Co-op ve PvE sevenler toplansın çünkü eşi benzeri nadir görülen bir ana tanıklık ediyoruz! En başlarda yaşanan teknik aksaklıkları saymazsak ortada kusursuza yakın bir oyun var. Mevzubahis teknik problemlerin sebebi de eş zamanlı oyuncu sayısının beklenenden yaklaşık 100 kat fazla olması… (Abartı yok, durumu siz düşünün sevgili Oyungezerler)
Bu incelemeyi yazmak çok kolay olacak diye düşünüyordum ama oyunu neresinden öveceğimi şaşırıyorum. İlk oyunda doğru olan ne varsa (ki bence gelmiş geçmiş en harika bağımsız oyunlardan biriydi) onu alıp, doğru şekilde analiz edip, üçüncü kamera moduna optimize etmişler ve ortaya bir şaheser çıkmış! Helldivers 2’nin istisnasız her görevi ekibinizi adrenaline ve aksiyona doyuruyor. Düşük seviyelerde yine nefes alacak zamanı buluyorsunuz ama zorluk arttıkça nefes alma boşluğu azalıyor ve yerini neredeyse kesintisiz aksiyona bırakıyor. Onlarca dakika savaşıp, defalarca ölüp geri gelip o shuttle’a binince gelen güvenlik, tatmin ve başarı hissini verebilen çok az oyun var. Bu oyun döngüsünün en güzel yanıysa zorlu bir görev bitince üzerinize yorgunluk çökmüyor. Aksine insan kendini “Şimdi hangi gezegene ‘kontrollü demokrasi’ getiriyoruz?” diye sorarken buluyor. Neticede özgürlük ve demokrasi diğer gezegenlere kendi kendine gidecek değil. İlla ki bir grup Helldiver’ın oraya cehennemi yaşatması lazım. Super Earth’ün yaşam şeklini galaksinin kalanıyla en doğru paylaşma şekli mermiyle, bombayla ve nükleer silahlarla neticede.
Super Earth ve Helldivers organizasyonunun misyonu size bir yerden tanıdık geliyor olmalı değil mi sevgili Oyungezerler? Helldivers serisi, özünde ABD (ve benzeri ülkelerin) dünyaya yayılma politikasını kaliteli bir kara mizahla eleştiriyor aslında. Hani çok kör göze parmak bir durum tabii ama başarılı mizah önünde şapka çıkarmak lazım.
Oyunun başlangıç fragmanı bile aslında Helldivers’a katılmanız için yapılan askeri reklam propagandası. Fakat bu fragman o kadar başarılı ki gerçekten de insanın gaza gelip, savaşın gerçekliğini ve tehlikelerini unutup galaksiye demokrasi yayası geliyor. Fragmanın arkasındaki Goodbye Kansas Studios ve yönetmen Fredrik Lofberg nefis bir iş çıkarmış.
Aktif olanı gerçekten ödüllendirmek
Helldivers 2’nin oyuncu karşılama ve öğretme süreci oldukça kapsamlı ama sıkıcı değil. Kısa sürede oyunda neler yapabileceğimizi görüyoruz ve nelere dikkat etmemiz gerektiğini öğreniyoruz. Bunu takiben de uzay gemimizi tasarlayıp direkt olarak görevlere atılabiliyoruz. Bir zorlukta gerekli sayıda görev yaptıkça yeni zorluk seviyesi açılıyor. Her zorluk seviyesinde de yeni düşmanlarla tanışıyoruz. Hatta böceklerin ve robotların en üst seviye düşmanları ilk başlarda karşımıza “görev” olarak çıkıyorlar. Böylece bu düşmanlarla daha kontrollü bir ortamda çatışıp neler yapabildiklerini organik bir şekilde tecrübe ediyoruz. Ölümlerimizden dersler çıkarıyoruz ve daha güçlü dönüyoruz.
