Call of Duty: Black Ops Cold War - İnceleme
Soğuk Savaşı ısıtmaya geldik!
Call of Duty serisi hiç şüphesiz oyun dünyasını büyük ölçüde etkileyen serilerden birisi. Hatta yalnızca oyun dünyasını da etkilemiyor, Hollywood prodüksiyonlarına benzer şekilde, kültür endüstrisinin ne kadar etkin bir siyasi enstrüman olabileceğini gözler önüne seriyor. Pek çok askeri çatışmayı konu edinen seri, bunu kendi yorumuyla aktarma yoluna gitti ve bazen bu yorum sınırları zorlayan bir hal almaya başladı; öyle ki, Ölüm Otoyolu veya Otoyol Katliamı olarak bilinen saldırıyı yapan ABD iken bunu da Rusya’ya ihale etmeleri gibi örneklerle tarihi yeniden yazmak gibi bir misyon üstlendiğini söylemek mümkün.
Hal böyleyken Soğuk Savaş dönemini ele alan yeni oyunun da nasıl bir hikâye ile karşımıza çıkmaya hazırlandığını epey merak ediyordum kendi adıma. Sonunda muradıma erdim. Şimdi hep beraber bakalım bu sefer hissemize neler düşmüş diye.
Perseus’un izinde…
Oyunun tanıtımlarından da bildiğiniz üzere bu seferki baş düşmanımız Perseus. Oyunun hemen başında, normalde rehin alınan ABD’liler ile ilgili bilgi edinmek üzere bir operasyona çıkan ekibimiz, Perseus’un büyük bir saldırıya hazırlandığına ilişkin bir istihbarata ulaşır. 13 yıldır haber alınmayan Perseus bir kez daha saklandığı delikten başını çıkarmış, Avrupa’yı alev alev yakmaya hazırlanıyor. Bize düşen de bunun önüne geçmek. Böyle önemli bir görev söz konusu olunca, akla gelen ilk ekip de Black Ops ekibimiz oluyor haliyle.
Ekibimizin bir kısmı zaten önceden tanıdığımız isimler, onlarla ilgili detaya girmeye pek gerek yok sanırım. Tanıtımlardan beri merak ettiğimiz Russell Adler, tam da beklenebileceği gibi ekibin görmüş geçirmiş kurt ajanı, kendisini bundan sonraki oyunlarda da görme ihtimalimiz yüksek gibi geliyor bana, akılda yer eden bir karakter. Onun haricindeki yeni karakterlerle ise, çok fazla vakit geçiremediğimizden olsa gerek, bir bağ kurmakta zorlanıyoruz. Zaten bunlardan birisinin de bir görev esnasında harcanması, üzerine o kadar durulmadığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Esas üzerinde durmamız gerekense oyunun büyük bölümünde yönettiğimiz, yani esas karakterimiz diyebileceğimiz Bell. Adını sanını belirleyebildiğimiz, istersek hazır geçmiş şablonlarından birisini seçip geçmişine de karar verebildiğimiz, hatta özellikler seçtiğimiz bir karakterimiz var ki bence CoD serisi için iyi düşünülmüş bir hamle bu. Önceki oyunlarda da sevdiğimiz, beğendiğimiz karakterler oldu ama böyle bir karakter oluşturma imkânı verilmesi ve bazı özellikler belirleyerek oynanışta kısmen de olsa değişiklikler sunulması hoşuma gitti. O karakterin oyuna dahil edilme şekli de hikaye içerisindeki rolü de yerli yerinde.
Hikâyeye tekrar dönersek, Perseus’un yıllar sonra ortaya çıkıp büyük bir saldırıya hazırlandığını öğrenmemizin ardından, kendisini yakalamak ve planladığı saldırıyı engellemek için bol aksiyonlu bir yolculuk başlıyor bizler için. Zaman zaman Vietnam Savaşı’na götüren, Küba'yı, Avrupa’yı ve Sovyetler Birliği’ni ziyaret ettiğimiz, istersek bir yan görevde ABD içerisinde de operasyonlara imza attığımız bir kovalamaca bu. Finale giderken karşılaştığımız küçük twist daha önce benzerlerini gördüğümüz cinsten ve orada sunulan tercih de bizi en azından o noktadan sonraki farklı sonları görmek için tekrar oynamaya itebilecek bir detay olmuş. Genel itibariyle oyunun senaryosu, (daha önceki pek çok oyunda da olduğu üzere) Hollywood filmi tadında. Belki muhteşem bir ters köşe yapmıyor, oyuncuyu çok şaşırtmıyor. Ama Soğuk Savaş dönemine ilginiz varsa, burada yakalayabileceğiniz bazı detaylar oyundan alacağınız zevki artırabilir.
