı yönetiyoruz (Evet, bir tavşan :)) Arkadaşları tutuklandıktan sonra Rayton, mekanik yumruğuyla önüne çıkan düşmanları alt etmeye çalıştığı bir maceraya atılıyor. Ama bu yolculuk başladığından daha büyük bir macera haline geliyor; mafyanın, direnişçilerin ve işgalcilerin içinde yer aldığı büyük bir macera bizleri bekliyor. Tavşan savaşçımızı yönetmek zevkli, oyunun görsel tarzı da alışıldık metroidvania tarzının dışına çıkmış diyebiliriz. Takip listenize gönül rahatlığıyla eklenebilecek oyunlardan. Çıkışına daha bir yıl kadar bir süre var, o yüzden fırsat bulmuşken demosuna bir göz atın derim.

Çıkış Tarihi: 2021’in Son Çeyreği

Geliştirici: TiGames

Yayıncı: bilibili

 

YORUMLAR

Mafia'ya Doyamayanlara - Mafya Temalı 5 Oyun

Üçleme sizi kesmediyse

Mafia'ya Doyamayanlara - Mafya Temalı 5 Oyun

Baldur's Gate 3 - Erken Erişim İzlenimleri

BioWare yoksa Larian var!

Baldur's Gate 3 - Erken Erişim İzlenimleri

Üç gündür uyanık olduğum neredeyse her an Kılıç Sahili’nde geçiyor. Önce Tiefling Warlock olarak daldım Avernus’a; Warlock’luğun şanındandır diye önüme gelene Eldritch Blast vura vura sahile çıktım… Sonra Drow Rogue açtım; karşıma çıkan engelleri göze görünmeden, gölgelerin içinden sırtlarına sapladığım bıçaklarla tek tek kaldırdım. Ama en nihayetinde asıl maceramı masaüstünde yıllardır oynadığım Elf Büyücü’yle yaşadım. Steam (ve beni “Yazı nerede kaldı?” diye dürtmekte olan Eser) bana “35 saat olmuş, yeter artık” dese de ben Baldur’s Gate 3’e doymadım, doyamadım. Zaten henüz Erken Erişim’de sunulan içeriğin tamamını da bitiremedim ve bu yazıyı bitirir bitirmez Karanlıkaltı’na doğru yola çıkacağım…

Peki bu oyun çok mu nefis, çok mu kusursuz demek? Hemen şu dakika okumayı bırakıp almaya koşmalı mısınız? Muhtemelen hayır. Çok daha detaylı ve geniş kapsamlı analizini Oyungezer'in gelecek sayısında okuyacaksınız zaten, lakin bu yazıda da şu ana kadarki genel izlenimlerime ve oyunu denemeye karar verenler için ufak tefek bazı taktiklere yer vereceğim.

250 TL’YE DEĞER Mİ?

Bu noktada öncelikle söylenmesi gereken bazı şeyler var: Baldur’s Gate 3 alıştığımız Erken Erişim oyunlarından biraz daha farklı bir durumda. Daha önce Divinity: Original Sin 1 ve 2’de de erken erişimin faydalarından sonuna kadar yararlandıkları için Baldur’s Gate 3’te de oyuncuların nabzını daha yakından ölçmek için bu yola girmişler. Ama o oyunlar daha düşük prodüksiyonlu ve hâliyle daha ucuz AA oyunları olduğundan bu sefer tam teşekküllü, AAA tecrübesini daha pahalı bir şekilde satışa koymaları o yüzden internette tepki topladı. Halbuki Larian’ın kendisi de gerek önceden yaptıkları yayınlarda gerekse de Erken Erişim konusunda yaptıkları Soru – Cevap etkinliklerinde çok net bir şekilde konumlandırmıştı oyunu: Eğer tam bir oyun tecrübesi yaşamak istiyorsanız oyunu Erken Erişimde almayın. Oyunun gelişim sürecine katkıda bulunmak, bir nevi “betasını” denemek istiyorsanız o zaman alabilirsiniz. Merak etmeyin, oyunun fiyatı çıkışa yakın artmayacak ya da ekstra bir ödeme yapmak durumunda kalmayacaksınız.

