The Boys Dördüncü Sezon İçin Ön Hazırlıklara Başlamış

Önce bir 3. sezonu görebilseydik iyiydi

Amazon Prime'ın favori dizilerinden The Boys'un üçüncü sezonuna hasret kaldık sevgili Oyungezerler... Pandemi nedeniyle bir türlü başlayamayan çekimler tüm takvimin yeniden yaratılmasına neden oldu. Stüdyo bir yandan üçüncü sezonun çekimlerine devam ederken bir yandan kamera arkasında da hareketli günler geçiriyormuş. Son gelen haberlere göre dizinin dördüncü sezonu için gerekli anlaşmalar yapılmış. Öyle ki dördüncü sezonun çekim tarihi bile netlik kazanmış.

2022 yılı içerisinde çekimlere başlayacak olan dördüncü sezonun 2023 yılında yayınlanması epey olası gözüküyor. Hepimizin merakla beklediği üçüncü sezonun çekimlerinin ise önümüzdeki Eylül ayında tamamlanması bekleniyor. Henüz Amazon cephesinden yeni sezon için bir yayın tarihi açıklanmadı ama en iyimser tablo 2022'nin ortaları gibi gözüküyor. Neyse ki dördüncü sezonu bu kadar uzun süre beklemeyeceğimizi artık biliyoruz. Soldier Boy'un da kadroya katılmasıyla birlikte Butcher'ın avlayacağı süper sayısı da artmış oldu, yeni sezonu büyük bir heyecanla bekliyoruz. 

YORUMLAR

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

YAHOO!!!

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

Dragster ile başlayan maceramıza, Doom ile hız kazandırmıştık. Doom sayesinde speedrun kavramı ile tanışan pek çok oyuncu gözlerini yeni maceralara çevirmişti. İşte burada da günümüz speedrun dünyasının en optimize ve en rekabetçi oyunlarından biri ortaya çıktı: Super Mario 64.

Aslında oyundan bahsetmeden önce sizlerle Nintendo 64'ün tarihine bir yolculuk yapma niyetindeyim. Çünkü aslında bu konsol arkasındaki fikirler, speedrun tarihinin gidişatını değiştirmeyi başarmıştı. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde Nintendo, SNES'in yerini alacak yeni konsolu üzerinde çalışmalarına başladı. Konsol için yenilikçi fikirler düşünen Japon üretici, Sony ile el sıkışarak CD tabanlı bir konsol çıkartmak istemişti ilk adımda. CD okuyuculara sahip konsollar hem sinematik ara sahneleri oynatabiliyor, hem de kulağa çok daha yeni nesil geliyordu. Fakat bir anlaşmazlıktan ötürü ikili yollarını ayırdığında, bugün bile rekabetini izlediğimiz iki devasa konsol ortaya çıktı: Nintendo 64 ve Sony PlayStation.

CD-ROM okuyucusuna sahip konsol projesinden vazgeçen Nintendo, en iyi bildiği yolu izleyerek kartuş tabanlı Nintendo 64'ün geliştirilme sürecine start verdi. Fakat Nintendo'nun kendi içerisinde beşinci nesil konsolu için geliştirdiği yeni oyunlar, 3D oyun anlayışımızı baştan sona değiştirecekti.

İşte tam da bu noktada karşımıza çıkıyor Super Mario 64. Dönemin “üçüncü boyut” kavramını en iyi şekilde işleyebilen oyunlardan biri olan SM64, günümüz oyunlarına bile ilham kaynağı olmayı başarabiliyor. Mario'nun üçüncü boyuttaki rahat hareketleri, kamera sistemi, yeni güçler ve oynanışı kolaylaştıran yetenekler oyunu özel kılan detaylar arasında. Tabii bu kadar ikonik bir oyunun kısa süre içerisinde kendisine has bir speedrun topluluğu oluşturmasına sebep oldu.

Here We Go!

Yine de bu topluluğun oluşmasının kolay olmadığını belirtelim. Ulaşabildiğim kaynaklara göre SM64'ün en üst kategorisi olan 120 yıldız kategorisindeki ilk speedrun denemeleri 2003-2004 yıllarında başlamış. Ardından Japon speedrun tutkunlarının domine ettiği bir liste görüyoruz karşımızda. Fakat 2014 yılından sonra dünyanın her yerinden isimler pek çok SM64 kategorisinin içerisinde yer almaya başlıyor.

SM64'ün speedrun topluluğu için bir mihenk taşı olduğunu söylemek gerek. Bu üç parçalı yolculuğumuzun ilk adımında speedrun'ın doğuşuna, ikinci adımında ise yükselişine tanık olmuştuk. SM64 ile ise, oyuncuların oyunlarda ne kadar ustalaşabildiğini birinci elden görüyoruz.

Speedrun topluluğuna yabancı kişiler için “strateji” kavramının altını çizmekte fayda var. Dragster'da bunu çok fazla görmüyor olsak da Doom yazısında sizlerle “strafing” olgusunun detaylarını paylaşmıştım. Speedrun topluluğu da birbirlerinden gördükleri ya da deneyerek buldukları bu stratejileri oynanışa yedirerek en “optimum” süreyi çıkartmaya çalışır. Bazen bu süreler o kadar optimize edilir ki, Doom'un ilk bölümündeki gibi rekorun kırılması tam 22 yıl sürebilir. Yine de Doom oyuncularının istatistik ekranındaki verileri resmi kabul ettiğini belirtmekte fayda var. Bu ekranda ondalık sistem kullanılmadığı için süreniz otomatik olarak yuvarlanıyor. Örneğin bir bölümde 8.1 saniyelik süre yaptınız fakat kaçırdığınız o frame yüzünden istatiğiniz 9 saniye olarak görünüyor. Yani bir rekor kırmak için saniyenin 10'da birine değil, tamamına ihtiyacınız var. Fakat SM64'te durum bir hayli farklı.

Aslına bakarsanız topluluğun içerisindeki herkes, SM64'ün en optimize oyunlardan biri olduğunu biliyor. Fakat işin içerisinde refleksler ve biraz şans (RNG) girdiği için bu optimum sürenin sonlarında ufak değişimler olabiliyor. Çünkü oyuncular artık saniyeleri traşlamaya başlamış durumda. Örneğin zirvedeki Batora ve Cheese05 arasındaki süre farkı sadece 4 saniye. Bu da yüksek seviyedeki rekabetin uzun süre boyunca devam edeceği anlamına geliyor.

Giriş, Gelişme, Sonuç

Şahsen speedrun tutkusunun en çok göze çarptığı oyunlardan biri olarak görüyorum SM64'ü. Birazdan bu duyguyu en iyi verebilecek birkaç video paylaşacağım sizlerle fakat buna bakmadan önce rekorların geçmişine doğru gitmek ve bu optimize stratejiden biraz bahsetmek gerek.

Oyunu daha fazla oynadıkça ve kontrollere hakim oldukça speedrun topluluğu sürekli olarak yeni stratejiler deniyor. Örneğin Doom'da bu yeni stratejilerin klasik bir haritaya uygulanarak rekora gidildiğini görmüştük. Aynı durum SM64 için de geçerli zira şu an konuştuğumuz rakamlar ile 2011 yılında kırılan rekorlar arasında neredeyse 15 dakikalık zaman farklılıkları gözlemlenebiliyor. Hatta çok daha iyi bir örnek verebilmek adına 120 yıldız kategorisinde rekoru elinde bulunduran Batora'nın 2010 yılındaki ve 2021 yılındaki speedrun videolarını baştan sonra izledim. Oyuncular artık sadece glitch'leri değil, daha optimize rotaları kullanarak hız kazanabiliyor. Batora'nın 2010 yılında kırdığı rekor 1:52:02 iken, 2021 yılında 1:36:21'lik süresi ile zirvede. Yani arada neredeyse 16 dakikalık bir fark söz konusu.

Tabii ki bu kadar ikonik bir oyunun kendisine has ikonik anları da bulunuyor. Bunlardan ilki, SM64 efsanesi Cheese05'in canlı yayında kırdığı rekor. 119 yıldız kategorisinde canlı yayındaki denemesinde Cheese05, 1:38:40'lık süreye ulaşarak ortamdaki herkesi ayağa kaldırıyor.

Bir diğeri ise yürek ısıtan türden. Uzun süredir SM64 rekor denemeleri yapan Simply, geçtiğimiz yıl rekoru kırmayı başardı. Bu başarıyı ilk olarak kendisine destek veren ailesi ile paylaşan Simply, pek çok habere de konuk olmuştu.

{ogzvideo|type:ytb|id:eABDlkZwXD0}

Sonuç

Nintendo 64'ün speedrun topluluğu için önemli bir konsol olmasının tek nedeni SM64 değil. Legend of Zelda, GoldenEye 007 ve bunun gibi pek çok oyun hala aktif speedrun topluluklarına sahip. Sizden güzel geri dönüşler alan serimiz, bu ve bunun gibi yeni oyunlarla devam edecek. Geçmişini merak ettiğiniz speedrun rekorlarını yorumlara yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

YAHOO!!!

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

Dragster ile başlayan maceramıza, Doom ile hız kazandırmıştık. Doom sayesinde speedrun kavramı ile tanışan pek çok oyuncu gözlerini yeni maceralara çevirmişti. İşte burada da günümüz speedrun dünyasının en optimize ve en rekabetçi oyunlarından biri ortaya çıktı: Super Mario 64.

Aslında oyundan bahsetmeden önce sizlerle Nintendo 64'ün tarihine bir yolculuk yapma niyetindeyim. Çünkü aslında bu konsol arkasındaki fikirler, speedrun tarihinin gidişatını değiştirmeyi başarmıştı. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde Nintendo, SNES'in yerini alacak yeni konsolu üzerinde çalışmalarına başladı. Konsol için yenilikçi fikirler düşünen Japon üretici, Sony ile el sıkışarak CD tabanlı bir konsol çıkartmak istemişti ilk adımda. CD okuyuculara sahip konsollar hem sinematik ara sahneleri oynatabiliyor, hem de kulağa çok daha yeni nesil geliyordu. Fakat bir anlaşmazlıktan ötürü ikili yollarını ayırdığında, bugün bile rekabetini izlediğimiz iki devasa konsol ortaya çıktı: Nintendo 64 ve Sony PlayStation.

CD-ROM okuyucusuna sahip konsol projesinden vazgeçen Nintendo, en iyi bildiği yolu izleyerek kartuş tabanlı Nintendo 64'ün geliştirilme sürecine start verdi. Fakat Nintendo'nun kendi içerisinde beşinci nesil konsolu için geliştirdiği yeni oyunlar, 3D oyun anlayışımızı baştan sona değiştirecekti.

İşte tam da bu noktada karşımıza çıkıyor Super Mario 64. Dönemin “üçüncü boyut” kavramını en iyi şekilde işleyebilen oyunlardan biri olan SM64, günümüz oyunlarına bile ilham kaynağı olmayı başarabiliyor. Mario'nun üçüncü boyuttaki rahat hareketleri, kamera sistemi, yeni güçler ve oynanışı kolaylaştıran yetenekler oyunu özel kılan detaylar arasında. Tabii bu kadar ikonik bir oyunun kısa süre içerisinde kendisine has bir speedrun topluluğu oluşturmasına sebep oldu.

Here We Go!