Zorluk seviyesi arttıkça normalde “boss” olarak karşımıza çıkan düşmanlarla artık sıklıkla ve hatta gruplar halinde karşılaşır oluyoruz. Bu kötü bir şey değil tabii, zira hem düşman çeşitliliği yeterince doyurucu oluyor hem de oyun hile yapıyor gibi hissetmiyorsunuz. Çünkü bu düşmanlarla nasıl başa çıkmanız gerektiğini aslında biliyorsunuz. Bu formülü en iyi uygulayan oyunlardan biri Doom Eternal’dır. Eğer oynadıysanız referans noktası olarak bunu düşünebilirsiniz. Bir saniye yerinizde durmadan, tüm envanterinizi ve stratagemlerinizi kullanarak düşmana ölüm yağdırmak ama en ufak bir hatada da cezanızın kesilmesi inanılmaz bir tatmin hissi yaşatıyor.
Tabii zorluk seviyesi arttıkça ödüller ve ödüllerin çeşitliliği de artıyor. Topladığımız ödülleri gemimizin modüllerini, strategemlerimizi ve ekipmanımızı güçlendirmek için kullanıyoruz. Yeni şeyleri açma sistemi de oldukça adil. Hem oyun içinde hem de başarılı görev sonrası elde ettiğimiz savaş madalyalarını kullanarak güçleniyoruz. Bir sonraki sayfaya erişmek için de belirli sayıda madalya harcamamız gerekiyor. Madalyalar da sadece oynayarak kazanabildiğimiz bir birim. Yani gerçek para harcasanız dahi bir avantaj kazanamıyorsunuz.
Bu oyunda ölmek başlı başına bir keyif!
Helldivers 2’nin tasarımı oyuncuları baştan sona işbirliği yapmaya itiyor. Geliştirmeler için elde edilen tüm kaynaklar oyuncular arasında paylaşılıyor. Zaten bu oyunda birlikten güç doğduğu için yanınızdaki yoldaşı da kendiniz kadar düşünmeniz gerekiyor. Öyle dolu dolu aksiyon anları yaşanıyor ki yalnız başınıza olsanız o mevzudan sağ çıkmanız mucizelere bakar. Ancak yanınızda bir ya da birkaç takım arkadaşı olunca en azından belayı paylaşıyorsunuz. Ölmek bile keyifli bir hale geliyor.
Ha, ölmek bile keyifli hale geliyor demişken… Helldivers 2’nin yaptığı en harika işlerden biri de aslında tam olarak bu. Helldivers 2’de bazen kendi hatanızdan, bazen oyun saçmaladığı için, olmadı takım arkadaşınız beynini kapattığı için ölebiliyorsunuz. Ama en adaletsiz ölüm bile süper sinematik anlar yaşamanıza sebep olabiliyor ya da en olmadı kahkahayı basıyorsunuz çünkü büyük ihtimalle ölümünüz eğlenceli bir şekilde gerçekleşiyor.
Tabii ölmeyi keyifli kılan tek şey bu değil, hatta bu sadece işin başlangıç kısmı. Çünkü ölünce geri çağırılma aşaması başlıyor. Takım arkadaşınız sizi strategem mini oyunuyla savaşa geri çağırıyor. Siz de düşman yok etme gücü oldukça yüksek bir podla gezegene tekrardan iniş yapıyorsunuz. Görsel ve ses tasarımı da, oynanış mekaniği olarak da inanılmaz doyurucu bir an yaşanıyor. Sadece dümdüz yere inecek olsanız bile savaş kahramanı gibi hissediyorsunuz. Üstelik podunuzdan tam cephaneyle çıktığınız için savaşa hiç olmadığınız kadar hazır bir giriş yapıyorsunuz.
Bir de Helldiver kardeşlerimizin bu geri dönüş anında söylediği replikler bile insanı inanılmaz gaza getiriyor. Güm diye gezegene iniş yapıp ağzınızdan çıkan ilk lafın “Beni düşmana doğrultun” gibi şeyler olması sizi ışık hızında motive ediyor.
Herkese uygun bir oyun tarzı var
Helldivers 2’nin en güzel yanlarından biri de her türlü oyuncuyu kapılarını açıyor olması. Kullandığınız zırhtan tutun da silahınıza, teçhizatınıza ve yanınıza alacağınız strategemlere kadar bir sürü farklı tercih yapabiliyorsunuz. Düşmanların da sabit doğma noktaları olmaması (çeşitli noktalar hariç) her şeyi daha tahmin edilemez ve keyifli kılıyor.
