Menajerlik Oyunları... Nereden, Nereye?

Yazı okumak mı 3D maç mı?

Epey uzun bir zamandır bilgisayar oyunlarıyla haşır neşirim. Zaten çocuk yaşta bu meretin başına oturunca kalkmak oldukça zor oluyor, bu süre zarfında çok fazla oyun türünü deneme şansım oldu. Çok sevdiğim türler oldu, hiç sevmediklerim oldu, olursa oynarım dediklerim de oldu. Ancak hiçbir şekilde sınıfa sokamadığım bir oyun türü var, Futbol menajerliği oyunları...

Championship Manager serisi, ülkemiz dahil dünya genelinde büyük bir hayran kitlesine sahip. Hatta serinin iki oyunu var ki sanırım en futbolla alakasız insanlar bile birkaç saat de olsa başında vakit geçirmiştir. Evet Championship Mager 01/02 ve 03/04'den bahsediyorum. Özellikle "cm0102.exe" dosyasını açmamış oyuncu sayısı bir hayli azdır. Fakat bu oyunları neden bu kadar sevdik? Neden bu kadar popüler oldu? Buna bir bakmak lazım.

CM3 Motoruyla Gelen Devrim

Championship Manager oyunlarının kökeni çok eskiye dayanıyor. İlk CM oyunu 1992 yılında yayınlandı. CM1, bu motorla CM1 (93), CM94 ve CM95 oynadık. Sonrasında 1995 yılında yeni bir oyun motoru karşımıza çıktı CM2, bu motoru da CM2(96) CM97 ve CM98'de kullandık. Windows'un da artık daha yaygın bir şekilde kullanılmasıyla birlikte CM3 evlerimize girdi. 1998/99 sezonuyla birlikte menajerlik oyunları bir üst seviyeye çıkmaya başladı. 

Artık 1998 Dünya Kupası'nı da arkamızda bırakmıştık, Zidane'ın resitaline tanıklık etmiştik. Futbol dünyanın en popüler şeylerinden birisi haline gelmişti ve herkesin futbol hakkında fikirleri vardı. Bu futbol hakkındaki fikirlerin ne kadar işleyeceğini anlamak için ise çok fazla yol yordam yoktu. O dönemin futbol oyunları FIFA ve Wining Eleven eğlenceli olsalar da simulasyon adına çok fazla şey vaat etmiyorlardı. İşte burada devreye Championship Manager girdi. 


"Hocam Ali Güneş'i Çıkar, Baliç'i Al!" 

Yukarıda okuduğunuz cümle, 2000-01 sezonunda bir Fenerbahçe maçı sırasında saha kenarındaki polis görevlisinin dönemin Fenerbahçe teknik direktörü Mustafa Denizli'ye söylediği bir cümleydi. Futbol her kesmin, ortak ilgi ve tutku alanıydı. Ali Güneş yerine Baliç'i oynatan bir sistem denemek istiyorsanız CM sizin için biçilmiş kaftandı. "Ya bu takım 4-4-2 oynar mı, yapacaksın 3-5-2, çıkaracaksın bekleri" diyorsanız elinizin altında bu imkan vardı. Üstelik Championship Manager serisi diğer futbol oyunlarının aksine ülkemizi hor görmemişti. CM3 motorunun üçüncü oyunu olan CM 2000-01'den beri her oyunda Türkiye Liglerini görmek mümkün. 

CM3 yeni motorun ilk oyunuydu, kusurları vardı. 1999-2000 biraz daha iyiydi ama hala eksikti, 2000-2001'de eksikler iyice azaldı ve motorun son oyunu CM01/02'de bir türün zirvesine şahitlik ettik. Maxim Tsigalko ismi muhakkak kulağınıza tanıdık geliyordur. Kendisi bir futbolcu evet ama ne büyük liglerde oynadı, ne spektaküler goller attı ne de futbol ile ilgili bir olaya karıştı. Kendisini bu kadar meşhur yapan tek şey CM01/02 oyununda "buglı" bir gol makinesi olmasıydı. Sadece Tsigalko değil, Sergey Nikiforenko, Mark Kerr gibi nice CM yıldızı da hayatımıza girdi ve futbol litaratürüne "CM Yıldızı" tanımı yerleşmiş oldu. 

