Octopath Traveler II - İnceleme

Sekizli Masa’da işler yolunda…

İnsan yaşlandığını en çok eskiden oynadığımız oyunların ne kadar özel olduklarını anlatırken hissediyor. Son model işlemcilerin, yapay zekâ destekli ekran kartlarının yokluğunu hayal gücümüz kapatıyordu. Karakterlerin resimleri ve en fazla 3 satırlık metin alanlarının ardında o kadar macera, trajedi ve yiğitlikler yaşandı ki bu tarz oyunları modernleştirip sunmak için bile pek çok AAA stüdyosunu gölgede bırakacak derecede güçlü kadrolar gerekirdi. Octopath Traveler’ı ilk çıktığında özellikle kartlaşmış oyuncuların beğenip kültleştirmesi o yüzden büyük bir sürpriz olmasa gerek. Oyun 90’lı yılların pikselli görsellerini, modern ışıklandırmalarla birleştiriyor ve bunu devasa şehirler ve büyük alanlar yaratmak için kullanıyordu. Bu sayede sekiz karakter ve farklı öykünün bir araya geldiği epik bir macera yaratmak göreceli olarak küçük bir ekiple mümkün oldu.

Peki Octopath Traveler muhteşem bir oyun muydu? Kesinlikle hayır. 8 farklı karakterin tamamı ana karakter oldukları hissini uyandırmıyordu. Ortada birleşen ana hikâye de bence her kahramanın potansiyelini kullanmaktan uzaktı. Dövüşlerin dengesizliğinden ve açık dünya içeriğinin sınırlı olmasından bahsetmiyorum bile. Peki mükemmel olmayan bir ilk oyun neden beni Octopath Traveler 2 fikri için bu kadar heyecanlandırdı? Çünkü ortada muhteşem bir potansiyel var. Bu oyundan dersler çıkartarak hikâyelerin iç içe geçtiği, her karakterin daha anlamlı hale geldiği muazzam bir hikâye yaratmak gayet mümkün. Kahramanların geçmişlerine göre birbirleriyle zıtlaştıkları farklı çözümlerin olduğu yan görevler ve her karakterin avantajlarının kullanıldığı zorlu savaşlar derken bence doğru yapılmış bir Octopath Traveler 2’nin gelmiş geçmiş en iyi J-RYO’lardan biri olma potansiyeli vardı.

Hepimiz birimiz için

Serinin yeni oyununun bu potansiyele erişip erişemediği tahmin edebileceğiniz üzere bu incelemenin konusu olacak. Zaten ilk oyundaki doğruları kopyalasa bile elimizde oldukça sağlam bir oyun oluyor. Octopath Traveler 2, aynı halefi gibi toplamda farklı hayalleri olan sekiz ana karakterin tek bir hikâyede toplandığı bir oyun. Kahramanlarımızın hepsinin aşırı büyük hedefleri ve amaçları yok. Sakar dansçı Agnea’nın hedefi dünyanın her sahnesinde gösteriler yapmış bir “süper yıldız” olmak; şifacı Castti ise unuttuğu geçmişini hatırlamanın peşinde. Elbette kaybettiği krallığı geri almaya çalışan samurai Hikari ve yarı zamanlı dedektif olarak çalışan rahip Temenos gibi öyküsü aşırı dallanıp budaklanan karakterler de var.

Hikâye olarak bazıları başından sonuna kadar epik olaylar örgüsü içinde ilerlese de bütün senaryolar ne yazık ki serinin bu oyununda da denk sayılmaz. Hikari ile başlar başlamaz kendinizi yüzlerce askerin içinde olduğu bir epik savaşın içinde buluyorsunuz mesela. Agnea’nın macerasında ise 10-15 dakika, yapacağı dans gösterisine yardım edecek yandaşlar aramakla uğraşıyorsunuz. Kulağa çok heyecanlı gelmiyor değil mi? Çünkü değil. Yine de bütün hikâyeler bir süre sonra yan görevlere dönüşüp, ana ve daha büyük hikâyeye bağlandıkları için bu durumu affedilebilir olarak görüyorum.

