Monster Hunter Stories 2: Wings of Ruin - İnceleme
Canavar da olsa dost dosttur
Bu yıl Monster Hunter severler için ihya olma yılıydı adeta. Bir sinema filmi, ana seriye gelen yeni bir oyun, yeni tanıtılan koleksiyon figürleri ve şimdi de spin-off serisinin yeni oyunu olan Monster Hunter Stories 2. İlk oyun önce 3DS’e sonra akıllı telefonlara ve tabletlere gelmişti. Onun öyküsündeki bazı karakterler burada da yer alıyor almasına ama ikinci oyun ilkine çok da bel bağlamayan kendi ayakları üzerinde duran bir yapım. O yüzden “İlkini oynayamadım bunda konuyu anlar mıyım?” gibi dertleriniz olmasın hiç. Bu önemli notu aradan çıkarttığıma göre size “canavarı kesme, canavarı öp” oyununun devamı nasılmış anlatmaya girişebilirim.
Canavarların masalları
Evvel zaman içinde ama o kadar da evvel olmayan bir zamanda Red isimli efsanevi bir Monster Rider (Hunter’lar avcıyken, Rider’lar, yani biniciler canavarlarla bağ kurup ortaklaşa yaşayan insanlar) yine efsanevi bir Rathalos’la dostluk kurmuş ve bu Rathalos büyükçe bir binici köyünün koruyuculuğunu üstlenmiştir. Olayların geçtiği günümüzdeyse oyuncunun kendi belirlediği karakteri olan genç biniciye Wyverian ırkından gizemli bir kız bu Rathalos’un yumurtasını emanet eder; zira biz bu Red’in torunuyuzdur fakat yumurtadan efsanelerde bahsi geçen korkunç ejder Razewing Rathalos’un çıkma ihtimali ve nihayetinde dünyaya yıkım getireceği konuşulmaya başlar yaşlılar arasında.
Bu esnada biz çoktan köyümüzden çıkıp maceraya atılmış oluyoruz zaten. Bu büyük sorumlulukla yollara koyulduğumuz oyunda senaryo hem yazım olarak güzel ilerliyor hem de üzerinde büyük emek olan ara sahneler ilgiyi canlı tutuyor ve bu yönden ilkinden çok daha başarılı. Aynı şekilde karakterimizin Monstie’leriyle (üzerine binip savaşabildiğimiz canavarlara monstie deniyor) arasındaki bağı da daha doyurucu şekilde hissetme şansımız olmuş. Zaten adında “hikâye” geçen bir oyundan daha azını da beklemezdim ama ikinci oyun cidden alıp götürüyor insanı ve gram sıkılmıyorsunuz arada geçen muhabbetlerden. Tabii burada artık oynanıştan da biraz bahsetmeliyim bence.
Pokémonsterhunter
İlk oyunun kaynak topla, savaş, yumurta topla, güçlen tekrar et döngüsü burada da geçerli ve eğer kendinizi çok grind’a kaptırmazsanız sıkıcı değil pek. Ama bu bir Monster Hunter oyunu sonuçta ve başarının altın anahtarı yine tabii ki grind. Kaynak toplamak kolaylaşmış ve Monster Hunter World’ün pratik mekanikleri aynen buraya da aktarılmış onun için sadece haritada dolanmanız yeterli ama bizim esas ödülümüz tabii ki canavar yumurtaları. Bu yumurtaları genelde sağda solda rastgele çıkan yuvalarda bulduğumuz gibi kimisi de yenip kaçırdığınız canavarların oluşturduğu yuvalardan toplanıyor ve ÇOK fazlalar. “Gotta catch em’ all” kafasına girecekseniz Allah kolaylık versin zira toplamda 125 çeşit Monstie yumurtası var oyunda ve bunlara gün geçtikçe yenilerinin de eklendiğini hatırlatayım güncellemelerle. Bu canavarların bir kısmı aynısının laciverti tabii ama yine de onların bile kendi içlerinde oldukça değişik özellikleri olduğunu söylemem gerek.
Takımımızda toplam 6 canavarla gezebiliyoruz ama haritada yalnızca birine binebiliyoruz. Tıpkı Pokémon oyunlarında olduğu gibi önümüze bir engel çıktığında o engeli aşabilecek arkadaşın yanımızda olması işimize geliyor. Bazı canavar asmalara tırmanabiliyorken kimisi suda yüzebiliyor; zıplayanı var, uçanı var, haritada kaynak bulanı var, gizlenebileni var saymakla bitmez yani oyundaki çeşitlilik. Tabii bu yumurtaları alırken dikkat etmemiz gereken hususlar var, ağır ve güzel kokan yumurtalar genellikle genetik olarak daha kaliteli bir canavar bulacağımız anlamına geliyor, hafif ve kötü kokanlarsa bundan anca omlet olur kıvamında yumurtalar. O yüzden yuvadan yumurtayı (ç)aldığınızda yanımızdaki kedi kardeş Navirou’nun yorumlarına kulak verin, çünkü kediler hep en iyisini bilir değil mi?