Yine de bu topluluğun oluşmasının kolay olmadığını belirtelim. Ulaşabildiğim kaynaklara göre SM64'ün en üst kategorisi olan 120 yıldız kategorisindeki ilk speedrun denemeleri 2003-2004 yıllarında başlamış. Ardından Japon speedrun tutkunlarının domine ettiği bir liste görüyoruz karşımızda. Fakat 2014 yılından sonra dünyanın her yerinden isimler pek çok SM64 kategorisinin içerisinde yer almaya başlıyor.

SM64'ün speedrun topluluğu için bir mihenk taşı olduğunu söylemek gerek. Bu üç parçalı yolculuğumuzun ilk adımında speedrun'ın doğuşuna, ikinci adımında ise yükselişine tanık olmuştuk. SM64 ile ise, oyuncuların oyunlarda ne kadar ustalaşabildiğini birinci elden görüyoruz.

Speedrun topluluğuna yabancı kişiler için “strateji” kavramının altını çizmekte fayda var. Dragster'da bunu çok fazla görmüyor olsak da Doom yazısında sizlerle “strafing” olgusunun detaylarını paylaşmıştım. Speedrun topluluğu da birbirlerinden gördükleri ya da deneyerek buldukları bu stratejileri oynanışa yedirerek en “optimum” süreyi çıkartmaya çalışır. Bazen bu süreler o kadar optimize edilir ki, Doom'un ilk bölümündeki gibi rekorun kırılması tam 22 yıl sürebilir. Yine de Doom oyuncularının istatistik ekranındaki verileri resmi kabul ettiğini belirtmekte fayda var. Bu ekranda ondalık sistem kullanılmadığı için süreniz otomatik olarak yuvarlanıyor. Örneğin bir bölümde 8.1 saniyelik süre yaptınız fakat kaçırdığınız o frame yüzünden istatiğiniz 9 saniye olarak görünüyor. Yani bir rekor kırmak için saniyenin 10'da birine değil, tamamına ihtiyacınız var. Fakat SM64'te durum bir hayli farklı.

Aslına bakarsanız topluluğun içerisindeki herkes, SM64'ün en optimize oyunlardan biri olduğunu biliyor. Fakat işin içerisinde refleksler ve biraz şans (RNG) girdiği için bu optimum sürenin sonlarında ufak değişimler olabiliyor. Çünkü oyuncular artık saniyeleri traşlamaya başlamış durumda. Örneğin zirvedeki Batora ve Cheese05 arasındaki süre farkı sadece 4 saniye. Bu da yüksek seviyedeki rekabetin uzun süre boyunca devam edeceği anlamına geliyor.

Giriş, Gelişme, Sonuç

Şahsen speedrun tutkusunun en çok göze çarptığı oyunlardan biri olarak görüyorum SM64'ü. Birazdan bu duyguyu en iyi verebilecek birkaç video paylaşacağım sizlerle fakat buna bakmadan önce rekorların geçmişine doğru gitmek ve bu optimize stratejiden biraz bahsetmek gerek.

Oyunu daha fazla oynadıkça ve kontrollere hakim oldukça speedrun topluluğu sürekli olarak yeni stratejiler deniyor. Örneğin Doom'da bu yeni stratejilerin klasik bir haritaya uygulanarak rekora gidildiğini görmüştük. Aynı durum SM64 için de geçerli zira şu an konuştuğumuz rakamlar ile 2011 yılında kırılan rekorlar arasında neredeyse 15 dakikalık zaman farklılıkları gözlemlenebiliyor. Hatta çok daha iyi bir örnek verebilmek adına 120 yıldız kategorisinde rekoru elinde bulunduran Batora'nın 2010 yılındaki ve 2021 yılındaki speedrun videolarını baştan sonra izledim. Oyuncular artık sadece glitch'leri değil, daha optimize rotaları kullanarak hız kazanabiliyor. Batora'nın 2010 yılında kırdığı rekor 1:52:02 iken, 2021 yılında 1:36:21'lik süresi ile zirvede. Yani arada neredeyse 16 dakikalık bir fark söz konusu.

Tabii ki bu kadar ikonik bir oyunun kendisine has ikonik anları da bulunuyor. Bunlardan ilki, SM64 efsanesi Cheese05'in canlı yayında kırdığı rekor. 119 yıldız kategorisinde canlı yayındaki denemesinde Cheese05, 1:38:40'lık süreye ulaşarak ortamdaki herkesi ayağa kaldırıyor.

Bir diğeri ise yürek ısıtan türden. Uzun süredir SM64 rekor denemeleri yapan Simply, geçtiğimiz yıl rekoru kırmayı başardı. Bu başarıyı ilk olarak kendisine destek veren ailesi ile paylaşan Simply, pek çok habere de konuk olmuştu.

{ogzvideo|type:ytb|id:eABDlkZwXD0}

Sonuç

Nintendo 64'ün speedrun topluluğu için önemli bir konsol olmasının tek nedeni SM64 değil. Legend of Zelda, GoldenEye 007 ve bunun gibi pek çok oyun hala aktif speedrun topluluklarına sahip. Sizden güzel geri dönüşler alan serimiz, bu ve bunun gibi yeni oyunlarla devam edecek. Geçmişini merak ettiğiniz speedrun rekorlarını yorumlara yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Sessiz sakin bir hafta

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Ağustos ayının ilk haftasına oldukça sakin bir başlangıç yapıyoruz. Bu haftanın listesinde hiçbir büyük oyun yok, ufak tefek oyunlar ve arada da bazı portlar var.

Yani o kadar sessiz bir hafta ki şu liste içinden "haftanın dikkat çekici ismi" diyebileceğimiz bir oyun bile seçemedim, siz düşünün yani. Ama bu demek değil ki yaz ayını böyle tatsız geçireceğiz. Ağustos ayı gerçekten de güzel oyunların çıktığı bir ay olacak, hele Eylül dopdolu geçecek. Yine de biz önümüzdeki haftalara kadar dişimizi sıkalım.

2 - 8 Ağustos haftasında çıkacak olan oyunların listesi şu şekilde:

2 Ağustos Pazartesi

  •  Grime (PC)

3 Ağustos Salı

  •  In Sound Mind (PS5, Xbox Series, Switch, PC)
  •  Castle of Pixel Skulls DX (PS4)
  •  Hunter’s Arena: Legends (PS4, PS5)
  •  Dragon Star Varnir (Switch)
  •  Here Comes Niko! (PC)
  •  Memory Lane 2 (Switch)

4 Ağustos Çarşamba

  •  Stellar Warfare (PC)
  •  Toodee and Topdee (PC)
  •  Enter Digiton: Heart of Corruption (Switch)

5 Ağustos Perşembe

  •  The Falconeer (PS5, PS4, Switch)
  •  Dodgeball Academia (PS4, Xbox One, Switch, PC)
  •  Yonder: The Cloud Catcher Chronicles (Xbox Series)
  •  Strategic Mind: The Pacific (PS4)
  •  Strategic Mind: Blitzkrieg (PS4)
  •  Starmancer (PC)
  •  Haven Park (PC,)
  •  Death Trash (PC)
  •  A Monster’s Expedition (Switch)
  •  123 Dots (Switch)
  •  Star Hunter DX (Switch)
  •  Dating Life: Miley X Emily (Switch)
  •  Doomsday Vault (Switch)
  •  Dreamscaper (Switch)
  •  I.F.O (Switch)
  •  PICROSS S GENESIS & Master System Edition (Switch)

6 Ağustos Cuma

  •  Goroons (Xbox One)
  •  Bless Unleashed (PC)
  •  Lifeslide (PC)
  •  Castle of Pixel Skulls (Switch)
  •  Race Track Driver (Switch)
  •  The Last Survey (Switch)
  •  Badland: Game of the Year Edition (Switch)
  •  Zengeon (Switch)
  •  Bone Marrow (Switch)

7 Ağustos Cumartesi

  •  3D ADVANTIME (Switch)

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

YAHOO!!!

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

Dragster ile başlayan maceramıza, Doom ile hız kazandırmıştık. Doom sayesinde speedrun kavramı ile tanışan pek çok oyuncu gözlerini yeni maceralara çevirmişti. İşte burada da günümüz speedrun dünyasının en optimize ve en rekabetçi oyunlarından biri ortaya çıktı: Super Mario 64.

Aslında oyundan bahsetmeden önce sizlerle Nintendo 64'ün tarihine bir yolculuk yapma niyetindeyim. Çünkü aslında bu konsol arkasındaki fikirler, speedrun tarihinin gidişatını değiştirmeyi başarmıştı. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde Nintendo, SNES'in yerini alacak yeni konsolu üzerinde çalışmalarına başladı. Konsol için yenilikçi fikirler düşünen Japon üretici, Sony ile el sıkışarak CD tabanlı bir konsol çıkartmak istemişti ilk adımda. CD okuyuculara sahip konsollar hem sinematik ara sahneleri oynatabiliyor, hem de kulağa çok daha yeni nesil geliyordu. Fakat bir anlaşmazlıktan ötürü ikili yollarını ayırdığında, bugün bile rekabetini izlediğimiz iki devasa konsol ortaya çıktı: Nintendo 64 ve Sony PlayStation.

CD-ROM okuyucusuna sahip konsol projesinden vazgeçen Nintendo, en iyi bildiği yolu izleyerek kartuş tabanlı Nintendo 64'ün geliştirilme sürecine start verdi. Fakat Nintendo'nun kendi içerisinde beşinci nesil konsolu için geliştirdiği yeni oyunlar, 3D oyun anlayışımızı baştan sona değiştirecekti.

İşte tam da bu noktada karşımıza çıkıyor Super Mario 64. Dönemin “üçüncü boyut” kavramını en iyi şekilde işleyebilen oyunlardan biri olan SM64, günümüz oyunlarına bile ilham kaynağı olmayı başarabiliyor. Mario'nun üçüncü boyuttaki rahat hareketleri, kamera sistemi, yeni güçler ve oynanışı kolaylaştıran yetenekler oyunu özel kılan detaylar arasında. Tabii bu kadar ikonik bir oyunun kısa süre içerisinde kendisine has bir speedrun topluluğu oluşturmasına sebep oldu.

Here We Go!

Yine de bu topluluğun oluşmasının kolay olmadığını belirtelim. Ulaşabildiğim kaynaklara göre SM64'ün en üst kategorisi olan 120 yıldız kategorisindeki ilk speedrun denemeleri 2003-2004 yıllarında başlamış. Ardından Japon speedrun tutkunlarının domine ettiği bir liste görüyoruz karşımızda. Fakat 2014 yılından sonra dünyanın her yerinden isimler pek çok SM64 kategorisinin içerisinde yer almaya başlıyor.

SM64'ün speedrun topluluğu için bir mihenk taşı olduğunu söylemek gerek. Bu üç parçalı yolculuğumuzun ilk adımında speedrun'ın doğuşuna, ikinci adımında ise yükselişine tanık olmuştuk. SM64 ile ise, oyuncuların oyunlarda ne kadar ustalaşabildiğini birinci elden görüyoruz.

