Oyunlarda her şeyi başarıp en iyisi olabilmek adına heyecanı öldürüyor, alacağımız zevki baltalıyoruz!
Devamını okuMarvel Sinematik Evreni ya da herhangi bir evren "multiverse" terimini çok sık kullanmaya başlarsa beni hafif hafif bir kaşıntı tutar. Bu kaşıntıyla ilgili zaman içerisinde çok haklı sebeplerim oldu. Endgame sonrası MCU'nun da büyük bir düşmandan ziyade çoklu evren kavramını bir düşman gibi kullanması beni biraz şüphelendirmişti. Önce Spider-Man: No Way Home izledik, muhteşem hayran servisi sahneleri nedeniyle büyükcene hataların üzerine halı kilim yorgan kenarı çektik. Şimdi çoklu evrenleri ve kaosu en yoğun yaşayan ikiliye geldi sıra Doctor Strange ve Wanda Maximoff.
Filmden önce yayınlanan fragmanlara ve posterlere bakınca baştan aşağı bir Stephen Strange hikayesine tanıklık edeceğimizi düşünüyordum. Yan karakter olarak America Chavez ve Wanda'da da yer alır ama Strange'in bozduğu şeyleri düzeltiriz gibi düşünüyordum. Lakin bu konuda MCU beni şahane bir şekilde ters köşeye yatırdı. Hatta şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki MCU'nun bir bütün olduğunu unutma gafletine düşenler bazı kısımlarda bolca soru işaretiyle karşılaşacaktır. Eğer filmi halen izlemediyseniz ve MCU dizilerine aşina değilseniz en azından What If ve WandaVision'da neler olduğuna bir göz atmanızı tavsiye ederim. Sanırım bu zamana kadar yazdığım yazılar arasında sürprizleri bozmadan anlatılacak en zor film de yine Multiverse of Madness olacak. Bu kadar evren bir araya girmişken olayları anlatmaya bir yerden başlamak lazım;
Asansör Görevlisi Chavez
Amerikan filmlerinde lüks lüks binalarda asansörlerde hep bir görevli olur ve sanki kimse yapamayacakmış gibi çıkılacak katın düğmesine büyük bir zerafetle basar. Ben hayatımda hiç asansör görevlisi olan binaya girmedim ama bolca gördüm. İşte tıpkı bu asansör görevlisi gibi filmde America Chavez karakteri var. Kendisi çoklu evrenler arasında geçiş yapılmasını sağlıyor. Bu görevlilerden tek farkı ise hangi kata gideceğimizi kendisi de bilmiyor! Bu bilinmezlik filmin hikaye temellerinin atılmasında kilit bir role sahip. Çünkü adından da belli olacağı üzere bütün film acayip acayip evrenlerde bir koşuşturmacaya sahne oluyor. MCU büyüsünün de devreye girdiği anlar bu evrenlerde gizli. Bazen ufacık bir referans, bazen bir sahne tam olarak hayran servisi görevini görüp ağızların kulaklara vurmasına neden oluyor.
Chavez'in git gelleri ile birlikte aksiyon dozunu da hep yukarılarda gördük. Birkaç diyalog sahnesi dışında (ki bunlardan bazılarında gerçekten hadi artık aksiyon gelsin diye bekledim) Sam Raimi tempoyu yüksek tutmayı başarmış. Zaten Sam Raimi'nin bu filmde imzasını bolca gördük ama oraya sonra geleceğim. Dedim ya Doctor Strange merkezli bir film bekliyordum diye, olayların akışında America Chavez, Strange'e göre çok daha fazla söz sahibi. Yani en azından yaptığı aksiyonlar belirleyici oluyor. Bu da tıpkı asansör görevlisi gibi tempoyu yukarıya ya da aşağıya çekmesini sağlıyor. Chavez'den de ziyade filmin bütün ışıklarını üzerine çeken bir karakter var; Wanda Maximoff ya da artık resmen söyleyebileceğimiz adıyla: SCARLET WITCH!
Wanda Senin Yüzüne N'Olmuş?!
