RADYASYON
Radyasyon veya ışınım, elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji yayımı ya da aktarımıdır. Bir maddenin atom çekirdeğindeki nötronların sayısı, proton sayısına göre oldukça fazla ise; bu tür maddeler kararsız bir yapı göstermekte ve çekirdeğindeki nötronlar alfa, beta, gama gibi çeşitli ışınlar yaymak suretiyle parçalanmaktadırlar. Çevresine bu şekilde ışın saçarak parçalanan maddelere radyoaktif madde ("ışınımsal madde") denir. - Vikipedi
RADYASYONUN ZARARLARI
X ışınları, ultraviyole ışınlar, görülebilen ışınlar, kızıl ötesi ışınlar, mikro dalgalar, radyo dalgaları ve manyetik alanlar, elektromanyetik tayfın parçalarıdır. Elektromanyetik parçaları, frekans ve dalga boyları ile tanımlanır. Ultraviyole ve X ışınları çok yüksek frekanslarda olduğundan, elektromanyetik parçalar kimyasal bağları kırabilecek enerjiye sahiptir. Bu bağların kırılması sonucu iyonlaşma olur.
İyonlaşabilen elektromanyetik ışınımları, hücrenin genetik materyali olan DNA'yı parçalayabilecek kadar enerji taşımaktadır. DNA'nın zarar görmesi ise hücreleri öldürmektedir. Bunun sonucunda doku zarar görür. DNA'da çok az bir zedelenme, kansere yol açabilecek kalıcı değişikliklere sebep olur. - Vikipedi

HAZMAT SUIT
Hazmat giysisi zararlı maddelerden korunmak için giyilen bir koruma giysisidir. Genellikle hava geçirmez tulum, başlık ve gaz maskesi setinden oluşur. Nükleer, biyolojik ya da kimyasal tehlikeler sırasında kullanıldığı gibi, itfaiye ekipleri, zehirli atık temizleme uzmanları gibi tehlikeli meslek sahipleri tarafından da kullanılır. Zaman zaman askeriye tarafından kullanılan NBC (nükleer, biyolojik, kimyasal) giysisiyle karıştırılır. Hazmat giysisinde gaz maskesi yerine genellikle ayrı bir solunum sistemi kullanılır. Gaz maskelerinin koruma becerisi, filtrelerinin ömrüyle sınırlıdır. Ayrı bir hava tankı kullanıcının, zehirlenme tehlikesi olan havayla temasının önüne geçer. Bazı giysilerde hava dış basınçla dengeli bir biçimde giysinin içine üflenir. Böylece giysinin hasar görmesi durumunda dahi belli bir korunma sağlanır. Teflon, PVC, kauçuk, fiber gibi malzemeler kullanılarak üretilen giysi içinde hareket etmek güçtür. Avrupa normlarında Hazmat giysileri 6 kategoride değerlendirilir.
Hazmat giysisinin asker kardeşi olan NBC giysisi, daha çok radyoaktif ve biyolojik saldırılara karşı koruma sağlar. Kullanıcının uzun süre giysi içinde kalacağı varsayımıyla ve radyoaktif ya da biyolojik tehdit altında dahi çarpışabilmesi için daha esnek tasarlanmıştır. Standart askeri ekipman üzerine giyilebilir. NBC giysisi, radyasyon ve kimyasal zehirlenmelere karşı hap ve çeşitli ilaçların bulunduğu bir kit olarak tutulur. Sivillerin radyasyon ve kimyasallara karşı korunma amaçlı kullanabileceği bir ilaç yoktur, devlet dağıtırsa alırsınız!
Nükleer bir felaket ya da saldırı durumunda yapabileceğiniz çok az şey vardır. Askeriyede verilen eğitime göre eğer arkanızı mantar bulutuna dönüp yere tam siper yatar ve topuklarınızı yukarıda tutarsanız, hava akımı üstünüzden aşıp gidecek ve ilk şok dalgasından kurtulma şansınız olacaktır. Teoride akla yatkın olan bu teknik, çevredeki yüz binlerce bina, araç ve şok dalgasına kapılıp sürüklenecek milyonlarca şeyi düşününce çok da etkili değil, sadece ölüm sebebiniz farklı olacaktır.
Bunun yerine radyasyon zehirlenmesini seçtiyseniz, yine yapılacak pek fazla bir şey yok. Solunum yoluyla ya da radyasyonlu yiyecekler sebebiyle etkilenirseniz halsizlik, mide bulantısı, baş dönmesi, yüksek ateş, kusma, sindirim sistem bozuklukları gibi şiddeti gittikçe artan belirtilerin ardından müdahale edilmemesi durumunda ölüm gelecektir. Radyasyona, ışın ya da kaynağına direkt maruz kalındığındaysa halk harasında herkesin geyik olarak gayet iyi bildiği gibi DNA’nın yapısını bozacaktır. Işınlar hücre yapılarını bozacak, organların düzgün çalışmasını engelleyecek ve hızlıca ölüme götürecektir. Daha iğrenç tariflere girmiyoruz burada.
