Book of Demons benim Erken Erişimden beri takip ettiğim bir oyun. Bu oyunla ilgili ilk incelememi 2016 yılının sonunda yapmıştım, o zamanlar bile oyun gayet güzel ve oynanabilir durumdaydı, yapımcılar sürekli olarak oyuncuların isteklerini değerlendirmeye alıp oyunu geliştiriyorlardı. Nihayet üzerinden belli bir zaman geçti ve Book of Demons erken erişimden çıkarak resmi olarak yayınlandı. Son kaldığım yerden devam ettiğimde görüyorum ki, karşımızda resmen taş gibi bir hack & slash var sevgili okurlar.
Zamanında şöyle demiştim: "Bir kitap okudum ve hayatım değişti". Şimdi yine o incelemeden cümlelerimi kullanacağım, çünkü oyun büyük çoğunlukla aynı. Bu kitap hayatımı neden mi değiştirdi? Çünkü okuduğum kitap iblislerin kitabıymış yahu. İnsan baştan bir uyarır, bunu okuyan taş olur der, bak uykuların kaçar der. Evini iblisler basar, çatına gargoyle iner, mahzeninden iskeletler çıkar der. Neyse artık olan oldu. Madem ben böyle gümbürtüye gittim, gizli amacım sizi de yanıma çekmek olsun o zaman. Cehennemde bir iki laflarız, fena mı olur?
Book of Demons erken erişimdeyken bile “şaka yaptık, aslında oyunun son hali buydu” dese yadırgamayacağınız derecede komple bir oyundu. Aslında kolaya kaçıp Diablo-vari bir oyun demek istemiyorum ama işin doğrusu bu, çünkü Book of Demons aslında Diablo’yu anlatıyor. Ama bunu yaparken de yepyeni fikirler ve mekaniklerle kendine has bir deneyim sunmayı başarıyor
İskambil bilen adam destesini de mis gibi kurar
Oyun kendisini deste kurmalı, kırmalı kesmeli bir macera oyunu olarak tanımlıyor. "Kart ve deste" dendiğinde sakın aklınıza benzer kart oyunları gelmesin, bu oyun saf bir hack & slash oyunu. Ancak alışılmış ekipmanlar yerine karakterimizi kartlarla donatıyoruz, farkı bu. Yine tam bir loot festivali var ama bunlar karşımıza kart şeklinde çıkıyor desem daha iyi anlarsınız.
Başta eski tarz RYO’lara benzer biçimde Savaşçı, Hırsız ve Büyücü sınıfları arasından seçim yapıyoruz ama oyunun bu noktadan sonrası gelenekselin dışına çıkıyor. Karakterimizin yeteneklerini ve güçlerini zindanları dolaşırken bulduğumuz kartlarla belirliyoruz. Başlarda kartları yerleştirebileceğimiz üç slot var (sonradan bunların sayısı artmaya başlıyor) ve seçtiğimiz kartlar bize saldırılarımıza element zararı eklemekten sağlığımızı yavaş yavaş iyileştirmeye, silahımızın ana hedefin yakınındaki bir düşmana da vurmasını sağlamaktan çeşitli yaratıklar çağırmaya kadar çeşit çeşit bonuslar kazandırıyor. Eldeki sınırlı slotta hangi kartları kullanacağımıza karar vermek işin deste kurma kısmı, kırmalı kesmeli macera tarafı ise işte oyunun Diablo’ya yaklaştığı kısım.
Tüm oyun Paperverse ismindeki bir el işi dünyasında geçiyor ve bu dünyadaki herşey kartondan yapılmış. Oyunda bu Paperverse evrenindeki bir maket kitabın içindeyiz ve kitabımızın ismi de İblisler Kitabı. Zaten oyunun grafikleri masaüstü için hazırlanmış karton kutu oyunlara benziyor ve bu orijinal yaklaşım benim çok hoşuma gitti. Hani sanki elinizde kağıt karton olsa tüm karakterleri ve yaratıkları kendiniz de papercraft şeklinde yapabilirmişsiniz gibi. Rasgele yaratılan zindanlardaki amacımız ise son derece basit: tüm bossları öldür, merdiveni bul ve şeytana (tanıdık şeytan) ulaşmak için daha da derinlere in.
Esnek ödeme kolaylıkları sunuyoruz
Oyunun rasgele zindan yaratma mantığında ise karşımıza Flexiscope isminde çok iyi düşünülmüş bir mekanik çıkıyor. Oyun sizin katlardaki başarınızı takip ediyor (düşmanların yüzde kaçı ölmüş, ne kadar sürede bitirmişsiniz, hiç ölmüş müsünüz, hazinelerin ne kadarını toplamışsınız) ve bunları dikkate alarak size bir sonraki oyun oturumunuz için farklı süre seçenekleri sunuyor. Mesela diyelim şöyle azıcık zamanınız var, oyuna "11 dakikam var" diyorsunuz ve oyun da size Çok Küçük bir zindan yaratıyor ve bunu bitirdiğinizde %1 ilerleme kaydediyorsunuz. "Yaklaşık 39 dakikam var" derseniz 5 katlı Büyük bir zindan açabilir, %10 ilerleme kaydedebilir ve çok daha fazla altın toplayabilirsiniz. Küçük veya Büyük Zindan, oyunu diğer yönlerden etkilemiyor çünkü kaydettiğiniz ilerleme aynı ana macerayı ilerletiyor. Yani birinde 3 kat, diğerinde 5 kat aşağı inmiş oluyorsunuz. Diyelim 10 dakikalık oyundan sonra bir 10 dakikanız daha var, e 2 kat daha iniverin o zaman. Ana macerayı böyle küçük parçalara bölmek inanılmaz güzel bir fikir. Oyun oynama hızınızı da öğrendiği için tavsiye ettiği süreler üç aşağı beş yukarı tutuyor üstelik.
