Geleceğin Oyun Grafiklerinin Arkasındaki Teknoloji: Ray Tracing

Film tadında oyun keyfi yapmaya az kaldı sanki?

Özellikle NVIDIA'nın Turing mimarisiyle beraber gelen yeni dönem 2xxx ekran kartlarının tanıtılmasından sonra popülaritesi aldı başını gitti Ray Tracing teknolojisinin. Metro Exodus'tan Battlefield V'e kadar türlü türlü videolar gösterildi, "Tüm ahali duysun, devrim yapacak görseller geliyor!" denildi. "Neyi varmış da devrim yapıyormuş ya bu?" diyenlerin sayısının da az olmadığını düşündüğümüzden Ray Tracing’le ilgili birçok muhabbeti tek çatı altında topladık ki gerçek yorumu siz yapın.

Tam Olarak Nedir Bu Teknoloji?

Türkçe ‘Işın İzleme’ olarak adlandırabileceğimiz Ray Tracing, grafik terminolojisinde sahne olarak isimlendirilen ekrandaki görüntüyü, gerçek hayatta bulunan ışıkların davranışı taklit edilerek oluşturan bir grafik tekniği olarak bilinir. Özellikle yansımalarda, gölgelerde ve ışığın kırılmasında önemli ölçüde görsel iyileştirilmeler yapan bu teknik, ışınların tamamen doğal bir şekilde hareket etmesinden ötürü sahnedeki ışıklandırmanın yapay gözükmesini ciddi ölçüde engelliyor.

Ayrıca grafik programcılarının sahneyi doğal gözükmesi için kullandıkları ambient occlusion (ortam gölgelemesi), screen space reflections (ekran alanı yansımaları), shadow mapping (gölgelendirme) gibi hilelere de başvurmasına gerek kalmıyor. Bu hilelerden screen space reflections’ı genel yapıyı daha iyi anlamak için detaylandırmak gerekirse, sahnede bulunan ve “ışık kaynağı” olarak etiketlenen nesneler sadece ekranda gözüken nesnelere sahte ışık saçıyormuş gibi davranıyor. Eğer o an ekranda olmayan bir nesne varsa bu nesne ışıktan nasibini alamıyor ve o an ekranda olan diğer nesnelere de herhangi bir yansıma yapamıyor. İşte Ray Tracing tam da bu zaafı yok edebilecek çevresel aydınlatma (global illumination) adında bir yönteme sahip. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.

ray-tracing-1

Nasıl İşliyor Süreç?

Bildiğimiz gibi nesneleri ışıklar sayesinde görürüz. Eğer görüş alanımızda ve çevremizde hiç ışık kaynağı yoksa gözümüz nesneleri ayırt edemez. Günümüzde kullanılan Rastering adındaki yöntemde sahne matriks veri yapısından oluşur ve piksel bazlı bir görüntü sunar. Yani her pikselin bir renk kodu vardır ve yukarıda bahsettiğim tekniklerin kullanımı sonucu bu renk kodu statik şekilde belirlenir. Ray Tracing ise sahneyi ışınlarla çizer. Işınlar bir oraya bir buraya çarpıp tamamen yok olana kadar dolaşır. Işın hangi nesneye çarptıysa nesnenin rengi, opaklığı, ışığın şiddeti gibi durumlar gerçek zamanlı olarak hesaplanarak sahneye aktarılır.

ray-tracing-2

Daha iyi görüntü alabilmek için haliyle sahneye daha fazla ışın atmak gerekir. Ancak ne kadar fazla ışın atarsak, görüntünün tamamlanıp bize gösterilme süresi de o kadar uzar.  Bu sebeple özellikle video oyunlarındaki gibi görüntü gerçek zamanlı olarak işleniyorsa ve stabil bir FPS oranı yakalanması hedefleniyorsa en optimum ışın sayısını belirlemek gerekiyor. Ve evet, piyasadaki en güçlü ekran kartlarında bile bu kısıtlamayı yapmak zorundayız, çünkü onların bile şu anda tam olarak güçleri yetmiyor.

ray-tracing-3

Aslında Ray Tracing algoritması yaklaşık 50 senedir var. Günümüzde özellikle animasyonlarda gerçek zamanda görüntü işleme sıkıntısı olmadığı için Ray Tracing teknolojisinin her türlü nimetinden hali hazırda faydalanılıyor. Video oyunları tarafına ise tam olarak yeni yeni geçiliyor. Ancak az önce de dediğim gibi bu teknolojinin bütün nimetlerinden henüz yararlanamıyoruz. Şimdilik Ray Tracing, Rastering ile birlikte hibrit bir şekilde çalışıyor.