NÜKLEER
Nükleer reaksiyon, basitçe iki atom çekirdeğinin ya da atom çekirdeği ve o atom dışı nötronların çarpıştırılmasıyla gerçekleşir. Çarpışma sonunda ortaya farklı sonuçlar çıkabilir, çıkarılabilir. Bizim konumuzda ortaya çıkan enerjidir. Günümüz nükleer santrallerin ve bu santrallerde kullanılan reaktörlerin işlevi, zincirleme bir nükleer reaksiyon yaratmak ve ortaya çıkan enerjiyi kullanılabilir enerjiye çevirmektir. Yeryüzünde binden fazla nükleer santral bulunmaktadır. Atom altı seviyesinde gerçekleşen reaksiyonlar, insanoğlunu da gözle görünür şekilde olduğu gibi atom altı seviyede etkilemektedir. Çernobil felaketinin etkilerini sonradan gelen tüm jenerasyonlar hissetmiş ve hissetmeye devam etmektedir.
40'ın üzerindeki ülkede nükleer santral bulunuyor ama daha fenası, sadece komşumuz Rusya’daki nükleer santral sayısı 32. Ve yakın tarihte örneği görüldüğü üzere bir afet durumunda ortaya çıkabilecek felaketin önüne geçmek mümkün değil.
Artık azıcık gevşeyebiliriz sanırım.
FELAKET SONRASI GİYİM KUŞAM VE MODA AKIMLARI
Felaket sonrası dünya filmlerinden ilk aklıma gelen Mad Max. İlk film çekildiğinde sadece 2 yaşında olduğum düşünülürse gayet normal bu durum sanırım. Oyun tarafındaysa bolca örneğimiz var. Hatta bazılarımızın bir nevi arzusu dahi var felaket sonrası zamanları yaşamak için. Hayır Serpil, felaketi arzulamıyorum. Ama olursa da hayatta nasıl kalacağımı iyi kötü kestirebiliyorum. Elbette kişisel beceri ve yöntemlerim değil burada konumuz. Konumuz felaket sonrası moda. Felaket gerçekleşti, bir şekilde hayatta kaldık, artık ileriye doğru bakmanın ve hareket etmenin vaktidir. Ne giyeceğiz, öyle değil mi?
Ne giyeceğiz, neden giyeceğiz? Bulabiliyorsanız Hazmat Suit harika bir seçim elbette ama tüm vaktinizi bunun içinde geçirmenize imkan yok. Ayrıca asıl olarak gözle göremeyeceğiniz şeylerden koruyor sizi. Zorlu koşullarda hayatta kalmamızı sağlayacak, günlük tehlikelerden koruyacak ve kafamızdaki felaket sonrası dünya resmine şık bir şekilde oturacak bir şeylere de ihtiyacımız var. Giydiklerimiz henüz toza toprağa bulanmadığı için sadece şık değil karizmatik de görüneceğiz üstelik.

ÖNCELİK AYAKLARDA
Ulaşım aracımız genellikle tabanvay olacağından ayağımıza geçireceğimiz botların önemi büyük. Dayanıklı, konforlu ve her türlü arazi koşuluna gidecek bir çift bot geçirmemiz şart ayağımıza. Askeri malzemeler arasında işimize yarayacak şeyler var elbette ama bu tür malzemeleri tercih etmeyi pek istemiyorum açıkçası. Mağazaları biraz karıştırınca kevlar destekli, çelik burunlu, alev almayan, ısı ve yağdan etkilenmeyen tabana sahip, anti-statik özellikli ve darbe emen topuğa sahip botlar çıktı karşıma. İşime gelmeyen tek yanı, bu ürünün üstünde reflektörler bulunması. Neyse ki ispirtolu siyah bir kalemin çözemeyeceği bir sorun değil bu. EN ISO 20345 ve EN 15090 standart sertifikalarına sahip ürün, güvenlik ve iş giyimi olarak geçiyor ayrıca. Ben Dickies marka buldum Türkiye'de satışta olan, ama yurtdışında aynı özelliklere sahip farklı markalar da var tabii. Su geçirmiyor, yanmıyor, astarı soluk alabiliyor, darbelere dayanıklı, bizim vereceğimiz darbeler açısından kullanışlı, uzun yürüyüşlerde sıkıntımızı mümkün olduğu kadar azaltıyor.