Karakterleri özgün kılan tek şey hikâyeleri değil. Hepsinin hem savaşırken hem de dünyada kullanabildikleri özgün yetenekleri var. Örneğin Hikari gündüzleri denk geldiği sıradan karakterleri düelloya davet ederek bayıltabiliyor. Bu şekilde hem o karakterin yeteneğini öğrenme şansı yakalıyorsunuz hem de kapıları bloke eden korumaları ortadan kaldırmak mümkün oluyor. Zamanı geceye çevirdiğinizdeyse bambaşka bir yeteneğe sahip oluyor ve sıradan karakterlere para dağıtarak önemli bilgiler elde edebiliyor. Rastgele yapıldığında çok önemli tüyolar gelmese de yan görevleri tamamlarken hayati olabiliyor. Yine benzer bir sıkıntıya parmak basacak olursak bu yeteneklerin hepsi çok özgün sayılmaz. Örneğin bu rüşvetle bilgi alma becerisini şifacı Castti aynı karakterlere ilaç vererek farklı bir şekilde de tamamlayabiliyor. Bazı karakterlerin partiye dahil edilmediği senaryolarda birbirlerinin alternatifi olmaları için yapılmış belli ki ama bütün karakterleri yanınıza kattığınız durumlarda özgünlüğünü yitiriyor bu sefer de. Yine de nihayetinde bu yetenekleri yan görevleri tamamlarken bolca kullanacaksınız. Octopath Traveler’da gece gündüz döngüsünü tek tuşla değiştirmek mümkün. Bu sayede aynı ortamlarda farklı olaylara denk gelebiliyorsunuz. Örneğin hırsızların geceleri başında koruma koyarak kapattıkları bir kapıyı gündüz anahtarı bularak açmak mümkün. Dilerseniz hiç uğraşmayıp kapıdaki korumayı da Avcı Ochette veya Samuray İkari ile dövebilirsiniz de tabii. İki yaklaşım da teknik olarak doğru, görev tamamlandığı sürece farklı sonuçlar doğurmuyor.

Savaşarak ayrıldık

Oyunun savaş sistemiyse büyük oranda Octopath Traveler ile aynı. Sıra tabanlı dövüşlerde nerede ve nasıl saldırdığınız önem taşıyor. Her düşmanın zayıf olduğu elementler var. Karşınıza devasa bir domuz çıkarsa ona farklı silahlarla saldırarak neye zayıf olduğunu anlamanız gerekiyor. Düşmanlara zayıf olduğu silah ve elementlerle hasar verdiğinizde afallamalarını ve saldırı sıralarını kaçırmalarını sağlamak mümkün. Ayrıca sersemledikleri zamanlarda fazladan hasar da alıyorlar. Her ne kadar kulağa fazlasıyla cazip gelse de özellikle bölüm sonu canavarlarını sürekli sersemletmek yerine güçlü saldırılarından önce etkisiz hale getirmek ve zayıflatmak daha cazip oluyor bu arada; belirtmeden geçmeyeyim. Sersemletme konusunda boost sistemi de gayet işe yarıyor. Oyunda turlar geçtikçe dolan boost puanlarıyla aynı saldırıyı üç defaya kadar yapmak mümkün. Örneğin 6 “kalkanı” olan bir düşmanı sersemletmek için ikili kılıç saldırısını boostlayarak üç kere yapmak yeterli olabiliyor.  Oyuna eklenen yeni özellikse Latent Power olmuş. Hasar aldığınızda ve verdiğinizde, doğru yetenekleri kullandığınızda veya özel eşyalar sayesinde Latent Power’ınızı doldurabiliyorsunuz. Her karakterin kendi iç gücü var ve bunlardan bazıları diğer karakterleri güçlendirirken, doğrudan çok güçlü saldırılar yapan güçler de mevcut. Aynı ilk oyundaki gibi dövüşler kolay değil ama doğru zamanda akıllıca hamleler yaparak yenemeyeceğiniz düşman da neredeyse yok.

Savaşlar ve açık dünya klasik bir J-RYO kafasında işliyor. Şehirlerde güvendesiniz ama şehir dışında gezerken bir anda kendinizi açılan savaş ekranında bulmanız mümkün. Bu sebeple teknik olarak dünyayı serbestçe gezmenize imkân olsa da aslında her yer girilebilir sayılmaz. Level 13’lük bir partiyle 20. seviye bir alana girerseniz, çok ama çok yüksek ihtimalle ikinci tura gelmeden partinizin çoğunu kaybedebilirsiniz. Bu durumun çözümü de bol bol gezerek güçlenmekten geçiyor.  Yetenekler kullanarak yerleşkelerdeki karakterlerin eşyalarını “almak”, rastgele oluşan savaşlara girerek karakterlere seviye kasmak ilerlemek için gayet yeterli çözümler. Özellikle sizi kilitleyen bir düşman varsa biraz gezip kahramanlarınızı güçlendirmekte utanılacak bir şey yok. Açık dünyada bazı bölgelerin erişilebilir olmaması çok ciddi bir sorun değil çünkü her alanda çok sayıda kapalı zindan, hazine sandıklarıyla dolu alternatif rotalar ve bulmacalar var.

Yol - yemek dahil yan meslek

Aynı ilk oyundaki gibi meslek sistemi de oyundaki yerini koruyor. Karakterlerin başlangıç mesleklerine ek olarak yan mesleklere geçmek de mümkün. Bunların bazılarını oyunun sonlarına kadar açamıyorsunuz ancak tamamı fazlasıyla güçlü ve oyun tarzını değiştirebiliyor. Tüccar Partito, savaşlarda başta etkisiz bir karakterken ikinci meslek olarak Arcanist aldığında yüksek manası sayesinde tam bir canavara dönüşebiliyor mesela.