Kimdir Şu Perseus?Perseus, Mlad, Scientist X veya Dr.X… Kendisi II. Dünya Savaşı’nın son yıllarından başlayıp Soğuk Savaş döneminin önemli bir bölümünde adı geçen, Rusların devşirdiği ABD’li bir bilim adamı. Aslında devşirdikleri bilim insanlarından birisini korumak için uydurdukları sahte bir kimlik. Böylece esas ajanın deşifre olmasını engellemeye çalışıyorlar. Bahse konu bilim insanları ABD'nin meşhur Manhattan Projesi'nde çalışan isimler. Sovyetler bu projeye ilişkin bilgileri ele geçiriyor ve kendi projeleriyle kıyaslama (hatta oradaki bilgilerden istifade etme) fırsatı buluyorlar. ABD istihbarat birimleri de Venona adlı proje ile Sovyetlerin kendi aralarındaki şifreli mesajlaşmaları takip ediyorlar ve bu sayede kendi içlerindeki Sovyet ajanları hakkında bilgi sahibi oluyorlar. Bu şekilde izine ulaşılan "Perseus" yıllarca bulunamıyor. Sonrasında ise bunun aslında Sovyetler tarafından, ajanlarını korumak için bir kamuflaj sağlamak amacıyla ortaya atılan bir isim olduğu anlaşılıyor. |
Yenilenen CoD…
Oyundaki yeniliklerden birisi yukarıda da bahsettiğim üzere karakter özellikleri seçimi. Bunun dışında seçim yaptığımız bir yer de diyaloglar oluyor. Diyalogların gidişatını ve oyunun son ekranını etkileyen seçimlerle karşı karşıya kalıyoruz. Ayrıca görevleri yapmak için alternatif yollar sunulması da güzel. Özellikle KGB merkezindeki görevi, 3-4 farklı yöntemle bitirmek için tekrar tekrar oynadım. Bu detaylar oyunun tekrar oynanabilirliğini artırarak olumlu özellikler hanesine yazdırıyor kendisini. Bir de görevler içerisinde isteğe bağlı olarak ilgilenebileceğimiz yan görevler olabiliyor, düşmanın eline düşmüş bir elemanı kurtarmak veya sen deşifre oldun diyerek kafasına sıkmak mümkün. Bunun da oyunun ilerleyişi içerisinde farklı akışlara yol açtığına şahitlik etmek güzel.
Oyunun benim hoşuma giden yeniliklerinden birisi görev panomuza eklenen yan görevler oldu. İsteğe bağlı olarak yaptığımız 2 görev için, öncelikle diğer görevlerde bazı ipuçlarını toplamanız, bunun sonucunda karşı karşıya kaldığınız bulmacayı çözmeniz lazım. Tabii bütün ipuçlarını toplamadan ve bulmacayı tam olarak çözmeden de göreve dalabiliyorsunuz. Ama bu durumda yanlış bir iş yapma veya görevi olması gerektiği şekliyle tamamlayamama ihtimaliniz de yükseliyor. Bunlar ana senaryoda ilerlemenize engel teşkil etmiyor; bu görevleri yapıp yapmadığınıza (veya yapış şeklinize göre) oyunun sonunda göreceğiniz bitiş ekranında bazı değişiklikler oluyor sadece. Yine de ben her iki görevi de yapmanızı tavsiye ederim. Hem oyunun çok kısa olması nedeniyle biraz daha oyalanmış olursunuz, hem de bu kısımlar zevkli. Özellikle bulmacalara kafa yormak, şifreleri çözmek eğlenceli oluyor; sizi Soğuk Savaş atmosferine sokan detaylar bunlar.
Sözü geçmişken oyuna dair en büyük eleştirimi de araya sıkıştırıvereyim. Oyun çok kısa. 5-6 saat içerisinde bitirip kenara koyabilirsiniz. Hal böyle olunca, bu kadar pahalı bir oyunda bu kadar kısa bir senaryo bölümünün bulunması can sıkıyor. Pek çokları için oyunun multiplayer kısmının önemli olduğunun da farkındayım. Ama yine de bu değerlendirmem değişmiyor. Ne kadar iyi bir multiplayer kısmı olursa olsun, senaryonun kısalığı nedeniyle benden eksi puan aldığını belirtmek durumundayım. Bu arada multiplayer kısmında harita sayısı yetersiz geldi bana. İlerleyen dönemlerde artacaktır elbette. Ama şu aşamada aynı haritada dönüp dolanıyoruz :)
Battle Royalesiz olmaz
Oyunun multiplayer beta sürecine de katılmış ve o dönemde de keyifle oynamıştım. Belki bir süre ara vermiş, üzerine düşmemiş olmamdan, belki bu seferki haritaların biraz daha ilgimi çekmesinden dolayı, içim ısındı. Bir tur daha atayım, dur bir de şu moda bakayım derken saatlerimi harcadım ekran karşısında.
Fireteam modunu bir nevi takım bazlı battle royale modu olarak değerlendirebiliriz. 4 kişilik on takımın kapıştığı, uçaklardan atlayıp paraşütümüzle süzüle süzüle çatışma mahalline inerken keklik gibi avlandığımız modda temel amacımız haritanın farklı bölgelerindeki uranyumları toplayıp bombaların içerisine yüklemek ve bu bombaları aktif hale getirip patlatmak.
