Nihayet sıra Dark Souls 3'e geldi
Devamını okuRoguelike son yılların en popüler türlerinden birisi haline geldi. Bağımsız yapımcılar için ilk akla gelen yollardan birisi bu türden bir oyun çıkarıp bonusları toplamak :) Önümüzde Spelunky, FTL gibi örneklerden Dead Cells’e kadar uzanan gayet başarılı yapımlar var. Bu listeye Hades, Binding of Isaac, Moonlighter, Slay the Spire, Into the Breach, Don’t Starve, Children of Morta gibi yapımları da ekleyebiliriz. Geçtiğimiz haftalarda incelemesini paylaştığımız West of Dead ve bugünkü oyunumuz Neon Abyss de güncel örnekler olarak karşımıza çıkıyorlar. Peki, yukarıda zikrettiğim oyunlar gibi kendine has bir tarz ortaya koyabiliyor mu Neon Abyss, buyurun hep birlikte bakalım.
Hades seni çağırıyor…
Neon Abyss, isminin de çağrıştırdığı gibi bol ışıklı bir dünyaya götürüyor bizleri. Hades (kendisi alıştığımızdan farklı bir tarzda çıkıyor karşımıza), kendisine bir ekip kurmuş, modern dönem tanrılarına karşı savaş açmış. Biz de bu özel ekibin üyelerinden birisini seçip bu savaşa ortak oluyor, bu yeni tanrıları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz.
Neil Gaiman’ın Amerikan Tanrıları romanındakine benzer bir tablo var anlayacağınız. Altını üstüne getirmeye çalıştığımız zindanların sonunda bizleri God of Guns’tan God of Bittercoin’e çağımızın yeni tanrıları bekliyor. Oyunun ışıltılı dünyası ve müzikleri de bu temaya gayet uygun.
Oyunun başında (ve her ölüp ölüp dirildiğimizde :)) bar taburesinden kalkıp diskoda ter döküyor, sonrasında da kendimizi boşluğa salıp zindanlara dalıyoruz. Sonrasında da o bölümdeki her bir odayı ziyaret edip düşmanları haklıyor, sandıklardan ganimet topluyor, alışveriş yapıyor, karakterimizi yeni silahlarla ve zırhlarla donatıp bölüm sonunda bir titan ile kapışıyoruz. Sonrasında da sıradaki zindana ışınlanıveriyoruz.
Yani bu türden oyunlardaki standart formül olduğu gibi alınmış. Ama diğer oyunlardan farklılaşmak için teması ve ortamları dışında bir de kendince farklı bir mekanik de sunuyor. Karakterimiz, zindan ziyaretleri esnasında bazı yumurtalar topluyor ve bu yumurtalar eğer başarılı bir şekilde olgunlaşırsa, karakterimizin yanına yeni yol arkadaşları katılıyor. Bu yol arkadaşlarından kimi karakterimizin daha yükseğe sıçramasını sağlıyor, kimi ek ateş gücü sunuyor, kimi zombi askerlerimiz oluyor (en sevdiklerimden birisi bu oldu diyebilirim). Bu yol arkadaşlarının sayısı arttıkça da karakterinizle önünüze geleni rahatlıkla kesip biçmeye başlıyoruz, ekran da oyunun hakkını verecek şekilde ışıl ışıl oluveriyor. Zindanların bazı köşelerinde bulduğumuz geliştirmeler de bu yumurtadan çıkan yol arkadaşları da yine temaya uygun düşecek şekilde düşünülmüş, ilginç isimlendirmelerle karşımıza çıkıyorlar; “Tobe Beef” mi alırdınız “Espresso” mu :)
Buraya kadar bu tarz bir oyundan beklenenleri verdiği sonucunu çıkartmak mümkün -ki bu kısmen doğru, sonuçta ekipman çeşitliliği ve keyifli bölüm sonu savaşları sizi kendisine çekebilecek bir oyun tecrübesi sunuyor. Ancak bazı noktalar da ağızda kekremsi bir tat bırakıyor. Benim gözüme batan temel sorunlar oyunun oldukça kısa olması ve ilerleme hissinden daha çok tekrara düşme hissini yaşatması. İşte bu sorunlar da Neon Abyss’i ortalama bir oyun haline getiriveriyor benim gözümde. Çünkü bu tarz oyunlarda sizi tekrar tekrar deneyip her seferinde biraz daha ilerlediğinize ikna edecek bir şeyler ararsınız. Ve ne yazık ki o büyü burada yok. Yine de bu türde farklı bir şeyler denemek isteyenler için dikkate alınabilecek bir alternatif.
Başlıklar
İyi işlenmiş yeni dönem tanrıları temasıyla ve sunduğu bol ekipmanla, türü sevenlerin göz atmak isteyebilecekleri bir alternatif, ancak en iyiler arasında yer alabilecek kadar kuvvetli değil.
Silah ve ekipman çeşitliliği, sürprizli yumurtalar :)
Teması güzel işlenmiş
Bölüm sonu titanları
Çok çabuk tekrara düşüyor
Kısa sürede bitirip bir kenara koyabilirsiniz