Hatta öyle ki CM01/02'de To Madeira isimli bir futbolcu vardı. Tsigalko kadar gol atmayı başarıyordu. Fakat Tsigalko'nun aksine onun bir problemi vardı ve bu problem oyundan değildi! Gerçek hayatta To Madeira diye birisi yoktu! Bu durum bir süre fark edilmedi, oyuncular "bakın Portekiz alt liglerinde böyle bir yıldız var, acayip gol atıyor" diye konuşmaya başladı. Olayın aslı ise oldukça ilginçti, CM'nin gönüllü scoutlarından birisi memleketi olan Madeira'yı oyuna hileli oyuncu olarak sokmuş, database'de yer etmişti. Yani gerçek hayatta hiç görmediğimiz To Madeira, CM oyuncuları için adeta bir Ronaldo idi! 

Top Adamların Devri Başlıyor

Oldukça Başarılı geçen bir CM3 motorunun ardından, yeni bir CM serisine başlamaya hazırdık ve 2002 senesinde Championship Manager 4 ile tanıştık. Bu zamana kadar maçlar oynanırken sadece ekranda gördüğümüz yazılar CM4 ile birlikte adeta hayata geçmiş gibiydi. Oysa maçları izlediğimiz ekran sadece ufak top adamlardan oluşan basit bir ekrandı. Ancak hayal gücünün de etkisiyle o ekran adeta bir stadyum, siz de kenardaki teknik direktördünüz. CM4'te yaptığım ilk işi bugün bile hatırlıyorum. Fenerbahçe'yi çalıştırıp Robert Prosinecki'yi transfer etmiştim. Hırvatistan futbolunun efsanelerinden olan Prosinecki'yi top adam bile olsa Fenerbahçe'de izleyebilmek çok büyük bir keyifti. CM hayranları oyuna daha da aşık olmaya başlamıştı. 

CM4 yeni oyun motorunun ilk sürümü olduğu için doğal olarak bazı eksiklikleri vardı, örneğin devam etme sürelerinin çok uzun sürmesi, zamanın alışılmış CM serilerine oranla çok daha yavaş ilerlemesi büyük bir şikayet konusuydu. Sonrasında motorun ikinci oyunu CM03/04 karşımıza çıktı, tıpkı 2 önceki oyun CM01/02 gibi o da gönüllerde taht kurmayı başardı. Bugün bile bu iki oyunun büyük bir hayran kitlesi var. Top adamların mekanikleri biraz daha düzelmiş, oyunun bekleme süreleri daha kısa hale gelmiş (yine çok lig seçince uzun bekleyişler vardı ama CM4'e göre cidden daha kısaydı) ve en önemlisi oyun kendi efsanelerini doğurmuştu. Tsigalko, yerini Todorov'a Nikiforenko ise Evandro Roncatto'ya bırakmıştı. 

CM03/04'ün bir de Türk efsanesi vardı! Oyuna başladığınızda Yalovaspor forması giyen Temur Altunhan adeta bir gol makinesiydi. Ne yazık ki Temur'un gerçek futboldaki kariyeri de diğer çoğu CM efsanesine benzer şekilde çok büyük işler yapamadan sonlandı. Ancak oyun sayesinde Temur bugün bile tanınan bir futbolcu haline geldi. 

Eidos'a Elveda, Sega'ya Merhaba

Herkes CM2005 ne zaman çıkacak diye beklerken oyunun yapımcıları Sports Interactive, Eidos ile anlaşamadı, Eidos'un o dönemki finansal sıkıntıları da bunda önemli bir rol oynadı ve efsane seriye Sega kucak açtı. Bu zamana kadar bildiğimiz Championship Manager serisi ise Football Manager serisi olarak hayatına devam etmeye başladı. Eidos her ne kadar elinde bulundurduğu Championship Manager ismiyle oyunlar çıkarsa da Sports Interactive olmadan hayatta kalması çok zordu, çıkan oyunlar da kaliteli olmayınca Football Manager efsanesi başlamış oldu. 

Sega dağıtımcılığı altında çıkan ilk oyun Football Manager 2005 adeta yeni bir dönemin başladığının ilk habercisiydi, tamamen değişen arayüze artık yeşil renk hakimdi. Football Manager 2005 yine top adam sistemini kullanıyordu ama motor tamamiyle değişmiş gibiydi, bu alışma sürecinin ardından, 2005 yılının sonlarında FM2006 karşımıza çıktı. Sports Interactive her oyunda üstüne koymayı başarıyordu, FM2007 biraz silik gibiydi fakat sonrasında gelen Football Manager 2008 bir başka baş yapıttı. 