Combined Arms modunda; haritadaki belirli noktaların kontrolüne ele geçirmeye ve hedef puana ulaşan takım olmaya çalışıyoruz. Buradaki haritalardan Crossroads’un etkisiyle midir, kullandığımız araçların etkisinden mi bilemiyorum, ama bana Battlefield’ın çok oyunculu kapışmalarını anımsattı. Bu şikâyet ettiğim bir şey değil, bence de zaten Battlefield’ın görece kalabalık çok oyunculu modları savaş atmosferine uygun modlar, benzerlerinin CoD için de geliştirilmesi bu açından beni rahatsız etmez, hatta hoşuma gider; nitekim burada da öyle de oldu. İlerleyen dönemlerde gelecek haritaları bilemem ama burada Cartel (Assault) haritasını da Crossroads (Domination) haritasını da sevdim.
Crossroads haritasında tank ve kar motoru gibi araçları kullanabiliyoruz. Ayrıca hava desteği de önemli bir rol oynuyor. Casus uçaklarla rakiplerin yerini açığa çıkarmak mümkün. Düşman mevzilerine bombardıman desteği de öyle. Kısacası gayet canlı coşkulu mücadeleler yaşanabiliyor :) Operatörlerin özelliklerinin kullanımı da aynı şekilde keyifle devam ediyor. Crossroads haritasının keskin nişancı oynamayı tercih edenler için de uygun bir harita olabileceği görülüyor. Cartel haritası daha yakın çatışmalara yönlendiren bir harita diyebilirim. Armada haritasında deniz araçlarını da kullanabiliyoruz. Kısacası birbirinden farklı tarzlarda haritalar mevcut (ama daha önce de dediğim gibi harita sayısı yetersiz kalıyor bence).
VIP Escort modu, adından da anlaşıldığı üzere bir VIP’ye kaçış noktasına kadar eşlik etme veya eşlik edenlere engel olma modu. Dönüşümlü olarak VIP’yi koruma ya da engel olmaya çalışan ekip oluyorsunuz, 4 turu kazanan takım oyunun galibi oluyor. Daha hızlı oynayacağınız bir mod arıyorsanız, bu moda bakabilirsiniz. Betada ekseriyetle Moskova haritasına denk gelmiştim. Bu durum oyunun çıkışının ardından da böyle devam etti. Demek ki Moskova bizi çağırıyor diye düşündüm, yanılıyor muyum acaba :)
Bir de tabii artık CoD serisinin alametifarikası olan Zombi modu bulunuyor. Onu da belirterek multiplayer faslını noktalayayım.
Son olarak bir noktayı daha belirteyim. Oyunun içerisinde bol bol oyun makinesine denk geliyoruz ve burada klasik oyunları oynayabiliyoruz. Bunlar da epey vaktimi yediler. Siz de nostalji yapmak isterseniz, görevlerin orta yerinde çatışmayı falan bir kenara bırakıp River Raid, Enduro, Pitfall, Grand Prix gibi klasiklerle kafa dağıtabilirsiniz :)
Genel olarak baktığımda, seride yeni bir şeylerin denenmeye başlamasından dolayı beni mutlu eden, kısa da olsa keyifli bir oyun süresi geçirdiğim bir deneyim sundu Cold War. Şu senaryo kısmı en azından 2-3 kat uzunlukta olsaydı, gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirdim. Ama bu haliyle ve bu fiyatla gönlüm elvermez; şöyle sağlamından bir indirim bekleyin derim ben. Zaman zaman Eser ile aramızda konuştuğumuz bir konu bu. Bu tür oyunların multiplayer modları ile senaryo modlarının birbirinden ayrılması, böylece senaryo modunu isteyenlerin daha ucuza sahip olması bir alternatif olarak düşünülebilir belki. Aslında Call of Duty Warzone ile bu yolda bir adım atılmış oldu. Ama devamı gelecek mi, bahsettiğimiz gibi bir sisteme dönerler mi, bunu önümüzdeki dönemde göreceğiz artık.
Başlıklar
Call of Duty için yeni bir şeyler denenmeye başlanması önümüzdeki dönem için umut veriyor. Ama bu fiyata ana hikayesi bu kadar kısa süren bir oyun almak makul mü, o da koca bir soru işareti.
Yeni bir şeyler denenmeye başlandığını görmek güzel
Karakter özelliklerinin oyuna yansıması, ipuçları toplamak ve bulmacalar çözmek gibi detaylar eğlenceli
Hikâye akışında sunulan tercihler yeniden oynanabilirliği artırıyor
Hikâye çok kısa kalıyor
Multiplayer kısmında harita sayısı kısıtlı
Pahalı
Appreciating the persistence you put into your blog and detailed information you provide. Jane | parking lot paving company