"Tatlım senin rengin sinema ışığıyla uymuyor, seni baştan yaratacağız."
Devamını okuBenim beklentilerim mi biraz azaldı yoksa son zamanlarda iki farklı yerden de iyi işler mi geldi kestirmek güç. Önce FIFA 23 ile birlikte seneler sonra bir FIFA oyunundan keyif almaya başladım. Şimdi de Marvel Sinematik Evreni bünyesinden çıkan bir yapım bana seneler sonra ilk defa farklı hissettirdi. İyiliği, kötülüğü, mizahı her şeyi tartışılabilir ama She-Hulk gerçekten farklı bir havaya sahip.
İnternetin bir kısmına yayılan "her şeyden nefret etme" kültürü özellikle sosyal medya ile birlikte zirve yapmış durumda. Dizinin puanlarının aşırı kötü olmasına aldanmayın çünkü tam da She-Hulk'ın kendi içerisinde dalga geçtiği durumlarla dizi internet aleminde yüzleşmek zorunda kalmış. Bu demek değil ki dizi her yanıyla kusursuz ama şu bir kesin ki çizgi romanlarla biraz haşır neşir her insan She-Hulk'ta kendine ait bir şeyler bulacaktır.
Dördüncü Duvar Ustası Jen Walters
Özellikle Deadpool ile aşina olduğumuz dördüncü duvarı aşıp doğrudan okuyucu/izleyici/oyuncu ile etkileşime geçen karakterleri pek severim. Lakin bunu dozajında yapmakta fayda var yoksa ortaya abidik gubidik bir hikaye ve twiste gelen bir senaryo çıkabilir. Özellikle 80'ler sonu 90'lar başında yayımlanan Sensational She-Hulk çizgi romanı dördüncü duvar kullanımı konusunda ders niteliğinde bir içerği sahip. Zaten dizinin de en harika yaptığı şey tam olarak bu dördüncü duvarı liğme liğme etmek.
Hatta söz konusu Marvel Sinematik Evreni olunca devasa bir külliyat bir anda Jennifer Walters'ın oyun alanı haline geliyor. Jen bu farkındalığını finale kadar bizimle konuşarak durumların absürtlüğünü ve dizinin gidişatı hakkındaki şikayetlerini dile getirmek için kullanıyor. Zaten sürekli kendisiyle ve kendisiyle dalga geçenlerle eğlenmeyi amaçlayan bir dizi ve karakterizasyonda ziyadesiyle absürt sahnelerle karşılaşabiliyoruz. Zavallı Jen'in diziye başlarken bunu bir "avukat dizisi" zannetmesi ve yavaş yavaş "yav ben aslında Hulk'ım değil mi?!" farkındalığına varması da keyfi epey yukarıya çekiyor.
Kazasız Kul Olmaz
Çoğu süper kahramanın orijin hikayesinde trajik bir kaza görmeye alışığız. Gözlerine radyoaktif fıçı boşalan da var örümcek tarafından ısırılan da. Jen'in dizideki orijin hikayesi ise tesadüf eseri kuzeni Bruce Banner yani Hulk ile aynı arabada giderken kaza yapması. Çizgi romanlarda bir kan nakli She-Hulk dönüşümüne yol açarken bu kez olaylar kaza esnasında cereyan ediyor ve puf artık MCU içerisinde de bir She-Hulk'ımız var. Mark Ruffalo'nun Bruce/Hulk'ı ile geçen eğitim sahneleri işin mizahi kısmında epey eğlenceli olsa da bazı kolaya kaçmalar ve tribüne oynayan diyaloglar vardı. Neyse ki Jen'i çizgi romanlardan da tanıdığımız için muhteşem bir kadın süper kahraman olduğunu biliyoruz da bu replikler çok zorlama gelmiyor.