Speedrun topluluğuna yabancı kişiler için “strateji” kavramının altını çizmekte fayda var. Dragster'da bunu çok fazla görmüyor olsak da Doom yazısında sizlerle “strafing” olgusunun detaylarını paylaşmıştım. Speedrun topluluğu da birbirlerinden gördükleri ya da deneyerek buldukları bu stratejileri oynanışa yedirerek en “optimum” süreyi çıkartmaya çalışır. Bazen bu süreler o kadar optimize edilir ki, Doom'un ilk bölümündeki gibi rekorun kırılması tam 22 yıl sürebilir. Yine de Doom oyuncularının istatistik ekranındaki verileri resmi kabul ettiğini belirtmekte fayda var. Bu ekranda ondalık sistem kullanılmadığı için süreniz otomatik olarak yuvarlanıyor. Örneğin bir bölümde 8.1 saniyelik süre yaptınız fakat kaçırdığınız o frame yüzünden istatiğiniz 9 saniye olarak görünüyor. Yani bir rekor kırmak için saniyenin 10'da birine değil, tamamına ihtiyacınız var. Fakat SM64'te durum bir hayli farklı.

Aslına bakarsanız topluluğun içerisindeki herkes, SM64'ün en optimize oyunlardan biri olduğunu biliyor. Fakat işin içerisinde refleksler ve biraz şans (RNG) girdiği için bu optimum sürenin sonlarında ufak değişimler olabiliyor. Çünkü oyuncular artık saniyeleri traşlamaya başlamış durumda. Örneğin zirvedeki Batora ve Cheese05 arasındaki süre farkı sadece 4 saniye. Bu da yüksek seviyedeki rekabetin uzun süre boyunca devam edeceği anlamına geliyor.

Giriş, Gelişme, Sonuç

Şahsen speedrun tutkusunun en çok göze çarptığı oyunlardan biri olarak görüyorum SM64'ü. Birazdan bu duyguyu en iyi verebilecek birkaç video paylaşacağım sizlerle fakat buna bakmadan önce rekorların geçmişine doğru gitmek ve bu optimize stratejiden biraz bahsetmek gerek.

Oyunu daha fazla oynadıkça ve kontrollere hakim oldukça speedrun topluluğu sürekli olarak yeni stratejiler deniyor. Örneğin Doom'da bu yeni stratejilerin klasik bir haritaya uygulanarak rekora gidildiğini görmüştük. Aynı durum SM64 için de geçerli zira şu an konuştuğumuz rakamlar ile 2011 yılında kırılan rekorlar arasında neredeyse 15 dakikalık zaman farklılıkları gözlemlenebiliyor. Hatta çok daha iyi bir örnek verebilmek adına 120 yıldız kategorisinde rekoru elinde bulunduran Batora'nın 2010 yılındaki ve 2021 yılındaki speedrun videolarını baştan sonra izledim. Oyuncular artık sadece glitch'leri değil, daha optimize rotaları kullanarak hız kazanabiliyor. Batora'nın 2010 yılında kırdığı rekor 1:52:02 iken, 2021 yılında 1:36:21'lik süresi ile zirvede. Yani arada neredeyse 16 dakikalık bir fark söz konusu.

Tabii ki bu kadar ikonik bir oyunun kendisine has ikonik anları da bulunuyor. Bunlardan ilki, SM64 efsanesi Cheese05'in canlı yayında kırdığı rekor. 119 yıldız kategorisinde canlı yayındaki denemesinde Cheese05, 1:38:40'lık süreye ulaşarak ortamdaki herkesi ayağa kaldırıyor.

Bir diğeri ise yürek ısıtan türden. Uzun süredir SM64 rekor denemeleri yapan Simply, geçtiğimiz yıl rekoru kırmayı başardı. Bu başarıyı ilk olarak kendisine destek veren ailesi ile paylaşan Simply, pek çok habere de konuk olmuştu.

{ogzvideo|type:ytb|id:eABDlkZwXD0}

Sonuç

Nintendo 64'ün speedrun topluluğu için önemli bir konsol olmasının tek nedeni SM64 değil. Legend of Zelda, GoldenEye 007 ve bunun gibi pek çok oyun hala aktif speedrun topluluklarına sahip. Sizden güzel geri dönüşler alan serimiz, bu ve bunun gibi yeni oyunlarla devam edecek. Geçmişini merak ettiğiniz speedrun rekorlarını yorumlara yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Sessiz sakin bir hafta

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Ağustos ayının ilk haftasına oldukça sakin bir başlangıç yapıyoruz. Bu haftanın listesinde hiçbir büyük oyun yok, ufak tefek oyunlar ve arada da bazı portlar var.

Yani o kadar sessiz bir hafta ki şu liste içinden "haftanın dikkat çekici ismi" diyebileceğimiz bir oyun bile seçemedim, siz düşünün yani. Ama bu demek değil ki yaz ayını böyle tatsız geçireceğiz. Ağustos ayı gerçekten de güzel oyunların çıktığı bir ay olacak, hele Eylül dopdolu geçecek. Yine de biz önümüzdeki haftalara kadar dişimizi sıkalım.

2 - 8 Ağustos haftasında çıkacak olan oyunların listesi şu şekilde:

2 Ağustos Pazartesi

  •  Grime (PC)

3 Ağustos Salı

  •  In Sound Mind (PS5, Xbox Series, Switch, PC)
  •  Castle of Pixel Skulls DX (PS4)
  •  Hunter’s Arena: Legends (PS4, PS5)
  •  Dragon Star Varnir (Switch)
  •  Here Comes Niko! (PC)
  •  Memory Lane 2 (Switch)

4 Ağustos Çarşamba

  •  Stellar Warfare (PC)
  •  Toodee and Topdee (PC)
  •  Enter Digiton: Heart of Corruption (Switch)

5 Ağustos Perşembe

  •  The Falconeer (PS5, PS4, Switch)
  •  Dodgeball Academia (PS4, Xbox One, Switch, PC)
  •  Yonder: The Cloud Catcher Chronicles (Xbox Series)
  •  Strategic Mind: The Pacific (PS4)
  •  Strategic Mind: Blitzkrieg (PS4)
  •  Starmancer (PC)
  •  Haven Park (PC,)
  •  Death Trash (PC)
  •  A Monster’s Expedition (Switch)
  •  123 Dots (Switch)
  •  Star Hunter DX (Switch)
  •  Dating Life: Miley X Emily (Switch)
  •  Doomsday Vault (Switch)
  •  Dreamscaper (Switch)
  •  I.F.O (Switch)
  •  PICROSS S GENESIS & Master System Edition (Switch)

6 Ağustos Cuma

  •  Goroons (Xbox One)
  •  Bless Unleashed (PC)
  •  Lifeslide (PC)
  •  Castle of Pixel Skulls (Switch)
  •  Race Track Driver (Switch)
  •  The Last Survey (Switch)
  •  Badland: Game of the Year Edition (Switch)
  •  Zengeon (Switch)
  •  Bone Marrow (Switch)

7 Ağustos Cumartesi

  •  3D ADVANTIME (Switch)

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

YAHOO!!!

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

Dragster ile başlayan maceramıza, Doom ile hız kazandırmıştık. Doom sayesinde speedrun kavramı ile tanışan pek çok oyuncu gözlerini yeni maceralara çevirmişti. İşte burada da günümüz speedrun dünyasının en optimize ve en rekabetçi oyunlarından biri ortaya çıktı: Super Mario 64.

Aslında oyundan bahsetmeden önce sizlerle Nintendo 64'ün tarihine bir yolculuk yapma niyetindeyim. Çünkü aslında bu konsol arkasındaki fikirler, speedrun tarihinin gidişatını değiştirmeyi başarmıştı. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde Nintendo, SNES'in yerini alacak yeni konsolu üzerinde çalışmalarına başladı. Konsol için yenilikçi fikirler düşünen Japon üretici, Sony ile el sıkışarak CD tabanlı bir konsol çıkartmak istemişti ilk adımda. CD okuyuculara sahip konsollar hem sinematik ara sahneleri oynatabiliyor, hem de kulağa çok daha yeni nesil geliyordu. Fakat bir anlaşmazlıktan ötürü ikili yollarını ayırdığında, bugün bile rekabetini izlediğimiz iki devasa konsol ortaya çıktı: Nintendo 64 ve Sony PlayStation.

CD-ROM okuyucusuna sahip konsol projesinden vazgeçen Nintendo, en iyi bildiği yolu izleyerek kartuş tabanlı Nintendo 64'ün geliştirilme sürecine start verdi. Fakat Nintendo'nun kendi içerisinde beşinci nesil konsolu için geliştirdiği yeni oyunlar, 3D oyun anlayışımızı baştan sona değiştirecekti.

İşte tam da bu noktada karşımıza çıkıyor Super Mario 64. Dönemin “üçüncü boyut” kavramını en iyi şekilde işleyebilen oyunlardan biri olan SM64, günümüz oyunlarına bile ilham kaynağı olmayı başarabiliyor. Mario'nun üçüncü boyuttaki rahat hareketleri, kamera sistemi, yeni güçler ve oynanışı kolaylaştıran yetenekler oyunu özel kılan detaylar arasında. Tabii bu kadar ikonik bir oyunun kısa süre içerisinde kendisine has bir speedrun topluluğu oluşturmasına sebep oldu.

Here We Go!

Yine de bu topluluğun oluşmasının kolay olmadığını belirtelim. Ulaşabildiğim kaynaklara göre SM64'ün en üst kategorisi olan 120 yıldız kategorisindeki ilk speedrun denemeleri 2003-2004 yıllarında başlamış. Ardından Japon speedrun tutkunlarının domine ettiği bir liste görüyoruz karşımızda. Fakat 2014 yılından sonra dünyanın her yerinden isimler pek çok SM64 kategorisinin içerisinde yer almaya başlıyor.

SM64'ün speedrun topluluğu için bir mihenk taşı olduğunu söylemek gerek. Bu üç parçalı yolculuğumuzun ilk adımında speedrun'ın doğuşuna, ikinci adımında ise yükselişine tanık olmuştuk. SM64 ile ise, oyuncuların oyunlarda ne kadar ustalaşabildiğini birinci elden görüyoruz.

Speedrun topluluğuna yabancı kişiler için “strateji” kavramının altını çizmekte fayda var. Dragster'da bunu çok fazla görmüyor olsak da Doom yazısında sizlerle “strafing” olgusunun detaylarını paylaşmıştım. Speedrun topluluğu da birbirlerinden gördükleri ya da deneyerek buldukları bu stratejileri oynanışa yedirerek en “optimum” süreyi çıkartmaya çalışır. Bazen bu süreler o kadar optimize edilir ki, Doom'un ilk bölümündeki gibi rekorun kırılması tam 22 yıl sürebilir. Yine de Doom oyuncularının istatistik ekranındaki verileri resmi kabul ettiğini belirtmekte fayda var. Bu ekranda ondalık sistem kullanılmadığı için süreniz otomatik olarak yuvarlanıyor. Örneğin bir bölümde 8.1 saniyelik süre yaptınız fakat kaçırdığınız o frame yüzünden istatiğiniz 9 saniye olarak görünüyor. Yani bir rekor kırmak için saniyenin 10'da birine değil, tamamına ihtiyacınız var. Fakat SM64'te durum bir hayli farklı.

