Football Manager 2015 İnceleme

KASIMDA AŞK BAŞKADIR

Bu yazı daha önce Oyungezer dergisinde yayınlanmıştır. Oyungezer'e abone olmak için hemen tıklayın.

Hayatım boyunca en çok zaman ayırdığım oyun sıralamasında açık ara liderdir Football Manager (FM) serisi. Özellikle son yıllarda FM ile birlikte dizi (aslında genel olarak video) izlememle birlikte oyun sürelerinde de artış oldu. Peki bu durumdan şikayetçi miyim? Tabii ki hayır! Çünkü takımımla birlikte başarıdan başarıya koşmak zaman, emek ister. Eh, zaten biz tecrübeli teknik direktörler tesislerde zaman geçirmeye bayılırız.

TESİSLERDE İLK GECE

Her yıl, ilk defa oyunun başına oturup da yükleme ekranının dolmasını beklerken elime kağıt kalem alır ve bir liste çıkarırım sırayla ne yapacağıma dair. Hatta sırf oyunlar ve genel olarak alakasız her şeyi yazmak için bilgisayarımın yanında eşimin deli defteri diye nitelendirdiği bir defterim vardır. Oyuncuları ve teknik ekibi incelemek, eksikleri belirlemek, yönetimden istekte bulunmak, transfer için gözlemci raporlarına göz atmak, taktik ve antrenmanları ayarlamak gibi onlarca ayrıntı ile nasıl boğuşacağımın algoritmasını oluşturmak işlerimi oldukça kolaylaştırır. Ancak bütün bunlardan önce ilk yapılması gereken şey oyundaki değişiklikleri belirlemek ve adapte olmaktır. Genel olarak belirli bir oyun ve maç motoru oluşturmuş olan Sports Interactive (SI) serinin her yeni oyununda minik rötuşlarla genel mekaniğini düzeltirken, küçük gibi görünen ama derinlemesine düşündüğümüzde aslında çok isabetli olduğunu fark ettiğimiz yeniliklerle yerinde saymamak için çaba gösteriyor. “İki arayüz güncellemesi ve üç adet yeni röportaj cümlesi için aylarca çalışmışlardır” diye gönderme yapan forum üyelerine selam olsun.

fm2015-1

Bütün bunlar güzel şeyler ancak birkaç yılda bir radikal biçimde oyunun arayüzünün değişmesi sinir bozucu bir durum. Tabii zaman geçtikçe insan alışıyor ama nedense bu seferki değişim çok da alışılabilirmiş gibi durmuyor. Üstte yer alan kısayol simgelerinin sol tarafa taşınması başta olmak üzere haberler, lig sıralaması, takım durumu gibi sekmeler kullanıcı dostu diyemeyeceğim şekilde değişmiş. Sanırım oyunun en önemli eksisi bu. Serinin önceki oyunlarındaki Türkçe dil seçeneğinde karşımıza çıkan çeviri hatalarının bu oyunda göze batmaması da sevindirdi beni. Bu eksiyi bir kenara bırakacak olursak, oyun diğer bütün özellikleriyle her zamanki gibi bu yıl da olmuş. Tabii ki minik düzeltmeler ile en ideal oynanış Şubat gibi çıkacak olan devre arası transferlerinin de olduğu yamayla gerçekleşecektir ancak o zamana kadar boş duracak değiliz.