Bunları bilerek denemek istiyorsanız, Baldur’s Gate 3 oldukça keyifli ve uzun soluklu bir içerik sunuyor. Hatta animasyonlardaki çeşitli hatalara ve eksiklere denk gelene kadar Erken Erişim sürümü olduğuna inanmakta bile zorlanabilirsiniz. Zira oyunun sistemleri gayet tam ve su gibi akıyor resmen. Tabii bunda oyunun çok geliştirilmiş bir Divinity: Original Sin motoru kullanıyor olmasının da faydası büyük. Hazırda çalışan sistemler Unutulmuş Diyarlar ve Baldur’s Gate için elden geçmiş; bu da muhtemelen Larian’a çok ciddi bir zaman kazandırmış. Lakin bizi aynı zamanda söylenmesi gereken ikinci şeye getiriyor: Oyun aslında Divinity: Original Sin 3 gibi mi? Hem evet hem hayır. Aynı motoru ve aynı yapımcı firmayı paylaşıyor olmaları tabii ki bazı kaçınılmaz benzerlikleri beraberinde getiriyor. Ama çıktığında Original Sin 2’yi fazlasıyla sevmiş biri olarak Baldur’s Gate 3’ün sistemler açısından çıkarttığı işin ondan çok daha rafine ve iyi olduğunu söylemem lazım.

Divinity’de mevzu bir yerden sonra “Yerden Yüksek” oynamaya ve yanımızda Death Fog varilleri taşıyıp herkesin canına okumaya dönüyordu. Baldur’s Gate ise oyun içi sistemler açısından Dungeons & Dragons 5th Edition’a çok daha sadık bir portre çiziyor ve dahası Divinity’nin bazı sistemlerini de yararına kullanarak masaüstü oyun tecrübesine en yakışan, en yakın bilgisayar oyunu tecrübelerinden biri hâline geliyor şu haliyle bile. Ha, hâlâ törpülenmesi gereken ya da biraz daha iyi ayar çekilmesi gereken şeyler de var tabii; kusursuz değil. Bazen yine Divinity’deki gibi yere yağ döküldü, masa tutuştu, herkes alev aldı gibi kontrolden çıkan durumlar oluyor ama kesinlikle her savaşta yaşanan bir durum da değil. (Hem o kadarı normal D&D’de oluyor. Masaüstü oynarken büyücümün attığı bir büyü zarının 1 gelmesiyle koca kaleyi yakması hâlâ ekibimiz arasında geyik malzemesi ne yazık ki.) Bir yandan Erken Erişim’in bir güzelliği bu aslında: Çeşitli Reddit başlıklarında bir kısım oyuncu Divinity benzeri bu yer etkileşimlerinin tamamen kalkmasını savunurken diğer bir kısımsa aynen benim de dediğim gibi bunun D&D’nin kendisinde de olduğunu söylüyor. Bu sayede Larian oyuncuların nabzını yakinen tutarak en iyi nasıl olacağını deneme ve yanılma şansına sahip. E, tutup da sırf oyuncular istedi diye halihazırda yazılmış tüm diyalogları baştan yazan bir firmadan bahsediyoruz, burada da en iyi orta yolu bulup oyunu daha iyiye götüreceklerine şüphem yok o yüzden.

KONUYA GELİR MİSİN ARTIK?

Bilmem, gelebilir miyim? Bir zar atalım bakalım…

16! Gelebilirmişim…

Baldur’s Gate 3’ün şu an için önceki Baldur’s Gate’lerle doğrudan bir bağlantısı yok. Bu HİÇ olmayacağı anlamına gelmiyor tabii. Zira çok uzun zamandır üçüncü oyuna doğru döşenen bir yol olduğu D&D içeriklerini yakından takip edenler için fazlasıyla barizdi. Lakin şimdilik hikâye başlangıç itibariyle kendi ayakları üzerinde duruyor: Mind Flayer’lar Faerûn üzerinde milleti kaçırıp gözlerine larva yerleştirdikten sonra “ceremorphosis” adı verilen yöntemle bedenlerini Mind Flayer’lara dönüştürüyorlar. Biz de bu larvaya maruz kalan talihsizlerden biriyiz.

Oyunun başında gözümüze sokulan (kelime anlamıyla, evet) larvadan daha tiksinmeye bile vakit bulamadan ortamı kırmızı ejderhalarına binerek ateş saçan Githyanki şövalyeleri basıyor ve Mind Flayer’ların gemisini kovalamaya başlıyor. Çıkan karışıklık bize yarıyor, serbest kalıyoruz ve çok geçmeden gemi çakılıyor. Bizim gibi gözüne larva sokulmuş bir avuç karakterle birlikte bu beladan nasıl kurtulacağımızı bulmaya çalışıyoruz ondan sonra. Hikâyenin girişi bu şekilde; biz “Şifacı bulalım da cımbızla falan alsın şunu gözümüzden” diye aranırken yavaş yavaş olaylar açılmaya başlıyor. Sürprizi çok bozmak istemiyorum ama ortada “Absolute” adında yeni ve gizemli bir tanrı var ve bu tanrının inananlarıyla bizim problemlerimiz de çok geçmeden kesişiyor.

Peki önceki oyunlarla olan alakası? Larian’ın ilk yolladığı basın bültenlerinden birinde “Ölü Üçlünün hain planlarından” bahsediliyordu. Peki “Ölü Üçlü” kim? Bane, Myrkul ve Bhaal. Özetle, merak etmeyin bunu dediklerine göre oyunun hikâyesi ileride muhtemelen çeşitli bağlantılar kuracak önceki oyunlarla da.

