Hayatınızda bir an bile olsa "Superman bu kadar güçlü de niye kahraman? Ya bu adam kötü olsaydı neler olurdu?" diye düşündüyseniz, bu sorunuza cevap verecek olan bir film geliyor. James Gunn'ın yapımcılığını üstlendiği ve David Yarovesky'nin yönetmenliğini yaptığı Brightburn, 24 Mayıs'ta vizyona girecek. Ne yazık ki ülkemize gelmesi ise yaklaşık 2 ay gecikecek ve biz 19 Temmuz'da bu filmi sinemada izleyebileceğiz.
Filmin son fragmanı yayınlandı, aslında film Macaristan, Lübnan, Singapur gibi ülkelerde 9 Mayıs'tan itibaren gösterilmeye başladı ama Amerika için filmin vizyon tarihi 24 Mayıs olarak belirlenmiş. Yani bu fragman ülkelerinde filmi izleyenler için pek bir anlam ifade etmiyor. Brandon'ın yeni güçlerinden bazılarını da fragmanda görüyoruz, anladığım kadarıyla Brandon telekinetik güçlere de sahip. Fragman diğer fragmanlardan daha da karanlık ve korkutucu olmuş. Film gerçekten çok korkutucu duruyor, bakalım şeytani bir Superman'in tüm potansiyeline tanıklık edebilecek miyiz?
EPIC STORE savunucularına gelsin hocam yapıverin şunun haberini. Shopping Card seçeneği bile olmayan Epic eğer indirimden çok oyun alırsan banlıyor hesabını. Savunmaya devam etsinler.//kotaku.com/epic-games-store-will-block-your-account-if-you-buy-too-1834905266
Epic Storenin yetkilileri bunun sistemlerinin bir sorunu olduğunu ve bu sorunla karşılaşanların düzeltileceğini söylemiş. Bunu düzeltmeye çalışmasalardı dediklerinde haklı olurdun ama bu yeni sayılabilecek bir platform ve bu tarz hataları karalamak için kullanmak saçma. Epic Store'nin olması ve Steamle rekabet etmesi oyuncular için iyi bir şey.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
İki yeni operatör, bolca düzenleme ve daha fazlası
Ubisoft, Rainbow Six Siege'in 4. yılının ikinci operasyonu olacak Operation Phantom Sight'ın detaylarını paylaştı. İki yeni operatör ile genişleyecek karakter seçeneklerine, yenilenen Kafe Dostoyevsky ve pek çok yeni değişiklik eşlik edecek.
Daha önce teaser'ları yayınlanan karakterlerimiz Nokk ve Warden, Operation Phantom Sight ile oyuna ekleniyor. Saldırı timine eklenecek olan Nokk, HEL adı verilen kamuflajı sayesinde kameralara ve oyunculara görünmez olabilecek. Öte yandan standart hareket animasyonu dışında yapacağı her hareket Nokk'un yerinin belli olmasına sebep olacak.
James Bond kadar şık yeni savunma operatörümüz ise Warden oluyor. Glance Smartglasses adı verilen yüksek teknolojili gözlükleri sayesinde Warden, flaş efektlerini ortadan kaldırabiliyor ya da sis içerisinden net bir görüntü alabiliyor. Açık olduğu süre içerisinde içeriye atılan flaşlara karşı da savunma sağlayacak bu gözlükler, hızlıca içeriye giriş yapmak isteyen saldırı timini durdurmanıza yardımcı olacak.
Bu iki yeni karaktere Kafe Dostoyevsky'nin yaşayacağı değişiklikler eşlik ediyor. İlk iki katı yeniden tasarlanan oyunda yeni bomba bölgeleri ve saldırı imkanları da bulunacak. Güncelleme ile birlikte yenilenecek Reverse Friendly Fire sistemine de, yeni rekabetçi harita listesi eşlik edecek.
Operation Phantom Sight, 21 Mayıs'ta test sunucusuna giriş yapacak.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Netflix çevrimiçi yayın servisinde bu yıl içerisinde en çok izlenen filmler belli oldu. Tamamı Netflix Original dediğimiz orijinal Netflix yapımlarından oluşan listede bazı sürpriz isimler de göze çarpıyor.
Analiz firması Jumpshot'ın yayınladığı liste aslında tüm yayın servisleri arasında en çok izlenen filmleri listemiş, ancak 20 filmden oluşan listeye girebilen tek Netflix dışı yapım Hulu'da yayınlanan Fyre Fraud isimli belgesel olunca liste "Netflix'in en çok izlenenlerine" dönüşmüş. Zaten Netflix'in kendi Fyre Festival belgeseli olan Fyre: The Greatest Party That Never Happened, Hulu'daki belgeseli izleyici sayısı bakımından oldukça geride bırakmış durumda.
Siz bu 10 filmden kaç tanesini izlediniz? Ben Netflix dizilerine o kadar dalmışım ki filmlere pek rağbet göstermemişim sanırım. İzlediğim film sayısı sadece 1, o da Bird Box.
Bir önceki yazıda sizlerle 1980 yılını ziyaret etmiş ve her şeyi başlatan Dragster'ın hikayesine yakından bakmıştık. Tarihi boyunca pek çok tartışmaya konu olmuş olsa da Dragster, şu anda içerisinde bulunduğumuz speedrun topluluğunun temellerini atan yegane oyun. Fakat her “spor” dalında olduğu gibi speedrun dünyasının da parlaması için bir yıldıza ihtiyacı vardı. İşte o yıldızı bulmak için bu kez cehennem ile birleşen Mars'a doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
Her şeyi başlatmış olmasa da bu dalın tanınmasını sağlayan ve speedrun dünyasının hala en rekabetçi oyunlarından biri olan Doom, 1993 yılında hayatımıza girdi. Şimdilerde dünyanın en büyük stüdyolarından biri olan id Software, o dönemlerde bu yaratıcı fikri ile belki de PC oyunculuğunun en büyük atılımlarından birini yaptı. Hatta oyun öyle bir efsane haline geldi ki ilk adımda ücretsiz bir yazılım olarak dağıtılan ve 9 bölümden oluşan Doom'un, en az 20 milyon kişi tarafından oynandığı öne sürülüyor. Daha sonra ek iki bölüm ile gelen ve çılgınlığın başlamasına sebep olan Ultimate Doom ise sadece siparişler ile satışa sunulmuştu.
İkinci Viraj: Ultimate Doom
Yakın gelecekte Mars'ı ehlileştirmek isteyen insanoğlu, bu gezegenin kaynaklarını da oldukça dengesiz şekilde kullanmaya başlar. Mars'ın ayları Deimos ve Phobos'ta kazılar yapan Union Aerospace Corporation, farkında olmadan cehenneme açılan bir kapıyı keşfeder. Şimdilerde Doomguy olarak bildiğimiz uzay askerimiz ise bu çılgınlığın ortasında kalır. Fakat karakterimiz kolayca pes etmek yerine eline geçirdiği silahlar ile cehennemden fırlamış yaratıkları geldikleri yere göndermeye yemin eder.