Football Manager'in gelmesiyle birlikte yavaş yavaş sadece sahaya oyuncuları dizen ve antrenmanları ayarlayan (ki bu bile oldukça basit bir şekildeydi) bir antrenörden, gerçek bir teknik direktörlük simülasyonuna doğru uzanmaya başladık. Daha fazla detay, daha fazla olay bizleri bekliyordu. Örneğin artık basın ile muhattap olup, diğer antrenörlere sataşabiliyorduk ya da onlar hakkında övgü dolu sözlerle konuşabiliyorduk. CM03/04 ile temelleri atılan bu özellikler FM'nin doğuşuyla birlikte giderek yükselmeye başladı ve günümüze geldiğimizde Football Manager oyunları artık neredeyse tam zamanlı bir antrenörün yaşadıklarını bize yaşatmayı başarıyor.

3 Boyut Geldi Ama Sevildi Mi

Football Manager 2009 ile birlikte menajerlik oyunları yeni bir özelliğe daha kavuştu. Artık istediğimiz taktirde maçları 3D olarak izleyebiliyorduk. Bir hatırlatma yapayım aslında 3D maç motoru daha önce Championship Manager tarafından kullanılmıştı ancak oradaki 3D sistemi oldukça kötü gözüküyordu ve oyun FM'nin çok gölgesinde kalmıştı. Bugün bile tartışılan bu 3D maç motoru geleneksel oyuncu kitlesi tarafından çok sevilmedi ve küçük top adamların iktidarı devam etti. Ancak FM2009 ile birlikte daha detaylı basın toplantıları, scout sisteminin düzenlenmesi ve en önemlisi daha gerçekçi transferlerin yapılması gibi özellikler hayatımıza girdi. FM giderek gelişmeye devam ediyordu. 

Football Manager 2010'da arayüz daha kullanışlı hale getirildi, maç içerisinde oyunculara bağırmak gibi teknik direktörlüğün en zevkli işlerinden birisi hayatımıza girdi. Yani artık kenardan bir oyuncuya ya da tüm takıma "OĞLUM PRES YAPSANA!" ya da "KAPAN KAPAN FENA GELİYORLAR" şeklinde komutlar verebiliyorduk. Tam olarak bunlar yazmasa da (ki ben oyunu Türkçe yapacak olsam kesinlikle böyle yazardım) aynı anlama gelen komutlar hayatımıza girmişti. FM2011 de ise karşımıza futbol dünyasının en acımasız kişileri, oyuncu menajerleri çıkmaya başladı. Bu zamana kadar doğrudan oyuncularla görüşebiliyorduk ancak işler gerçek hayatta o kadar kolay değildi ve FM bunun farkındaydı. 

FM 2012 ile birlikte tamamen yeni bir arayüz, kullanıcı dostu, düzenlenebilir bir sistem karşımıza çıktı, futbol adına da gelişmeler oyuna ekleniyordu. Transfer ve oyuncu ücretlerinin giderek yükselmesi FM'yi de etkiliyordu, artık bir oyuncuya vereceğiniz bonusların haddi hesabı yoktu ve menajerler bu bonusları istemekten hiç çekinmiyordu, işin mali tarafını yönetmek de sizin büyük bir sorumluluğunuz haline geliyordu. Tüm bu durumlarla birlikte oyunun gerçekçiliği de giderek yükseldi. 2013 yılında çok büyük gelişmeler göremedik, sadece 3D maç motorunda biraz düzenleme yapıldı ve takım konuşmalarıyla antrenman sistemleri geliştirildi. Böylelikle Menajerlik oyunları tarihinde 21 seneyi ardımızda bırakmış olduk. 

Ustalara Saygı Kuşağı

Football Manager 2014 ile birlikte bir süreliğine oyunlarda rutine bağlama hissiyatı oluşmaya başladı. Örneğin 2014'de oyuna gelen en büyük yenilik takımların efsane oyuncularına bir hatıra maçı yapabiliyor olmaktı. FM15'de ise oyuna biraz daha RYO ögeleri eklendi ve menajer tipleri ortaya çıktı, ya futbolcu geçmişinizle ön plana çıkan bir antrenör olacaksınız ya da işin akademik/teknik tarafına kafa yormuş bir antrenör olacaksınız. İkisinin ortasında bir profil yaratmak da mümkündü tabii ki. Football Manager 2016'da ise RYO ögeleri yükselmeye başladı ve karakterinizin kıyafetlerini ve tipini düzenleyebilir hale geldik. Ayrıca kulüp yaratma modu da hayatımıza yine Football Manager 2016 ile girdi.