Hikâye kısmından kaptırdım gidiyorum ama tabii bütün o bağlantıları aramadan önce ilk durağımız karakter yaratma ekranı. Elf, Tiefling, Drow, Human, Githyanki, Dwarf, Half-Elf, Halfling olmak üzere seçilebilir 8 ırk mevcut. Bunlara muhtemelen ilerleyen dönemlerde Dragonborn ve Half-Orc falan da eklenecektir. Sınıf olaraksa şimdilik temel klasikleri oyuna koymuşlar: Cleric, Fighter, Ranger, Rogue, Warlock, Wizard. Sorcerer, Druid, Bard, Paladin isteyenler umutsuzluğa kapılmasın; hangilerinin olacağını resmi olarak duyurmamış olsalar da bu saydıklarımın hepsinin olacağına ben kesin gözüyle bakıyorum. Belki dahası bile olur hatta, kim bilir? Irk ve sınıfın yanında tipimizi yaratırken oyunun gayet cömert davranması beni bir hayli memnun etti. Bioware oyunları gibi aynı saçın sadece üç teli farklı beş versiyonunu koyup “Bunlar yeter size” dememişler; herkesi tatmin edecek kadar bol saç, sakal ve yüz tipi var. Hatta eğer isterseniz normalde o ırklara açık olmayan seçenekleri de göstermesini sağlayabiliyorsunuz oyunun. Tutup da albino Drow ya da yeşil Tiefling oynamak gibi çılgın fikirleriniz varsa önünüz açık yani…

Kendi karakterimizi yaratmanın yanında şu an Erken Erişim’de açık olmayan “Origin” karakterlerinden birinin rolünü üstlenme seçeneği de var. Direkt karakter yaratırken seçemiyoruz ama hikâye sırasında daha başlarda yolumuz kesişiyor ve parti üyesi olarak yanımıza katılıyorlar. Şimdilik sadece beş taneler: Astarion(Rogue), Lae’zel(Fighter), Gale(Wizard), Shadowheart(Cleric), Wyll (Warlock). Umuyorum ki sonraki bölümler için de yeni karakterler ekleyeceklerdir, zira şöyle oturup kabaca bir baktığım üzere Baldur’s Gate 1’de 29, Siege of Dragonspear’da 17, Baldur’s Gate 2 + Throne of Bhaal’da 22 tane parti üyesi varmış. Bunların yanında 5 tane parti üyesi gerçekten çok ufak kalıyor. Ayrıca şu an açık olan sınıflardan Ranger’ı temsilen kimsenin olmaması da gözümden kaçmadı, oraya şöyle koca yürekli bir Ranger pek güzel gider aslında… Ne dersiniz? (Yanında Hamster’ıyla birlikte gelsin hatta!)

Ha, ama iyi yanından bakarsanız en azından bu parti üyeleri gerçekten iyi ve detaylı yazılmış ve farklı durumlara ilginç ve değişik tepkiler veriyorlar. Mesela Shadowheart bilhassa başlarda elf karakterime çok ters davranırken drow karakterime saygılı bir yaklaşım göstermesi iyi anlamda şaşırttı beni. Bu noktada bir diğer ilginç ve beklemediğim sürpriz parti üyelerinin biraz fazla “Vuralım, keselim, parçalayalım” kafasında olması oldu. Eğer iyi karakter oynamayı düşünüyorsanız grubunuzla sıkça ters düşmeye hazırlayın kendinizi; en azından başlarda. İleride yaptığınız hareketlerle dünya görüşlerinin değişebileceğine dair emareler var -ki bu da tam olarak “işte aradığım Baldur’s Gate ruhu!” dedirtti bana. (Bilmeyenler için: Önceki oyunlarda Sarevok ve Viconia’nın dünya görüşünü değiştirmek mümkündü)

Bütün bu parti diyaloglarını nefis grafikler ve görsel şölen eşliğinde yapıyor olmak da cabası. Zamanında Dragon Age’in yapmaya çalıştığı “3 boyutlu Baldur’s Gate” formülünü ondan kat kat daha iyi yapıyor. (Çünkü görsel şenliği oynanışı bulandırıp aksiyona kaydırmadan yapıyor. İzle de ders al Bioware!) Bütün diyaloglar, sahneler Motion Capture’la hazırlandığı için karşınızdaki karakterler, sahneler kazık yutmuş gibi piyes oynamak yerine çok daha hareketli ve inandırıcı tutumlar sergiliyor. Ama tabii bu sahnelerin tamamının cilası bitmemiş olduğundan Erken Erişim’de olduğunu en çok belli eden kısımlar da bunlar oluyor. Dudak senkronlarının yüklenmemesi, çeşitli hatalar, belli ki geçici olarak konulmuş animasyonlarla bolca karşılaşıyorsunuz bu tarafta. Ama doğru çalışan kısımlarının enfesliği, son halinde kalanının alacağı hâl için de güzel umut veriyor.

