Retrospektif - Cüneyt Arkın

Kaleleri ve gönülleri tek başına fetheden adam!

İnsanların hayal güçlerine yön ve ilham veren kişilerin çok önemli insanlar olduğuna inanmışımdır hep. Cüneyt Arkın da Türk milleti için tam olarak böyle bir insandı. Milyonlarca insan onun filmleri sayesinde elinde kılıçlarla cenk etti, kaleleri tek başına ele geçirdi, kahpe Bizans’ın yiğit güzellerinin gönlüne girdi, hatta yeri geldi uzaya bile adalet getirdi.

Oldukça fakir bir ailenin oğlu olarak 1937 yılında dünyaya geldi Fahrettin Cüreklibatur. Kurtuluş Savaşı’na katılan babasından ve ailesinden Battal Gazi, Köroğlu destanları dinleyerek büyüdü ki milliyetçi tarafının tam da bu yıllarda oturduğunu söyleyebiliriz.

Onca yokluğa rağmen İstanbul Tıp Fakültesi’nin sınavında üçüncü olmaya başardı. Ayrıca edebiyata ve yazmaya çok düşkündü. Hatta üniversite yıllarında arkadaşlarıyla birlikte Erek diye bir dergi çıkartı. Hayatını değiştiren olaysa 1963 yılında Artist dergisinin yeni sinema artisti yarışmasını kazanmak oldu. Tam da bu dönemde gazeteci Vecdi Benderli, Cüneyt Gökçer'in Cüneyt’ini ve Ramazan Arkın'ın da Arkın’ını birleştirerek kendisine hepimizin bildiği Cüneyt Arkın sahne adını yarattı. Aslında Fahrettin Cüreklibatur’dan Cüneyt Arkın’a olan bu dönüşümü, doktorluktan aktörlüğe olan geçişini de özetler gibidir. Ne var ki doktordan sinema artistliğine olan bu geçişini ne ailesi ne de arkadaşları iyi karşılamamıştır.

Aynı sene askerdeyken tanıştığı yönetmen Halit Refiğ, fiziğinden ve karizmasından çok etkilenmiş, "Yahu doktor sende müthiş bir şey var" diyerek yeni filmi Gurbet Kuşları’nda rol vermiştir. Bu filmdeki rolüyle yıldızı parlamış ve Yeşilçam’ın aranan jönü haline gelmiştir. Türkan Şoray, Fatma Girik, Hülya Koçyiğit ve Filiz Akın’la çevirdiği aşk filmleriyle genç kızların gönlünde taht kurmuştur. Gelgelelim Gurbet Kuşları’ndaki aksiyon sahnelerine olan yatkınlığından ötürü Halit Refiğ kendisine aksiyon filmlerine geçmesini önermiştir ki bana göre hayatındaki en büyük farkı yaratan olay tam olarak budur.

Türk destanlarını canlandırma hayaliyle büyüyen Cüneyt Arkın bu teklifi mantıklı bulur. 1 sene boyunca Medrano Sirki’ne gönüllü olarak katılır ve burada at binicilik, akrobasi ve cambazlık öğrenir. 7. Dan Kara Kuşak sahibi karate ustası Hakkı Koşar ve Osman Betin’den karate dersleri alarak dövüşmeyi öğrenir. Böylelikle de 1965 yılında Horasan'dan Gelen Bahadır filmiyle tarihi aksiyon filmlerine adımını atar. Fakat asıl patlamasını 1 sene sonra Malkoçoğlu ile gerçekleştirir ve film inanılmaz başarılı olur. Malkoçoğlu, Battalgazi, Kara Murat, Köroğlu (ki bana göre en başarılı filmlerinden biridir) derken o artık Türk Destanlarının vücut bulmuş halidir. Bizans kalelerinden sonra seyircinin de gönlünü tek başına fetheder.

Yaman bir aksiyon yıldızıdır Cüneyt Arkın. Çoğu aktör en küçük aksiyon sahneleri için bile dublör kullanırken, ölüme meydan okuyan sahnelerde bile bizzat kendisi boy gösterir. Bu yüzden omurilik, boyun, kollar, eller, bacaklar derken neredeyse vücudunda kırılmadık kemik bırakmamış, defalarca kez ölümden dönmüştür. Bir elinde kalıcı hasar oluşmuştur mesela. Pek çok filminde el sallarken parmaklarını tam olarak bükemediğini kolayca fark edebilirsiniz. Seyircisine ve yaptığı işe duyduğu bu büyük saygı, onu bir Türk sineması efsanesi haline getirmiştir.

Nihayetinde başarısı yurtdışına da taşmıştır. Özellikle İranlılar ve İtalyanlar kendisine büyük ilgi gösterir fakat o dönemler yaşadığı (ve hatta tedavisini gördüğü) alkol problemleriyle bu fırsatı pek de iyi değerlendiremez. Tarihi filmlerin ardından Maden ve Öğretmen Kemal gibi toplumsal eleştiri filmlerinde de rol alır. Yaş ilerledikçe daha Hollywood aksiyon ve komedi sinemasından esinlenen filmlere yönelir ki bunların arasında maalesef çok kötü filmler de vardır. “Bu kadar hız ve acele içinde gerçekten bana yakışmayan filmler de yaptım” diyerek kendi de durumun farkında olduğunu belirtmiştir. Özellikle de Dünyayı Kurtaran Adam filmi öylesine kötüdür ve bu alanda dünya çapında üne kavuşan, kült bir film statüsüne yükselmiştir.

28 Haziran 2022’de kalp durması sonucu aramızdan ayrıldığında ardından 300’den fazla film bırakmıştır. Türk sineması adına bıraktığı mirası öyle büyüktür günün herhangi bir saatinde kanalları dolaşırken rastgele bir Cüneyt Arkın filmine rasgelebilir ve kendinizi hipnotize olmuş halde izlerken bulabilirsiniz. Surların üzerinden atlayan, kaleleri tek başına fetheden, aynı anda 5 ok atan ama yediği oklarla yıkılmayan, kısacası kendi destanlarını yazan değil, çeken ve oynayan bir adamdı Cüneyt Arkın.

Hoşça kal Malkoçoğlu, Battalgazi, Kara Murat, Köroğlu…

YORUMLAR
DrunkenMaster
4 Temmuz 2022 12:26

Ölümüne gerçekten kahrolduğum ve gözyaşı döktüğüm nadir adamlardan biridir. Sadece çok sevdiğim dedemle aramdaki tek hatıra değil, Türk fantastik sinema tarihi üzerinde yüksek lisans yapmamdaki en büyük etkenlerden de biridir. 

 

Ruhun şad, yolun uçmag olsun Malkoçoğlu.

Parolamı Unuttum