Burada hemen yeni bir paragrafa atlayıp kendi özelliklerimizden bahsetmeliyim. Eskisi gibi karakterimizi oluştururken adımızı soyadımızı filan yazıp geçmiyoruz. Önceki oyunlarda neden olmadığını bir türlü anlayamadığım ikinci hatta üçüncü dil seçeneğinin eklenmiş olması iyi bir ayrıntı. Çünkü böylelikle hem yabancı oyuncu transferlerinde, hem de kendi takım değiştirmelerimizde alternatiflerimiz artıyor. Tabii mini çakallıklar yapıp bilmediğiniz dilleri de ekleyebilirsiniz ama ben şahsen oyunda bile gerçekçiliğin dışına çok fazla çıkmayı sevmiyorum. “Oyunlarda Davranış Etiği” konulu bir dosya güzel olurmuş sanki! Lisans ve geçmiş bilgilerimizi dolduruyoruz ve buna göre toplam bir yetenek puanımız oluyor. Bunu istediğimiz şekilde dağıtarak da kendi karakterimizi tamamlıyoruz. Ben mesela birazcık taktisyen birazcık da antrenörlük özellikleri olan dört dörtlük bir teknik direktör olduğumdan (!) buna göre ayarladım. Başlangıç lisansımı ve deneyim seviyemi en kötüsü seçtiğim için dağıtacak çok puanım yoktu ama zamanla gelişirim diye düşünüyorum. Düşünüyordum mu demeliydim, çünkü yönetimden lisans kursuna gitmek istediğimi söylediğimde sana para veremeyiz ki dediler ve açıkçası dumur oldum. Çünkü koskoca Beşiktaş yönetimi beni kursa gönderemiyordu. Durumların iyi olmadığını ben de biliyordum ama bu kadarı da olmaz sayın başkan. Zaten Beşiktaş gibi maddi sorunlarla boğuşulan ama bir yandan da başarılar bekleyen kulüplerde oynamayı hep sevmişimdir. Ekstra zorluk seviyesinde oynuyormuş gibi hissediyor insan. Ama ben nasıl elimi taşın altına koyuyorsam, yönetim de bana gereken desteği ve-re-cek! Buradan bütün camiaya sesleniyorum. Teknik direktörünüze sahip çıkın! (FM oynamanın yan etkileri numara 15: Gerçek ile oyunu karıştırmak)

fm2015-4

Arayüze göz aşinalığı kazanmaya başladıktan sonra sıra yapılacaklar listesini uygulamaya gelir. İlk iş olarak oyuncularımı, yardımcı personelimi inceledim. Özellikler sekmesinin Artılar ve Eksiler sütunu şeklindeki yeni hali sayesinde işim oldukça kolaylaştı. Arkasından taktik ekranına geldiğimde bu sefer gördüğüm değişiklikler beni mutlu etti. Herhangi bir pozisyona oyuncumu koyduğumda yanında çıkan yeşilin tonunu anlamaya çalışmaktansa çember sembolüyle olaya hakim olmak daha güzel. Taktik oluşturmak da kolay hale gelmiş. Hele ki maç öncesi ayarları mevkiine göre önceden ayarlamak her maç başında beni büyük bir angaryadan kurtardı diyebilirim. Taktik bitince de hızlıca antrenmanları ayarladım. Bu kısım hemen hemen aynıydı.

Takımımla ilgili iç konular bittiğinde sırada çoğu oyuncunun en sevdiği transferler var... Oyuncu arama ekranının kolaylaştırılmasını bir kenara bırakacak olursak en çok gözlem konusundaki yenilik hoşuma gitti. Eskiden bir gözlemciyi oyuncu izlemesi için gönderdiğimizde zamanla belirli özellikler olacak şekilde birkaç hafta içerisinde profilin tamamını öğrenebiliyorduk. Bu yıl işi daha eğlenceli hale getirmişler. Özellikler yavaş yavaş geliyor ama spesifik bir puan yerine bir aralık bilgisi geliyor. Örneğin Beşiktaş'ın bitmek bilmeyen sağ bek sorununu çözmek için oyuncu aradığım zaman Ozan Tufan'a gözlemci yolladım ve top kapmasının 10-15 olduğu hakkında bilgi aldım. Sakatlanma eğilimi, karakteri, sportmenliği gibi diğer özelliklerini öğrenmem de belirli bir zaman aldı. Zaten oyuncunun profiline girdiğinizde yüzde kaçını bildiğinizi görebiliyorsunuz. Bu durum benim gibi pimpirikli bir karakter ile birleşince transfer süresini uzatıyor tabii ama yine de çok güzel olmuş. Sonuçta transferler Türkiye'deki gibi iki günde bitmemeli. Uzun vadede gözlem ve araştırmaya dayalı olmalı. Bu yüzden iyi bir bonus puanı kazandı FM 2015 benim gözümde.

4-4-2 DIAMOND

Biraz da saha içi konulardan bahsetmek istiyorum. Saha kenarından futbolculara seslenme, futbolcularla dolayısıyla maçla daha çok etkileşime girme söz konusu olsa da direkt etkisini pek görmedim. Atiba'ya kupa maçında fazla kasma, nasıl olsa rakip kolay, sakin oyna dememe ve maç içerisinde sürekli uyarmama rağmen yine nasıl olduysa gitti çift sarı karttan oyundan atıldı. Tabii ki burada tek bir örnek üzerinden oyuna yüklenmiyorum, buna benzer farklı şeyler yaşadım, kenardan bağırmalarım cidden işe yaramıyor. O yüzden şimdiye kadar işler kötü gitmediği takdirde kullanmadım.