Evet, aslında bu kadar basit Doom'un hikayesi. Fakat oynanış elementleri anlamında oyun dünyasına adeta bir çığır atlattığı gerçek. Yine de oyunun en büyük etkisini, o zamanlar bir fındık boyutlarında olan speedrun dünyası hissetmişti.
Peki neydi Doom'u speedrun dünyası için bu kadar önemli yapan? Aslında bunun birden fazla sebebi var fakat bence en büyük motivasyon, her bölümü bitirmenizin ardından çıkan istatistik ekranı. Eskiden oyunlar tamamen arcade kafasıyla üretildiği için her oyunun bir skor sisteminin olması neredeyse kaçınılmazdı. En anlamsız platform oyunlarında bile çeşitli para birimleri toplayarak “yüksek skor” tabelasına girmeye çalışılırdı. Fakat Doom bunu bir adım öteye taşıyarak istatistik bölümüne bir kronometre eklemişti.
Şu anda kulağa çok basit geliyor olabilir bu mekanik fakat bir bölümü bitirişinizin ardından gördüğünüz süre, en ilkel “rekabet” duygularınızı tetikliyor. Dragster'ın aksine sizi daha iyi sürelere ikna etmeye çalışmayan Doom, bu kadar basit bir değişiklik ile speedrun topluluğunu içine çekmeye başlıyor.
Aslında id Software'in orijinal fikrinin speedrun topluluğu oluşturmak olmadığını da biliyoruz. Hatta yapımcılardan John Romero, verdiği röportajlarda bu durumu istemediklerini sık sık ifade ediyor. Fakat bu kronometrenin oyuncuları daha azimli hale getirdiğini söylemek mümkün.
Speedrun Demo'ları
Doom'un speedrun dünyasında çığır açmasının bir diğer sebebi ise kaydedilebilir demo'ları oldu. O dönemlerin Arcade kabinlerinde sık sık karşılaştığımız bu demo özelliği o güne kadar hiçbir oyunda bulunmuyordu. Hatta bu sebeple eski rekorların pek çoğuna hile karıştığını biliyoruz. Çünkü o dönemler kayıtlar ya çok pahalı VHS sistemler ile yapılıyor ya da kamera ile yakın çekim yapılarak kayıt altına alınıyordu. Fakat Doom'un demo'ları sayesinde speedrun topluluğu böyle devasa bir külfetten kurtulmuş oldu.
Bu demo kayıtları aslında “oyuncuların fantastik hareketlerini paylaşması için” yaptıklarını belirtiyor Romero. Oyuncular bu demo'ları birbirleri ile paylaşmaya başladığında ise bir anda rekabet ortamı oluşuyor. Bu rekabeti en tarafsız şekilde belgelemek isteyen İngiliz bir Doom oyuncusu, efsanevi Compet-n sitesini kuruyor. Yaşını başını almış okuyucularımız bu siteyi çok iyi hatırlayacaktır.
Doom aleminin ilk speedrun veritabanı olarak tanımlanabilecek Compet-n, tüm oyuncuların demo'larını tek bir noktada toplamasına olanak sağlıyor. Yani kendisine şu anda hepimizin takip ettiği speedrun sıralamalarının atası diyebiliriz. Bir İngiliz Doom oyuncusu tarafından kurulan site kısa sürede hem Doom'a hem de speedrun dünyasına olan ilginin yangına dönüşmesine sebep oluyor.
Bu demo'ların günümüzde hala speedrun için kullanıldığını belirtelim. Çünkü demo'lar Doom aleminde artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Hatta ilk dönemlerde oyuncular, demo'larının yanına birer not ekleyerek stratejilerinin detaylarını da paylaşırdı. Yani bu demo'lar hem sürelerin doğruluğunu kanıtlıyor hem de oyuncunun kullandığı stratejileri öğrenmenizi sağlıyordu. Demo'ları kolayca kontrol edebilmemizi sağlayan yazılımlar ise hilecilerin kolayca ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Doom: Tokyo Drift
Doom'un speedrun dünyasının omurgasını oluşturan üç ayaklı yapısının son ayağı ise oyunlardaki hareket anlayışımızı değiştiren “strafing” kavramı. Şu anda rekabetçi oyunların bir kısmında hala kullanılan strafing'in, aslında bir savaş mekaniği olarak geliştirilmiş. Yine Romero'nun paylaştığı bilgilere göre bu hareket sistemi aslında orijinal, yani yazılım olarak dağıtılan, Doom içerisinde bulunmuyormuş. Daha sonra bu sistemi geliştirmeye karar vermiş id Software. Çünkü strafing'in daha çok çoklu oyunculu modlarda kullanılacağına inanıyorlarmış.
Doom'da ulaşabileceğiniz iki adet straferunning "hızı" mevcut: SR40 ve SR50. Bu sistemlerin teknik detaylarına girmeyeceğim fakat ikisinin de basitçe (!) yana ve ileriye aynı anda hareket etmek gibi çılgınca bir şema barındırdığını belirteyim. Bu strafe'ing sistemi yıllar içerisinde Doom speedrun topluluğunun yoğun şekilde hakim olduğu bir sistem haline geliyor. Hatta SR50 isimli ve Doom'da ulaşabileceğiniz maksimum strafe sürati olan sistem, oyunun çıkışından yıllar sonra keşfedilmişti. Hatta bu sayede yıllara direnen pek çok Doom rekoru kırılmıştı.
Doom'un speedrun topluluğunun efsanevi isimlerinden 4shockblast'ın SR50 ile kırdığı rekor.
Bahsetmeden edemeyeceğim bir diğer detay da Doom'un kendi içerisinde challenge'lar barındıran ilk speedrun oyunlarından biri olması. Örneğin meşhur modlar arasında oyunu sadece silah ve berserk moduyla bitirmenizi isteyen Tyson Challenge gibi eğlenceli speedrun kategorileri bulunuyor.
Sırada Ne Var?
Dürüst olayım, aslında bu yazıda Quake'e de değinmek istiyordum fakat burada yazdığım her şey Quake için de geçerli. Bu sebeple bunun yerine daha da önemli ve yine hala rekabetin döndüğü bir oyuna yolculuğa çıkacağız önümüzdeki yazıda. Üçüncü virajda, Nintendo'nun büyülü dünyasına giriş yapıyoruz.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Bir önceki yazıda sizlerle 1980 yılını ziyaret etmiş ve her şeyi başlatan Dragster'ın hikayesine yakından bakmıştık. Tarihi boyunca pek çok tartışmaya konu olmuş olsa da Dragster, şu anda içerisinde bulunduğumuz speedrun topluluğunun temellerini atan yegane oyun. Fakat her “spor” dalında olduğu gibi speedrun dünyasının da parlaması için bir yıldıza ihtiyacı vardı. İşte o yıldızı bulmak için bu kez cehennem ile birleşen Mars'a doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
Her şeyi başlatmış olmasa da bu dalın tanınmasını sağlayan ve speedrun dünyasının hala en rekabetçi oyunlarından biri olan Doom, 1993 yılında hayatımıza girdi. Şimdilerde dünyanın en büyük stüdyolarından biri olan id Software, o dönemlerde bu yaratıcı fikri ile belki de PC oyunculuğunun en büyük atılımlarından birini yaptı. Hatta oyun öyle bir efsane haline geldi ki ilk adımda ücretsiz bir yazılım olarak dağıtılan ve 9 bölümden oluşan Doom'un, en az 20 milyon kişi tarafından oynandığı öne sürülüyor. Daha sonra ek iki bölüm ile gelen ve çılgınlığın başlamasına sebep olan Ultimate Doom ise sadece siparişler ile satışa sunulmuştu.
