OGZ İMC #1 Üzerinizde En Çok Etki Bırakan Oyun?

Büyük oyunlar, kendi hikayelerimiz...

Hepimizin hayatında bir tane çok özel oyun vardır. Çıkışının ardından yıllar geçse de, tekrar tekrar geriye döndüğümüz, asla unutamadığımız, her anını beynimize kazıdığımız bir oyun…

Bu oyun belki de bizim için tüm zamanların favori oyunu değildir. Hatta eksik yönlerini en çok biz biliriz.mBaşkaları için farklı bir anlamı vardır, bizim içinse çok başka… İçimizde yer etmiştir, kimliğimizin bir parçası olmuştur. Belki oyunla ilk tanıştığımız zaman hayatımızda olanlar, oyunun DNA’mıza işlemiştir. Sebebi ne olursa olsun, artık o oyun bize özeldir.

Oyungezer İmece'nin (Bundan sonra kısaca OGZ İMC diyeceğiz) ilk bölümünde editörlerimize “Üzerinizde en çok etki bırakan” oyunları sordum. En çok sevdiğiniz değil, en iyi oyun değil. Sizi tanımlayan ve kimliğinize işlemiş, yıllar geçmesine rağmen unutamadığınız oyunlar...

Bunlar bizim kalbimizde yer etmiş oyunların hikâyeleri. Daha da önemlisi, bizim hikâyelerimiz.

 

Planescape: Torment (M. İhsan Tatari)

Yapımcı: Black Isle Studios

Tür: CRPG

Çıkış Tarihi: 12 Aralık 1999

Çocukluğundan beri "atari" oynayan, 37'sine merdiven dayamış bir insan evladı olarak kaç tane oyun devirdiğimi inanın ben de bilmiyorum. Ama bunların arasında bir tane var ki aradan geçen bunca zamana rağmen (18 yıl!) hikâyesiyle hâlâ aklımı meşgul eder - Planescape: Torment.

Savaş mekanikleri çok iyi değildir, grafikleri deseniz kardeşleri Baldur's Gate 2 ve Icewind Dale 2'nin gerisinde kalır. Ama hikâyesi? "Destansı" kelimesinin hayat bulmuş hâli olan o unutulmaz senaryosu? İşte o, benim için hayatımdaki en unutulmaz tecrübelerden biridir. Öyle ki bunca yıla rağmen hâlâ açıkça anlatmaktan kaçınırım ki hiç oynamamış kimseler bu keyfe kendi varabilsinler. Ama illaki biraz teşvike ihtiyaç duyuyorsanız (Spoiler):

Kaç oyunda öleceğinizi bile bile ölümsüzlüğünüzle savaştınız ki? Kaç oyunda başınıza onlarca dert açan kişinin aslında siz, bizzat kendiniz olduğunu keşfetmenin inanılmaz şaşkınlığını yaşadınız? Kaç oyun "What can change the nature of a man?" (Bir insanın doğasını ne değiştirebilir?) gibi bir soruyla size hayatınızın anlamını, yaşamınız boyunca yaptıklarınızı, pişmanlıklarınızı ve elbet bir gün öleceğiniz gerçeğini sorgulatabildi?

Bak, daha anlatırken oynayasım geldi. Hadi Morte, çalıştır "bacaklarını."

 

Little Big Adventure 2: Twinsen's Odyssey (Alp Pektaş)

Yapımcı: Adeline Software International

Tür: Macera

Çıkış Tarihi: 31 Mayıs 1997

Babanız şirkette çalıştığı zaman bilgisayarlara ve oyunlara erişiminiz daha kolay oluyor. O dönem nereden geldiğini bilmediğim 2 oyun CDsi vardı. İlki Sonic & Knuckles Collection, ikincisi ise LBA 2 idi.

FunFrock adlı bir tiranı yenmiş ve eşi Zoey ile mutlu mesut yaşayan Twinsen'ı yönetiyorduk. Evcil Dinofly'ı fırtınalı bir günde uçarken dengesini kaybedip yere düştükten sonra onu iyileştirmenin yollarını aramak için yola koyuluyordunuz. LBA 2, LBA 1: Relentless gibi her anlamda döneminin ötesinde bir oyundu. Şu an açsanız bile sizi rahatsız etmeyecek hayat dolu grafikleri ve dünyası, yıllar geçse de unutmayacağınız şarkıları (Örneğin, Ferryman's Song), aksanlı konuşan ve birbirinden ilginç karakterlerle girdiğiniz diyalogları, orta şekerli bulmacaları ve sürükleyici hikayesiyle sizi etkisi altına alıyordu. Düşmanlarınıza hasar verdiğinizde üstlerinden çizgi romanlardaki gibi ama daha sivri yıldızlar çıkıyordu. Ara sıra kurar oynarım ve inanın kaç kez bitirdiğimi hatırlamıyorum.

Temmuz'da 20 yaşına girecek oyunu çocukken oynama imkanı bulduğum için mutluyum.

 

Half-Life (Yasin Madyb İlgün)

Yapımcı: Valve

Tür: FPS

Çıkış Tarihi: 19 Kasım 1998

Diğer ihtimaller arasında gidip gelme bile yaşamadım, yanıtım oldukça net: Half-Life.