Gezelim görelim savaşalım
Yumurtayı aldıktan sonra işimiz bitmiyor tabii. Önce onun kasabadaki ahırlarda kuluçkadan çıkmasını sağlamalı sonra da ekibe alarak veya bir grup başka canavarla keşif gezilerine yollayarak gelişmesine ön ayak olmalıyız. Her canavarın 9 slotlu bir gen havuzu var ve seviye atladıkça bu gen havuzunda kilitli slotlar açılarak size canavarı geliştirmek için alan vermiş oluyor. Elinizdeki dandik canavarların sevdiğiniz bir özelliğini geliştirmek istediğiniz canavara verebiliyorsunuz ama bu esnada dandik hayvan da yok oluyor (yani kurban veriyorsunuz). Bu sistem işin RYO yönünü bir hayli geliştirerek uzun süre kafa patlatacağınız karakter geliştirme seanslarına dönüşüyor ki genel oynanışı biraz fazla tekrar eden bir yapım için bu aralar altın değerinde bence.
Bir de örneğin aynı sembol veya renkte özellikleri çapraz veya düz çizgi halinde sıralarsanız o özellik hayvanda daha bir güçleniyor ve savaşlarda öne çıkan bir özelliğe dönüşüyor. Böyle böyle yüzlerce belki binlerce kombinasyon şansı var oyunda ve eldeki canavar çeşitliliğini de düşünürseniz dipsiz bir kuyu bu gen sistemi. Savaşlarsa sıra tabanlı serinin geleneğine ters biçimde ama gayet de zevkli ve akıcı geçiyorlar; zaten hızlandırma da koymuşlar lâkin en azından bir kez canavarlarınızla yaptığınız özel hareketleri izleyin derim. Hem görsel olarak çok keyifliler hem de oyunun o daha çocuksu ve eğlenceli yanına destek atıyorlar. Tabii çocuksu dediysem bu kesinlikle bir çocuk oyunu değil ve gençleri korkutabilecek pek çok sahne de mevcut, o yönden oynamakta bir çekincesi olmasın yaşı büyük olanların.
Nice dost bildiğimiz insan değildi; nice insan bildiğimiz dost değildi
Capcom’un bu yılki başarısı cidden göz kamaştırıcı. Son üç yıldaki yükselen grafikleri oyunlarını tam ve kaliteyi asla ikinci plana atmayarak çıkarmalarında yatıyor bence. Monster Hunter Stories 2 de ilk oyunun üstüne her açıdan koyması, çeşitliliği, stratejik derinliği ve iç ısıtan senaryosuyla seriyi bozmuyor kesinlikle. Switch’teki performans düşüşleri ve yükleme süreleri (PC’de gayet güzel akıyor bu arada) biraz can sıkıcı ve haritalarda gezinmek bazen fazla tekrar hissi yaşatsa da uzun saatlerinizi gömebileceğiniz nitelikli bir iş olmuş. Monster Hunter hayranları zaten çoktan favori canavarlarına binip maceraya atıldılar bile ama seriyle hiç haşır neşir olmadıysanız dahi size eğlenceli saatler geçirteceği kesin olan bu oyuna bir şans verin derim. Belki binicilikte ustalaştıktan sonra avcılığa da meyleder içinizdeki arkaik içgüdüler kim bilir?
Canavar Uzmanından Hayatı Kolaylaştıran İpuçları
|
Başlıklar
Monster Hunter serisinin Pokémon’a cevabı hayli sağlam bir şekilde geldi ayrıca anlattığı öykü de gayet leziz.
- Kocaman bir dünya ve toplanacak bol bol canavar
- Savaşlardaki özel hareketleri seyretmesi çok keyifli
- Müzikler yine harika
- Canavarların ayrıştırıcı özellikleri iyi düşünülmüş
- Öykü gayet sürükleyici
- Ara sahneler gayet doyurucu
- Oyunun tüm mekanikleri birbiriyle uyumlu
- Sıra tabanlı savaş sistemi baymıyor
- Genetik mekaniği derya deniz
- MH:World’den gelen pratikler gayet iyi yedirilmiş oyuna
- Switch’te frame rate epeyce düşebiliyor
- Haritalarda gezmek bazen sıkıcı hale geliyor
- Yumurta toplamak bazen eziyet
- Haritadaki diğer canavarların bazen nereden saldırdığı belli olmuyor
- Bazı durumlarda özel noktalarda tuşa basıldığında geç tepki veriyor hayvanlar