Oyunun seslendirmelerini ve yaratık çeşitliliğini oldukça beğendim. "Ana hub" diyebileceğimiz kasaba ekranında az sayıda karakter olsa da bunların eksiksiz ve özenli seslendirilmiş olması önemli bir artı puan. Hatta Sage ile konuşurken kendinizi Diablo'da sanacaksınız çünkü sesi Deckard Cain'e çok benziyor ve o da size "stay awhile and listen" diyor :) Oyunda karşılaştığımız yaratıklar hakkında bir Bestiary tutuluyor ve bunu da Sage ile konuşurken görüntüleyebiliyor, yaratıklar hakkında ek bilgiler alabiliyorsunuz. Tamam bu konuda bir Witcher 3 olmayabilir ama detay seviyesini gördüğünüzde bunun laf olsun diye konmadığını anlayacaksınız.
Level atlayınca 1 puan sağlık veya 1 puan mana artışı arasından seçim yapıyoruz ama seçmediğimiz taraf da kasabadaki kazana ekleniyor. Ayrıca bölümlerde topladığınız ve başka işe yaramayan eşyalar da "malzeme" olarak bu kazana katılıyor. Kazanda ne kadar çok şey birikmesine izin verirseniz, içindekileri "pişirip" hediyeye dönüştürdüğünüzde de o kadar çok şey kazanıyorsunuz. Bu oldukça iyi düşünülmüş bir risk-ödül sistemi, ölmeden ne kadar ilerlerseniz mükafat da o kadar büyük oluyor. Ayrıca yine kasaba ekranından kartlarımızı güçlendirebiliyor, şarj edebiliyor, o zamana kadar yaptığımız her şeye dair çok detaylı istatistikler görebiliyoruz.
Oyunda gerçekten oynanışı oyuncu için kolaylaştıran o kadar çok şey var ki. İlerlediğimiz yerlerde silik biçimde çıkan ayak izleri sayesinde "acaba buraya gitmiş miydim" derdi ortadan kalkıyor mesela, haritaya ihtiyaç duymuyoruz. O katta toplamamız gereken hazine kaldı mı, boss var mı gibi soruların cevabı da ekranın hemen üstünde gösteriliyor. Pasif kartlar sayesinde büyü veya yetenek kullanmak için farklı farklı tuşlara basmamız gerekmiyor, fare tıklaması ile yaptığımız saldırıyı kartlarla güçlendirip şekillendirmek karışıklığı önemli ölçüde azaltıyor.
Book of Demons, Türkçe dil desteğine sahip. "Hayran çevirisi" olsa da gerçekten de güzel bir iş çıkmış ortaya. Ben alışkanlıktan olsa gerek daha çok İngilizce oynamama rağmen çevirisi nasılmış diye Türkçe'ye geçtim ve gördüklerimi oldukça beğendim. Bu da özellikle dil sorunu yaşayan okurlarımız için önemli bir artı puan diyebilirim.
Oyun kendisini çok ciddiye almıyor, içinde bolca mizah da var, eğlenceli tek cümlelik laflar da. Yani asıl amacı sizi eğlendirmek olan bir oyun Book of Demons ve kendi tecrübemden yola çıkarak bunu çok da iyi başardığını söyleyebilirim. Book of Demons, Thing Trunk’ın “Return 2 Games” serisinin ilk oyunu. Serinin yedi kitaptan oluşması planlanıyor (şu an ana ekranda sadece Book of Demons var) ve seride her bir kitap klasik bir oyunu baz alarak güncel mekanikler ekleyecekmiş. Book of Demons bu adamların yapabileceklerine dair bir ipucu veriyor, bu yüzden kalan kitapları görmeyi de dört gözle bekliyorum.
Book of Demons'ın normal satış fiyatı 40 lira ama bugünlerde Kış İndirimleri başladığı için %25 indirimli olarak 32 liraya satılıyor. Yalnız şöyle bir şey var, elimde oyun için ayrıca %66'lık indirim kuponum var ve bu kupon bildiğim kadarıyla indirimli fiyata etki edecek. Yani bu incelemeyi okuyup da oyunu almak isteyen birine kuponumu vereceğim, sanırım o zaman oyunun fiyatı da 11 lira falan olacak. Hele o fiyata asla kaçırılacak bir oyun değil Book of Demons :)
Artılar:
- Kartondan bozma grafik tarzı çok orijinal
- Seslendirmeleri keyifli
- Oyun sekanslarının ne kadar süreceğine karar verebilmek iyi bir şey
- Boss mantığı ve düşman çeşitliliği gayet iyi
- Çok sayıda iyi düşünülmüş mekanik sunuyor
- Türkçe desteği var
Eksiler:
- Oynanışın büyük kısmı Diablo gibi düşman üzerine tıklamaktan ibaret
- Yalnızca dört yöne ve yalnızca yollar üzerinde hareket edebiliyor olmak kısıtlayıcı
- Yarısından sonra biraz tekrara düşüyor
- Oyunu bitirmek çok uzun sürmüyor
NOT:7.8
Son Karar: Book of Demons, hack & slash türüne farklı bir yaklaşım getirmeye çalışan ve yeni mekanikleri gayet uyum içinde türe yedirmeyi başaran keyifli bir oyun olmuş. Desteklemekte fayda var.