Age of Ultron'dan bu yana Wanda Maximoff'un karakter gelişimine tanıklık ediyoruz. Sokovia'da savaştan çıkmış, kardeşini kaybetmiş genç bir kızdan evrenin en güçlü karakterlerinden birine doğru ilerleyen acayip bir karakter gelişimi. Çizgi romanlardan Wanda'ya aşina olanlar bilecektir ki kendisinin gerçekliği bükme yetenekleri epey tehlikeliydi. Hatta House of M çizgi romanında neredeyse tüm mutantları ortadan kaldıracaktı! Henüz MCU'da mutantlar yok ama Wanda'nın gücünden nasibini alabilecek sonsuz tane paralel evren var. Bu gücün farkında olan Stephen Strange de doğal olarak Wanda'dan yardım istemeye gidiyor ve kayış tam olarak burada kopuyor.
Wanda'yı tam anlamıyla Scarlet Witch halinde bu filmde gördük. Hani filmin adı Doctor Strange in the Multiverse of Madness yerine Scarlet Witch: Retribution olsa hiç sırıtmazdı. En baştaki mistik kısımları kenara koyarsak neredeyse baştan sonra bir Scarlet Witch gösterisi izledik ve ben bundan acayip keyif aldım. Dr. Strange hayranları belki tam olarak istediklerini alamadı ama senelerdir tam kapasite bir Wanda izlemek isteyen benim gibi çok sayıda insan salondan mutlu ayrıldı. Wanda'nın bu film öncesi yaşadıklarını anlamak için WandaVision dizisini de şiddetle öneriyorum. Elizabeth Olsen'in olağanüstü performansı da doğal olarak bu şovda kilit rol oynuyor. Eğer kafanızda "Ya ben Dr. Strange'i pek sevmiyorum, izlemesem de olur." şeklinde bir düşünce varsa Wanda sizi bu düşüncenize pişman edecektir.
Büyük Usta Sam Raimi
Filmin yönetmeni olarak Sam Raimi açıklandıktan sonra MCU'nun limitlerini zorlayacağını biliyordum. Ön gösterimlerden gelen yorumlara bakınca Multiverse of Madness'ın olabilecek maksimum dozda Sam Raimi soslu MCU filmi olduğunu öğrenince biraz daha rahatladım. Filmi izledikten sonra şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki +13 yaş kategorisinde en fazla bu kadar korku yapılabilir. Sadece korku da değil filmde öyle bir kötü var ki sizi her an germeyi başarıyor. Sürekli mutlak bir güçten kaçış yolu arıyorsunuz ve çoğu filmin alametifarikası siz de tıpkı Stephen Strange gibi bu duruma bir çözüm aramak için kafa yoruyorsunuz. Tüm bu elementler bir araya gelince Doctor Strange 2 kesinlikle insanı içine çeken bir film olmuş.
Korku filmlerini korktuğu için izleyemeyen birisi olarak bu filmde de birkaç tane "jump scare" sahnesi beni hafifçe yerimden hoplattı. Ancak özellikle Sam Raimi filmi olduğu için filme gidecekler bu ve benzeri birkaç sahneyi epey beğenecektir. Yine de asıl korkuyu "yenilmez düşman" ile empoze ettiği için Sam Raimi tek başına büyük bir artıyı hak ediyor. Wanda ve Stephen arasındaki mantık ve empati çatışması o kadar güzel işlenmiş ki her sahnede başka bir karaktere hak vermek mümkün. Bir de tabii ki bu çatışmanın arasında America Chavez var ki o da çoğumuz gibi olan bitene anlam vermek için mücadele ediyor. Filmin görsel efektleri ise bana biraz tuhaf geldi, bazı sahneler her şey göze şahane gelirken bazı sahneler de CGI sınıfta kalmış gibi hissettiriyor. Son olarak Moon Knight dizisinde de benzer bir CGI dengesizliği görmüştüm, MCU'nun en büyük alametifarikalarından görsel efektlerin bir tazelenmeye ihtiyacı var gibi duruyor.