Cepte gördüğünüz bir noktayı tam ele geçirdik derken bir robotun fişek atması ya da bir böceğin çağırı dumanını tüttürmesiyle ortalık yeniden kaos yerine dönüyor. Müthiş bir çatışma sonrası gemilerle tankların ve hulkların geldiğini görünce minik bir şok yaşıyorsunuz ama vücut bir süre sonra hemen göreve alışıyor. Bir epik çatışmadan diğerine geçiyorsunuz.
Şu an oyunda 50. seviyeye geldim (şu anki maksimum) ve yaklaşık 120 saat harcadım. Sonunda açılabilecek her şeyi de açtım ve hâlâ savaş alanına gidip gezegenlere demokrasi getirmek istiyorum. Hain böcekleri öldürüp ekonomimize destek olmak istiyorum. Robot patlatmak istiyorum. Bu kadar epik şey üst üste gelince oyunun ve enstantanelerin epikliği azalır, sıkıcı gelmeye başlar falan derdim fakat diyemiyorum.
Tecrübeli Helldiverların da yenilerin elinden tutması gerekiyor tabii. Yeni bir oyuncu geldiğinde ona destek olmak, oyunun mekaniklerini öğretmek gerçekten önemli. Hatta Shield ve Railgun’ınızı yeni Helldiverlara verin. Gerçek bir Helldiver bunlar olmadan da kontrollü demokrasiyi galaksinin her bir köşesine getirebilir. En olmadı bu yolda kahramanca ölür!
Gerçek zamanlı Dungeon Master’ımız da var…
Hiçbir PvE oyunu Helldivers 2 kadar topluluğu birlikte hareket ettirme konusunda başarılı olmamıştır herhalde. Major Orders denilen bir özellik var. Oyunun gerçek hayatta Game/Dungeon Masterları var ve hikâyeyi üstü kapalı parametrelere göre ustaca çekip çeviriyorlar. Major Order’lar genelde Super Earth’ün bir gezegenini korumak ya da başka bir yere “özgürlük getirmek” üzerine oluyor.
Topluluk olarak üç görevden oluşan operasyonları tamamlıyoruz. Başarılı olursak gezegenin kurtuluşuna ya da savunmasına destek oluyoruz. Başarısız olursak da bu efora zarar veriyoruz. Topluluk olarak bu görevlerde yer alırsak ve görev başarılı olursa da gayet doyurucu ekstra ödüller kazanıyoruz. Ben bu incelemeyi yazarken bir cuma akşamı tek bir gezegene demokrasi ve özgürlük getirmek için eş zamanlı olarak 400 binden fazla Helldiver savaş veriyordu.
Tabii tüm her şeyi açmış oyuncular için ne ödül gelse anlamsız. Hele ki ilk operasyonun ödülü oyuncular tarafından pek de sıcak karşılanmamıştı. Strategem açmak için kullandığımız para birimi olan Requisition Slip kısa sürede işe yaramaz hale geliyor. Oyunun ortalarına geldiğimizde her şeyi açmış oluyoruz ve Req Slip sadece kenarda birikiyor. Üst limiti de sadece 50,000 hani. Major Order’a katılıp, büyük savaşlarda yer alıp adınızı Helldivers tarihine yazdırıyorsunuz ama ödül bile alamıyorsunuz. Neyse ki Arrowhead ekibi bu hatadan da ders çıkardı da artık daha işlevsel ödüller kazanıyoruz.
Starship Troopers ve Terminator etkileri
Helldivers 2’nin (gerçi ilk oyunda da durum buydu) en büyük esin kaynakları arasında Starship Troopers ve Terminator yer alıyor. Bunun gizlisi saklısı da yok zaten. Bu iki eserden birine bile kalpten bağlıysanız oyundan zevk almama şansınız yok diyebilirim. Ardı arkası gelmeyen düşmanlara karşı hatasıza yakın savaşmak, bir aksiyon filmi yıldızı veya kahraman bir asker gibi hissetmek harika bir his.
“I’m doing my part!” yani “Üzerime düşeni yapıyorum!” repliğini bilmeyen Starship Troopers hayranı yoktur herhalde. Helldivers 2 oynarken öldürdüğünüz her bir böcek, her bir teneke kafa için bu hissi saniye saniye yaşayacaksınız. Benzeri replikleri robot öldürürken de söylüyorsunuz zaten.