Botları filmlerdeki gibi çıplak ayağınıza geçirirseniz elbette kısa sürede yarı yolda canınızdan bezersiniz. Sizin öncelikle ayak ısısını dengeleyen, koku ve bakteri üretmeyen, taban, burun ve topuk kısımları destekli çoraplara ihtiyacınız var. Hem de birkaç çift. Dağcılık ve trekking ürünleri satan mağazalarda bu tip ürünleri rahatlıkla bulursunuz.
Ayaklarımızı sağlama aldık. Gelelim üst gövdeye. Bu tür muhabbetlerde akla ilk gelen kurşun geçirmez yeleklerdir ama cidden yanlıştır bu yaklaşım. Zira savaşa girmiyoruz. Ayrıca bu tür yelekler bir hayli ağırdır ve uzun süreli yürüyüşlerde hem çabuk yorulmanıza neden olacak hem de rahat hareket etmenizi engelleyecektir. Ayrıca vücudun çok az bir bölümünü koruma altına alacaktır ki, bir yerlerde tökezler düşerseniz aksi gibi ivmenizi de artırır. Bu nedenle farklı türde bir korunmaya ihtiyaç duyuyoruz.

SPOR ZİHNİN EFENDİSİDİR
Spor malzemelerine yönelmek çok daha mantıklı bu durumda. Kontak sporları ve motor sporları için üretilen korumalıkların büyük bir kısmı işimizi görecektir. "Karizmatik olsun" diyenlerle "aman bir yerime bir şey olmasın" diyenlerin farklı yollardan gitmesi gerekiyor bu noktada. Motosikletle ilgili korumaların büyük bir kısmı bizim işimizi görecektir. Omurga, eklemler ve hayati organları korumaya yönelik üretilen giysiler, motosiklet sürücülerinin başına gelebilecekler düşünülerek tasarlanmıştır. Biz de düşe kalka ilerleyeceğimiz için durumumuzla gayet iyi örtüşür. Filmlerde gördüğünüz tiplerse bu tür ekipmanların yanında paten, buz hokeyi ve Amerikan futbolunda kullanılan ekipmanları giyer genelde. Evet karizmaları tamamdır ama üstesinden gelmeleri gereken durumlarda muhtemelen yaya kalacaklardır. Dolayısıyla bu "kostümleri" pop şarkıcılarına, sahne şovu yapanlara bırakmak ve dikkate almamak en iyisi. Zira böyleleri, tehlike anında ortadan ilk kaybolacak tiplerdir. Sıfır şans. Oyunlara laf atıp duran gazeteciler falan da bu popçularla birlikte ortadan kaybolacaktır, emin olun.
Kıyamet gelene kadar teknoloji yeteri kadar gelişirse işimiz daha kolay. Şu anda STF (Shear Thickening Fluid) adını verdikleri sıvı üstünde çalışıyorlar. Darbe aldığı anda sertleşen bu sıvıyla yapılacak giysiler ne ağır ne de rahatsız olacaktır. “Dragon Skin” adı verilen vücut zırhlarıysa halen bir hayli ağır ve pahalı. Bu yüzden biz en sevdiğimiz spor malzemeleri dükkanına dalıyoruz ve vücudun üst kısmını koruma altına alıyoruz. Motosiklet giyim kuşamıyla ilgili sorun, tam vücut zırhlarının omurgayı koruyan bölümünün pek esnek olmaması. Bir kaza anında omurganızı korumak için tasarlandıklarından pek sağlıklı değiller. Diğer yandan tüm eklemleriniz ve hayati organlarınızı darbelere karşı koruduklarından konfordan biraz feragat etmenin mahsuru yok.
Marka model konusundaki seçenekler tabii ki çok fazla. Ben biraz kurcaladıktan sonra EVS Bj22’yi buldum. Zaten adında da “vücut zırhı” kalıbı geçen ürünün sırt koruması hem iki parça, hem de tüm noktaları koruyacak ekstra parçalara sahip. Ayrıca omuz ve dirsek korumaları da zırhın bir parçası. Dilediğiniz gibi düşüp yuvarlanabilirsiniz. Her modelde dirsek ve kol korumaları yok, bu yüzden Uzakdoğu dövüş sporları malzemelerine yönelmeniz mümkün. Ben bir iki tane eldiven bölümü parmaksız kol koruması buldum nette ama elleri de korumak şart tabii. Eğer motosikletle kullanmak için takım taklavat toparlıyor olsaydım, karizma derdim de varsa Knox’un Handroid’ini yani exoskeleton eldivenini tercih ederdim. Ancak bizim derdimiz güvenlik, koruma ve hareket kabiliyeti. Bu yüzden dağcılık malzemelerine bakmanızı öneririm. Kriterlerinizi avuç içi kevlar, yanmayan, su geçirmeyen, soluk alabilen, terletmeyen ve koku yapmayan şeklinde koyabilirsiniz. Farklı iklim koşullarına göre birden fazla çift de bulundurabiliriz elbette. Son dönem özellikle süper kahraman filmlerinde sıkça gördüğümüz tırnak destekli modelleri piyasada bulmak maalesef mümkün değil. Parmak uçları güçlendirilmiş eldivenleri tercih etmenizi tavsiye ederim.