İkinci Viraj: Ultimate Doom
Yakın gelecekte Mars'ı ehlileştirmek isteyen insanoğlu, bu gezegenin kaynaklarını da oldukça dengesiz şekilde kullanmaya başlar. Mars'ın ayları Deimos ve Phobos'ta kazılar yapan Union Aerospace Corporation, farkında olmadan cehenneme açılan bir kapıyı keşfeder. Şimdilerde Doomguy olarak bildiğimiz uzay askerimiz ise bu çılgınlığın ortasında kalır. Fakat karakterimiz kolayca pes etmek yerine eline geçirdiği silahlar ile cehennemden fırlamış yaratıkları geldikleri yere göndermeye yemin eder.
Evet, aslında bu kadar basit Doom'un hikayesi. Fakat oynanış elementleri anlamında oyun dünyasına adeta bir çığır atlattığı gerçek. Yine de oyunun en büyük etkisini, o zamanlar bir fındık boyutlarında olan speedrun dünyası hissetmişti.
Peki neydi Doom'u speedrun dünyası için bu kadar önemli yapan? Aslında bunun birden fazla sebebi var fakat bence en büyük motivasyon, her bölümü bitirmenizin ardından çıkan istatistik ekranı. Eskiden oyunlar tamamen arcade kafasıyla üretildiği için her oyunun bir skor sisteminin olması neredeyse kaçınılmazdı. En anlamsız platform oyunlarında bile çeşitli para birimleri toplayarak “yüksek skor” tabelasına girmeye çalışılırdı. Fakat Doom bunu bir adım öteye taşıyarak istatistik bölümüne bir kronometre eklemişti.
Şu anda kulağa çok basit geliyor olabilir bu mekanik fakat bir bölümü bitirişinizin ardından gördüğünüz süre, en ilkel “rekabet” duygularınızı tetikliyor. Dragster'ın aksine sizi daha iyi sürelere ikna etmeye çalışmayan Doom, bu kadar basit bir değişiklik ile speedrun topluluğunu içine çekmeye başlıyor.
Aslında id Software'in orijinal fikrinin speedrun topluluğu oluşturmak olmadığını da biliyoruz. Hatta yapımcılardan John Romero, verdiği röportajlarda bu durumu istemediklerini sık sık ifade ediyor. Fakat bu kronometrenin oyuncuları daha azimli hale getirdiğini söylemek mümkün.
Speedrun Demo'ları
Doom'un speedrun dünyasında çığır açmasının bir diğer sebebi ise kaydedilebilir demo'ları oldu. O dönemlerin Arcade kabinlerinde sık sık karşılaştığımız bu demo özelliği o güne kadar hiçbir oyunda bulunmuyordu. Hatta bu sebeple eski rekorların pek çoğuna hile karıştığını biliyoruz. Çünkü o dönemler kayıtlar ya çok pahalı VHS sistemler ile yapılıyor ya da kamera ile yakın çekim yapılarak kayıt altına alınıyordu. Fakat Doom'un demo'ları sayesinde speedrun topluluğu böyle devasa bir külfetten kurtulmuş oldu.
Bu demo kayıtları aslında “oyuncuların fantastik hareketlerini paylaşması için” yaptıklarını belirtiyor Romero. Oyuncular bu demo'ları birbirleri ile paylaşmaya başladığında ise bir anda rekabet ortamı oluşuyor. Bu rekabeti en tarafsız şekilde belgelemek isteyen İngiliz bir Doom oyuncusu, efsanevi Compet-n sitesini kuruyor. Yaşını başını almış okuyucularımız bu siteyi çok iyi hatırlayacaktır.
Doom aleminin ilk speedrun veritabanı olarak tanımlanabilecek Compet-n, tüm oyuncuların demo'larını tek bir noktada toplamasına olanak sağlıyor. Yani kendisine şu anda hepimizin takip ettiği speedrun sıralamalarının atası diyebiliriz. Bir İngiliz Doom oyuncusu tarafından kurulan site kısa sürede hem Doom'a hem de speedrun dünyasına olan ilginin yangına dönüşmesine sebep oluyor.
Bu demo'ların günümüzde hala speedrun için kullanıldığını belirtelim. Çünkü demo'lar Doom aleminde artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Hatta ilk dönemlerde oyuncular, demo'larının yanına birer not ekleyerek stratejilerinin detaylarını da paylaşırdı. Yani bu demo'lar hem sürelerin doğruluğunu kanıtlıyor hem de oyuncunun kullandığı stratejileri öğrenmenizi sağlıyordu. Demo'ları kolayca kontrol edebilmemizi sağlayan yazılımlar ise hilecilerin kolayca ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Doom: Tokyo Drift
Doom'un speedrun dünyasının omurgasını oluşturan üç ayaklı yapısının son ayağı ise oyunlardaki hareket anlayışımızı değiştiren “strafing” kavramı. Şu anda rekabetçi oyunların bir kısmında hala kullanılan strafing'in, aslında bir savaş mekaniği olarak geliştirilmiş. Yine Romero'nun paylaştığı bilgilere göre bu hareket sistemi aslında orijinal, yani yazılım olarak dağıtılan, Doom içerisinde bulunmuyormuş. Daha sonra bu sistemi geliştirmeye karar vermiş id Software. Çünkü strafing'in daha çok çoklu oyunculu modlarda kullanılacağına inanıyorlarmış.
Doom'da ulaşabileceğiniz iki adet straferunning "hızı" mevcut: SR40 ve SR50. Bu sistemlerin teknik detaylarına girmeyeceğim fakat ikisinin de basitçe (!) yana ve ileriye aynı anda hareket etmek gibi çılgınca bir şema barındırdığını belirteyim. Bu strafe'ing sistemi yıllar içerisinde Doom speedrun topluluğunun yoğun şekilde hakim olduğu bir sistem haline geliyor. Hatta SR50 isimli ve Doom'da ulaşabileceğiniz maksimum strafe sürati olan sistem, oyunun çıkışından yıllar sonra keşfedilmişti. Hatta bu sayede yıllara direnen pek çok Doom rekoru kırılmıştı.
Doom'un speedrun topluluğunun efsanevi isimlerinden 4shockblast'ın SR50 ile kırdığı rekor.
Bahsetmeden edemeyeceğim bir diğer detay da Doom'un kendi içerisinde challenge'lar barındıran ilk speedrun oyunlarından biri olması. Örneğin meşhur modlar arasında oyunu sadece silah ve berserk moduyla bitirmenizi isteyen Tyson Challenge gibi eğlenceli speedrun kategorileri bulunuyor.
Sırada Ne Var?
