Zoom - Avatar: Fire and Ash

Ve alevler her yeri sardığında geriye hiçbir şey kalmayacak

Umursasanız da umursamasanız da Avatar evreni genişlemeye ve yaratıcısı James Cameron’un vizyonunu yansıtmaya devam ediyor. Bu filmler ve onları saran medya aslında tamamen politik ve insanlık nereye giderse oraya gitmeye niyetli eserler. Dolayısıyla politik gerilimin ve sıcak savaşın gölgesindeki bir dünyanın “Ateş ve Kül” isminde bir film doğurmasına şaşırmamalı.

The Way of Water’da tanıştığımız Sully ve Neytiri’nin kurduğu aile bu filmde de merkezde yer alacak. Fakat mevzular artık onların çok ötesinde ve insanlar, Navi’ler ve başka Navi’ler arasında büyük bir savaş ufukta belirmeye başlamış bile. Bu başka Navi’ler mevzusu ikinci filmde resiflerde yaşayan ve denizle derin bağları olan kabile olarak karşımıza çıkmıştı. Be sefer ulu ağaçları bir volkanik patlama yüzünden yok olmuş, Eywa ile bağlarını koparmış, çok daha sert ve acımasız bir Navi kabilesiyle karşılaşacağız. Onların lideri Varang’a hayat veren Oona Chaplin kendi gücüyle ayakta duran kötücül kadın rolüne ne kadar yakıştığını daha ilk fragmandan hissettiriyor. Onun ateşle olan münasebetinin hayli derinden olduğunu da ufaktan hissediyoruz. Yıkım ve sert doğa şartlarının bilediği bu halk hiç kimseye aman göstermeyen yapılarıyla daha evvelden tanıdığımız Navi topluluklarına oldukça tezatlar. Yine fragmandan Varang’ın Sully ailesinin belalısı olan Quaritch karakteriyle bir ittifak kurduğunu da görüyoruz. İkisi de nefretle yoğrulmuş bu karakterlerin ortak noktalar bulması çok da zor olmayacaktır tahminimce. Tabii işin içine Quaritch’in başka planları olması ve insanların yeniden büyük bir güçle Pandora’ya gelmesi durumu da girince Sully, Neytiri ve müttefiklerinin hayatta kalmaları iyice zorlaşacak gibi.

Hazır Neytiri demişken, onu oynayan Zoe Saldana geçen yıl Oscar almıştı. Bu durum filmdeki rolünü muhtemelen arttırmamıştır ama gördüğüm kadarıyla karakteri büyük bir değişimden geçerek daha karanlık yerlere gidecek. Fire and Ash teknolojik olarak da özellikle alev efektlerinde çığır açacak gibi duruyor. İkinci film sadece o film yapılabilsin diye yeni su simülasyonları kullanmıştı, bundan da daha azını beklemiyorum şahsen.

Cameron’ın dediğine göre bu sefer olay örgüsünden ziyade daha karakter odaklı bir film izleyeceğiz. E zaten ilk iki yapımda dünya inşası tamamlanıp karakterler oturmuştu, bu yeni adım her ikisini de derinleştirerek sunacak belli ki. Bir diğer muamma ise Sully ailesinin küçük kızı Kiri’nin güçleri. Onun Eywa ile çok daha derinden bir bağı olduğunu görmüştük ki bu muhtemelen ilk filmde Dr. Grace’in varlığının Pandora’ya karışmasıyla bağlantılıydı. Öykünün bu ayağında onun üstünden yürüyen hayli dramatik ve sürprizlerle dolu bir anlatı da bekliyorum şahsen. Hatta Varang ve Kiri arasında Neytiri’yi hayli kızdıracak durumlar da fragmanda çıtlatılmış durumda.

Son bir not olarak 27 Eylül’de İstanbul Sinema Müzesi’nde James Cameron Sanatı sergisi açılacak ve bu dahi sinemacının geçmişten bugüne olan öyküsü herkes için ulaşılabilir olacak. Merak edenler Taksim Atlas Pasajı’ndaki sergiyi kaçırmasınlar diyeyim. Hem üçüncü Avatar filmi gelene kadar havaya girersiniz, fena mı?