Football Manager 2017'de bir şeylerin değişmeye başladığını hissediyorduk. Örneğin hayatımızın önemli bir parçası haline gelen sosyal medya artık Football Manager'da da vardı ve taraftarlar kötü giden dönemlerde ağır eleştiriler yapmaktan asla kaçınmıyordu. Fotoğraf veya webcam üzerinden kendi suratınızı da oyuna ekleyebiliyordunuz. Ayrıca İngiltere'nin AB'den çıkmasının futbola olan etkileri de üç farklı senaryo şeklinde karşımıza çıkıyordu. Oyun Brexit konusuyla birlikte ufaktan da olsa politikaya bir dokunuş gerçekleştirmişti. 

Takım İçi Çeteler, Hepimizi Yerler

Futbolu yakından takip edenler bilecektir, her takımda gruplaşmalar vardır, futbolcuların bir arkadaş çevresi vardır. Hatta bazen işler öyle noktaya gider ki bu gruplar teknik direktörleri "yerler"... Bir takım, bir hocayı istemiyorsa orada hocanın kalma şansı yoktur. Ülkemizde de bu durumun sıkça örneklerini gördük, görmeye devam da edeceğiz. Avrupa'da da durum farklı değil. İşte FM bu "takım içi çeteleri" de oyuna getirmeye karar verdi. Football Manager 2018 ile birlikte "Dynamics" adı altında gelen yepyeni bir sekmeyle tanıştık. Burada takımın hiyerarşi listesine ve arkadaş gruplarına bakıyorduk.

Tabii ki oyuncular da eğer soyunma odasında saygın bir konumdaysa size karşı çıkmaktan hatta ve hatta istekleri gerçekleşmediği taktirde sizi tehdit etmekten kaçınmıyordu. Artık bir takımı idare ederken, tıpkı gerçek bir teknik direktör gibi kadronuzdaki oyuncuların ruh halini ve karakterlerini de kontrol etmeniz gerekiyordu. Örneğin eğer takım kaptanı yeteri kadar süre alamamaktan şikayetçi olursa, bütün takımı size karşı kışkırtıp bir anda kovulmanıza neden olabilir. Tabii işin tam tersi de mümkün, eğer takımın liderleriyle iyi bir ilişkiye sahipseniz, sorun çıkaran futbolculara karşı daha sert bir tutumda bulunabilirsiniz ve takımdaki liderlerden "bak bu arkadaşın böyle böyle konuşuyor bi kulağını çek" şeklinde yardım alabilirsiniz. 

Son olarak geçtiğimiz senelerde karşımıza çıkan Football Manager 2019 ise işin antrenman kısmında devasa bir çığır açtı. Tamamen yeni bir antrenman sistemi, oldukça gerçekçi bir şekilde oyuna eklendi. Bu antrenmanlar konusunda uzmanlaşmak ise biraz zaman alıyor. Ya da işi biraz daha rahatlatmak isteyen oyuncular için tüm bu antrenmanları yardımcı antrenörünüze bırakıp, daha saha içine ve oyuncularla olan ilişkilere yönelebiliyorsunuz. FM'nin bu antrenman sistemini zorunlu tutmaması oldukça güzeldi, oyunun hem gerçekçilik hem de özgürlük alanında ciddi bir artış meydana geldi. Tabii ki futbola giren Video Asistan Hakem(VAR) teknolojisi de FM ile birlikte oyuna dahil oldu, artık hakem hatalarından daha az canımız yanıyor demek isterdim ama VAR ile birlikte de bazı şeylerden kaçış yok, eh onlara da "futbolun doğasında var" deyip geçelim...

Otuza Merdiven Dayadık

Championship Manager ile başlayan efsane Football Manager serisiyle devam ediyor, Sports Interactive her yıl oyunun üstüne koymayı, yeni özellikler eklemeyi başarıyor. Bunlar bazen çok büyük çapta olup devrimsel nitelikte oluyor bazense birkaç düzenleme ve ufak eklentilerle seneler geçiyor. Tek söyleyebileceğim şey bu zamana kadar aldığım hiçbir Sports Interactive oyunu beni pişman etmedi. Bence piyasada parasını kesinlikle en çok hak eden oyunlar bu oyunlar oluyor, üstelik bilgisayara alındığında FIFA ve PES gibi diğer futbol oyunlarına nazaran çok daha ucuz fiyatlarla çıkış yapıyorlar, indirimlerde de oldukça uygun hale geliyorlar. Her sene gönül rahatlığıyla "pre-order" yaptığım tek oyun Football Manager, her sene en çok zaman harcadığım oyunlar da yine Football Manager serisinin oyunları. 