Dürüst olayım, aslında bu yazıda Quake'e de değinmek istiyordum fakat burada yazdığım her şey Quake için de geçerli. Bu sebeple bunun yerine daha da önemli ve yine hala rekabetin döndüğü bir oyuna yolculuğa çıkacağız önümüzdeki yazıda. Üçüncü virajda, Nintendo'nun büyülü dünyasına giriş yapıyoruz.
İki yeni operatör, bolca düzenleme ve daha fazlası
Ubisoft, Rainbow Six Siege'in 4. yılının ikinci operasyonu olacak Operation Phantom Sight'ın detaylarını paylaştı. İki yeni operatör ile genişleyecek karakter seçeneklerine, yenilenen Kafe Dostoyevsky ve pek çok yeni değişiklik eşlik edecek.
Daha önce teaser'ları yayınlanan karakterlerimiz Nokk ve Warden, Operation Phantom Sight ile oyuna ekleniyor. Saldırı timine eklenecek olan Nokk, HEL adı verilen kamuflajı sayesinde kameralara ve oyunculara görünmez olabilecek. Öte yandan standart hareket animasyonu dışında yapacağı her hareket Nokk'un yerinin belli olmasına sebep olacak.
James Bond kadar şık yeni savunma operatörümüz ise Warden oluyor. Glance Smartglasses adı verilen yüksek teknolojili gözlükleri sayesinde Warden, flaş efektlerini ortadan kaldırabiliyor ya da sis içerisinden net bir görüntü alabiliyor. Açık olduğu süre içerisinde içeriye atılan flaşlara karşı da savunma sağlayacak bu gözlükler, hızlıca içeriye giriş yapmak isteyen saldırı timini durdurmanıza yardımcı olacak.
Bu iki yeni karaktere Kafe Dostoyevsky'nin yaşayacağı değişiklikler eşlik ediyor. İlk iki katı yeniden tasarlanan oyunda yeni bomba bölgeleri ve saldırı imkanları da bulunacak. Güncelleme ile birlikte yenilenecek Reverse Friendly Fire sistemine de, yeni rekabetçi harita listesi eşlik edecek.
Operation Phantom Sight, 21 Mayıs'ta test sunucusuna giriş yapacak.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Bir önceki yazıda sizlerle 1980 yılını ziyaret etmiş ve her şeyi başlatan Dragster'ın hikayesine yakından bakmıştık. Tarihi boyunca pek çok tartışmaya konu olmuş olsa da Dragster, şu anda içerisinde bulunduğumuz speedrun topluluğunun temellerini atan yegane oyun. Fakat her “spor” dalında olduğu gibi speedrun dünyasının da parlaması için bir yıldıza ihtiyacı vardı. İşte o yıldızı bulmak için bu kez cehennem ile birleşen Mars'a doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
Her şeyi başlatmış olmasa da bu dalın tanınmasını sağlayan ve speedrun dünyasının hala en rekabetçi oyunlarından biri olan Doom, 1993 yılında hayatımıza girdi. Şimdilerde dünyanın en büyük stüdyolarından biri olan id Software, o dönemlerde bu yaratıcı fikri ile belki de PC oyunculuğunun en büyük atılımlarından birini yaptı. Hatta oyun öyle bir efsane haline geldi ki ilk adımda ücretsiz bir yazılım olarak dağıtılan ve 9 bölümden oluşan Doom'un, en az 20 milyon kişi tarafından oynandığı öne sürülüyor. Daha sonra ek iki bölüm ile gelen ve çılgınlığın başlamasına sebep olan Ultimate Doom ise sadece siparişler ile satışa sunulmuştu.
İkinci Viraj: Ultimate Doom
Yakın gelecekte Mars'ı ehlileştirmek isteyen insanoğlu, bu gezegenin kaynaklarını da oldukça dengesiz şekilde kullanmaya başlar. Mars'ın ayları Deimos ve Phobos'ta kazılar yapan Union Aerospace Corporation, farkında olmadan cehenneme açılan bir kapıyı keşfeder. Şimdilerde Doomguy olarak bildiğimiz uzay askerimiz ise bu çılgınlığın ortasında kalır. Fakat karakterimiz kolayca pes etmek yerine eline geçirdiği silahlar ile cehennemden fırlamış yaratıkları geldikleri yere göndermeye yemin eder.
Evet, aslında bu kadar basit Doom'un hikayesi. Fakat oynanış elementleri anlamında oyun dünyasına adeta bir çığır atlattığı gerçek. Yine de oyunun en büyük etkisini, o zamanlar bir fındık boyutlarında olan speedrun dünyası hissetmişti.
Peki neydi Doom'u speedrun dünyası için bu kadar önemli yapan? Aslında bunun birden fazla sebebi var fakat bence en büyük motivasyon, her bölümü bitirmenizin ardından çıkan istatistik ekranı. Eskiden oyunlar tamamen arcade kafasıyla üretildiği için her oyunun bir skor sisteminin olması neredeyse kaçınılmazdı. En anlamsız platform oyunlarında bile çeşitli para birimleri toplayarak “yüksek skor” tabelasına girmeye çalışılırdı. Fakat Doom bunu bir adım öteye taşıyarak istatistik bölümüne bir kronometre eklemişti.
Şu anda kulağa çok basit geliyor olabilir bu mekanik fakat bir bölümü bitirişinizin ardından gördüğünüz süre, en ilkel “rekabet” duygularınızı tetikliyor. Dragster'ın aksine sizi daha iyi sürelere ikna etmeye çalışmayan Doom, bu kadar basit bir değişiklik ile speedrun topluluğunu içine çekmeye başlıyor.
Aslında id Software'in orijinal fikrinin speedrun topluluğu oluşturmak olmadığını da biliyoruz. Hatta yapımcılardan John Romero, verdiği röportajlarda bu durumu istemediklerini sık sık ifade ediyor. Fakat bu kronometrenin oyuncuları daha azimli hale getirdiğini söylemek mümkün.
Speedrun Demo'ları
Doom'un speedrun dünyasında çığır açmasının bir diğer sebebi ise kaydedilebilir demo'ları oldu. O dönemlerin Arcade kabinlerinde sık sık karşılaştığımız bu demo özelliği o güne kadar hiçbir oyunda bulunmuyordu. Hatta bu sebeple eski rekorların pek çoğuna hile karıştığını biliyoruz. Çünkü o dönemler kayıtlar ya çok pahalı VHS sistemler ile yapılıyor ya da kamera ile yakın çekim yapılarak kayıt altına alınıyordu. Fakat Doom'un demo'ları sayesinde speedrun topluluğu böyle devasa bir külfetten kurtulmuş oldu.
Bu demo kayıtları aslında “oyuncuların fantastik hareketlerini paylaşması için” yaptıklarını belirtiyor Romero. Oyuncular bu demo'ları birbirleri ile paylaşmaya başladığında ise bir anda rekabet ortamı oluşuyor. Bu rekabeti en tarafsız şekilde belgelemek isteyen İngiliz bir Doom oyuncusu, efsanevi Compet-n sitesini kuruyor. Yaşını başını almış okuyucularımız bu siteyi çok iyi hatırlayacaktır.
Doom aleminin ilk speedrun veritabanı olarak tanımlanabilecek Compet-n, tüm oyuncuların demo'larını tek bir noktada toplamasına olanak sağlıyor. Yani kendisine şu anda hepimizin takip ettiği speedrun sıralamalarının atası diyebiliriz. Bir İngiliz Doom oyuncusu tarafından kurulan site kısa sürede hem Doom'a hem de speedrun dünyasına olan ilginin yangına dönüşmesine sebep oluyor.
Bu demo'ların günümüzde hala speedrun için kullanıldığını belirtelim. Çünkü demo'lar Doom aleminde artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Hatta ilk dönemlerde oyuncular, demo'larının yanına birer not ekleyerek stratejilerinin detaylarını da paylaşırdı. Yani bu demo'lar hem sürelerin doğruluğunu kanıtlıyor hem de oyuncunun kullandığı stratejileri öğrenmenizi sağlıyordu. Demo'ları kolayca kontrol edebilmemizi sağlayan yazılımlar ise hilecilerin kolayca ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Doom: Tokyo Drift
Doom'un speedrun dünyasının omurgasını oluşturan üç ayaklı yapısının son ayağı ise oyunlardaki hareket anlayışımızı değiştiren “strafing” kavramı. Şu anda rekabetçi oyunların bir kısmında hala kullanılan strafing'in, aslında bir savaş mekaniği olarak geliştirilmiş. Yine Romero'nun paylaştığı bilgilere göre bu hareket sistemi aslında orijinal, yani yazılım olarak dağıtılan, Doom içerisinde bulunmuyormuş. Daha sonra bu sistemi geliştirmeye karar vermiş id Software. Çünkü strafing'in daha çok çoklu oyunculu modlarda kullanılacağına inanıyorlarmış.
Doom'da ulaşabileceğiniz iki adet straferunning "hızı" mevcut: SR40 ve SR50. Bu sistemlerin teknik detaylarına girmeyeceğim fakat ikisinin de basitçe (!) yana ve ileriye aynı anda hareket etmek gibi çılgınca bir şema barındırdığını belirteyim. Bu strafe'ing sistemi yıllar içerisinde Doom speedrun topluluğunun yoğun şekilde hakim olduğu bir sistem haline geliyor. Hatta SR50 isimli ve Doom'da ulaşabileceğiniz maksimum strafe sürati olan sistem, oyunun çıkışından yıllar sonra keşfedilmişti. Hatta bu sayede yıllara direnen pek çok Doom rekoru kırılmıştı.
Doom'un speedrun topluluğunun efsanevi isimlerinden 4shockblast'ın SR50 ile kırdığı rekor.
Bahsetmeden edemeyeceğim bir diğer detay da Doom'un kendi içerisinde challenge'lar barındıran ilk speedrun oyunlarından biri olması. Örneğin meşhur modlar arasında oyunu sadece silah ve berserk moduyla bitirmenizi isteyen Tyson Challenge gibi eğlenceli speedrun kategorileri bulunuyor.
Sırada Ne Var?
Dürüst olayım, aslında bu yazıda Quake'e de değinmek istiyordum fakat burada yazdığım her şey Quake için de geçerli. Bu sebeple bunun yerine daha da önemli ve yine hala rekabetin döndüğü bir oyuna yolculuğa çıkacağız önümüzdeki yazıda. Üçüncü virajda, Nintendo'nun büyülü dünyasına giriş yapıyoruz.
İki yeni operatör, bolca düzenleme ve daha fazlası
Ubisoft, Rainbow Six Siege'in 4. yılının ikinci operasyonu olacak Operation Phantom Sight'ın detaylarını paylaştı. İki yeni operatör ile genişleyecek karakter seçeneklerine, yenilenen Kafe Dostoyevsky ve pek çok yeni değişiklik eşlik edecek.
Daha önce teaser'ları yayınlanan karakterlerimiz Nokk ve Warden, Operation Phantom Sight ile oyuna ekleniyor. Saldırı timine eklenecek olan Nokk, HEL adı verilen kamuflajı sayesinde kameralara ve oyunculara görünmez olabilecek. Öte yandan standart hareket animasyonu dışında yapacağı her hareket Nokk'un yerinin belli olmasına sebep olacak.
James Bond kadar şık yeni savunma operatörümüz ise Warden oluyor. Glance Smartglasses adı verilen yüksek teknolojili gözlükleri sayesinde Warden, flaş efektlerini ortadan kaldırabiliyor ya da sis içerisinden net bir görüntü alabiliyor. Açık olduğu süre içerisinde içeriye atılan flaşlara karşı da savunma sağlayacak bu gözlükler, hızlıca içeriye giriş yapmak isteyen saldırı timini durdurmanıza yardımcı olacak.
Bu iki yeni karaktere Kafe Dostoyevsky'nin yaşayacağı değişiklikler eşlik ediyor. İlk iki katı yeniden tasarlanan oyunda yeni bomba bölgeleri ve saldırı imkanları da bulunacak. Güncelleme ile birlikte yenilenecek Reverse Friendly Fire sistemine de, yeni rekabetçi harita listesi eşlik edecek.
Operation Phantom Sight, 21 Mayıs'ta test sunucusuna giriş yapacak.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Bir önceki yazıda sizlerle 1980 yılını ziyaret etmiş ve her şeyi başlatan Dragster'ın hikayesine yakından bakmıştık. Tarihi boyunca pek çok tartışmaya konu olmuş olsa da Dragster, şu anda içerisinde bulunduğumuz speedrun topluluğunun temellerini atan yegane oyun. Fakat her “spor” dalında olduğu gibi speedrun dünyasının da parlaması için bir yıldıza ihtiyacı vardı. İşte o yıldızı bulmak için bu kez cehennem ile birleşen Mars'a doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.
Her şeyi başlatmış olmasa da bu dalın tanınmasını sağlayan ve speedrun dünyasının hala en rekabetçi oyunlarından biri olan Doom, 1993 yılında hayatımıza girdi. Şimdilerde dünyanın en büyük stüdyolarından biri olan id Software, o dönemlerde bu yaratıcı fikri ile belki de PC oyunculuğunun en büyük atılımlarından birini yaptı. Hatta oyun öyle bir efsane haline geldi ki ilk adımda ücretsiz bir yazılım olarak dağıtılan ve 9 bölümden oluşan Doom'un, en az 20 milyon kişi tarafından oynandığı öne sürülüyor. Daha sonra ek iki bölüm ile gelen ve çılgınlığın başlamasına sebep olan Ultimate Doom ise sadece siparişler ile satışa sunulmuştu.
İkinci Viraj: Ultimate Doom
Yakın gelecekte Mars'ı ehlileştirmek isteyen insanoğlu, bu gezegenin kaynaklarını da oldukça dengesiz şekilde kullanmaya başlar. Mars'ın ayları Deimos ve Phobos'ta kazılar yapan Union Aerospace Corporation, farkında olmadan cehenneme açılan bir kapıyı keşfeder. Şimdilerde Doomguy olarak bildiğimiz uzay askerimiz ise bu çılgınlığın ortasında kalır. Fakat karakterimiz kolayca pes etmek yerine eline geçirdiği silahlar ile cehennemden fırlamış yaratıkları geldikleri yere göndermeye yemin eder.