Aslına bakarsanız topluluğun içerisindeki herkes, SM64'ün en optimize oyunlardan biri olduğunu biliyor. Fakat işin içerisinde refleksler ve biraz şans (RNG) girdiği için bu optimum sürenin sonlarında ufak değişimler olabiliyor. Çünkü oyuncular artık saniyeleri traşlamaya başlamış durumda. Örneğin zirvedeki Batora ve Cheese05 arasındaki süre farkı sadece 4 saniye. Bu da yüksek seviyedeki rekabetin uzun süre boyunca devam edeceği anlamına geliyor.

Giriş, Gelişme, Sonuç

Şahsen speedrun tutkusunun en çok göze çarptığı oyunlardan biri olarak görüyorum SM64'ü. Birazdan bu duyguyu en iyi verebilecek birkaç video paylaşacağım sizlerle fakat buna bakmadan önce rekorların geçmişine doğru gitmek ve bu optimize stratejiden biraz bahsetmek gerek.

Oyunu daha fazla oynadıkça ve kontrollere hakim oldukça speedrun topluluğu sürekli olarak yeni stratejiler deniyor. Örneğin Doom'da bu yeni stratejilerin klasik bir haritaya uygulanarak rekora gidildiğini görmüştük. Aynı durum SM64 için de geçerli zira şu an konuştuğumuz rakamlar ile 2011 yılında kırılan rekorlar arasında neredeyse 15 dakikalık zaman farklılıkları gözlemlenebiliyor. Hatta çok daha iyi bir örnek verebilmek adına 120 yıldız kategorisinde rekoru elinde bulunduran Batora'nın 2010 yılındaki ve 2021 yılındaki speedrun videolarını baştan sonra izledim. Oyuncular artık sadece glitch'leri değil, daha optimize rotaları kullanarak hız kazanabiliyor. Batora'nın 2010 yılında kırdığı rekor 1:52:02 iken, 2021 yılında 1:36:21'lik süresi ile zirvede. Yani arada neredeyse 16 dakikalık bir fark söz konusu.

Tabii ki bu kadar ikonik bir oyunun kendisine has ikonik anları da bulunuyor. Bunlardan ilki, SM64 efsanesi Cheese05'in canlı yayında kırdığı rekor. 119 yıldız kategorisinde canlı yayındaki denemesinde Cheese05, 1:38:40'lık süreye ulaşarak ortamdaki herkesi ayağa kaldırıyor.

Bir diğeri ise yürek ısıtan türden. Uzun süredir SM64 rekor denemeleri yapan Simply, geçtiğimiz yıl rekoru kırmayı başardı. Bu başarıyı ilk olarak kendisine destek veren ailesi ile paylaşan Simply, pek çok habere de konuk olmuştu.

{ogzvideo|type:ytb|id:eABDlkZwXD0}

Sonuç

Nintendo 64'ün speedrun topluluğu için önemli bir konsol olmasının tek nedeni SM64 değil. Legend of Zelda, GoldenEye 007 ve bunun gibi pek çok oyun hala aktif speedrun topluluklarına sahip. Sizden güzel geri dönüşler alan serimiz, bu ve bunun gibi yeni oyunlarla devam edecek. Geçmişini merak ettiğiniz speedrun rekorlarını yorumlara yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Sessiz sakin bir hafta

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Ağustos ayının ilk haftasına oldukça sakin bir başlangıç yapıyoruz. Bu haftanın listesinde hiçbir büyük oyun yok, ufak tefek oyunlar ve arada da bazı portlar var.

Yani o kadar sessiz bir hafta ki şu liste içinden "haftanın dikkat çekici ismi" diyebileceğimiz bir oyun bile seçemedim, siz düşünün yani. Ama bu demek değil ki yaz ayını böyle tatsız geçireceğiz. Ağustos ayı gerçekten de güzel oyunların çıktığı bir ay olacak, hele Eylül dopdolu geçecek. Yine de biz önümüzdeki haftalara kadar dişimizi sıkalım.

2 - 8 Ağustos haftasında çıkacak olan oyunların listesi şu şekilde:

2 Ağustos Pazartesi

  •  Grime (PC)

3 Ağustos Salı

  •  In Sound Mind (PS5, Xbox Series, Switch, PC)
  •  Castle of Pixel Skulls DX (PS4)
  •  Hunter’s Arena: Legends (PS4, PS5)
  •  Dragon Star Varnir (Switch)
  •  Here Comes Niko! (PC)
  •  Memory Lane 2 (Switch)

4 Ağustos Çarşamba

  •  Stellar Warfare (PC)
  •  Toodee and Topdee (PC)
  •  Enter Digiton: Heart of Corruption (Switch)

5 Ağustos Perşembe

  •  The Falconeer (PS5, PS4, Switch)
  •  Dodgeball Academia (PS4, Xbox One, Switch, PC)
  •  Yonder: The Cloud Catcher Chronicles (Xbox Series)
  •  Strategic Mind: The Pacific (PS4)
  •  Strategic Mind: Blitzkrieg (PS4)
  •  Starmancer (PC)
  •  Haven Park (PC,)
  •  Death Trash (PC)
  •  A Monster’s Expedition (Switch)
  •  123 Dots (Switch)
  •  Star Hunter DX (Switch)
  •  Dating Life: Miley X Emily (Switch)
  •  Doomsday Vault (Switch)
  •  Dreamscaper (Switch)
  •  I.F.O (Switch)
  •  PICROSS S GENESIS & Master System Edition (Switch)

6 Ağustos Cuma

  •  Goroons (Xbox One)
  •  Bless Unleashed (PC)
  •  Lifeslide (PC)
  •  Castle of Pixel Skulls (Switch)
  •  Race Track Driver (Switch)
  •  The Last Survey (Switch)
  •  Badland: Game of the Year Edition (Switch)
  •  Zengeon (Switch)
  •  Bone Marrow (Switch)

7 Ağustos Cumartesi

  •  3D ADVANTIME (Switch)

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

YAHOO!!!

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

Dragster ile başlayan maceramıza, Doom ile hız kazandırmıştık. Doom sayesinde speedrun kavramı ile tanışan pek çok oyuncu gözlerini yeni maceralara çevirmişti. İşte burada da günümüz speedrun dünyasının en optimize ve en rekabetçi oyunlarından biri ortaya çıktı: Super Mario 64.

Aslında oyundan bahsetmeden önce sizlerle Nintendo 64'ün tarihine bir yolculuk yapma niyetindeyim. Çünkü aslında bu konsol arkasındaki fikirler, speedrun tarihinin gidişatını değiştirmeyi başarmıştı. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde Nintendo, SNES'in yerini alacak yeni konsolu üzerinde çalışmalarına başladı. Konsol için yenilikçi fikirler düşünen Japon üretici, Sony ile el sıkışarak CD tabanlı bir konsol çıkartmak istemişti ilk adımda. CD okuyuculara sahip konsollar hem sinematik ara sahneleri oynatabiliyor, hem de kulağa çok daha yeni nesil geliyordu. Fakat bir anlaşmazlıktan ötürü ikili yollarını ayırdığında, bugün bile rekabetini izlediğimiz iki devasa konsol ortaya çıktı: Nintendo 64 ve Sony PlayStation.

CD-ROM okuyucusuna sahip konsol projesinden vazgeçen Nintendo, en iyi bildiği yolu izleyerek kartuş tabanlı Nintendo 64'ün geliştirilme sürecine start verdi. Fakat Nintendo'nun kendi içerisinde beşinci nesil konsolu için geliştirdiği yeni oyunlar, 3D oyun anlayışımızı baştan sona değiştirecekti.

İşte tam da bu noktada karşımıza çıkıyor Super Mario 64. Dönemin “üçüncü boyut” kavramını en iyi şekilde işleyebilen oyunlardan biri olan SM64, günümüz oyunlarına bile ilham kaynağı olmayı başarabiliyor. Mario'nun üçüncü boyuttaki rahat hareketleri, kamera sistemi, yeni güçler ve oynanışı kolaylaştıran yetenekler oyunu özel kılan detaylar arasında. Tabii bu kadar ikonik bir oyunun kısa süre içerisinde kendisine has bir speedrun topluluğu oluşturmasına sebep oldu.

Here We Go!

Yine de bu topluluğun oluşmasının kolay olmadığını belirtelim. Ulaşabildiğim kaynaklara göre SM64'ün en üst kategorisi olan 120 yıldız kategorisindeki ilk speedrun denemeleri 2003-2004 yıllarında başlamış. Ardından Japon speedrun tutkunlarının domine ettiği bir liste görüyoruz karşımızda. Fakat 2014 yılından sonra dünyanın her yerinden isimler pek çok SM64 kategorisinin içerisinde yer almaya başlıyor.

SM64'ün speedrun topluluğu için bir mihenk taşı olduğunu söylemek gerek. Bu üç parçalı yolculuğumuzun ilk adımında speedrun'ın doğuşuna, ikinci adımında ise yükselişine tanık olmuştuk. SM64 ile ise, oyuncuların oyunlarda ne kadar ustalaşabildiğini birinci elden görüyoruz.

Speedrun topluluğuna yabancı kişiler için “strateji” kavramının altını çizmekte fayda var. Dragster'da bunu çok fazla görmüyor olsak da Doom yazısında sizlerle “strafing” olgusunun detaylarını paylaşmıştım. Speedrun topluluğu da birbirlerinden gördükleri ya da deneyerek buldukları bu stratejileri oynanışa yedirerek en “optimum” süreyi çıkartmaya çalışır. Bazen bu süreler o kadar optimize edilir ki, Doom'un ilk bölümündeki gibi rekorun kırılması tam 22 yıl sürebilir. Yine de Doom oyuncularının istatistik ekranındaki verileri resmi kabul ettiğini belirtmekte fayda var. Bu ekranda ondalık sistem kullanılmadığı için süreniz otomatik olarak yuvarlanıyor. Örneğin bir bölümde 8.1 saniyelik süre yaptınız fakat kaçırdığınız o frame yüzünden istatiğiniz 9 saniye olarak görünüyor. Yani bir rekor kırmak için saniyenin 10'da birine değil, tamamına ihtiyacınız var. Fakat SM64'te durum bir hayli farklı.

Aslına bakarsanız topluluğun içerisindeki herkes, SM64'ün en optimize oyunlardan biri olduğunu biliyor. Fakat işin içerisinde refleksler ve biraz şans (RNG) girdiği için bu optimum sürenin sonlarında ufak değişimler olabiliyor. Çünkü oyuncular artık saniyeleri traşlamaya başlamış durumda. Örneğin zirvedeki Batora ve Cheese05 arasındaki süre farkı sadece 4 saniye. Bu da yüksek seviyedeki rekabetin uzun süre boyunca devam edeceği anlamına geliyor.

Giriş, Gelişme, Sonuç

Şahsen speedrun tutkusunun en çok göze çarptığı oyunlardan biri olarak görüyorum SM64'ü. Birazdan bu duyguyu en iyi verebilecek birkaç video paylaşacağım sizlerle fakat buna bakmadan önce rekorların geçmişine doğru gitmek ve bu optimize stratejiden biraz bahsetmek gerek.