NVIDIA ise bu teknolojiyi o kadar önemsiyor ki GTX serisini sonlandırarak Ray Tracing’in adını taşıyan RTX serisine geçti. Bu onlar için yeni bir devrin başladığı anlamına geliyor. Microsoft da Ray Tracing için yeni bir kütüphane yayımladı. Ancak maalesef Ray Tracing destekli oyunlarda bu teknolojiyi açayım diyorsanız 2xxx serisi ekran kartlarından birine sahip olmanız gerekiyor.

Ray Tracing şimdilik oyunlar tarafında yeni yeni yeşerse de görsel açıdan Star Wars demo videosu gibi oyunlar ufukta gözükmeye başladı. Ufukta gözükmeye başladı da o fiyatlar ne öyle…

YORUMLAR

Diablo Immortal'a Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor

Efsanevi oyun serisinin sonu mu geliyor?

Diablo Immortal'a Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor

BlizzCon 2018 - Açılış Seremonisinde Neler Oldu?

Bir seremoni özeti

BlizzCon 2018 - Açılış Seremonisinde Neler Oldu?

Her ne kadar oyun firmalarını bir kolunu oyunucuların dostça omzuna, diğer elini de cüzdanına atan şeytani varlıklar olarak görsem de, Blizzcon 2018’in “Evinize hoşgeldiniz” girişli videosunda biraz samimiyet buluyorum. Bunu Activision’ın kendisi veya Bethesda için söylemek mümkün olmaz belki ama Blizzard oyunları belirli bir kültürü ve onun etrafında toplanmış oyuncuları temsil ediyor. Blizzard kurucularından Mike Morhaime sahneye çıkıp, oyunculara seslendiğinde ve yıllarca her Blizzcon’a gelen hayranlara baktığınızda ister istemez bunu fark ediyorsunuz.

Bu seneki Blizzcon konusunda doğal olarak beklentilerim büyüktü. Elbette en önemli heyecanım Diablo üzerineydi ki Blizzard fuardan günler önce “Bir şeyler yapiyoruz ama çok heyecanlanmayın”  diyerek onun da havasını aldı. Blizzard CEO’su J Allen Brack sahneyi devralıp gösterecekleri içerik için “bilgisayar oyunu içeriği” tamlamasını kullandığındaysa beklentilerimi iyice aşağı çekmem gerektiği konusunda iyice emindim artık. Haftasonu yapılacak e-spor içeriği hakkında duyurular ardı ardına gelmeye başladı. İlginçtir, Blizzard Overwatch üzerine de ciddi biçimde eğiliyor olsa da Hearthstone dışında gerçek anlamda tutan bir Blizzard espor ürünü olmadı hala.

Alpha versiyonundan beri oynadığım Heroes of The Storm konusunda özellikle meraklıydım zira Blizzard bu Moba’yı ne yaptıysa DOTA ve League of Legends gibi dişli rakiplerine karşı ayağını sağlam basamadı. Heroes of the Storm 2.0 güncellemesi, kahramanlar ve kostümler gibi oyun içi içerikleri daha ulaşılabilir hale getirse de HotS’un hala olması gereken noktada olmadığı da bir gerçek. HotS’un ilk duyurusu pek çok oyuncunun tahmin ettiği ancak yine de son derece sıradışı bir şekilde oldu; herhangi bir Blizzard evreninden değil de doğrudan Nexus’un içinden orjinal bir kahraman olan Orphea duyuruldu. Orphea, Raven Lord’un kızı ve kendisi yakın ve orta mesafede son derece etkili olabilen bir Assassin. Kullandığı büyüler de genel olarak frontline’ları hayatlarından bezdirmeye yönelik gibi duruyor. Bir diğer muhteşem duyuru ise yıllardır geyiği dönen “Temizlikçi Leoric” kostümü oldu. Yani bu sene HotS için Virtual Ticket aldıysanız biraz hayal kırıklığına uğrayacağınızı garanti edebilirim.

Sonraki HotS panellerinde de dişe dokunur oyun değişimleri veya ek bilgiler ne yazık ki göremedik. Binaların yıkılmasından gelen deneyim puanı azaltılmış ve artık yıkılan her fort koridorlara üç dalgada bir katapult eklenmesi anlamına geliyor. HotS’un nasıl daha popüler veya canlı olacağı konusundaysa Blizzard’ın bile bir cevabı olduğunu sanmıyorum ne yazık ki.