Evet, aslında bu kadar basit Doom'un hikayesi. Fakat oynanış elementleri anlamında oyun dünyasına adeta bir çığır atlattığı gerçek. Yine de oyunun en büyük etkisini, o zamanlar bir fındık boyutlarında olan speedrun dünyası hissetmişti.
Peki neydi Doom'u speedrun dünyası için bu kadar önemli yapan? Aslında bunun birden fazla sebebi var fakat bence en büyük motivasyon, her bölümü bitirmenizin ardından çıkan istatistik ekranı. Eskiden oyunlar tamamen arcade kafasıyla üretildiği için her oyunun bir skor sisteminin olması neredeyse kaçınılmazdı. En anlamsız platform oyunlarında bile çeşitli para birimleri toplayarak “yüksek skor” tabelasına girmeye çalışılırdı. Fakat Doom bunu bir adım öteye taşıyarak istatistik bölümüne bir kronometre eklemişti.
Şu anda kulağa çok basit geliyor olabilir bu mekanik fakat bir bölümü bitirişinizin ardından gördüğünüz süre, en ilkel “rekabet” duygularınızı tetikliyor. Dragster'ın aksine sizi daha iyi sürelere ikna etmeye çalışmayan Doom, bu kadar basit bir değişiklik ile speedrun topluluğunu içine çekmeye başlıyor.
Aslında id Software'in orijinal fikrinin speedrun topluluğu oluşturmak olmadığını da biliyoruz. Hatta yapımcılardan John Romero, verdiği röportajlarda bu durumu istemediklerini sık sık ifade ediyor. Fakat bu kronometrenin oyuncuları daha azimli hale getirdiğini söylemek mümkün.
Speedrun Demo'ları
Doom'un speedrun dünyasında çığır açmasının bir diğer sebebi ise kaydedilebilir demo'ları oldu. O dönemlerin Arcade kabinlerinde sık sık karşılaştığımız bu demo özelliği o güne kadar hiçbir oyunda bulunmuyordu. Hatta bu sebeple eski rekorların pek çoğuna hile karıştığını biliyoruz. Çünkü o dönemler kayıtlar ya çok pahalı VHS sistemler ile yapılıyor ya da kamera ile yakın çekim yapılarak kayıt altına alınıyordu. Fakat Doom'un demo'ları sayesinde speedrun topluluğu böyle devasa bir külfetten kurtulmuş oldu.
Bu demo kayıtları aslında “oyuncuların fantastik hareketlerini paylaşması için” yaptıklarını belirtiyor Romero. Oyuncular bu demo'ları birbirleri ile paylaşmaya başladığında ise bir anda rekabet ortamı oluşuyor. Bu rekabeti en tarafsız şekilde belgelemek isteyen İngiliz bir Doom oyuncusu, efsanevi Compet-n sitesini kuruyor. Yaşını başını almış okuyucularımız bu siteyi çok iyi hatırlayacaktır.
Doom aleminin ilk speedrun veritabanı olarak tanımlanabilecek Compet-n, tüm oyuncuların demo'larını tek bir noktada toplamasına olanak sağlıyor. Yani kendisine şu anda hepimizin takip ettiği speedrun sıralamalarının atası diyebiliriz. Bir İngiliz Doom oyuncusu tarafından kurulan site kısa sürede hem Doom'a hem de speedrun dünyasına olan ilginin yangına dönüşmesine sebep oluyor.
Bu demo'ların günümüzde hala speedrun için kullanıldığını belirtelim. Çünkü demo'lar Doom aleminde artık bir gelenek haline dönüşmüş durumda. Hatta ilk dönemlerde oyuncular, demo'larının yanına birer not ekleyerek stratejilerinin detaylarını da paylaşırdı. Yani bu demo'lar hem sürelerin doğruluğunu kanıtlıyor hem de oyuncunun kullandığı stratejileri öğrenmenizi sağlıyordu. Demo'ları kolayca kontrol edebilmemizi sağlayan yazılımlar ise hilecilerin kolayca ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Doom: Tokyo Drift
Doom'un speedrun dünyasının omurgasını oluşturan üç ayaklı yapısının son ayağı ise oyunlardaki hareket anlayışımızı değiştiren “strafing” kavramı. Şu anda rekabetçi oyunların bir kısmında hala kullanılan strafing'in, aslında bir savaş mekaniği olarak geliştirilmiş. Yine Romero'nun paylaştığı bilgilere göre bu hareket sistemi aslında orijinal, yani yazılım olarak dağıtılan, Doom içerisinde bulunmuyormuş. Daha sonra bu sistemi geliştirmeye karar vermiş id Software. Çünkü strafing'in daha çok çoklu oyunculu modlarda kullanılacağına inanıyorlarmış.
Doom'da ulaşabileceğiniz iki adet straferunning "hızı" mevcut: SR40 ve SR50. Bu sistemlerin teknik detaylarına girmeyeceğim fakat ikisinin de basitçe (!) yana ve ileriye aynı anda hareket etmek gibi çılgınca bir şema barındırdığını belirteyim. Bu strafe'ing sistemi yıllar içerisinde Doom speedrun topluluğunun yoğun şekilde hakim olduğu bir sistem haline geliyor. Hatta SR50 isimli ve Doom'da ulaşabileceğiniz maksimum strafe sürati olan sistem, oyunun çıkışından yıllar sonra keşfedilmişti. Hatta bu sayede yıllara direnen pek çok Doom rekoru kırılmıştı.
Doom'un speedrun topluluğunun efsanevi isimlerinden 4shockblast'ın SR50 ile kırdığı rekor.
Bahsetmeden edemeyeceğim bir diğer detay da Doom'un kendi içerisinde challenge'lar barındıran ilk speedrun oyunlarından biri olması. Örneğin meşhur modlar arasında oyunu sadece silah ve berserk moduyla bitirmenizi isteyen Tyson Challenge gibi eğlenceli speedrun kategorileri bulunuyor.
Sırada Ne Var?
Dürüst olayım, aslında bu yazıda Quake'e de değinmek istiyordum fakat burada yazdığım her şey Quake için de geçerli. Bu sebeple bunun yerine daha da önemli ve yine hala rekabetin döndüğü bir oyuna yolculuğa çıkacağız önümüzdeki yazıda. Üçüncü virajda, Nintendo'nun büyülü dünyasına giriş yapıyoruz.
İki yeni operatör, bolca düzenleme ve daha fazlası
Ubisoft, Rainbow Six Siege'in 4. yılının ikinci operasyonu olacak Operation Phantom Sight'ın detaylarını paylaştı. İki yeni operatör ile genişleyecek karakter seçeneklerine, yenilenen Kafe Dostoyevsky ve pek çok yeni değişiklik eşlik edecek.
