Lumote: The Mastermote Chronicles - İnceleme

Kutupların zıtlaşması

Bakın, ben çok basit bir adamım. Derin su hayvanları gibi parlak ışıklar gördüm mü atlarım üstüne. Bazı oyunlar fener balığı misali cafcaflı grafiklerini tuzak olarak kullanmaktan çekinmiyor tabii (evet, sana bakıyorum Recompile!). Neyse ki elimizdeki numuneyi fener balıklarından ziyade dumbo ahtapotları ailesine dahil edebiliriz.

Bu derin su benzetmelerim boşa değil. Ekran görüntülerinden de anlayabileceğiniz üzere geliştiriciler su altı dünyasından bolca esinlenmişler. Yarattıkları bu cafcaflı dünyadan etkilenmemek elde değil. Organik-neon renklerin arasında hemen kaybolup hipnotize oluyorsunuz oynarken.

Arka planda çalan sakin tekno müzikler ve sevimli ses efektleri bu atmosferi sonuna kadar destekliyor. Oyunu yatmadan bir iki saat oynayayım diye açtım, bir baktım dört saat geçmiş. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. En son Witcher 3’ün dünyasında bu şekilde kaybolmuştum sanırım.

Görsel tarzını öve öve bitiremiyor olabilirim ama bu her şey mükemmel demek değil tabii ki. En başta parlak renkler dikkatinizi dağıtsa da bir yerden sonra çevre tasarımındaki tekdüzeliği fark ediyorsunuz. Recompile da aynı dertten mustaripti. Bir ekran görüntüsünü gördüğünüzde bütün oyunu görmüş oluyorsunuz. Çok büyük bir eksik değil bu. Zaten sıkmadan, 5-6 saatte bitiyor oyun.

“Ortam güzel, mekan güzel ama yürüme simülatörü değil bu. Bulmaca oyunundan bahsediyoruz, bize mekaniklerden haber ver!” diyorsanız merak etmeyin. Bu konuda da geliştirici ekip başarılı bir iş çıkarmış. Kısaca bulmacaları çözmek için farklı kafalarına binip kontrolü ele alıyor ve doğru noktalara götürmeye çalışıyoruz. Farklı birkaç canlı tipi ve engel olsa da temelde yaptığımız şey hep aynı oluyor.

Yanlış anlamayın, bu bir eksi değil. Elli bin tane farklı mekanik ile karmaşık bulmaca yapmak kolay. Ama bir iki basit mekanik ile ilgi çekici ve çeşitli bulmaca tasarlamak her babayiğidin harcı değildir. Daha önceden birinci şahıs bulmaca oyunu tasarlamış birisi olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim bunu.

Organik mekanikler

Bulmaca tasarlamaktan daha zor bir şey varsa o da mekanikleri yazı olmadan, organik bir şekilde anlatmaktır. Lumote bu işi çok iyi bir şekilde beceriyor. Yeni mekanik ile karşılaştığınızda yardım olmadan ne olduğunu ve nasıl çalıştığını çözebiliyorsunuz. Bir iki noktada anlamak vaktimi alsa da neticede bütün bulmacaları yardım almadan çözmeyi başardım. Yani hemen hemen. Son bulmacayı çözemedim ama orada da bariz bir noktayı gözden kaçırmışım.

Öyle çözdüm, tam çözüme bakmadan bitirdim falan diyorum ama çok kolay bir oyun da değil bu. Bulmaca zorlukları tam kararında olmuş. On – on beş dakika uğraştıktan sonra düşen o jeton oldukça tatmin edici oluyor. Kendinizi çok zeki hissediyorsunuz. Üstelik bir yerde takılınca oyun sizi bazı ses efektleri ile yönlendirmeye çalışıyor. Modern AAA oyunlarındaki gibi bir yönlendirme değil bu, bulmacayı sizin için çözmüyor. Sadece ilgili noktalara dikkatinizi çekiyor. Şahsen çok beğendiğim bir sistem oldu bu. Umarım farklı oyunlarda da görürüz kendisini.

Burada oyunun eleştirebileceğim tek bir noktası var. Ölünce bulmaca baştan başlaması. Böyle bütün parçaları ayarlamışsınız, son deniz anasını yerine götürüyorsunuz, yanlış bir hareketinizde platformdan düşüyor ve her şeye baştan başlamak zorunda kalıyorsunuz. Neyse ki böyle bir hata yapabileceğiniz çok fazla bulmaca yok. Platform kısımları oldukça basit tutulmuş.

Mastermote öldü! Yaşasın Mastermote!

Lumote’u bitirip de doyamayanlar için bir New Game+ modu var. Ama çok heyecanlanmayın, aynı oyunun kırmızısı bu. Oyun dünyasında bir anlamı var ancak yeni herhangi bir şey sunmuyor. Başarımları tamamlama peşinde değilseniz görmezden gelebilirsiniz.

Hipnotize olmuşçasına dünyasında kaybolmak istediğiniz bir üç boyutlu platform – bulmaca oyunu arıyorsanız Lumote: The Mastermote Chronicles’ı kaçırmayın.

Haa! Anı

Akılda kalıcı bulmacaların üç önemli anı vardır. İlki yanlış çözüm anı. Oyuncu ne yapması gerektiğini anlar ve aklına gelen ilk basit çözümü uygular. Mesela kapıyı açmak için bir düğmeye basar. Bu noktada tasarımcı oyuncuya ne yapması gerektiğini anlatmıştır. İkincisi çözümün yanlış olduğunu anladığı an. Kapı sadece düğme basılı durumdayken açıktır. Tasarımcı oyuncuyu bilerek yanlış yönlendirmiş ve oyuncu tuzağa düşmüştür. Üçüncü an “Haa!” dediğimiz, jetonun düştüğü an. Oyuncu kenarda duran kutuyu düğmenin üzerine koymayı akıl eder.

Lumote’un geliştiricileri bu üç anı oldukça güzel tasarlamışlar. Oyunun büyük bir kısmını ikinci ve üçüncü anlar arsında geçiriyoruz. Herhangi gizli bir bilgi olmadığı için jeton düşme anı oldukça tatmin edici oluyor ve kendimizi “Aa bunu nasıl düşünemedim yaa!” derken buluyoruz.

Bulmaca tasarımları ile ilgileniyorsanız Game Maker’s Toolkit kanalını ve özellikle şu videosunu tavsiye ediyorum:

SON KARAR

Dünyasına kaptırıp kafanızı dağıtacağınız bir bulmaca oyunu arıyorsanız kaçırmayın!

Lumote: The Mastermote Chronicles
İyi
7.0
Artılar
  • Görsel tarz
  • Güzel bulmacalar
  • Dengeli, tatmin edici zorluk
  • Transa sokan atmosfer


Eksiler
  • Bazı mekanikler hemen anlaşılmıyor
  • Ölünce bulmaca baştan başlıyor
  • Tekdüze çevre tasarımı
YORUMLAR
Parolamı Unuttum