GELELİM PANTOLONA
Eldiven seçimini yaptıktan sonra geriye sistemin son ana bileşeni kalıyor, o da pantolon. Şimdi bu kısım birazcık sorunlu. Çünkü ben aradığım özelliklerin tamamını barındıran bir pantolon bulamadım bir türlü. Eldiven için saydıklarımızın yanında, mesela ben pantolonun üstünden bir de tozluk takmak istemiyorum paçamdan bir şeyler girmesin diye. Botumla birlikte bu ihtiyaçlarımı karşılayacak bir şeyler bulmam gerekiyor. Dizlerimi ve bacaklarımı korumak için dizlik, tekmelik tarzı şeyler de takmak istemiyorum. Kimi motosiklet pantolonlarında diz cepleri bulunuyor ve satın alacağınız dizlikleri bu ceplere yerleştirebiliyorsunuz mesela. Kalça ve baldır bölgesini korumak içinse yine hokey malzemelerine bakabilirsiniz. Anahtar kelimelerimiz “Crash Pad”. Farklı sporlar için farklı miktarda koruma sunan modeller çıkıyor karşımıza ama şahsen içinde en rahat hareket edebildiğim ekipman Crash Pad. O yüzden bu yoldan gitmeyi tercih ettim. Pantolonunuzun su geçirmemesinin önemi iki kat artıyor bu durumda. Çünkü Crash Pad’iniz bir ıslandı mı böbreklerinizi üşütmemenize imkan yok. Akla en yatkını düzgün bir motosiklet pantolonu almak yine. “Scorpion EXO Deuce Textile Overpants” diye bir şey buldum. Havalandırmalı, su geçirmez, görünüşü gayet iyi. Olabilir bak. Crash Pad üzerine de giyebilirim bunu sanırım.
Üstümüzü başımızı nereden nasıl toplayacağımız böylece aşağı yukarı ortaya çıktı. Geriye güzel bir sırt çantası ve iç çamaşır bulmak kalıyor. Vücut ısısını dengeleyen, özellikle soğuklarda vücudu çok ama çok iyi koruyan termal çamaşırlardan edinmenizi tavsiye ederim. Bulunmaları kolay. Vücuda yapışıyorlar, var mı yok mu hissedemiyorsunuz bile. Tabi birkaç takım birden edinmekte fayda var. Yanımızda temel ihtiyaç malzemelerini, bir kısım yedek giyeceğimizi, su ve şu an aklıma gelmeyen birçok şeyi taşıyacağımızı düşününce bize irice ama taşıması kolay bir çanta gerekecek. Kimileri en azından sularını yelek şeklinde mataralarda taşımak isteyecektir. Yukarıdaki vücut zırhları ve az sonra göz atacağımız çantalarla çok iyi gitmiyorlar, uyandırayım şimdiden. Kısa süreli keşif gezileri için daha uygun onlar, Wasteland’de yol tepmek için değil. Elimizdeki en bol seçenekli donanım sırt çantası. Ben sırtı terletmeyen, mümkün olduğu kadar vücudumu saran, taşıması kolay ürünleri tercih ediyorum. Görsellerini gördüğünüz Deuter Quantum oldukça iri ve bolca malzeme alabiliyor içine. Kayış sistemi rahat ve bel kayışlarıyla da gayet güzel sabitleniyor vücuda. Üstünde modüler ikinci bir çanta bile var. Su geçirip geçirmediğinden emin olamadım bir tek. Su geçirmiyorsa benim alacağım alet budur.
ASIL MEVZUDAN BAHSEDECEK OLURSAK...
Üst baş tamam mı arkadaşlar? Hazır mısınız? Tamam o zaman. Şimdi boş boş hayal kurmayı bırakın da şu nükleer santralleri nasıl durdururuz, havayı nasıl temizleriz, denizi nasıl arındırırız, karbon bazlı yakıtları nasıl rafa kaldırırız, onlara kafa patlatın biraz da!

NOT: Bu yazı, eski Organize Sanayi ustalarından Kaan Alkın tarafından Oyungezer'de yer almıştır.
