Daha önce teaser'ları yayınlanan karakterlerimiz Nokk ve Warden, Operation Phantom Sight ile oyuna ekleniyor. Saldırı timine eklenecek olan Nokk, HEL adı verilen kamuflajı sayesinde kameralara ve oyunculara görünmez olabilecek. Öte yandan standart hareket animasyonu dışında yapacağı her hareket Nokk'un yerinin belli olmasına sebep olacak.
James Bond kadar şık yeni savunma operatörümüz ise Warden oluyor. Glance Smartglasses adı verilen yüksek teknolojili gözlükleri sayesinde Warden, flaş efektlerini ortadan kaldırabiliyor ya da sis içerisinden net bir görüntü alabiliyor. Açık olduğu süre içerisinde içeriye atılan flaşlara karşı da savunma sağlayacak bu gözlükler, hızlıca içeriye giriş yapmak isteyen saldırı timini durdurmanıza yardımcı olacak.
Bu iki yeni karaktere Kafe Dostoyevsky'nin yaşayacağı değişiklikler eşlik ediyor. İlk iki katı yeniden tasarlanan oyunda yeni bomba bölgeleri ve saldırı imkanları da bulunacak. Güncelleme ile birlikte yenilenecek Reverse Friendly Fire sistemine de, yeni rekabetçi harita listesi eşlik edecek.
Operation Phantom Sight, 21 Mayıs'ta test sunucusuna giriş yapacak.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Netflix çevrimiçi yayın servisinde bu yıl içerisinde en çok izlenen filmler belli oldu. Tamamı Netflix Original dediğimiz orijinal Netflix yapımlarından oluşan listede bazı sürpriz isimler de göze çarpıyor.
Analiz firması Jumpshot'ın yayınladığı liste aslında tüm yayın servisleri arasında en çok izlenen filmleri listemiş, ancak 20 filmden oluşan listeye girebilen tek Netflix dışı yapım Hulu'da yayınlanan Fyre Fraud isimli belgesel olunca liste "Netflix'in en çok izlenenlerine" dönüşmüş. Zaten Netflix'in kendi Fyre Festival belgeseli olan Fyre: The Greatest Party That Never Happened, Hulu'daki belgeseli izleyici sayısı bakımından oldukça geride bırakmış durumda.
Siz bu 10 filmden kaç tanesini izlediniz? Ben Netflix dizilerine o kadar dalmışım ki filmlere pek rağbet göstermemişim sanırım. İzlediğim film sayısı sadece 1, o da Bird Box.
İki yeni operatör, bolca düzenleme ve daha fazlası
Ubisoft, Rainbow Six Siege'in 4. yılının ikinci operasyonu olacak Operation Phantom Sight'ın detaylarını paylaştı. İki yeni operatör ile genişleyecek karakter seçeneklerine, yenilenen Kafe Dostoyevsky ve pek çok yeni değişiklik eşlik edecek.
Daha önce teaser'ları yayınlanan karakterlerimiz Nokk ve Warden, Operation Phantom Sight ile oyuna ekleniyor. Saldırı timine eklenecek olan Nokk, HEL adı verilen kamuflajı sayesinde kameralara ve oyunculara görünmez olabilecek. Öte yandan standart hareket animasyonu dışında yapacağı her hareket Nokk'un yerinin belli olmasına sebep olacak.
James Bond kadar şık yeni savunma operatörümüz ise Warden oluyor. Glance Smartglasses adı verilen yüksek teknolojili gözlükleri sayesinde Warden, flaş efektlerini ortadan kaldırabiliyor ya da sis içerisinden net bir görüntü alabiliyor. Açık olduğu süre içerisinde içeriye atılan flaşlara karşı da savunma sağlayacak bu gözlükler, hızlıca içeriye giriş yapmak isteyen saldırı timini durdurmanıza yardımcı olacak.
Bu iki yeni karaktere Kafe Dostoyevsky'nin yaşayacağı değişiklikler eşlik ediyor. İlk iki katı yeniden tasarlanan oyunda yeni bomba bölgeleri ve saldırı imkanları da bulunacak. Güncelleme ile birlikte yenilenecek Reverse Friendly Fire sistemine de, yeni rekabetçi harita listesi eşlik edecek.
Operation Phantom Sight, 21 Mayıs'ta test sunucusuna giriş yapacak.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Netflix çevrimiçi yayın servisinde bu yıl içerisinde en çok izlenen filmler belli oldu. Tamamı Netflix Original dediğimiz orijinal Netflix yapımlarından oluşan listede bazı sürpriz isimler de göze çarpıyor.
Analiz firması Jumpshot'ın yayınladığı liste aslında tüm yayın servisleri arasında en çok izlenen filmleri listemiş, ancak 20 filmden oluşan listeye girebilen tek Netflix dışı yapım Hulu'da yayınlanan Fyre Fraud isimli belgesel olunca liste "Netflix'in en çok izlenenlerine" dönüşmüş. Zaten Netflix'in kendi Fyre Festival belgeseli olan Fyre: The Greatest Party That Never Happened, Hulu'daki belgeseli izleyici sayısı bakımından oldukça geride bırakmış durumda.
Siz bu 10 filmden kaç tanesini izlediniz? Ben Netflix dizilerine o kadar dalmışım ki filmlere pek rağbet göstermemişim sanırım. İzlediğim film sayısı sadece 1, o da Bird Box.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Netflix çevrimiçi yayın servisinde bu yıl içerisinde en çok izlenen filmler belli oldu. Tamamı Netflix Original dediğimiz orijinal Netflix yapımlarından oluşan listede bazı sürpriz isimler de göze çarpıyor.
Analiz firması Jumpshot'ın yayınladığı liste aslında tüm yayın servisleri arasında en çok izlenen filmleri listemiş, ancak 20 filmden oluşan listeye girebilen tek Netflix dışı yapım Hulu'da yayınlanan Fyre Fraud isimli belgesel olunca liste "Netflix'in en çok izlenenlerine" dönüşmüş. Zaten Netflix'in kendi Fyre Festival belgeseli olan Fyre: The Greatest Party That Never Happened, Hulu'daki belgeseli izleyici sayısı bakımından oldukça geride bırakmış durumda.
Siz bu 10 filmden kaç tanesini izlediniz? Ben Netflix dizilerine o kadar dalmışım ki filmlere pek rağbet göstermemişim sanırım. İzlediğim film sayısı sadece 1, o da Bird Box.
İki yeni operatör, bolca düzenleme ve daha fazlası
Ubisoft, Rainbow Six Siege'in 4. yılının ikinci operasyonu olacak Operation Phantom Sight'ın detaylarını paylaştı. İki yeni operatör ile genişleyecek karakter seçeneklerine, yenilenen Kafe Dostoyevsky ve pek çok yeni değişiklik eşlik edecek.
Daha önce teaser'ları yayınlanan karakterlerimiz Nokk ve Warden, Operation Phantom Sight ile oyuna ekleniyor. Saldırı timine eklenecek olan Nokk, HEL adı verilen kamuflajı sayesinde kameralara ve oyunculara görünmez olabilecek. Öte yandan standart hareket animasyonu dışında yapacağı her hareket Nokk'un yerinin belli olmasına sebep olacak.