Oyunu daha fazla oynadıkça ve kontrollere hakim oldukça speedrun topluluğu sürekli olarak yeni stratejiler deniyor. Örneğin Doom'da bu yeni stratejilerin klasik bir haritaya uygulanarak rekora gidildiğini görmüştük. Aynı durum SM64 için de geçerli zira şu an konuştuğumuz rakamlar ile 2011 yılında kırılan rekorlar arasında neredeyse 15 dakikalık zaman farklılıkları gözlemlenebiliyor. Hatta çok daha iyi bir örnek verebilmek adına 120 yıldız kategorisinde rekoru elinde bulunduran Batora'nın 2010 yılındaki ve 2021 yılındaki speedrun videolarını baştan sonra izledim. Oyuncular artık sadece glitch'leri değil, daha optimize rotaları kullanarak hız kazanabiliyor. Batora'nın 2010 yılında kırdığı rekor 1:52:02 iken, 2021 yılında 1:36:21'lik süresi ile zirvede. Yani arada neredeyse 16 dakikalık bir fark söz konusu.

Tabii ki bu kadar ikonik bir oyunun kendisine has ikonik anları da bulunuyor. Bunlardan ilki, SM64 efsanesi Cheese05'in canlı yayında kırdığı rekor. 119 yıldız kategorisinde canlı yayındaki denemesinde Cheese05, 1:38:40'lık süreye ulaşarak ortamdaki herkesi ayağa kaldırıyor.

Bir diğeri ise yürek ısıtan türden. Uzun süredir SM64 rekor denemeleri yapan Simply, geçtiğimiz yıl rekoru kırmayı başardı. Bu başarıyı ilk olarak kendisine destek veren ailesi ile paylaşan Simply, pek çok habere de konuk olmuştu.

{ogzvideo|type:ytb|id:eABDlkZwXD0}

Sonuç

Nintendo 64'ün speedrun topluluğu için önemli bir konsol olmasının tek nedeni SM64 değil. Legend of Zelda, GoldenEye 007 ve bunun gibi pek çok oyun hala aktif speedrun topluluklarına sahip. Sizden güzel geri dönüşler alan serimiz, bu ve bunun gibi yeni oyunlarla devam edecek. Geçmişini merak ettiğiniz speedrun rekorlarını yorumlara yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Sessiz sakin bir hafta

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Ağustos ayının ilk haftasına oldukça sakin bir başlangıç yapıyoruz. Bu haftanın listesinde hiçbir büyük oyun yok, ufak tefek oyunlar ve arada da bazı portlar var.

Yani o kadar sessiz bir hafta ki şu liste içinden "haftanın dikkat çekici ismi" diyebileceğimiz bir oyun bile seçemedim, siz düşünün yani. Ama bu demek değil ki yaz ayını böyle tatsız geçireceğiz. Ağustos ayı gerçekten de güzel oyunların çıktığı bir ay olacak, hele Eylül dopdolu geçecek. Yine de biz önümüzdeki haftalara kadar dişimizi sıkalım.

2 - 8 Ağustos haftasında çıkacak olan oyunların listesi şu şekilde:

2 Ağustos Pazartesi

  •  Grime (PC)

3 Ağustos Salı

  •  In Sound Mind (PS5, Xbox Series, Switch, PC)
  •  Castle of Pixel Skulls DX (PS4)
  •  Hunter’s Arena: Legends (PS4, PS5)
  •  Dragon Star Varnir (Switch)
  •  Here Comes Niko! (PC)
  •  Memory Lane 2 (Switch)

4 Ağustos Çarşamba

  •  Stellar Warfare (PC)
  •  Toodee and Topdee (PC)
  •  Enter Digiton: Heart of Corruption (Switch)

5 Ağustos Perşembe

  •  The Falconeer (PS5, PS4, Switch)
  •  Dodgeball Academia (PS4, Xbox One, Switch, PC)
  •  Yonder: The Cloud Catcher Chronicles (Xbox Series)
  •  Strategic Mind: The Pacific (PS4)
  •  Strategic Mind: Blitzkrieg (PS4)
  •  Starmancer (PC)
  •  Haven Park (PC,)
  •  Death Trash (PC)
  •  A Monster’s Expedition (Switch)
  •  123 Dots (Switch)
  •  Star Hunter DX (Switch)
  •  Dating Life: Miley X Emily (Switch)
  •  Doomsday Vault (Switch)
  •  Dreamscaper (Switch)
  •  I.F.O (Switch)
  •  PICROSS S GENESIS & Master System Edition (Switch)

6 Ağustos Cuma

  •  Goroons (Xbox One)
  •  Bless Unleashed (PC)
  •  Lifeslide (PC)
  •  Castle of Pixel Skulls (Switch)
  •  Race Track Driver (Switch)
  •  The Last Survey (Switch)
  •  Badland: Game of the Year Edition (Switch)
  •  Zengeon (Switch)
  •  Bone Marrow (Switch)

7 Ağustos Cumartesi

  •  3D ADVANTIME (Switch)

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

YAHOO!!!

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

Dragster ile başlayan maceramıza, Doom ile hız kazandırmıştık. Doom sayesinde speedrun kavramı ile tanışan pek çok oyuncu gözlerini yeni maceralara çevirmişti. İşte burada da günümüz speedrun dünyasının en optimize ve en rekabetçi oyunlarından biri ortaya çıktı: Super Mario 64.

Aslında oyundan bahsetmeden önce sizlerle Nintendo 64'ün tarihine bir yolculuk yapma niyetindeyim. Çünkü aslında bu konsol arkasındaki fikirler, speedrun tarihinin gidişatını değiştirmeyi başarmıştı. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde Nintendo, SNES'in yerini alacak yeni konsolu üzerinde çalışmalarına başladı. Konsol için yenilikçi fikirler düşünen Japon üretici, Sony ile el sıkışarak CD tabanlı bir konsol çıkartmak istemişti ilk adımda. CD okuyuculara sahip konsollar hem sinematik ara sahneleri oynatabiliyor, hem de kulağa çok daha yeni nesil geliyordu. Fakat bir anlaşmazlıktan ötürü ikili yollarını ayırdığında, bugün bile rekabetini izlediğimiz iki devasa konsol ortaya çıktı: Nintendo 64 ve Sony PlayStation.

CD-ROM okuyucusuna sahip konsol projesinden vazgeçen Nintendo, en iyi bildiği yolu izleyerek kartuş tabanlı Nintendo 64'ün geliştirilme sürecine start verdi. Fakat Nintendo'nun kendi içerisinde beşinci nesil konsolu için geliştirdiği yeni oyunlar, 3D oyun anlayışımızı baştan sona değiştirecekti.

İşte tam da bu noktada karşımıza çıkıyor Super Mario 64. Dönemin “üçüncü boyut” kavramını en iyi şekilde işleyebilen oyunlardan biri olan SM64, günümüz oyunlarına bile ilham kaynağı olmayı başarabiliyor. Mario'nun üçüncü boyuttaki rahat hareketleri, kamera sistemi, yeni güçler ve oynanışı kolaylaştıran yetenekler oyunu özel kılan detaylar arasında. Tabii bu kadar ikonik bir oyunun kısa süre içerisinde kendisine has bir speedrun topluluğu oluşturmasına sebep oldu.

Here We Go!

Yine de bu topluluğun oluşmasının kolay olmadığını belirtelim. Ulaşabildiğim kaynaklara göre SM64'ün en üst kategorisi olan 120 yıldız kategorisindeki ilk speedrun denemeleri 2003-2004 yıllarında başlamış. Ardından Japon speedrun tutkunlarının domine ettiği bir liste görüyoruz karşımızda. Fakat 2014 yılından sonra dünyanın her yerinden isimler pek çok SM64 kategorisinin içerisinde yer almaya başlıyor.

SM64'ün speedrun topluluğu için bir mihenk taşı olduğunu söylemek gerek. Bu üç parçalı yolculuğumuzun ilk adımında speedrun'ın doğuşuna, ikinci adımında ise yükselişine tanık olmuştuk. SM64 ile ise, oyuncuların oyunlarda ne kadar ustalaşabildiğini birinci elden görüyoruz.

Speedrun topluluğuna yabancı kişiler için “strateji” kavramının altını çizmekte fayda var. Dragster'da bunu çok fazla görmüyor olsak da Doom yazısında sizlerle “strafing” olgusunun detaylarını paylaşmıştım. Speedrun topluluğu da birbirlerinden gördükleri ya da deneyerek buldukları bu stratejileri oynanışa yedirerek en “optimum” süreyi çıkartmaya çalışır. Bazen bu süreler o kadar optimize edilir ki, Doom'un ilk bölümündeki gibi rekorun kırılması tam 22 yıl sürebilir. Yine de Doom oyuncularının istatistik ekranındaki verileri resmi kabul ettiğini belirtmekte fayda var. Bu ekranda ondalık sistem kullanılmadığı için süreniz otomatik olarak yuvarlanıyor. Örneğin bir bölümde 8.1 saniyelik süre yaptınız fakat kaçırdığınız o frame yüzünden istatiğiniz 9 saniye olarak görünüyor. Yani bir rekor kırmak için saniyenin 10'da birine değil, tamamına ihtiyacınız var. Fakat SM64'te durum bir hayli farklı.

Aslına bakarsanız topluluğun içerisindeki herkes, SM64'ün en optimize oyunlardan biri olduğunu biliyor. Fakat işin içerisinde refleksler ve biraz şans (RNG) girdiği için bu optimum sürenin sonlarında ufak değişimler olabiliyor. Çünkü oyuncular artık saniyeleri traşlamaya başlamış durumda. Örneğin zirvedeki Batora ve Cheese05 arasındaki süre farkı sadece 4 saniye. Bu da yüksek seviyedeki rekabetin uzun süre boyunca devam edeceği anlamına geliyor.

Giriş, Gelişme, Sonuç

Şahsen speedrun tutkusunun en çok göze çarptığı oyunlardan biri olarak görüyorum SM64'ü. Birazdan bu duyguyu en iyi verebilecek birkaç video paylaşacağım sizlerle fakat buna bakmadan önce rekorların geçmişine doğru gitmek ve bu optimize stratejiden biraz bahsetmek gerek.

Oyunu daha fazla oynadıkça ve kontrollere hakim oldukça speedrun topluluğu sürekli olarak yeni stratejiler deniyor. Örneğin Doom'da bu yeni stratejilerin klasik bir haritaya uygulanarak rekora gidildiğini görmüştük. Aynı durum SM64 için de geçerli zira şu an konuştuğumuz rakamlar ile 2011 yılında kırılan rekorlar arasında neredeyse 15 dakikalık zaman farklılıkları gözlemlenebiliyor. Hatta çok daha iyi bir örnek verebilmek adına 120 yıldız kategorisinde rekoru elinde bulunduran Batora'nın 2010 yılındaki ve 2021 yılındaki speedrun videolarını baştan sonra izledim. Oyuncular artık sadece glitch'leri değil, daha optimize rotaları kullanarak hız kazanabiliyor. Batora'nın 2010 yılında kırdığı rekor 1:52:02 iken, 2021 yılında 1:36:21'lik süresi ile zirvede. Yani arada neredeyse 16 dakikalık bir fark söz konusu.

Tabii ki bu kadar ikonik bir oyunun kendisine has ikonik anları da bulunuyor. Bunlardan ilki, SM64 efsanesi Cheese05'in canlı yayında kırdığı rekor. 119 yıldız kategorisinde canlı yayındaki denemesinde Cheese05, 1:38:40'lık süreye ulaşarak ortamdaki herkesi ayağa kaldırıyor.

