Kara şövalye tarihi.
Devamını okuGamescom’da ne yazık ki oynanışına dair bir videonun düşmediği The Order: 1886, hala bizim için çıkan tanıtım videosu ve bir tutam bilgi dışında gizliliğini koruyor. Ama yine de oyun, Gamescom’u tümüyle pas geçmedi.
Öncelikle The Order’ın artık bir seri olduğunu ve sadece oyunlarda değil, başka medya biçimlerinde de kendini gösterebileceği öğrenilenler arasında. Tabi oyunun kendisi bile karşımızda yokken, bu fiki mülkiyenin ne kadar başarılı olacağını kestirmek zor.
Öte yandan ekip, Playstation Blog’unda oyunun geçtiği şehir Londra’yı nasıl yarattıklarına dair deneyimlerini paylaştılar.
Her ne kadar hayal ürünü olsa da, gerçeğe olabildiğince yakın bir şehir tasarlamayı kafaya koyan ekip, araya kendi ihtiyaçlarını ve tercihlerini serpiştirmiş durumdalar. Neo-Viktorya stili Londra’nın görünümü tanıdık olsa da gelişmiş teknoloji 1800’lere farklı bir bakış açısı sunuyor.
Londra metrosu, tarihle uygun olarak oyunda mevcut ama döneme göre çok daha gelişmiş bir halde. Yer altındaki normalden daha uzun olan tünellerle ya da elektrikli tabelalarla oyun döneminin ilerisinde görünüyormuş.
Diğer bir konu da gökdelenler. Oyun, dönemine aykırı bir şekilde dev kulelere ev sahipliği yapıyor. Gözetleme kuleleri, şehre sürekli yukarıdan yere ve gökyüzüne tutuluyor.
Gökyüzü demişken, döneme ait olmayan başka bir kavram da uçan gemiler. Yani tümüyle boşluğa bakmıyorsunuz. Hatta kim bilir, o gemiler bizim maceramız için alan bile oluşturabilir.
Tabi tüm bu değişimler, daha önce dergide ilk bakışı yazarken belirttiğimiz üzere Sanayi Devrimi’nin bizde olduğundan çok daha hızlı ilerlemesi sonucunda gerçekleşiyor.
Yine silahların da bu durumdan nasibini alması elektrik akımı yollayabilen silahlara (Nikolai, oralarda mısın?), yanan böcekleri yollamaya ve benzeri saldırı yöntemlerine sebebiyet veriyor.
Daha fazla detayı ilerleyen aylarda alacağımızı belirten ekip, ufacık bile bir video sunmadan bizi bırakıyor. Yazık değil mi ama? İnsan birkaç sabit kamerayla da olsa bize bahsi geçen Londra’yı koklatır.