Blizzard’ın göz bebeği World of Warcraft için ise şimdiye kadar işler umulduğu kadar iyi gitmedi ne yazık ki. Battle for Azeroth paketinden sonra oyuncu sayısının Warcraft tarihinde olmadığı kadar düştüğü dedikoduları dönerken, pek çok oyuncu için Blizzard’ın ne yapacağı da merak konusuydu. Elbette yeni bir ek paketin duyurulması için henüz çok erken. Buna rağmen yaratıcı ekibin en azından senaryo ve içerik olarak oyuncuları tatmin etmesi gerekiyor ki tekrarlayan günlük görevler ve sıkıcı reputation kasmanın ötesinde cevheri görebilsinler. Bu beklentilerin karşılığı en azından şimdilik Tides of Vengeance olarak vücut bulmuş olarak duruyor. Test sunucularında içeriğin çoğu aylar öncesinden sızdığı için oyuncuların Alliance’ın yapacağı kuşatmanın ve olası sonuçların ne olacağını biliyorlardı zaten.  Battle for Azeroth sizi tatmin etmediyse en azından şimdilik geri dönmeniz için fazla sebep bulamayacaksınız.

Bir diğer beklenen duyuru da World of Warcraft Classic’in gelişi oldu elbette. Test sunucularında her seans içini 60 dakikalık bir sınır var. Wow Classic hakkında uzun uzun yazacağım elbette ama bu 60 dakikalık süre bana şimdilik bazı şeylerin sadece anılarda kalmaları gerektiğini hatırlattı. World of Warcraft’ın ilk yıllarını düşündüğünüzde aklınıza kaçınılmaz olarak, yaşadığınız o eğlenceli saatler geliyor olabilir. Classic demosunu oynamaya başladıktan sonraysa düşük tempolu dövüşlerin ve anlamsız oyun mekaniklerin gidişinin aslında WoW’un geleceği için ne kadar hayırlı bir değişim olduğunu da farkediyorsunuz. Battle for Azeroth belki WoW’un en iyi hali değil ama Classic Warcraft da bu sıfatı kesinlikle hak etmiyor.

World of Warcraft kısmı yayınlanan yeni “Kayıp Onur” videosuyla son buldu. Oyun dahilinde şimdilik ucu açık bırakılan Saurfang hikayesinin nerelere varacağı az çok tahmin edilebilir hale geliyor artık. Şahsen Sylvanas’ın ikinci bir Garrosh’a dönüşmesini hiç istemiyorum. Blizzard’ın da zaten daha önce anlattığı bir piyesi başka aktörlerle oynamasının da pek anlamı olmayacaktır. Blizzard bu konuda sağlam bir ters köşe yapmazsa gerçekten hayal kırıklığına uğrayacağım.

{ogzvideo|type:ytb|id:LKZ7ygLTR0g}

Blizzard’ın Hearthstone sunum için hazırladığı alan ise her sene olduğu gibi bu kez de son derece sıcak ve davetkar duruyordu. Bu konuda daha fazla detaya girmek isterdim ama sunumun hemen başında sesin kesilmesiyle kendimizi bir anda Overwatch sunumunun ortasında buluverdik. Overwatch özellikle Amerika’da dijital spor platformu olarak kendini şimdiden kanıtladı. Çok sayıda yatırımcı inanılmaz bedellerle Overwatch League’e katıldı ve maçlar turnuvalarda yeterince ses getirdi. Bu panelde 2 yeni kahramanın duyurulacağı ve yeni bir karakter videosu göreceğimize ait dedikodular kulağımıza çeşitli kaynaklardan çalınıyordu. Dedikodular haksız çıkmadı hani; McCree’ye ait video ile birlikte Deadlock çetesinin lideri Ashe’e merhaba dedik. Ashe tüfeği sayesinde uzaktan seri ve etkili atışlar yapabiliyor. Yakın mesafede ciddi bir zaafı olsa da kendini uzaklaştırabilecek veya fırlattığı bombayla kendine yaklaşılmasını engelleyecek ekipmana sahip duruyor. Madem Ashe gibi bir karakter gelecekti, Pharah’ın bu kadar elden ayaktan düşürülmesine ne gerek vardı bunu sorgulamıyorum diyemem. McCree videosunun sonundaki karakterin yeni Overwatch kahramanı Athena olma ihtimali fazlasıyla yüksek.

Starcraft yenilemesine doyamadıysanız fuardaki bir sonraki duyurunun gelmiş geçmiş en iyi strateji oyunlarından Warcraft 3’ün elden geçirilmiş hali için olduğunu duymak sizi sevindirecektir. Orc ve İnsan savaşçı arasındaki düellonun bir infernal tarafından bölündüğü videonun baştan çekildiği video en az ilki kadar heyean vericiydi. Oynanış videosu ise bizi nelerin beklediği konusunda gayet net bir fikir sahibi olmamı sağladı.  Daha kaliteli dokular, yenilenen arayüz ve hepsinden önemlisi yeni model ve animasyonlar Warcraft’ın hiç olmadığı kadar net ve modern olmasını sağlıyor. Animasyonlar konusunda özellikle Undead ghoulların binaların ve birimlerin etraflarını sarması resmen aklımı aldı. 2019 yılında çıkışını yapacak Warcraft 3 Reforged’u çıktığı gibi bitireceğimden hiç şüphem kalmadı artık.