Bir diğeri ise yürek ısıtan türden. Uzun süredir SM64 rekor denemeleri yapan Simply, geçtiğimiz yıl rekoru kırmayı başardı. Bu başarıyı ilk olarak kendisine destek veren ailesi ile paylaşan Simply, pek çok habere de konuk olmuştu.

{ogzvideo|type:ytb|id:eABDlkZwXD0}

Sonuç

Nintendo 64'ün speedrun topluluğu için önemli bir konsol olmasının tek nedeni SM64 değil. Legend of Zelda, GoldenEye 007 ve bunun gibi pek çok oyun hala aktif speedrun topluluklarına sahip. Sizden güzel geri dönüşler alan serimiz, bu ve bunun gibi yeni oyunlarla devam edecek. Geçmişini merak ettiğiniz speedrun rekorlarını yorumlara yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Sessiz sakin bir hafta

2 Ağustos - 8 Ağustos Haftasında Çıkacak Oyunlar

Ağustos ayının ilk haftasına oldukça sakin bir başlangıç yapıyoruz. Bu haftanın listesinde hiçbir büyük oyun yok, ufak tefek oyunlar ve arada da bazı portlar var.

Yani o kadar sessiz bir hafta ki şu liste içinden "haftanın dikkat çekici ismi" diyebileceğimiz bir oyun bile seçemedim, siz düşünün yani. Ama bu demek değil ki yaz ayını böyle tatsız geçireceğiz. Ağustos ayı gerçekten de güzel oyunların çıktığı bir ay olacak, hele Eylül dopdolu geçecek. Yine de biz önümüzdeki haftalara kadar dişimizi sıkalım.

2 - 8 Ağustos haftasında çıkacak olan oyunların listesi şu şekilde:

2 Ağustos Pazartesi

  •  Grime (PC)

3 Ağustos Salı

  •  In Sound Mind (PS5, Xbox Series, Switch, PC)
  •  Castle of Pixel Skulls DX (PS4)
  •  Hunter’s Arena: Legends (PS4, PS5)
  •  Dragon Star Varnir (Switch)
  •  Here Comes Niko! (PC)
  •  Memory Lane 2 (Switch)

4 Ağustos Çarşamba

  •  Stellar Warfare (PC)
  •  Toodee and Topdee (PC)
  •  Enter Digiton: Heart of Corruption (Switch)

5 Ağustos Perşembe

  •  The Falconeer (PS5, PS4, Switch)
  •  Dodgeball Academia (PS4, Xbox One, Switch, PC)
  •  Yonder: The Cloud Catcher Chronicles (Xbox Series)
  •  Strategic Mind: The Pacific (PS4)
  •  Strategic Mind: Blitzkrieg (PS4)
  •  Starmancer (PC)
  •  Haven Park (PC,)
  •  Death Trash (PC)
  •  A Monster’s Expedition (Switch)
  •  123 Dots (Switch)
  •  Star Hunter DX (Switch)
  •  Dating Life: Miley X Emily (Switch)
  •  Doomsday Vault (Switch)
  •  Dreamscaper (Switch)
  •  I.F.O (Switch)
  •  PICROSS S GENESIS & Master System Edition (Switch)

6 Ağustos Cuma

  •  Goroons (Xbox One)
  •  Bless Unleashed (PC)
  •  Lifeslide (PC)
  •  Castle of Pixel Skulls (Switch)
  •  Race Track Driver (Switch)
  •  The Last Survey (Switch)
  •  Badland: Game of the Year Edition (Switch)
  •  Zengeon (Switch)
  •  Bone Marrow (Switch)

7 Ağustos Cumartesi

  •  3D ADVANTIME (Switch)

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

YAHOO!!!

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

Dragster ile başlayan maceramıza, Doom ile hız kazandırmıştık. Doom sayesinde speedrun kavramı ile tanışan pek çok oyuncu gözlerini yeni maceralara çevirmişti. İşte burada da günümüz speedrun dünyasının en optimize ve en rekabetçi oyunlarından biri ortaya çıktı: Super Mario 64.

Aslında oyundan bahsetmeden önce sizlerle Nintendo 64'ün tarihine bir yolculuk yapma niyetindeyim. Çünkü aslında bu konsol arkasındaki fikirler, speedrun tarihinin gidişatını değiştirmeyi başarmıştı. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde Nintendo, SNES'in yerini alacak yeni konsolu üzerinde çalışmalarına başladı. Konsol için yenilikçi fikirler düşünen Japon üretici, Sony ile el sıkışarak CD tabanlı bir konsol çıkartmak istemişti ilk adımda. CD okuyuculara sahip konsollar hem sinematik ara sahneleri oynatabiliyor, hem de kulağa çok daha yeni nesil geliyordu. Fakat bir anlaşmazlıktan ötürü ikili yollarını ayırdığında, bugün bile rekabetini izlediğimiz iki devasa konsol ortaya çıktı: Nintendo 64 ve Sony PlayStation.

CD-ROM okuyucusuna sahip konsol projesinden vazgeçen Nintendo, en iyi bildiği yolu izleyerek kartuş tabanlı Nintendo 64'ün geliştirilme sürecine start verdi. Fakat Nintendo'nun kendi içerisinde beşinci nesil konsolu için geliştirdiği yeni oyunlar, 3D oyun anlayışımızı baştan sona değiştirecekti.

İşte tam da bu noktada karşımıza çıkıyor Super Mario 64. Dönemin “üçüncü boyut” kavramını en iyi şekilde işleyebilen oyunlardan biri olan SM64, günümüz oyunlarına bile ilham kaynağı olmayı başarabiliyor. Mario'nun üçüncü boyuttaki rahat hareketleri, kamera sistemi, yeni güçler ve oynanışı kolaylaştıran yetenekler oyunu özel kılan detaylar arasında. Tabii bu kadar ikonik bir oyunun kısa süre içerisinde kendisine has bir speedrun topluluğu oluşturmasına sebep oldu.

Here We Go!

Yine de bu topluluğun oluşmasının kolay olmadığını belirtelim. Ulaşabildiğim kaynaklara göre SM64'ün en üst kategorisi olan 120 yıldız kategorisindeki ilk speedrun denemeleri 2003-2004 yıllarında başlamış. Ardından Japon speedrun tutkunlarının domine ettiği bir liste görüyoruz karşımızda. Fakat 2014 yılından sonra dünyanın her yerinden isimler pek çok SM64 kategorisinin içerisinde yer almaya başlıyor.

SM64'ün speedrun topluluğu için bir mihenk taşı olduğunu söylemek gerek. Bu üç parçalı yolculuğumuzun ilk adımında speedrun'ın doğuşuna, ikinci adımında ise yükselişine tanık olmuştuk. SM64 ile ise, oyuncuların oyunlarda ne kadar ustalaşabildiğini birinci elden görüyoruz.

Speedrun topluluğuna yabancı kişiler için “strateji” kavramının altını çizmekte fayda var. Dragster'da bunu çok fazla görmüyor olsak da Doom yazısında sizlerle “strafing” olgusunun detaylarını paylaşmıştım. Speedrun topluluğu da birbirlerinden gördükleri ya da deneyerek buldukları bu stratejileri oynanışa yedirerek en “optimum” süreyi çıkartmaya çalışır. Bazen bu süreler o kadar optimize edilir ki, Doom'un ilk bölümündeki gibi rekorun kırılması tam 22 yıl sürebilir. Yine de Doom oyuncularının istatistik ekranındaki verileri resmi kabul ettiğini belirtmekte fayda var. Bu ekranda ondalık sistem kullanılmadığı için süreniz otomatik olarak yuvarlanıyor. Örneğin bir bölümde 8.1 saniyelik süre yaptınız fakat kaçırdığınız o frame yüzünden istatiğiniz 9 saniye olarak görünüyor. Yani bir rekor kırmak için saniyenin 10'da birine değil, tamamına ihtiyacınız var. Fakat SM64'te durum bir hayli farklı.

Aslına bakarsanız topluluğun içerisindeki herkes, SM64'ün en optimize oyunlardan biri olduğunu biliyor. Fakat işin içerisinde refleksler ve biraz şans (RNG) girdiği için bu optimum sürenin sonlarında ufak değişimler olabiliyor. Çünkü oyuncular artık saniyeleri traşlamaya başlamış durumda. Örneğin zirvedeki Batora ve Cheese05 arasındaki süre farkı sadece 4 saniye. Bu da yüksek seviyedeki rekabetin uzun süre boyunca devam edeceği anlamına geliyor.

Giriş, Gelişme, Sonuç

Şahsen speedrun tutkusunun en çok göze çarptığı oyunlardan biri olarak görüyorum SM64'ü. Birazdan bu duyguyu en iyi verebilecek birkaç video paylaşacağım sizlerle fakat buna bakmadan önce rekorların geçmişine doğru gitmek ve bu optimize stratejiden biraz bahsetmek gerek.

Oyunu daha fazla oynadıkça ve kontrollere hakim oldukça speedrun topluluğu sürekli olarak yeni stratejiler deniyor. Örneğin Doom'da bu yeni stratejilerin klasik bir haritaya uygulanarak rekora gidildiğini görmüştük. Aynı durum SM64 için de geçerli zira şu an konuştuğumuz rakamlar ile 2011 yılında kırılan rekorlar arasında neredeyse 15 dakikalık zaman farklılıkları gözlemlenebiliyor. Hatta çok daha iyi bir örnek verebilmek adına 120 yıldız kategorisinde rekoru elinde bulunduran Batora'nın 2010 yılındaki ve 2021 yılındaki speedrun videolarını baştan sonra izledim. Oyuncular artık sadece glitch'leri değil, daha optimize rotaları kullanarak hız kazanabiliyor. Batora'nın 2010 yılında kırdığı rekor 1:52:02 iken, 2021 yılında 1:36:21'lik süresi ile zirvede. Yani arada neredeyse 16 dakikalık bir fark söz konusu.

Tabii ki bu kadar ikonik bir oyunun kendisine has ikonik anları da bulunuyor. Bunlardan ilki, SM64 efsanesi Cheese05'in canlı yayında kırdığı rekor. 119 yıldız kategorisinde canlı yayındaki denemesinde Cheese05, 1:38:40'lık süreye ulaşarak ortamdaki herkesi ayağa kaldırıyor.

Bir diğeri ise yürek ısıtan türden. Uzun süredir SM64 rekor denemeleri yapan Simply, geçtiğimiz yıl rekoru kırmayı başardı. Bu başarıyı ilk olarak kendisine destek veren ailesi ile paylaşan Simply, pek çok habere de konuk olmuştu.

{ogzvideo|type:ytb|id:eABDlkZwXD0}

Sonuç

Nintendo 64'ün speedrun topluluğu için önemli bir konsol olmasının tek nedeni SM64 değil. Legend of Zelda, GoldenEye 007 ve bunun gibi pek çok oyun hala aktif speedrun topluluklarına sahip. Sizden güzel geri dönüşler alan serimiz, bu ve bunun gibi yeni oyunlarla devam edecek. Geçmişini merak ettiğiniz speedrun rekorlarını yorumlara yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

YAHOO!!!

Speedrun'ın Tarihçesi #3: Super Mario 64!