Marvel Sinematik Çoklu Evreni
Onlarca film, diziler ve hatta bir animasyon dizisi barındıran Marvel Sinematik Evreni içerisinde her şeyin birbirine bağlı olması bana halen çok acayip geliyor. Yani yaklaşık 120 dakikalık bir filmde diğer her şeyden detaylar bulmak mümkün. Bazıları hayranları mutlu etmek için oraya yerleştirilen cameovari detaylar ama büyük bir çoğunluğu MCU'nun gidişatı hakkında ciddi bilgi verecek cinsten. MCU bünyesinde bağımsız veya bireysel hiçbir şey olamayacağını artık kesinlikle biliyorum. Zira Multiverse of Madness'da açılan her paralel evrende potansiyel MCU eklemeleri ya da hikaye tohumları vardı. İlk başlarda bu birleşiklik beni tatmin ediyordu ama artık çok fazla içerik var ve hepsini takip etmek gerçekten çok zor ve anlamsız hale geldi. Seri üretim halinde film ve dizi yapan MCU'yu idare edebilmek için bir kallavi bir ajanda tutmak gerekiyor.
Sam Raimi'nin elinden çıktığı için Dr. Strange 2'ye biraz daha bireysel film gözüyle bakmak istedim ama başaramadım. Zaten ortada çok çok çok fazla evren oluğu için aynı ölçüde çoklukta fikirler de vardı. Raimi bunların bazılarını kendince değerlendirip şahane bir atmosfer yaratmayı başarmış. Ancak bazı fikirler epey havada kalmış ve filme ciddi zarar vermiş. Böylesine devasa bir konuyu, bu kadar fazla evren ve karakteri 120 dakikada anlatmak zaten yeterince zor bir işken sanki Marvel Stüdyoları her açılan kapıdan yeni birini daha filme dahil etmek istemiş. Mesela Dr. Strange ile en büyük aşkı Christine Palmer'ın ilişkisi kocaman bir kaosun ortasına bırakılmış minik bir romantizm tanesi gibi hemen etkisini yitiriyor. Raimi'nin kaderi mi bilemem ama benzer bir kaos Spider-Man 3'te de yaşanmış ve Venom, Sandman, Harry derken çok fazla detay kısacık sürede kendini unutturmuştu.
Özetle Doctor Strange in the Multiverse of Madness özellikle Marvel severler için bolca şahane referansıyla birlikte izlenilmesi gereken bir film. Zaten burada gördüğümüz karakterleri ilerleyen dönemlerde başka projelerde de göreceğimiz için evrenin tutarlılığı açısından da izlenilmesi gerekiyor. Eğer çok büyük bir MCU hayranı değilseniz ve bütün bu çoklu evren çılgınlığına merakınız yoksa kaçıracağınız en büyük şey Sam Raimi imzalı yeni bir Marvel filmi olacak. Wanda Maximoff'un tam anlamıyla Scarlet Witch'e dönüşmesi bu zamana kadar MCU'da izlediğim en özel olaylardan biriydi ve bence filmin açık ara güzel tarafıydı. Dr. Strange ise yine bildiğimiz gibi hem egosuyla hem de paramparça olmak üzere olan bir evrenle mücadele ediyor. Adet gereği puan vermek gerekirse Scarlet Witch'in güzel hatırı için 7.75/10 benim adıma adil olacaktır. Bakalım Taika Waititi elinden çıkan Thor: Love and Thunder da bu taze kaostan nasibini alacak mı?
Ortalama bir filmdi benim için. Marvelden pek hoşlanmayan biri olarak filmi sıkılmadan izledim. Ancak Marvel filmlerinin sorunu da bu aslında. Filmi izlerken sıkılmıyorsunuz ama salondan çıktıktan sonra aklınızda kalan hiçbir şey olmuyor. Film size bir şey anlatmıyor. Sadece hayali bir dünyadaki hayali karakterlerin savaşları oluyor. Maharet hayal ile gerçeği birleştirmekte. Dünya hayal olsa bile gerçek hayata bir katkısı olan bilim kurgular, fantastik yapımlar insanı baştan çıkarıyor. Maalesef Marvel bunu başaramıyor benim adıma.