Keza hem böcek hem de robotların yok ediliş şekilleri de esinlenilen filmlerden fırlamış gibi. Mermi yedikçe verdikleri reaksiyonlar, parçaların kopması ve dökülmesi, efendime söyleyeyim geri sekmeleri, seslerinin bozulması ve hatta bazı düşman tiplerinin canını kurtarmak için kaçışması… Gerçekten bir şaheser var ortada.
Peki Helldivers 2 tek başına oynanır mı?
Yani bu sorunun yanııtı hem evet hem de hayır sevgili Oyungezerler. Teknik olarak tek başınıza oynayabilirsiniz. Hatta gerekli eşyaları açtıktan ve oyunu da kavradıktan sonra tek başınıza Helldive zorluğunda görev bitirebilirsiniz. Bununla birlikte bu oyun başkalarıyla oynandığında harika oluyor, ekstra nefis oluyor. Eş dostla oynamadığınız zaman düz baklava, yanınızda birileri varsa fıstıklı ve şerbeti tam tutmuş baklava oluyor diyeyim. Kim olsa ikincisini tercih eder herhalde.
Tek başınızayken yapamayacağınız yegane şey iki tuşuna aynı anda basılması gereken sığınak kapılarını açmak. Kalan her şeyi tecrübeli bir oyuncuysanız tek başınıza da yapabilirsiniz. Tabii oldukça zorlanacağınızı dile getirmeye gerek yok. Bir de dürüst olmak gerekirse yaptığınız o epik şeyleri etrafınızda paylaşacağınız insanlar yoksa o kadar da epik hissettirmeyebilir.
Neyse ki oyunun maç bulma ve eşleştirme sistemi artık düzgün çalışıyor. Çıkış haftası ve takip eden haftalarda çok sorun yaşandı ama sonunda Arrowhead ve Sony sorunları tamamen çözmüş gibi gözüküyor. Ara sıra yaşanan ufak kopmalar dışında bir problem yaşamadım. O senaryolarda da arkadaşınız üzerinden maça yeniden bağlanabiliyorsunuz zaten.
Helldivers 2’nin topluluğu da ayrı bir övgüyü hak ediyor. Tabii ki arada toksik insanlara da denk geliyorsunuz ama bu tek tük gerçekleşiyor ve bu insanların çoğuyla düzgün bir iletişim kurabiliyorsunuz. Hatta bir tık öteye gideyim. İngilizce pratiği yapmak için de harika bir oyun diyebilirim. Sesli iletişime biraz muhtaçsınız. Her ne kadar işlevsel bir ping sistemi ve iletişim kurma mekanizması olsa da aktif iletişim oyun keyfini bambaşka seviyelere taşıyor.
Helldivers 2’yi öve öve bitiremediğimin farkındayım. Hatta oyuna dair negatif bulduğum şeyler bir tutam tuz kadar olsa gerek. Çıkış dönemi yaşadığı teknik aksaklıklar ve oyun içi ekonominin late-game’de tıkanması dışında gerçek bir eksisi de yok gibi. Ha tabii arkadaşlar olmadan aynı tadı vermiyor oluşu da belki bir eksi sayılabilir. Gözlerimizi kısarak ve inanarak bakarsak bunu da eksi sayabiliriz. Ben saymıyorum da sayana da karşı çıkmayayım.
Başlıklar
Türkiye için uçuk sayılabilecek bir fiyata sahip olsa da kaçırılmaz bir oyun olduğunu düşünüyorum. Şimdi alamıyorsanız bile indirim bekleyin öyle alın. PvE sevip de Helldivers 2 oynamayan neyi kaçırdığının farkında değildir.
- Görseller şahane. Her gezegen ayrı bir tada sahip
- Taze ve eğlenceli oynanış. Build seçenekleri bitmiyor
- Oyunun müzikleri ayrı bir müthiş
- Su üstünde olmasına rağmen oldukça kaliteli verilen kara mizah
- Play-to-Win. Oynadıkça cömertçe ödüllendiriliyorsunuz
- Minik teknik sıkıntılar
- Oyun sonu ekonomisi iyi düşünülmemiş
Uzun süredir bu kadar bağımlılık yaratan bir oyun oynamamıştım ya. İnceleme net olarak yansıtıyor içimdeki DEMOKRASİ isteğini elinize sağlık.