YEREL SEÇİMLER VE TWITCH SEÇİMLERİ

Original Sin 2, Co-Op tecrübesi açısından müthiş keyifliydi. Henüz Baldur’s Gate 3’ü Co-Op’ta deneme şansım olmadı (çok sorunlu diyorlardı ama dün yayınlanan yama toparladı deniyor; bir deneyeceğim) ama şimdiden çıkacak çekişmeleri ve sunacağı tecrübenin onun bile ötesinde olacağını tahmin edebiliyorum. Dahası, Larian çok akıllıca bir hamleyle oyunu Twitch ve Youtube entegrasyonlarıyla birlikte Erken Erişim’e soktu. Entegrasyonu yaptığınızda yayın açarsanız oyun içindeki seçimleri izleyenlerinize oylattırabiliyorsunuz. Bunu deneme şansım oldu ve kullanımı gerçekten çok basit. Aynı zamanda yine aynı entegrasyonla yayındakiler karakterinizi ve partinizi de inceleyebiliyorlar. Gelecekte Baldur’s Gate yayınları çok popüler olabilir doğrusu, o potansiyel kesinlikle var. Hele ki bir de oyuna yine bir Dungeon Master modülü getirirlerse demeyin keyfimize!

Daha Baldur’s Gate 3 hakkında söylenebilecek tonla şey var ama şimdilik burada keselim. Olur da Erken Erişim’i denemeye karar verirseniz ve D&D konseptlerine aşina değilseniz diye elinizden tutacak minik bir rehber de hazırlayayım dedim, ona da şuradan ulaşabilirsiniz. Tymora zarlarınızı kutsasın!

HBO Max'in Green Lantern Dizisi Açıklandı

Sinestro, Guy Gardner ve daha fazlası

HBO Max'in Green Lantern Dizisi Açıklandı

DC'nin çizgi roman külliyatında çok büyük bir yere sahip olan Green Lantern bu önemini bir türlü diğer mecralara yansıtmayı başaramıyor. Ryan Reynolds'un başrolünde yer aldığı 2011 yapımı film sinema tarihinin en büyük hayal kırıklıklarından birine sahne olunca DC/WB ortaklığı karakteri bir daha kullanmak için oldukça çekimser davranmaya başladı. Bu tutum yayın servisleri savaşının kızışmasıyla birlikte sona eriyor. HBO Max için kanlı canlı bir Green Lantern dizisi yolda!

10 bölümden oluşacak yeni diziyle birlikte Lantern evreninin derinliklerine ineceğiz. Greg Berlanti ve Seth Grahame-Smith'in yapımcılığını üstleneceği dizide Guy Gardner, Alan Scott ve Jessica Cruz gibi karakterleri izleyeceğiz. Dizinin mevcut DCEU'ya bağlanıp, bağlanmayacağı ise henüz açıklanmadı. Kendi başına bir evren olacak potansiyeli de içinde barındıran Lantern külliyatı muhtemelen ileriki sezonlarda Hal Jordan ve John Stewart gibi sevilen, önemli karakterleri de işleyecektir. Muhtemelen bu kaotik DC Sinematik Evreni'ne girmemek onlar adına daha faydalı olabilir. 

"HBO Max, DC, Berlanti Yapımcılık ve Warner Bros. Televizyon'dan onlarca yıla ve galaksilere yayılmış bir efsane olan ikonik çizgi roman serisinin cesur bir uyarlaması geliyor. Green Lantern dizisi ile birlikte aralarında Guy Gardner, Jessica Cruz Simon Baz ve Alan Scott gibi Dünya'nın ilk Green Lantern'i olan çizgi romana sadık bir dizi olacak. Ayrıca dizide hayranların favorileri olan Sinestro ve Kilowog gibi karakterleri de göreceğiz ve yeni kahramanların Green Lantern Corps'ta ki yükselişine tanıklık edeceğiz." açıklamasıyla duyurulan dizi şimdiden büyük beklenti yaratmayı başardı.

Dizinin yürütücüsü de olan Seth Grahame-Smith ile birlikte Arrowverse'in mimarı Marc Guggenheim'ın da senarist olarak görev alacağı yapımın kadrosu ise henüz belli değil. HBO Max'ın yakın gelecekte bir yayın veya çekim tarihi açıklamamsı bekleniyor. Bakalım bu yeni dizi Green Lantern efsanesinin hak ettiği yere gelmesini sağlayabilecek mi? 

Parolamı Unuttum