Oyunda bence halen çok iyi çalışmayan mekaniklerin başında görevler geliyor. Bazı görevler aynı şehir içinde rahatlıkla tamamlanabilse de bazılarını tamamlamak için gerçekten müneccim olmak gerekiyor. Örneğin bir deniz fenerinin dibinde babasını bekleyen bir karakter gördüğünüzde bunun hakkında fazla düşünmüyorsunuz. Şehirde birkaç kişi bu karakterden haberdar olsa da kimse babasının kim olduğunu bilmiyor ve hikâye ilerlemiyor. Aradan saatler geçtikten sonra oğluyla ilgili söylenen bir karaktere denk geliyorsunuz ama adam size asla beni oğluma götür falan da demiyor. Olur da akıl ederseniz Agnea veya benzer özelliğe sahip bir diğer karakterle onu partinize katıp oğlanın yanına dönebiliyorsunuz. Karakterler bir araya geldiklerinde hikâyelerini kalan kısımlarını anlatıyorlar. Şahsen hatırlamam gereken karakterler ve diyaloglar yerine daha temiz bir görev sistemini ve bir görev defteri olmasını tercih ederdim. Hayatın dertleri ve onca işin gücün arasında bir de Octopath Traveler 2’deki yan karakterlerin soy ağacını ve dertlerini hatırlamaya çalışmak yorucu olabiliyor çünkü.

İlk oyundaki en önemli eleştirilerden biri sekiz karakterin hikâye boyunca fazla etkileşime girmemeleri ve birbirlerinden habersiz oldukları hissini vermeleriydi. Oyunda bu sorun halen devam ediyor. Ortam biraz daha Dungeons & Dragons kafasında, önemli kararlarda birbirleriyle çelişen ve hatta çatışan hayata bakış açıları farklı karakterlerle dolu olsaydı bence daha iyi çalışırdı. Karakterler arasındaki diyaloglar ilkine kıyasla bir tık daha fazla olsa da halen yeterli değil. Oyuna Crossed Paths isimli iki karakterin birlikte ilerlettiği yan hikâyeler eklenmiş. Bunların bazılarını açmak için farklı karakterlerin hikâyelerini ilerletmek yeterli oluyor. Bu yan hikâyeler ilginç ve eğlenceli olsalar da karakterler arasında bir bağ oluştuğunu ana hikâye dahilinde hissettiremiyorlar. Octopath Traveler 2’ye daha fazla diyalog ve kahramanlar arası etkileşim gerektiğini düşünüyorum. Neredeyse tamamı bıcır bıcır iyilik timsali olan tiplerle hikâye bir süre sonra monotonlaşmaya başlıyor çünkü.

Yazdığım incelemeden birkaç adım geri atıp, büyük resme bakmam gerekirse bana göre Octopath Traveler 2 beklentilerimi tam anlamıyla karşılayamadı. Bunun nedeni oyunun kötü olması değil de ilk oyunun üzerine yapılan eklemelerin tam anlamıyla oyunun ihtiyacı olan değişiklikler olmamasından kaynaklanıyor. Octopath Traveler’ın muhteşem formülüyle iyi bir oyun çıkarmak zor değil ama doğru yaklaşımla Square Enix’in elinde yeni bir Chrono Trigger olabilirdi. Eğer iyi ve kısmen eski tarz bir J-RYO arıyorsanız bence şu aralar Octopath Traveler 2’den daha iyi bir alternatif yok. Lakin bu oyunun potansiyelini görev rakip yapımcılar bu sahayı uzun süre boş bırakmazlar diye düşünüyorum. Oyun beni eğlenceli karakterleri, zorlu dövüşleri ve bolca içeriğiyle tatmin etmeyi başardı. Keşke “Şu yetenekli ama ders çalışmayan çocuk” enerjisini de üzerinden atabilseydi.

SON KARAR

Octopath Traveler 2 ilk oyunun bütün doğrularını koruyor. Çok iyi bir oyun olmanın ötesine geçip bir klasik olmak içinse yeterince cesur kararlar alamamış ne yazık ki.

Octopath Traveler II
Çok İyi
8.5
Artılar
  • Farklı oyun tarzlarına sahip karakterler
  • İlginç düşmanlar
  • Eğlenceli dövüş sistemi
  • Tatmin edici ana hikâye
Eksiler
  • Karakterler arası etkileşim sınırlı
  • Dövüşler türe aşina olmayanlar için zor
  • Oyundaki yan görevler daha net olabilirdi
YORUMLAR
Parolamı Unuttum