Dragster ile başlayan maceramıza, Doom ile hız kazandırmıştık. Doom sayesinde speedrun kavramı ile tanışan pek çok oyuncu gözlerini yeni maceralara çevirmişti. İşte burada da günümüz speedrun dünyasının en optimize ve en rekabetçi oyunlarından biri ortaya çıktı: Super Mario 64.

Aslında oyundan bahsetmeden önce sizlerle Nintendo 64'ün tarihine bir yolculuk yapma niyetindeyim. Çünkü aslında bu konsol arkasındaki fikirler, speedrun tarihinin gidişatını değiştirmeyi başarmıştı. Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde Nintendo, SNES'in yerini alacak yeni konsolu üzerinde çalışmalarına başladı. Konsol için yenilikçi fikirler düşünen Japon üretici, Sony ile el sıkışarak CD tabanlı bir konsol çıkartmak istemişti ilk adımda. CD okuyuculara sahip konsollar hem sinematik ara sahneleri oynatabiliyor, hem de kulağa çok daha yeni nesil geliyordu. Fakat bir anlaşmazlıktan ötürü ikili yollarını ayırdığında, bugün bile rekabetini izlediğimiz iki devasa konsol ortaya çıktı: Nintendo 64 ve Sony PlayStation.

CD-ROM okuyucusuna sahip konsol projesinden vazgeçen Nintendo, en iyi bildiği yolu izleyerek kartuş tabanlı Nintendo 64'ün geliştirilme sürecine start verdi. Fakat Nintendo'nun kendi içerisinde beşinci nesil konsolu için geliştirdiği yeni oyunlar, 3D oyun anlayışımızı baştan sona değiştirecekti.

İşte tam da bu noktada karşımıza çıkıyor Super Mario 64. Dönemin “üçüncü boyut” kavramını en iyi şekilde işleyebilen oyunlardan biri olan SM64, günümüz oyunlarına bile ilham kaynağı olmayı başarabiliyor. Mario'nun üçüncü boyuttaki rahat hareketleri, kamera sistemi, yeni güçler ve oynanışı kolaylaştıran yetenekler oyunu özel kılan detaylar arasında. Tabii bu kadar ikonik bir oyunun kısa süre içerisinde kendisine has bir speedrun topluluğu oluşturmasına sebep oldu.

Here We Go!

Yine de bu topluluğun oluşmasının kolay olmadığını belirtelim. Ulaşabildiğim kaynaklara göre SM64'ün en üst kategorisi olan 120 yıldız kategorisindeki ilk speedrun denemeleri 2003-2004 yıllarında başlamış. Ardından Japon speedrun tutkunlarının domine ettiği bir liste görüyoruz karşımızda. Fakat 2014 yılından sonra dünyanın her yerinden isimler pek çok SM64 kategorisinin içerisinde yer almaya başlıyor.

SM64'ün speedrun topluluğu için bir mihenk taşı olduğunu söylemek gerek. Bu üç parçalı yolculuğumuzun ilk adımında speedrun'ın doğuşuna, ikinci adımında ise yükselişine tanık olmuştuk. SM64 ile ise, oyuncuların oyunlarda ne kadar ustalaşabildiğini birinci elden görüyoruz.

Speedrun topluluğuna yabancı kişiler için “strateji” kavramının altını çizmekte fayda var. Dragster'da bunu çok fazla görmüyor olsak da Doom yazısında sizlerle “strafing” olgusunun detaylarını paylaşmıştım. Speedrun topluluğu da birbirlerinden gördükleri ya da deneyerek buldukları bu stratejileri oynanışa yedirerek en “optimum” süreyi çıkartmaya çalışır. Bazen bu süreler o kadar optimize edilir ki, Doom'un ilk bölümündeki gibi rekorun kırılması tam 22 yıl sürebilir. Yine de Doom oyuncularının istatistik ekranındaki verileri resmi kabul ettiğini belirtmekte fayda var. Bu ekranda ondalık sistem kullanılmadığı için süreniz otomatik olarak yuvarlanıyor. Örneğin bir bölümde 8.1 saniyelik süre yaptınız fakat kaçırdığınız o frame yüzünden istatiğiniz 9 saniye olarak görünüyor. Yani bir rekor kırmak için saniyenin 10'da birine değil, tamamına ihtiyacınız var. Fakat SM64'te durum bir hayli farklı.

Aslına bakarsanız topluluğun içerisindeki herkes, SM64'ün en optimize oyunlardan biri olduğunu biliyor. Fakat işin içerisinde refleksler ve biraz şans (RNG) girdiği için bu optimum sürenin sonlarında ufak değişimler olabiliyor. Çünkü oyuncular artık saniyeleri traşlamaya başlamış durumda. Örneğin zirvedeki Batora ve Cheese05 arasındaki süre farkı sadece 4 saniye. Bu da yüksek seviyedeki rekabetin uzun süre boyunca devam edeceği anlamına geliyor.

Giriş, Gelişme, Sonuç

Şahsen speedrun tutkusunun en çok göze çarptığı oyunlardan biri olarak görüyorum SM64'ü. Birazdan bu duyguyu en iyi verebilecek birkaç video paylaşacağım sizlerle fakat buna bakmadan önce rekorların geçmişine doğru gitmek ve bu optimize stratejiden biraz bahsetmek gerek.

Oyunu daha fazla oynadıkça ve kontrollere hakim oldukça speedrun topluluğu sürekli olarak yeni stratejiler deniyor. Örneğin Doom'da bu yeni stratejilerin klasik bir haritaya uygulanarak rekora gidildiğini görmüştük. Aynı durum SM64 için de geçerli zira şu an konuştuğumuz rakamlar ile 2011 yılında kırılan rekorlar arasında neredeyse 15 dakikalık zaman farklılıkları gözlemlenebiliyor. Hatta çok daha iyi bir örnek verebilmek adına 120 yıldız kategorisinde rekoru elinde bulunduran Batora'nın 2010 yılındaki ve 2021 yılındaki speedrun videolarını baştan sonra izledim. Oyuncular artık sadece glitch'leri değil, daha optimize rotaları kullanarak hız kazanabiliyor. Batora'nın 2010 yılında kırdığı rekor 1:52:02 iken, 2021 yılında 1:36:21'lik süresi ile zirvede. Yani arada neredeyse 16 dakikalık bir fark söz konusu.

Tabii ki bu kadar ikonik bir oyunun kendisine has ikonik anları da bulunuyor. Bunlardan ilki, SM64 efsanesi Cheese05'in canlı yayında kırdığı rekor. 119 yıldız kategorisinde canlı yayındaki denemesinde Cheese05, 1:38:40'lık süreye ulaşarak ortamdaki herkesi ayağa kaldırıyor.

Bir diğeri ise yürek ısıtan türden. Uzun süredir SM64 rekor denemeleri yapan Simply, geçtiğimiz yıl rekoru kırmayı başardı. Bu başarıyı ilk olarak kendisine destek veren ailesi ile paylaşan Simply, pek çok habere de konuk olmuştu.

{ogzvideo|type:ytb|id:eABDlkZwXD0}

Sonuç

Nintendo 64'ün speedrun topluluğu için önemli bir konsol olmasının tek nedeni SM64 değil. Legend of Zelda, GoldenEye 007 ve bunun gibi pek çok oyun hala aktif speedrun topluluklarına sahip. Sizden güzel geri dönüşler alan serimiz, bu ve bunun gibi yeni oyunlarla devam edecek. Geçmişini merak ettiğiniz speedrun rekorlarını yorumlara yazarak bize yardımcı olabilirsiniz.

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

Artık Gölgelerin Gücüne gitmeyecek…

Masters of the Universe: Revelation - İnceleme

80’li abilerin en büyük eğlencelerinden biri, hafta sonu TV önüne kurulup dönemin bomba çizgi dizileri Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Transformers, Thundercats ve G.I Joe gibi ağır topları izlemekti. Bunların her biri yıllar sonra bile dönemin çocuklarının içini cızlatan, çizgi dizileri üzerine oyuncakları ve filmleri ile birer popüler kültür öğesi oldular. Benim için bir başka yeri olan diğer bir çizgi dizi Masters of The Universe (He-Man ve Kâinatın Hakimleri- 1983-1985) idi.  Dönemin 10 yaş altındaki erkek çocuklarını hayran bırakan evrenin en güçlü adamının, ikonik dönüşümünün, unutulmaz dost ve düşmanlarının... tamam bir de “dönerek vurabilen” kaslı oyuncaklarının mutlaka etkisi vardı. 1987’deki filmi sinemada gittiğim ilk filmlerden biri olurken, stratejik hatalarla bir fiyasko ama yıllar sonra alanında yine bir kült olmuştu.

Yaşım ilerledikçe He-Man’e sevgim hem çocukluğumu renklendirmiş olmasının yanı sıra, büyü ile teknolojiyi, çelik ile ateşli silahları hem bir araya hem de karşı karşıya getiren bir evren sunduğundan perçinlendi.  Eternia hem geçmiş hem de geleceği bir araya getiren bir yerdi. Bir çocuk programı olduğundan grileri pek yoktu. İyileri ve kötüleri karakterliydi ve yerlerini iyi biliyorlardı. Bugün ilkinin sona ermesinden 36 yıl sonra, seri kaldığı yerden devam ediyor. Tozlu sayfalardan günümüze geçmeden sıcağı sıcağına iki önerim olacak:

  1. MotU’nun arkasındaki çizgi dizi ve oyuncak ekibinin Mattel’i nasıl hem vezir hem de rezil ettiğini anlatan iki Netflix belgeseli olan “Gölgelerin Gücü Adına: He-Man ve Kâinatın Hakimleri'nin Eksiksiz Tarihi” ve The Toys That Made Us: He-Man’i izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
  2. Lore ve karakterleri daha iyi tanımak için 2002-2003 arası yapımı izlemenizi ve bir çizgi roman severiyseniz DC’den çıkan He-Man çizgi romanlarını okumanızı öneririm. Amazon’lardan temin edilebiliyor.

KADROYA GEL KADROYA

Revelation ilk duyurulduğunda tam olarak bunu demiştim. Kevin Smith hayranı olmamamla birlikte DC ve Marvel’da yazdığı çizgi romanlarla belirli bir hayran kitlesine sahip bir “geek” kendisi. Yapımı, Castlevania çizgi filmi ve Mortal Kombat X, Darksiders 2 ve Epic Mickey gibi oyunların animasyonlarını yapan Powerhouse Animation üstleniyor. Ama asıl o seslendirme kadrosu yok mu!

Mark Hammil (İskeletor, Joker, bir de Jedi), Sarah M. Gellar (Buffy), Alan Oppenheimer (eski İskeletor, yeni Moss-Man), Lian Cunningham (Mat-At-Arms, Davos Seaworth), Lena Headey (Evil-Lyn, Cercei Lannister) ve daha fazlası. Tam bir yıldızlar geçidi. Müziklerde ise Beat McCreary’nin (Battlestar Galactica, Walking Dead) imzası var.

İlk dizinin 1985’de bittiği yerden başladığı iddiası olan Revelation, boşlukları aynı adlı çizgi roman ile dolduruyor. Dizi tahminimizin ötesinde bir aksiyon, şiddet ve ölüm(!) ile başlıyor. Dizimiz çocuklara değil, 80-90’larda çocuk olanlara göre hazırlanmış. Tanıdığımız pek çok yüz burada. Hatta oyuncak olarak kalmış Scare Glow, He-Ro ve King Grayskull bile.

