Cyberpunk Seviyorsanız Denemeniz Gereken 10 Oyun

Cyberpunk candır, sevilmez mi hiç?

Cyberpunk elbette bir oyun türü değil, bir kültür. İsmini Bruce Bethke'nin 1983 yılında Amazing Science Fiction Stories dergisine yazdığı bir kısa hikayeden alıyor. Çok kısaca ama yetersiz biçimde özetleyecek olursak teknolojinin inanılmaz derecede ilerlediği ama aynı zamanda yaşam standartlarının düştüğü bir geleceği anlatan bir bilimkurgu türü. Türün ortak temaları içinde dev şirketler tarafından yönetilen ülkeler, sibernetik geliştirmeler, ileri derece yapay zeka unsurları, radikal biçimde değişmiş olan toplumsal düzen gibi öğeler bulunuyor.

Bu öğeleri işleyen oyunlardan bazıları macera, bazıları ise FPS türünü benimsemiş. Aralarında rol yapma oyunları da var, taktik strateji oyunları da. Yani bu temayı işleyen oyunlar arasında her zevke hitap edecek isimler bulmak mümkün.

Böyle geniş bir yelpaze söz konusu olduğu için size "en iyi 10 cyberpunk oyunu" gibi iddialı bir söylemle gelmiyorum, bunun yerine bu türe ilgi duyuyorsanız oynarken keyif alacağınıza inandığım isimlerden bahsedeceğim. Mutlaka aralarında atladığım isimler de olmuştur, yazının sonunda bu 10 oyun arasına almasam da bilinmesi gereken birkaç oyunu da listeledim zaten. Ama sizin de "şu oyuna mutlaka göz atmalısınız, bence çok sağlam bir cyberpunk ortamı sunuyordu" dediğiniz oyunlar varsa söylemekten çekinmeyin. İleride bu listeye muhtemelen The Last Night ve Cyberpunk 2077'yi de eklemek gerekecek zaten.

O halde hadi birlikte cyberpunk ortamına sağlam bir giriş yapalım:

1 - Blade Runner

Cyberpunk dendiğinde akla gelen ilk ismin Blade Runner olması çok doğal, özellikle de benim yaşımda olanların bu kültürle ilk kez tanıştığı filmdir kendisi. Harrison Ford, Rutger Hauer ve Sean Young'ın unutulmaz oyunculuklarıyla kült bir film haline dönüşen Blade Runner'ın cyberpunk kurgu anlamında Neuromancer'dan bile daha tanınmış olduğunu söylemek mümkün.

Blade Runner'ın oyunu da aynı filmi gibi oldukça başarılı olduğundan listemizde ilk olarak kendisine yer vermeyi uygun gördüm. Westwood'un Blade Runner'ı filmin (ve Philip K. Dick'in filme konu olan Android'ler Elektrikli Koyun Düşler Mi? romanının) bire bir uyarlaması değil ama filmle paralel olarak gelişen bir hikaye anlatıyor. Özellikle de atmosferi ve karakterleri ile Blade Runner ruhunu çok iyi yansıttığını söyleyebilirim.

Bir macera oyunu olan Blade Runner'ın en ilginç yanı içinde bulunduğumuz dünyanın gerçek zamanlı olarak işlenişiydi. Yani doğru zamanda, doğru yeri ziyaret etmezseniz bazı şeyleri kaçırabiliyordunuz. Ayrıca değişen replikantlar sayesinde de oyunun tekrarlanabilirliği artıyordu. Oyundaki tavrımız oyunun sonunu doğrudan etkileyen bir unsurdu. Bugün bile zevkle oynanabilecek, türün mihenk taşlarından bir oyun Blade Runner.

2 - Deus Ex Human Revolution

Deus Ex'ler arasından seçim yapmak kolay iş değil. Aslında ilk Deus Ex aradığımız her şeye sahip olan bir oyun ve inanılmaz derecede inandırıcı, distopik bir cyberpunk geleceğini gözler önüne seren bir yapım. Ama ben bu sefer biraz daha yakın tarihli bir oyun seçmeye karar verdim ve bence serinin en iyi oyunlarından biri olan Human Revolution'da karar kıldım.