James Bond kadar şık yeni savunma operatörümüz ise Warden oluyor. Glance Smartglasses adı verilen yüksek teknolojili gözlükleri sayesinde Warden, flaş efektlerini ortadan kaldırabiliyor ya da sis içerisinden net bir görüntü alabiliyor. Açık olduğu süre içerisinde içeriye atılan flaşlara karşı da savunma sağlayacak bu gözlükler, hızlıca içeriye giriş yapmak isteyen saldırı timini durdurmanıza yardımcı olacak.
Bu iki yeni karaktere Kafe Dostoyevsky'nin yaşayacağı değişiklikler eşlik ediyor. İlk iki katı yeniden tasarlanan oyunda yeni bomba bölgeleri ve saldırı imkanları da bulunacak. Güncelleme ile birlikte yenilenecek Reverse Friendly Fire sistemine de, yeni rekabetçi harita listesi eşlik edecek.
Operation Phantom Sight, 21 Mayıs'ta test sunucusuna giriş yapacak.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
İki yeni operatör, bolca düzenleme ve daha fazlası
Ubisoft, Rainbow Six Siege'in 4. yılının ikinci operasyonu olacak Operation Phantom Sight'ın detaylarını paylaştı. İki yeni operatör ile genişleyecek karakter seçeneklerine, yenilenen Kafe Dostoyevsky ve pek çok yeni değişiklik eşlik edecek.
Daha önce teaser'ları yayınlanan karakterlerimiz Nokk ve Warden, Operation Phantom Sight ile oyuna ekleniyor. Saldırı timine eklenecek olan Nokk, HEL adı verilen kamuflajı sayesinde kameralara ve oyunculara görünmez olabilecek. Öte yandan standart hareket animasyonu dışında yapacağı her hareket Nokk'un yerinin belli olmasına sebep olacak.
James Bond kadar şık yeni savunma operatörümüz ise Warden oluyor. Glance Smartglasses adı verilen yüksek teknolojili gözlükleri sayesinde Warden, flaş efektlerini ortadan kaldırabiliyor ya da sis içerisinden net bir görüntü alabiliyor. Açık olduğu süre içerisinde içeriye atılan flaşlara karşı da savunma sağlayacak bu gözlükler, hızlıca içeriye giriş yapmak isteyen saldırı timini durdurmanıza yardımcı olacak.
Bu iki yeni karaktere Kafe Dostoyevsky'nin yaşayacağı değişiklikler eşlik ediyor. İlk iki katı yeniden tasarlanan oyunda yeni bomba bölgeleri ve saldırı imkanları da bulunacak. Güncelleme ile birlikte yenilenecek Reverse Friendly Fire sistemine de, yeni rekabetçi harita listesi eşlik edecek.
Operation Phantom Sight, 21 Mayıs'ta test sunucusuna giriş yapacak.
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
Dile kolay, tam 8 sezon süren bir maceranın sonuna geldik. 2011 yılının Nisan ayında ilk bölümü yayınlanan Game of Thrones, bu sabah yayınlanan 73. bölümüyle ekranlara veda etti.
Dizinin son sezonuyla ilgili söylenecek çok şey, eleştirilecek daha da çok şey var aslında. Finali izleyen çoğu kişinin de diziyle ilgili konuşmak ve tartışmak için sabırsızlandığını sanıyorum ama bildiğiniz gibi artık bir forumumuz yok, pano sistemine geçmemize de daha var. Ben de diziyle ilgili önceki haberlerin altına yorum yapmak yerine düşüncelerimizi ayrı bir başlıkta toplayalım diye düşündüm. Ha baktık ki böyle bir şeye gerek yokmuş, 'ne lüzumu var' dediniz, uçuveririz :) Denemekten zarar gelmez.
Elbette yorumlar dizinin son bölümünü izlemeyenler için spoiler içerebilir, o yüzden siz de bir an önce final bölümünü izleyip aramıza katılın derim. Ben de düşüncelerimi sonradan yorum kısmına yazacağım ki yanlışlıkla kimsenin gözüne çarpmasın, spoiler vermiş olmayalım.
Siz final hakkında ne düşündünüz? Beklediğiniz gibi mi bitti, yoksa hikayeyi çok daha iyi toparlayabilirler miydi?
Büyük ihtimalle George Martin bunları senaristlere söyledi onlarda bu yönde ilerlemeye çalıştı ama geçişleri yapamadılar. Bomboş diyaloglar anlamsız sahneler derken hepimizin sövdüğü bir sezon oldu. - Rigbone
İki yeni operatör, bolca düzenleme ve daha fazlası
Ubisoft, Rainbow Six Siege'in 4. yılının ikinci operasyonu olacak Operation Phantom Sight'ın detaylarını paylaştı. İki yeni operatör ile genişleyecek karakter seçeneklerine, yenilenen Kafe Dostoyevsky ve pek çok yeni değişiklik eşlik edecek.
Daha önce teaser'ları yayınlanan karakterlerimiz Nokk ve Warden, Operation Phantom Sight ile oyuna ekleniyor. Saldırı timine eklenecek olan Nokk, HEL adı verilen kamuflajı sayesinde kameralara ve oyunculara görünmez olabilecek. Öte yandan standart hareket animasyonu dışında yapacağı her hareket Nokk'un yerinin belli olmasına sebep olacak.
James Bond kadar şık yeni savunma operatörümüz ise Warden oluyor. Glance Smartglasses adı verilen yüksek teknolojili gözlükleri sayesinde Warden, flaş efektlerini ortadan kaldırabiliyor ya da sis içerisinden net bir görüntü alabiliyor. Açık olduğu süre içerisinde içeriye atılan flaşlara karşı da savunma sağlayacak bu gözlükler, hızlıca içeriye giriş yapmak isteyen saldırı timini durdurmanıza yardımcı olacak.
Bu iki yeni karaktere Kafe Dostoyevsky'nin yaşayacağı değişiklikler eşlik ediyor. İlk iki katı yeniden tasarlanan oyunda yeni bomba bölgeleri ve saldırı imkanları da bulunacak. Güncelleme ile birlikte yenilenecek Reverse Friendly Fire sistemine de, yeni rekabetçi harita listesi eşlik edecek.
Operation Phantom Sight, 21 Mayıs'ta test sunucusuna giriş yapacak.
EPIC STORE savunucularına gelsin hocam yapıverin şunun haberini. Shopping Card seçeneği bile olmayan Epic eğer indirimden çok oyun alırsan banlıyor hesabını. Savunmaya devam etsinler.//kotaku.com/epic-games-store-will-block-your-account-if-you-buy-too-1834905266
Epic Storenin yetkilileri bunun sistemlerinin bir sorunu olduğunu ve bu sorunla karşılaşanların düzeltileceğini söylemiş. Bunu düzeltmeye çalışmasalardı dediklerinde haklı olurdun ama bu yeni sayılabilecek bir platform ve bu tarz hataları karalamak için kullanmak saçma. Epic Store'nin olması ve Steamle rekabet etmesi oyuncular için iyi bir şey.
Yapacağız zaten :) Bu tür sorunlar ortaya çıktıkça düzeltecekler tabii.