"Tamam artık ben oldum. Eski hayatıma döneyim, avukatlık yapayım." diye şehre dönen Jen bu kez She-Hulk olduğu için kendi benliğiyle bir çatışma içerisine girip işsizlik depresyonunu da yaşıyor. Bir süper kahramanın işsizlik depresyonu yaşaması özellikle bizim ülkemizde epey bağ kurulası bir durum. Empati puanlarını topladıktan sonra She-Hulk olduğu için işe girmesi ise bu kişilik çatışmasını daha da absürt hale getiriyor. Ancak epey prestijli bir hukuk firmasında iş bulduğu için dolgun maaş çekleri Jen'in bu buhranını kısa tutmaya yetiyor. Zaten dizinin avukatlık ile ilgili çok daha güzel sürprizleri de var.
Mahkemeye Taytla Çıkılır Mı?!
Süper güçlü insanların avukatı olarak yepyeni ve bambaşka bir kariyere başlayan She-Hulk'ın ilk müvekkili de Bruce'un ezeli düşmanı Abomination yani Emil Blonsky. Tim Roth'un canlandırdığı karakteri dizide kötü adam ya da aksiyon merkezli görmeyi bekliyorsanız şimdiden söyleyeyim hiç beklemeyin. Emil'in tek amacı karakter gelişimini ve arınmasını tamamlamak. Tabii bir de herkesten özür dilemek için haikular yazmak! İç huzurunu bulan Blonsky'i hapisten kurtarmayı başaran Jen bir anda tüm kamuoyunun en gözde avukatı haline geliyor. İşte bu bizim eski popüler avukatımız Matt Murdock'un da dikkatini çekiyor.
Tamamen bir kostüm konusu üzerine başlayan tartışmalar sonucunda Daredevil kanlı canlı bir şekilde diziye çok hızlı bir giriş yapıyor. Jen ile Matt arasında ise çok daha hızlı başka şeyler yaşanıyor. Matt Murdock söz konusu kadınlar olunca vigilante halinden bile daha tehkliekli bir forma bürünüyor. Şeytan tüyü var bu hınzırın... Neyse ki Daredevil ilerleyen dönemlerde Disney+ üzerinden kendi dizisine kavuşacağı için bu dizide az görülmesi çok da büyük sorun olmadı. Hatta bu az ama özlük hem mizahi hem de hikaye anlamında She-Hulk'ı epey tatmin etmeyi başardı.
Fiona Değil Ama...
She-Hulk çıkmadan önce en büyük eleştiri aldığı noktalardan birisi CGI kısmıydı. Hatta bence ilk fragmanlarda karakter adeta Shrek'ten Fiona'ya benziyordu. Lakin dizinin ilk bölümüyle birlikte CGI kalitesinde gözle görülür bir artış olduğunu görmüş olduk. Yine de bazı noktalarda She-Hulk epey sırıttığı için %100 bir kurtarma olduğunu söylemek mümkün değil. Özellikle Jen'in her dönüşüm geçirdiğinde mimiklerinde ciddi bir yapaylık hissediliyordu. Tabii burada Marvel Sinematik Evreni'nin görsel efekt sanatçılarına uyguladığı yoğun baskıyı da es geçmemek lazım. Bu konu biraz daha ciddi bir iş olduğu için işin hukuki kısmını da düşünen She-Hulk/Jen Walters bu konulara değinmeyi pas geçmiş gibi gözüküyor.
Aksiyon anlamında işin içerisinde bir Hulk olduğu için doğal olarak bir beklenti de geliyor ama diziyi izlemeye başladıktan sonra Jennifer Walters'ın hikayesinin "Hulk Smash" beklentisinden daha ötede olduğunu anlıyorsunuz. Ancak hiç merak etmeyin dizide her iki Hulkımızın da bir şeyleri parçaladığı sekanslar bulunuyor. Görece az olan aksiyon sahnelerinde CGI benim adıma çok sırıtmadı ama dediğim gibi ben bir noktadan sonra aksiyondan ziyade Jennifer'ın ailesiyle, çevresiyle ve kendisiyle yaşadığı absürt sorunlarla empati yapmakla meşguldüm. O yüzden işin görsel efekt kısmını bu konunun daha uzmanı kişilere havale ediyorum.
Kevin Finale
Marvel Sinematik Evreni'nin büyük patronu Kevin Feige'in android olma ihtimali kafamda her geçen gün daha yüksek yüzdelere ulaşıyor. Sanki kendisine karakter dataları bir şekilde giriliyor ve ortalamanın biraz üstü olmak şartıyla bir patika izleyip içerik üretiliyor. İşte böyle düşünen tek deli ben değilmişim. She-Hulk o kadar güzel bir final yaptı ki. Hem final bölümünde hem de bölüm bittikten yaklaşık 15 dakika sonra bile yüzümde bir tebessüm vardı. MCU'nun tüm Disney+ işlerini bir potada eritirsek She-Hulk'ın final bölümü kesinlikle bireysel olarak en iyi bölüm olmuş. Finali ayrı puanlamam gerekse 9.5/10 verirdim. Çünkü hem dizinin kendisiyle dalga geçen yanını harika korumuş hem de tüm MCU külliyatı (buna kamera arkası ve Disney+'nın tamamı da dahil) ile olağanüstü bir şekilde dalga geçmeyi başarmış. Hatta öyle ki ufuktaki üçüncü Deadpool filmi için çıta ilk defa yukarı çekildi ve dördüncü duvar ustalığı Jen Walters'ın özgeçmişine de başarıyla yazıldı.
Sadece She-Hulk açısından değil tüm MCU açısından da büyük (aslında çok da büyük değil biraz olayları takip edince ortaya çıkıyordu) bir Hulk sürprizi de bizleri bekliyor. Dizinin belki de en büyük hayal kırıklığı ise benim adıma Titania'dan yaşandı. Kendisini bir moda ikonu, fenomen olmaktan öteye geçerken göremedik. Hani karakteri tamamen değiştirip süper güçleri olmayan birisi yapsalar makul olabilirdi ama Titania dizi boyunca birkaç yerde bolca güç gösterisi de yaptı. Birkaç mini mini sekans hariç doya doya bir She-Hulk vs Titania izleyemedik. Tabii şimdi düşününce dizi asla böyle bir şey amaçlamamış da olabilir çünkü She-Hulk'ın yegane amacı kendisi ve etrafındaki her şeyle olabildiğince dalga geçebilmekti. Popüler kültür, sosyal medya, linç harekatları, ikili ilişkiler hemen hemen tüm güncel konular Jen Walters ve arkadaşları tarafından bolca alaya alındı.
Bir MCU dizisinden böyle tebessüm ile ayrılmayı açıkçası pek beklemiyordum. Ancak She-Hulk, Bruce'dan ayrılıp kendi ayakları üzerine durmaya başladıktan sonra biraz yalpalasa da sonlara doğru gerçekten eğlenceli anlarla doluydu. Olağanüstü bir final bölümü de bu dördüncü duvar soslu "avukat komedisi" dizisinin kaymağı oldu. Tamamen subjektif bir şekilde olaylara baktığım için çizgi roman referansları, Matt'in çapkın tavırları, Hulkları bekleyen acayip gelişmeler de beni yakalamayı başardı. Yan karakterlerden Jen'in acayip ailesini bir kenara bırakıyorum, Ginger Gonzaga'nın canlandırdığı Nikki Ramos epey eğlenceliydi. Lakin onun dışında patron Holden Holliway dahil pek ön plana çıkan birisi olmadı.
Adet gereği bir puan vermek gerekirse tüm internetteki nefret eden insanların aksine ben diziyi çok beğendim ve can-ı gönülden bir 8.5/10 veriyorum. Zaten She-Hulk olmadan önce de epey eğlenceli bir karakter olan Jen Walters'ın dans etmesinden rahatsızlık duyanları da ciddiyet vaat eden film ve dizilere davet ediyorum.
İtiraf ediyorum ilk bölümlerinde sevmeden başladım ancak She-hulk'ın 4ncü duvarı yıkabildiğini bilmiyordum. Hayatımda izlediğim en güzel MARVEL finalini yaptı. Deadpool bile zor su döker bu ele.