İlk oyunun 25 yıl öncesini anlatan Human Revolution'da bir megaholding olan Sarif Industries'te güvenlik şefi olarak çalışan Adam Jensen'ı canlandırıyor ve bazı gelişmelerin ardından kendimizi onlarca biyolojik eklentiyle uyanmış halde buluyorduk. Aynı ilk oyunda olduğu gibi özgürlük en önemli kavramdı; biyolojik eklentiler yine büyük rol oynuyor ve bunların doğallığı tartışma masasına yatırılıyordu.

Karanlık şehir ve sokaklarından vücut güçlendirmelerine, politik komplolardan bilgisayar hacklemeye kadar türün olması gereken tüm özelliklerini bünyesinde barındıran Deus Ex Human Revolution, cyberpunk'ın en güzel örneklerinden biri.

3 - Gemini Rue

Ben ki son yıllarda eskisi kadar kaliteli macera oyunlarının yapılamadığını, LucasArts ve Sierra gibi devlerin yerinin kolay kolay doldurulamayacağını düşünen biriyim; ama söz konusu Wadjet Eye Games olduğu zaman türün geleceğine dair ümidim artıyor. Bu sefer de iki muhteşem cyberpunk macera oyunu Gemini Rue ile Technobabylon arasında kalarak seçimimi ilkinden yana kullandım.

Gemini Rue cyberpunk bir geleceği konu alan bir point and click macera oyunu. 23. yüzyılda on yıllık bir savaşın ardından bağımsızlığını ilan eden Gemini Sisteminde geçiyor. Mafya çakması bir suç örgütü sistemin büyük çoğunluğunu kontrol altında tutuyor ve bunu da Juice ismindeki bir uyuşturucu yoluyla başarıyor. Oyunda Azriel Odin ve Kane Harris isminde iki farklı karakteri oynuyoruz.

Baskıcı rejimin etkisini her adımımızda hissettiğimiz oyunun gerçekten de inanılmaz etkileyici bir hikayesi ve sizi ciddi anlamda düşündürecek bir sonu olduğunu da ekleyeyim.


4 - Observer

Hep eskilerden gidecek halimiz yok elbette, son zamanların en iyi cyberpunk oyunlarından birini oynayalı daha bir ay olmuşken mutlaka ismini anmak gerekiyordu. Dijital bir hastalık insanlığın büyük kısmını etkilemiş ve bildiğimiz dünya değişmiş durumda; oyun da 2084 yılında Polonya'da geçiyor. Daha doğrusu mega-holding Chiron'un yönetimi altında artık Beşinci Polonya Cumhuriyeti olarak anılmaya başlayan ülkede.

Bahsettiğim dijital hastalık sonucunda savaşlar çıkmış, insanlar uyuşturucu bağımlısı olmuşlar; yani durumlar son derece kötü. Biz de Observer ismiyle bilinen ve insanların beynini hackleyerek anıları arasında dolaşabilen bir ekibin üyesi detektif Daniel Lazarski'yi oynuyoruz.

İçinde bulunduğumuz gelecek gerçekten de distopik bir kabus, yönetim firmaların elinde ve sokağa çıkma yasakları var. Gerek grafik, gerek hikaye olarak son derece sağlam bir cyperpunk örneği. Uzun uzun yazmama gerek yok, bence sizi incelememe yönlendirsem çok daha iyi olacak.

5 - 2064: Read Only Memories

Read Only Memories'in kısa açıklamasında şu cümle yer alıyor: "Dünyanın ilk zeki makinesi Turing ile birlikte kendinizi 2064'ün en karanlık skandalının içinde bulacaksınız." Bu basit gibi görünen konuyu kendine has işleyiş tarzı, Read Only Memories'i benzerlerinden ayıran en önemli özellik. 2064 yılında Neo-San Francisco'da geçen (gördünüz mü, şehir isminde yine Neo var) oyunun alıştığımız macera oyunlarının dışında, Phoenix Wright'ı andıran araştırmaya dayalı bir yapısı var ve bu bolca cyberpunk sosu ile süslenmiş.