Bu oyunun benim gibi yüksek dozajdaki hastaları, oyunlarda kendi efsanelerini, kendi yıldızlarını, kendi takımlarını ortaya çıkartıp futbol adına hayalini kurduğu tüm güzel şeyleri gerçeğe dökebiliyor. Örneğin Türkiye 2. Liginden memleketinin takımıyla Şampiyonlar Ligi maçına çıkan bir oyuncunun yaşadığı hazzı başka bir oyunun vermesi bana pek olası gelmiyor. Elbette FIFA'nın da bir kariyer modu var ama FM ile kıyaslamak imkansız. Keza çok daha kolay ve gerçekçilikten uzak bir oyun modu. Lakin bir dönem EA'nin çıkardığı Total Club Manager ve FIFA Manager serileri oyunlarda FIFA maç motorunu kullanmasıyla ilgi görmüş ancak FM'nin yanında hayatta kalamamış ve iptal edilmişti. Şu an için EA'nin yeni bir menajerlik oyunu işine girişeceğini hiç sanmıyorum, o yüzden Football Manager bu konuda tekel konumunda. Buna rağmen yaptıkları oyunlar hayranları büyük ölçüde mutlu etmeyi başarıyor. Tek sıkıntı bu türe sıfırdan başlayacak oyuncular için oyunun oldukça karmaşık bir hale gelmiş olması.

Championship Manager 01/02'nin bu kadar popüler olmasının en büyük sebebi de oyunun gayet basit ve hızlı bir şekilde oynanabilmesiydi, modern oyunlarda bu hız ve basitlikten söz etmek pek mümkün değil. Lakin Sports Interactive bunu da düşünmüş olacak ki oyunlara bir de "classic mode" ekliyor burada oyunu oldukça basit bir haliyle oynayıp, eski oyunlardaki gibi hızlıca ilerleyebiliyorsunuz. O yüzden oyuna yeni başlayan oyuncular için önce Klasik Mod'da biraz alışmaları daha sonra da oyunun normal modunda öğretici aşamalar yardımıyla tecrübe kazanmaları gerekiyor, tabii ki oyunda ustalaşmak da epey bir süre alıyor. Bakalım birkaç gün içerisinde çıkış yapacak Football Manager 2021 bizlere hangi değişiklikleri sunacak? Her FM oyunu kendi "wonderkid" oyuncularını barındırıyor. 2021 yılının yıldızlarını şimdiden bekliyoruz, bakalım bizim bile bilmediğimiz ülkemizde yer alan yeni wonderkidler karşımıza çıkacak mı?

YORUMLAR
yusufulas
22 Kasım 2020 10:02

Başlığı okuduğumda ilk aklıma gelen oyun Starbyte Super Soccer oldu fakat içeriğin menajerlik oyunları değilde CM üzerine olmasına üzüldüm. Demek ki ağır bir nostaljik menajerlik oyun yazısı özlemi birikmiş içimde gizliden. :) Yazının devamında bir yerde ilgimi yitirdim okumayı bıraktım ama futbol ile hayatım boyunca tek bağım olan Starbyte Super Soccer, Football Ltd.(Bundesliga Manager Professional-Hattrick), Ultimate Soccer Manager 98/99 oyunları ve onlara harcadığım uzun eğlenceli saatleri sabah sabah bana hatırlattığınız için teşekkürler. Sanırım Ultimate Soccer Manager 98/99 oynamayı deneyeceğim uzun zaman sonra. :)

Decypher
yusufulas
23 Kasım 2020 14:40

Mesela ben de menajerlik denince C64'teki Track Suit Manager, Amiga'daki The Manager gibi efsaneleri anımsıyorum ilk olarak :D Hepimizde yer eden isimler farklı herhalde, yazıyı okuduktan sonra biraz The Manager oynayayım dedim, çocukluğuma geri döndüm valla.

yusufulas
Decypher
23 Kasım 2020 16:07

Football Ltd., The Manager'in en gelişmiş hali aslında :) geliştirici firma Kron Sim. Software'in 94'te yayınladığı oyun. The Manager ile çok vakit harcamış olsamda Football Ltd. gerçekten aralarında en çok vaktimi alan oldu Ultimate Soccer Manager 98/99 oynamaya başlayana kadar.


Parolamı Unuttum