Maç sırasında ise pek bir saçmalama görmedim. Tek fark ettiğim sıkıntı; kaleciler kullandıkları duran toplarda çok beceriksizler. Özellikle kalenin biraz uzağından sanki bilerek topu rakip oyuncuya veriyorlar ki böylelikle maça heyecan gelsin. Neyse ki sadece bir defa böyle bir pozisyon gol ile sonuçlandı; onda da bizim takımdan Olcay'ın muhteşem sol ayağına gelen top orta sahadan ağlarla buluştu. Bunun dışında ilginç şeyler yaşadım tabii ama bunların oyunun kötülüğü ile alakalı olduğunu düşünmüyorum. Umudumu yitirdiğim için as oyuncularımı erkenden oyundan aldıktan sonra oyuna giren forvetimin 5 gol atması; 3-0 önde gittiğim maçta son dakikalarda yediğim goller yüzünden beraberlikle sahadan ayrılıp kupadan elenmem, aynı anda bütün stoperlerimin sakatlanması sonucunda oyuna 10 dk ara verip ne yapacağımı kara kara düşünmem gibi şeyler yaşadım. Bu gibi şeyleri zaten hepimiz yaşıyoruz farklı örneklerle. Bu yakınılacak bir şey olmadığı gibi aksine daha gerçekçi kılıyor menajerlik deneyimimizi.

fm2015-2

Sakatlık konusu da ayrı bir paragrafı hak ediyor. Tam olarak serinin hangi oyununda bu problem ortaya çıkmıştı hatırlamıyorum ama sonraki bütün FM’lerde, antrenman programını ve oyuncu rotasyonunu iyi ayarlayamayan sanal teknik direktörler hep bu konuda çemkirdi yapımcılara. FM 2015’te benim de başıma geldi ancak sebebi yapımcılar değil benim risk alıp futbolcuya gereğinden fazla yüklenmemdi. Onun dışında da tek tük sakatlıklar dışında böyle bir sorunla karşılaşmadım. Bu konuda içiniz rahat olabilir.

2D > 3D

Şimdiye kadar her zaman 2D görüntü ile maçları takip etmeyi sevdim. Çünkü birebir görüntü olmasa da o topun kafa ile mi yoksa vole ile mi kaleye yöneldiğini artık o şekilde bile anlayabiliyorum. Daha doğrusu hayal etmesi güzel oluyor :) 3D görüntü bana pek bir şey ifade etmiyor. Çünkü her defasında geliştirilse de bir FIFA/PES kalitesinde olmadıktan sonra pek bir anlamı yok. Göğüs yerine göbek kontrolü, ayak içi yerine baldır dışı vuruşları gördükçe soğuyorum. Gerçi bu sefer SI iyi bir iş çıkararak AFC Wimbledon futbolcularıyla ortaklaşa çalışıp hareket yakalama teknolojisi kullanılarak oluşturduğu 2000'den fazla animasyon kullanmış. Ben yine de oyumu 2D'den yana kullanmayı tercih ediyorum. Sanırım her zaman da öyle olacak.

fm2015-3

Futbolcular ile diyalog, takım bilgisi ekranı ya da transfer görüşmeleri; aklınıza gelebilecek her konuda arayüz değişikliği ya da minik geliştirmeler sonucunda önceki oyunlara göre birazcık farklı bir FM var elimizde. Tam gerçekçi bir puanlama için oyunda onlarca sezon ilerlemek gerek tabii ama gördüğüm kadarıyla yine kendini oynatacak oyun. Arayüzü beğenmeme konusunda bana katılanlar olacaktır diye düşünüyorum fakat bu gibi şeyler bizim gibi FM müdavimlerini etkileyemez. Biz büyük menajer isek gerektiğinde oyun kurallarını da ezip geçmeliyiz. Biz büyük takımsak gerektiğinde hakemi de yenmeliyiz. Her zaman dediğimiz gibi, bizim rakibimiz sahada 12 kişi, hatta 15, kimi zaman 17. Hakem sayısı neyse de, yabancı kuralı değişmeli. Milli takımımızın geldiği yer ortada. Başarımız yok. Büyük turnuvalara katılamıyoruz. Stadlarımız kötü. Etik sorunumuz var. Sürekli sansasyonel olaylar yaşıyoruz. Futbolu bu kadar seven ülkenin bunları hak etmediğini dü... (Biri beni durdursun!)

NOT