Gelecekte cinsiyet ayrımı, din ayrımı gibi konular yeryüzünden neredeyse tamamen silinmiş; bunun yerine vücutlarına hayvan DNA'ları ekleyen veya sibernetik geliştirmeler kullananlara karşı önyargılar oluşmuş. Bu gelecekte Parallax ismindeki bir mega-şirket insanların akıllı telefonlarına entegre olan programlar hazırlıyor ve biz de kayıp bir Parallax mühendisini bulmaya çalışan genç bir gazeteci rolüne bürünüyoruz.

2064'in kadrosunda gerçek anlamda kültürel ve ırksal çeşitlilik mevcut ve oyun bu farklılıkları bir cyberpunk altyapısı üzerinde başarıyla işliyor. Oyunun neon ışıklı şehir sokaklarını gezinirken öğreneceğiniz komplolar ve ihanetlerle dolu hikayesi öyle kolayca unutamayacağınız cinsten.

6 - Invisible, Inc.

Invisible, Inc. bir taktik strateji oyunu, bu bakımdan kendisini XCOM veya Shadowrun gibi oyunlarla karşılaştırmak mümkün. Oyunun en ilginç yanı ise anlattığı sağlam cyberpunk hikaye ile çelişiyor gibi görünen, son derece canlı, çizgi filmi andıran grafikler. Ama işte bu sizi yanıltmasın çünkü oyun cyberpunk kültürünün en iyi örneklerinden biri.

Bir kez daha mega-şirketler var hikayemizde; 2074 yılındayız ve bu şirketler hükümetlerin devrilmesine neden olmuş ve tüm kontrolü ele geçirmişler. Biz bu tür şirketlere özel istihbarat sunan bir ajansın üyeleriyiz. Oyunun başında Invisible, Inc ismindeki firmamız saldırıya uğruyor ve biz dahil geriye yalnızca üç kişi kalıyor.

Düşman karargahına sızarak firmamızın yapay zekasını karşı tarafın bilgisayarına sızdırmak için yalnızca 72 saatimiz var. Oyundaki görevler harcadığımız zamanla birlikte zorlaşıyor ve ister görevi tamamlayıp hemen oradan çıkabiliyor, ister her yeri didik didik edip risk faktörünü, ve dolayısıyla da ödülleri arttırabiliyoruz. Farklı amaçları tamamladıkça da yeni oyunlarda kullanabileceğimiz farklı ajanlar açılıyor, bunların silahları ve yetenekleri de farklı olduğundan oyun tekrara da açık. Taktik strateji sevenlerin kaçırmaması gereken bir cyberpunk oyunu kendisi.

7 - Shadowrun: Dragonfall

Şimdi bir önceki oyunda Shadowrun deyip de buraya Shadowrun: Dragonfall'u eklememek olmaz. Ayıp. Taktik strateji kontenjanını da böyle doldurmuş olalım o zaman.

Shadowrun aslında tuhaf bir seri, içinde yine mega şirketler var, hackerlar var, ama elfler ve orklar da var. Tolkien ile Gibson biraraya gelip ortaya karışık bir şeyler çıkarmış gibi yani. Dragonfall ise Shadowrun Returns'un genişleme paketi ve serinin en iyi işlerinden biri. New Berlin'de geçen oyunda bir grup Shadowrunner'ı kontrol ediyor, çeşitli tesislere sızıyor, hatta siber uzaya geçerek kritik sistemleri hacklemek için yapay zeka programlarıyla savaşıyoruz.

Dragonfall'da grubumuzun tüm üyelerinin kendi sıkıntılı hikayeleri var ve cyberpunk'ın tüm unsurlarını içinde bulunduran hikaye ve ortamlarda gezinirken bir yandan bunları öğreniyor, bir yandan da bu fantastik dünyada son derece ilgi çekici bir öykünün içinde buluyoruz kendimizi.


8 - Remember Me

Dontnod'ı özellikle Life is Strange ile tanıyor olsak da ilk oyunları olan Remember Me'den bahsetmek lazım. Oyunun çok iyi olduğunu söylemem mümkün değil ama zaten burada en iyileri listelemek gibi bir derdimiz yok. Örneğin oyundaki savaş sahnelerinin zayıf olduğunu söyleyebilirim ama bizi asıl ilgilendiren şey anıların satılıp satın alınabildiği ve değiştirilebildiği bir gelecekte geçen hikayesi.

