Oynadınız Mı? – Selfloss

Kayıpların acısını dindirmek mümkün mü?

Oynadınız Mı? serimize kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu sefer de yine tek bir geliştirici tarafından yapılan oyunlardan birisiyle karşınızdayız, Selfloss ile Slav folklorundan esintiler taşıyan bir maceraya yol alma vakti bizler için. Bakalım bu yolculukta bizi neler bekliyormuş.

Kayıplar ve geride kalıp kaybolanlar üzerine bir hikâye…

Selfloss, ilk bakışta bana Arise: A Simple Story’yi andıran bir oyun oldu. Sonrasında işler farklılaştı tabii, ama en azından “bir kaybın ardından yollara düşen yaşlı adam” figürü açısından böyle bir benzerlik kurmak mümkün. Görsel tarzlarının benzeştiği yerler de var, ama benzerlik bu kadarla kalıyor diyebiliriz. Selfloss, hem dünyası hem hikayesiyle fantastik yönü ağır basan bir oyun.

Eski bir şifacı/büyücü olan Kazimir’in, yaşadığı bir kayıp sonrasında “Selfloss” ritüelini gerçekleştirmek üzere çıktığı yolculuğa eşlik ediyoruz. Bir yandan incinmiş ruhunu tamir etmeye çalışan Kazimir, bir yandan da yolda karşılaştığı ve yardıma ihtiyaç duyan karakterlere destek oluyor. Kimi zaman bir dev, kimi zaman bir kaplumbağa, kimi zaman da bir deniz kızının yaralarına derman oluyor kahramanımız. Oyunun sonunda da Selfloss ritüelini gerçekleştiriyor.

Hikayemiz kısaca böyle. Oynanış kısmındaysa bizi içinde çeşit çeşit bulmacanın yer aldığı bir macera oyunu bekliyor, arada platform oyunu haline de geliyor tabii.

Selfloss’un bulmacaları başlangıçta elinizdeki asanın ışığıyla belirli nesneleri aydınlattığınız, böylece kapıları açıp önünüzdeki engelleri aştığınız veya ışıktan köprüler oluşturduğunuz bir formdayken sonrasında gerek bu bulmacalar biraz daha farklı bir hal alıyor (örneğin şekilleri belirli bir sırada aydınlatmanız gereken bulmacalar gibi) gerekse bunların yanına yeni bulmaca türleri ekleniyor. Kimi zaman bir grup balığı belirli bir noktaya taşımanız, kimi zaman belirli tür bir balığın ruhunu toplamanız, kimi zaman karşılaştığınız karakterler için belirli nesneler toplamanız gerekiyor. Oyunda ilerledikçe birkaç aşamalı bulmacalarla da karşılaşıyorsunuz.

Zaman içerisinde asanızın özellikleri de gelişiyor, böylece daha güçlü düşmanları alt edebilir, normalde ulaşamadığınız yerlere geçebilir hale geliyorsunuz.

Düşmanlar demişken, hemen bu kısımdan da bahsedeyim kısaca. İçinde bulunduğumuz dünyayı tehdit eden Miasma isimli karanlık bir madde var. Bu madde, bulaştığı organizmaları dönüştürüyor, dünyayı adım adım çürütüyor. Miasmanın dönüştürdüğü yaratıklar da saldırganlaşıyor doğal olarak. İşte bunlar karşımıza çıktıkça onları da asamızın ışığıyla alt etmemiz gerekiyor. Fakat ilerleyen aşamalarda sadece asanın ışığını kullanmak yetmiyor. Arada asanın enerjisi tükeniyor, onu doldurmanız gerekiyor. Bazı düşman tipleri hemen yok olmuyor. Onları önce belirli bir ışına maruz bırakarak dondurup sonra da asanızla vurarak parçalıyorsunuz. Asanızla ışık topları atabilir hale geldiğinizde de uzaktan saldırılarla alt etmeye başlıyorsunuz daha büyük düşmanları. Çatışmalar oyunu ön plana çıkaracak şeylerden olmayabilir belki ama fena da değil, böyle bir bulmaca oyunu için yeterli sayılabilir.

Selfloss’ta keşfedilebilir nesneler de bulunuyor. Başlangıçta karşılaştığınız karakterlerden Mirro size dünyanın dört bir yanına dağılmış parşömenlerden bahsediyor ve bulduğunuz parşömenleri kendisiyle paylaşmanızı rica ediyor. Her ne kadar zorunlu olmasa da bunlardan oyunun dünyasına dair bilgiler edinebildiğimizden haritanın dört bir köşesini araştırıp olabildiğince çok parşömen bulmanızı tavsiye ederim. Aynı şekilde bazı rünleri okuyup bilgi edinmeniz de mümkün.

Buraya kadar genel olarak oyunun artı hanesine yazılabilecek yönlerinden bahsetmiş olduk, ama eleştirilebilecek yönlerini de es geçmeyeyim. Çok sık olmamakla beraber bazı grafik hatalarına denk gelebilirsiniz, karakteriniz duvarın içine girebilir veya asası eşyaların arasına sıkışabilir. Bunlar o kadar da sıkıntı çıkaran sorunlar değil. Bunlara kıyasla daha çok sorun teşkil eden konu kamera açıları. Kamerayı yönlendiremiyorsunuz. Öyle olunca da bazı durumlarda ters açıda kalabiliyor, bulmacayı çözmek veya belirli bir noktaya ulaşabilmek için uğraşıp duruyorsunuz.

Sıkıntı çıkarabilen konulardan birisi de kontroller. Oyunu fare-klavye ikilisiyle değil de kontrolcüyle oynamamız tavsiye ediliyor. Ben de tavsiyeye uydum. Fakat yine de bazı noktalarda sorun yaşadım, özellikle de asamızın ışığını belirli noktalara yönlendirmemiz gereken bazı durumlarda. Mesela parşömenlerin kilitlerini açmaya çalışırken uğraştırıyor. Veya yaratıklar üzerinize hücum ederken onlara ışık saldırısı yapmaya çalıştığınızda bir türlü saldırının gerçekleşmediğini görüp ufaktan sinirleriniz bozulabiliyor. Tekne kullanırken yaptığınız çatışmalarda veya çözmeniz gereken bulmacalarda da benzer kontrol sorunları yaşanabiliyor.

Bu sıkıntılarına rağmen yine de şans verilebilecek oyunlardan Selfloss. Hem Slav esintileri taşıyan fantastik dünyası hem arka planda anlattığı hikâye hem de bulmacalarıyla ilginizi çekebilir, sizleri birkaç saat oyalayabilir.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum