Oyun dünyası bir zamanlar büyük makinelerin siyah beyaz ekranlarında birkaç pikseli hareket ettiren eğlence araçlarından ibaret iken bugün milyarlarca dolarlık bir eğlence sektörüne dönüşmüş durumda. O günlerden bu zamanlara nasıl geldik? Bu sorunun cevabını görmek amacıyla oyun dünyasının bu uzun yolculuğundaki mihenk taşlarını incelemeye karar verdik, buyrun:
Pong (1972)
Daha önceki dönemlerde bazı benzer çalışmalar olsa da, birçok otorite tarafından ilk video oyunu olarak kabul edilen Pong 1972 yılında Atari tarafından piyasaya sürüldü. 2 oyuncu tarafından ekranın 2 kenarında kontrol edilen birer çubuk ve ortada gidip gelen bir toptan oluşan bu oyun, temelde basit bir tenis oyunuydu. Ancak bu basitliğine rağmen oldukça eğlenceli ve bağımlılık yapıcı olabilmeyi başarmış, ve uzun bir maceranın ilk basamaklarını oluşturmuştu.
Donkey Kong (1981)
Donkey Kong'u özel yapan şey, tarihteki ilk ara sahneye sahip oyun olmasıydı. Tur başlamadan önce Kong'un Daisy'i kaçırdığı bu ara sahne bugün bakınca oldukça basit görünse de o zamanlar oyunların hikâye anlatıcılığı açısından devrim niteliğinde bir gelişmeydi.
Space Invaders (1978), Pac-Man (1980) ve Tetris (1984)
O dönemlere kadar video oyunları hala basit eğlence araçları olarak görülüyordu. Ancak Space Invaders, Pac-Man ve Tetris ezberleri bozup dünya çapında her yaştan insanın ilgisini çekmişler, popüler kültürde sağlam yerler edinmişler ve "Oyun Kültürü" denen kavramın ilk tohumlarını ekmişlerdi.
Ultima (1981) ve Dragon Quest (1986)
Kendisinden önce çıkan pek çok RYO olmasına rağmen Ultima, ara yüzünün yanı sıra getirdiği açık ve geniş dünyasıyla kendinden sonra gelecek sayısız RYO'nun standardını temelli olarak belirlemiştir. 5 sene sonra "Ultima'yı acaba nasıl konsollara uyarlarız?" mantığıyla hareket eden Dragon Quest ise RYO türünün konsollara da sıçramasını sağlamış, ayrıca şu an dünyanın en büyük oyun üreticilerinden olan Japonya'nın oyun geleneğinin de direkt belirleyicisi olmuştu.
Super Mario Bros. (1985)
1983'teki oyun krizi nedeniyle video oyunları nerdeyse tarihten silinmek üzereyken NES'le evlere giren Mario ölen oyunculuğu adeta mezarından kaldırmış, milyonlarca insanı bir daha kopmamak üzere oyuncu haline getirmiştir.
Street Fighter II (1991)
1991 yılında "The World Warrior" adıyla piyasaya sürülen Street Fighter II, tarihte oyun piyasasını en çok etkileyen oyunlardan bir tanesi olmuştu. Bugün dövüş dışındaki türlere de sıçrayan "kombo" kavramını yaratması bir yana, oyuncuların birbirlerine karşı oynamasına imkan tanıyarak en temel haliyle turnuva zihniyetini de ortaya çıkarmıştı. Kurduğu o kutsal dövüş oyunu mantığı, bugün hala aynı şekilde kullanılıyor.
Civilization (1991)
O dönemde oyunculuk daha çok aksiyona, kafa yormadan oynamaya dayalıyken, Civilization bize geniş bir harita, birçok bilgi ekranı, elimizin altına açıldıkça açılan bir dolu sekme sunuyor, bizi stratejik düşünmeye zorluyor ve "karmaşık" oyunların temelini atıyordu. Civ'le birlikte oyunculuk, yalnızca aksiyon odaklı ve kolay öğrenilebilir olmaktan çıktı.
Monkey Island 2: LeChuck's Revenge (1991)
Macera türüne yaptığı katkıları bir kenara bırakalım, Monkey Island 2 kullandığı müzik teknolojisi ile oyun dünyasında bir devrim gerçekleştirdi. Oyundaki atmosfere müthiş şekilde eşlik eden, animasyonlarla uyumlu ve sahne geçişlerine göre değişen bu müzikler oyun dünyasında müziklerin ele alınma biçimini değiştirmiş; ve bugün I Was Born for This (Journey) ve The Trail (The Witcher 3) gibi eşsiz oyun müziklerini ortaya çıkaran adımı atmıştı.
Not: Bu seriyi hazırlarken genel olarak Oyungezer Mayıs 2018 sayısında aynı isimle yer alan "Tarihi Değiştiren Oyunlar" dosyasındaki sıralamayı ve açıklamaları kullandık.
O yıllar her gördüğüm oyun grafiği , oyun mekaniğinde hayran kaldığım yıllardı. Uzun zaman sonra bu duyguyu bana yaşatan Ghost of Tsushima oldu diye bilirim.