TEELA AND THE MASTERS OF THE.. HI?

MotU: Revelation, izleyen dünün çocukları arasında ciddi bir fikir ayrılığına, hatta forumlarda çatışmalara neden oldu. Animasyon kalitesi müthiş. Karakterleri seslendiren kadro enfes. İlk beş bölüm boyunca Teela’yı ve Evil-Lyn’i daha yakından tanıyor, Tri-Klops’un tarikatı gibi cuk oturan fikirler görüyor, Grayskull’a adını veren kralı ve He-Ro’yu görüyor, farklı bir Orko tanıyoruz. Eskiye selam çakılırken yeni bilgilerle yenilenmiş bir dizi izliyoruz. Oyuncak serilerini takip edenler bilir: Güç Kılıcı bir kısmı He-Man’de bir kısmı İskeletor’da olmak üzere iki parça halinde gelir. Dizide de orijinal oyuncağa saygı duruşu oluyor. Bakın bunlar hep güzel şeyler. Bir şey dışında? Bu kadar cümle kurdum ama He-Man adını anmadım. Evet, ilk 5 bölümde ilk bölüm dışında doyurucu bir He-Man izlemek yerine Teela odaklı bir hikâye izliyoruz.

İki sene önce bir Youtube kanalı, içeriden aldığı bilgilerle dizinin He-Man odaklı olmayacağını söylediğinde Kevin Smith kendilerini topa tutmuştu. Üzerine dizinin tamamen He-Man’i ön plana çıkaran pazarlama materyalleri binince fanların önemli bir kısmı kandırılmış hissederek IMDB ve Rotten Tomatoes’da eleştiri bombardımanına tuttu. Diğer yandan ana karakterlerin arasında şok ölümler olması da dünün çocuklarını şok etti. Nasıl etmesin? 80’lerin He-Man’inde kimseye saplanmayan bir Güç Kılıcı, üzerine atılan objeler dışında kimse yumruk bile atmayan bir He-Man vardı. He-Man her bölümde neredeyse birkaç dakikada bir vardı. Sadık fanlar hayal kırıklıklarında haksız sayılmazlar. “Dizinin adında He-Man geçmiyor ki, ondan He-Man az gözüküyor” kolaycılığına kaçmadan elimizdekine geri dönelim: İlk beş bölüm, senaryonun DC’nin 2012-2017 arasındaki çizgi romanlarına benzer bir çizgi izleyebileceğiyle ilgili ipuçları veriyor. Bu olaylara hazırlık da 80’lerde bahsedilmeyen, 200x’de yüzeysel geçen kimi karakter özelliklerinin anlatılması, üzerine gidilmesi anlamına geliyor. Kimi iddialardaki “Kadın gücü göstermeye çalışmışlar”a katılamıyorum. Elinde zaten güçlü bir She-Ra var (ki çizgi romanlar nedeniyle ilk sezonda görürsem hiç şaşırmayacağım.) Bu evren kaybedilen karakterlerin varlığı olmadan düşünülemez, izleyelim bakalım nereden nasıl tekrar çıkacaklar.

Peki dizi mükemmel mi? Tabii ki hayır. Kısıtlı süreye sığmak için aceleye gelen konular diziye limon sıkıyor. Uzun zaman tozu dumana katan, hayal kırıklığından çıldıran Teela, Cringer’ın (Titrek) 20 saniyelik konuşmasıyla anında ikna mı olur? Bırak Allah’ını seversen. (Yeni saçını da hiç beğenmedim. Allah’tan Lyn var.) Yine de dizi Smith’in yanlış yönlendirmelerine takınılmazsa yukarıda yazdığım güzel özelliklere ek olarak ters köşeleriyle bağlıyor.

Mutlulukları ve hayal kırıklığını bir arada yaşatan Revelation’ı ve akabinde After Show röportajlarını geçmişte He-Man’e gönül vermiş herkes mutlaka izlemeli. Ancak puanlama için ikinci 5 bölüm ile sezonun bitişini bekliyor olacağız.

Ağustos'ta Ne Oynasak?

ISINIYORUZ!

Ağustos'ta Ne Oynasak?

Oyun dünyasının yavaş yavaş açılmaya başladığı dönemlere giriş yapıyoruz. Ağustos ayı gelecek oyunların habercisi niteliğinde olacak ve bizleri heyecanlandıran pek çok oyuna ev sahipliği yapacak. Gelin bu ay boyunca bizleri heyecanlandıran oyunlara şöyle bir bakış atalım.

Humankind (PC) – 17 Ağustos

Bu yıl en çok beklediğimiz strateji oyunları listemizde kendisine yer bulan oyunlardan biri Humankind. Özellikle 4X türüne aşina olan oyuncuların merak içerisinde beklediği oyun, uzun süren teaser kampanyasının ardından çıkış yapacak. Peki ama Humankind'da bizleri neler bekliyor olacak?

Beta sürecindeki oyunculardan tam not almayı başaran Humankind, temelinde Civilization serisinin en büyük rakibi olmaya geliyor. Son yıllarda 4X türüne olan artan ilgiye kayıtsız kalmayan SEGA, Humankind ile pastanın büyük payını almak isteyecek. Genel anlamda birbirine benzeyecek bu iki rakip arasından ringe ilk kez çıkanı, ırk seçenekleri ile dövüşü kazanmanın peşinde. Humankind'da kendi uygarlığınızı, farklı kültürleri hibrit hale getirerek oluşturabileceksiniz. Bu da oynanış mekaniklerini bir hayli genişletiyor.

Tabii ki Humankind'ın, Civilization serisinden tek farkı bu değil. Yine de oyunun bu özelliğinin en ayırt edilebilir mekaniği olacağı kesin. Bu arada unutmadan, sizler için oyun çıkış yapmadan kapsamlı bir uygarlık rehberi hazırlayacağımızı da belirtelim.

Twelve Minutes (PC, Xbox One, Xbox Series X) – 19 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:1JxkLYU2zh4}

Sizleri bilmiyorum ama “farklı şeyler” deneyen oyunlara şahsen çok ilgi duyuyorum. İşte tanıtıldığı günden beri üzerindeki gizemi atmayan Twelve Minutes da bu tip oyunlardan biri. Bir görsel roman olarak tasarlanan oyunda, oldukça ilginç bir hikayeyi sürekli olarak baştan oynayarak farklı sonuçlar elde etmeye çalışacağız.

Hayat zaman zaman üstümüze korkunç olaylar atıyor. İşte oyundaki ana karakterimizin hayatı da sadece 12 dakika içerisinde değişiyor. Sadece bir apartman dairesinde aynı dakikaları defalarca yaşayan karakterimizin tek amacı, kendisini bu döngüden kurtarabilmek. Yapacağımız her hareket ve her davranış, oyunun sonunu etkileyebiliyor. Bu da Twelve Minutes'ı başlı başına dikkat çekici bir oyun haline getiriyor.

Oyunun çok fazla oynanış videosunun gösterilmediğini belirtelim. Zaten hikaye odaklı bir oyundan da bunu beklemek saçma olurdu. Yine de yılın en heyecanlı ve en ilginç maceralarından birine çıkacağımız kesin.

King’s Bounty 2 (PC, PS4, Xbox One, Switch) – 24 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:2WqzR9CJgMI}

Orijinal King's Bounty'yi döneminde deneyim etme şansı bulan okuyucularımız, geçtiğimiz Kurban Bayramı'nda yeğenlerine harçlık verecek yaşa gelmiş durumda. Neredeyse 30 yıldır oyunun devamını bekleyen bu güruh, sonunda istediğine kavuşacak. Fakat King's Bounty 2, yeni bir nesli daha sıra tabanlı dövüş sisteminin tutkunu yapmaya geliyor.

Oyunun konusu aslında çok basit. Antara isimli bir dünyanın Nostria kıtasında Blight adı verilen uhrevi bir gücün saldırısına uğruyoruz. Tabii ki hikayenin kahramanı olarak amacımız, Blight her şeyi ele geçirmeden onu durdurabilmek. King's Bounty 2, savaş mekaniklerinde orijinale sadık kalacak olsa da onu geliştirerek modern hale getirecek. Sıra tabanlı strateji kuralları hala geçerli olsa da overworld adını verdiğimiz açık dünyada tamamen modellenmiş ara sahneler ile diyaloglara girebilecek ve RYO dünyasını dibine kadar yaşayabileceğiz.

Yayınlanan videolar şimdiden serinin tutkunlarını heyecanlandırmış gibi görünüyor. Bakalım oyun bu eski toprakları memnun edebilecek mi?

Psychonauts 2 (PC, PS4, Xbox One) – 25 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:ghO7GcYfrjc}

Oldukça ilginç bir hikayesi var aslında Psychonauts 2'nin. Orijinal oyunun süksesinin ardından hızlıca yeni oyunun çalışmalarına başlayan Double Fine, aslında uzun süredir bu oyun üzerinde çalışıyor. 2000 yılında Tim Schafer tarafından kurulan stüdyoya artık oyunu çıkartamayacak gözüyle bakarken, 2019 yılında Microsoft'un devreye girmesi her şeyi değiştirdi. Artık Xbox ailesinde olan Psychonauts 2, yeni yuvasında çıkışını gerçekleştirecek.

Aslında oyun hakkında artık neredeyse her şeyi biliyoruz. Hikayemiz, orijinal oyunun bittiği noktadan devam edecek. Yani Razputin “Raz” Aquato, Whispering Rock Psychic Summer Camp'teki macerasını sürdürüyor. Karakterimiz psişik güçleri sayesinde kamp etrafındaki sorunları çözecek ve yine çılgın maceralara doğru yelken açacak.

Eğer ilk oyunu oynamadıysanız 25 Ağustos'a kadar vaktiniz var. Bununla birlikte oyunun ilk gününden itibaren Xbox Game Pass üzerinde çıkış yapacağını da belirtelim. Muhteşem haber!

New World (PC) – 31 Ağustos

{ogzvideo|type:ytb|id:m1C5dLnvlzg}

Dünyanın en büyük bilişim şirketlerinden biri olan Amazon, tüm yatırımlarına rağmen oyun dünyasında istediği etkiyi bir türlü yaratamıyor. Fakat bu kez ciddi bir adımla MMORPG evrenine giriş yapmak isteyen stüdyo, New World isimli devasa çevrimiçi oyununu 31 Ağustos itibariyle piyasaya sürecek.

Bir süredir kapalı beta sürecinde olan oyunun iyi geri bildirimler aldığını belirterek başlayalım. Bu büyülü evrende Aeternum isimli bir adanın kıyılarında buluyoruz öncelikle kendimizi. Bu adanın içerisindeki büyülü mineral, hem bize gücümüzü veriyor hem de gücün yozlaşmasına sebep oluyor. Yani ada baştan aşağıya tecrübe puanı kasabileceğimiz canavarlar ile doldurulmuş durumda. Haliyle bu da yapacak pek çok şey bulabileceğiniz anlamına geliyor harita içerisinde.

Sadece bir kerelik alım ile kütüphanenize eklenecek oyun aylık abonelik istemeyecek. Fakat geliştirici ekibin oyun içi satın alımlar olacağını belirttiğini söyleyelim. Bakalım MMO topluluğu New World'e nasıl bir geri dönüş yapacak?

Parolamı Unuttum