2084 yılında Neo-Paris'te geçen Remember Me'de hafıza implantlarıyla uğraşan Memorize firmasınca anıları elinden alınan bir anı avıcısı olarak oynuyoruz. Şehrin isminde Neo olması bile başlıca bir cyberpunk atıfı diyebilirim. Anılarına yeniden kavuşmaya çalışan Nilin bir direniş örgütüne katılıyor ve Neo-Paris'i yöneten dev şirketlere savaş açıyor. Bir anı avcısı olduğumuz için de karşılaştığımız kişilerin anılarına girebiliyor, manipüle edebiliyor ve dünya algılarını değiştirebiliyoruz. Remember Me'nin karanlık temalara dokunmaktan çekinmiyor olması kendisini kusurlarına rağmen oynanması gereken bir oyun haline getiriyor bence.

9 - Syndicate

İşte şimdi sizleri oldukça geçmişe götüreceğim. Bahsettiğim oyun nispeten daha yakın tarihli olan, 2012 tarihli Starbreeze yapımı Syndicate değil. Aslında o da iyi bir cyberpunk örneği, nihayetinde zaten seriyi reboot eden bir oyun. Miles Kilo rolünde sibernetik hacklerin de yardımıyla düşmanların sinir implantlarını falan ele geçirebildiğimiz şık bir oyun.

Ama cyberpunk dendi mi benim aklıma asıl gelen 1993 tarihli, Peter Molyneux'un kurmuş olduğu Bullfrog Studios'un unutulmaz oyunu olan Syndicate. Bu gerçek zamanlı izometrik taktik aksiyon oyununda dört ajanı birden yönetiyorduk ve görevimiz de bilimadamlarını kaçırıp, yöneticilerine suikastler düzenleyerek dev şirketleri (şok şok şok) alaşağı etmekti.

Oyunun anlattığı hikaye zamanının ötesindeydi ve görevimizi gerçekleştirirken hiçbir kırmızı çizgimiz yoktu. Kimi yöneticiyi alev makinemizle cayır cayır yakıyor, kimini kafasından tek kurşunla indiriyorduk. Sonuçta bu distopik gelecekte tek önemli şey ayakta kalabilmekti. Syndicate kesinlikle oyun tarihinin en etkili ve en keyifli cyberpunk oyunlarından biridir.

10 - System Shock 2

"System Shock 2'yi benzerlerinden ayıran özellik" diyerek başlamak isterdim ama kendisi zaten başlı başına bir kült ve benzeri de yok. En güzel yanı da cyberpunk ve korku temalarını inanılmaz biçimde birleştiriyor olması. Birinci şahıs açısından oynanan bu FPS / RYO kırması bizlere içinde bulunduğumuz durumlara dilediğimiz gibi yaklaşma imkanı sunuyordu ve oyun tarihinin en sağlam kötülerden birine de ev sahipliği yapıyordu.

Von Braun ismindeki gemide geçen oyunda derin uykusundan uyanan isimsiz bir askeri oynuyoruz. Shodan ismindeki acımasız yapay zeka insanları köleleştiren veya öldüren bir siber virüs sayesinde tüm insanlığı esir etmeye, siber uzay ile gerçek uzayı birleştirmeye çalışıyor. Yine cyberpunk kültürünün tüm öğelerini bolca görüyoruz: biyomekanik mühendislikler, zıvanadan çıkmış bir yapay zeka, dev şirketlerin baskısı altında ezilen insanlar, casusluklar.

System Shock 2 yalnız olduğumuzu en iyi hissettiren oyunlardan biri olarak bugün bile mutlaka oynanması gereken oyunlar arasında üst sıralardadır benim için.

- o -

Listemizdeki oyunlar dışında şu oyunlara da mutlaka göz atmanızı öneririm:

Omikron: The Nomad Soul
Snatcher
Beneath A Steel Sky
Transistor
Neuromancer
Cypher
Culpa Innata
Binary Domain
Anachronox

YORUMLAR
Parolamı Unuttum