Hearthstone’un hemen başından patlayan sunumu ses sorunlarının düzeltilmesiyle birlikte tekrar başladı. Rasthakhan’s Rumble ek paketin ismi ve bu paket adından anlaşılabileceği üzere Troll temalarından oluşuyor. Ruhlar, Loa’lar ve yeni özelliklere sahip silahlarla oldukça dolu bir içerik paketi bizi bekliyor. Sınıflara ait yeni kahraman kartlarının geleceği şimdiden sızdı, Loa’lar ise her sınıfa ait efsanevi yaratık kartlarını oluşturuyor. Kartların sınıflarına uygun temaları olacak ve görebildiğim kadarıyla pasif bonuslar eski oyuna kıyasla çok daha önemli konumdalar. Ruhların hiçbiri saldıramıyor ve sadece ilk turn boyunca görünmez durumdalar. Ruhların pasif bonusları ise onların etrafında oyun kurulmasına imkan verecekler. Rogue’lar için olan ruh bir köpekbalığı totemine bağlu durumda. Bu ruh hayatta kaldığı(?) sürece bütün battlecry ve combolar iki kere çalışıyor olacak. Loa ve Ruhların birbirine bağlı oldukları ve sonucunda Loa’ların sınıfa ait ruh toteminin etkilerinden doğrudan faydalanacağı da anlatılanlar arasındaydı. Hearthstone’da popülerleşen tek kişilik içeriğin ismi bu pakette “Rumble Run” adıyla karşımıza çıkıyor. Arenaya düşen genç bir troll olarak çeşitli düşmanları yenerek düzgün bir deste oluşturmaya çalışacağız. Hearthstone konusunda söyleyecek fazla bir şeyim yok açıkcası. Yaklaşık iki ek paket önce, düzgün desteleri yapmanın pahalı bir hobi haline gelmesiyle oyunu bıraktım. Rumble ile birlikte ucuz desteler yapmak da mümkün olacak gibi gözükse de, bu paketle beraber geri dönüş yapar mıyım inanın hiç bilmiyorum.

{ogzvideo|type:ytb|id:YG35phnCKRc}

Gecenin yıldızı ise tahmin edebileceğiniz üzere Diablo oldu. Switch sürümü tam olarak bugün çıktı ve aynı zamanda bütün oyuncular yeni bir Diablo duyurusuna kesin gözüyle bakıyorlardı. Tam olarak haksız da çıkmadılar hani. Ortada yeni bir Diablo oyunu var ama platformu bazı oyuncular için sorun olabilir. Şahsen cep telefonunda oyun oynamayı sevmeyen bir oyuncu olarak mobil bir Diablo fikrine sıcak bakmasam da Blizzcon’da gösterilenler ilgimi çekmeyi başardı. Dokunmatik ekranı kullarak uygulanan yeni büyüler, Diablo 3’e göre daha temiz duran görsel dil ve Diablo mekaniklerinin dışına çıkan bölüm tasarımları derken bence Diablo Immortal en azından şans verilmeyi hakediyor. Worldstone’un yıkımından 5 sene sonra geçecek oyunda, çok oyunculu ortamlarda botlar üzerinde veya zindandan sallanan halkalar eşliğinde yaratık kesiyor olacağız. Oyunda en azından 6 kişilik çok oyunculu seçenek var gibi duruyor ama resmi bir duyuru gelmeden tam rakamı söylemek şimdilik akıllıca olmayacak. Diablo Immortal konusundaki tek sıkıntım, özünde bir Diablo 3 çevrimi oluşu oldu. Yeni bir Diablo oyunu dendiğinde yeni sınıflar ve karakterler görmek isterim. Diablo Immortal bana Diablo’nun yaşattığı hissiyatı azıyla veya çoğuyla verebilecekse, şimdilik bu eksiklikleri gözardı edebileceğimi düşünüyorum.

Açılış seromonisi burada sonlandı ve oyuncular yavaş yavaş az önce ne izlediklerini ve hayattaki yerlerini sorgulamaya başladılar. Bence en ilginç duyuru Diablo Immortal oldu ama bunun da nereye gideceğini veya ne kadar başarılı olacağını kestirmek güç.  Bu konudaki en güzel haber Diablo Immortal’ı Çin bazlı bir alt yüklenicinin geliştirdiği oldu. Çünkü bu şimdiye kadar onlarca yapımcı ve sanat ekibini işe alan Diablo ekibinin yeni bir oyunu kendi bünyesinde geliştirmeye devam ettiği anlamına geliyor. Söylediğim üzere, en heyecan verici Blizzcon yılında değiliz belki de; buna rağmen sevip umursadığımız oyunların iyi ellerde olduğunu görmek, en azından bu BlizzCon bileti konusunda iyi hissetmeme yardımcı oldu.

Parolamı Unuttum