İlk defa 9 yaşında oynadım, Deliler gibi büyülenmiştim, Daha en baştaki tren yolculuğunda gördüğümüz sarı iş makinesi bile ağzımı açık bırakmıştı. Etraftaki insanları başka oyuncular sanmıştım.

Oyunun hikaye modunu ablamla oynayıp bitirdik(daha doğrusu o oynadı, ben soru sordum), ardından da internet kafede başka insanlarla oynamaya başladım. Half-Life, hayatımı çok fazla yönde etkiledi. İngilizce öğrenme sebebim oldu, oyunları modlamaya Half-Life haritaları tasarlayarak başladım. En yakın arkadaş grubumla 2001'de, Half-Life'ı internet kafede oynayarak tanıştım. Çok oyun eskittik ancak dostluklarımızın temelini atan şey Half-Life'tı. Aynı zamanda çevremizdeki diğer çocuklar ve yaşadığımız muhitin o zamanlar pek tekin olmaması sebebiyle bir sürü yanlış şey yapabilirdik, ancak onun yerine "kafeye gidip Half-Life atmayı" tercih ettik. Ben biraz farklı bir bakış açısı kattım belki, ama benim hayatımı en çok etkileyen oyun oldu ve bundan dolayı da çok mutluyum.

 

Sanitarium (Eser Güven)

Yapımcı: DreamForge Intertainment

Tür: Macera

Çıkış Tarihi: 30 Nisan 1998

Depresif hissettiğiniz bir dönemde başladığınız oyunun daha ilk sahnesinde sizi bir tımarhanede kafasını duvara vuran hastalar karşılıyorsa, daha o dakikada bu o oyunun ruhunuzda bir iz bırakacağını anlarsınız. Sanitarium ile olan ilişkim işte tam da bu koşullar altında başlamıştı. O tımarhanedeki karanlık hava, çaresizlik hissi, neredeyim, ne yapıyorum düşüncesini nedense kendimle çok özdeşleştirmiştim. Bu pis yerden kurtulmak üzerimdeki ölü toprağını atmama yardımcı olmamıştı, çünkü bu sefer de kendimi yüzleri ve vücutları deforme olmuş çocukların arasında bulmuştum. Burada neden hiç yetişkin yoktu, çocukların 'anne' dedikleri şey de neyin nesiydi, neden ölü bir çocuğun mezarını kazmak zorundaydım...

Sanitarium'u ilk oynayışımın üzerinden neredeyse 20 yıl geçti. Bu süre içinde oyunu 3-4 kere daha bitirdim ama her seferinde de ilk seferdeki o karanlığı hissettim içinde, içim daraldı, o sıkkınlığı, o çaresizliği yaşadım. Hani bazen bir şarkı duyarsınız, sizi çocukluğunuzun mutlu anlarına götürür ya, nostalji madalyonunun aydınlık yüzüdür bu. Sanitarium işte madalyonun diğer yüzü, beni mutsuz anlara götüren bir kapı. Ama o kapının kişiliğime kattığı şeylerden memnun olan biri olarak bu yolculuğa tekrar çıkmak için sabırsızlanıyorum.

 

System Shock 2 (Utku Çakır)

Yapımcı:Looking Glass Studios

Tür: Aksiyon rol-yapma

Çıkış Tarihi: 11 Ağustos 1999

System Shock 2, “Sence en iyi BioShock oyunu hangisidir?” sorusuna yıllardan beri verdiğim cevap. Her ne kadar BioShock serisiyle resmen bir bağı olmasa da, hem hikaye hem de oynanış dinamikleri açısından bu ikilinin birbirlerine olan benzerlikleri çok açık. Aslında bu çok da ilginç bir durum değil. BioShock serisinin yaratıcısı Ken Levine, System Shock 2’de bir bakıma ilk BioShock oyununda anlatacağı hikayenin denemesini yapmıştı.

System Shock 2’nin anılarımda bu kadar önemli bir yere sahip olmasındaki en önemli nokta, herhalde artık bir simge haline gelene yapay zeka SHODAN. System Shock 2’de, tıpkı ilk BioShock oyununda olduğu gibi, yarı yolda aslında bize yardım eden karakterin kötü olduğunu anlamıştık. Çoktan ölmüş bir doktoru taklit edip, iyi niyetliyle bize yardım ettiğini söyleyen SHODAN’ın ortaya çıkış anı ve sonrasında bizim için dizayn ettiği ölüm tuzağı geminin radyo sistemlerinden her adımımızda bizi aşağılaması ve küçük görmesi aklımdan çıkmıyor.

Portal’ın GlaDOS’u, BioShock’ın Fontaine’i. Hiçbiri SHODAN bu cümlesinin, bünyemde bıraktığı iz kadar beni etkileyemedi: “Sana bak, hacker. Et ve kemikten oluşan acınası bir yaratıksın. Koridorlarımda nefes nefese ve ter içinde koşturuyorsun. Sen nasıl ola ki, kusursuz ve ölümsüz bir makineye karşı çıkabilesin?"

 

 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum