Bakın, Blizzard’ın mobil oyun yapmasına karşı değilim. Hatta Diablo Immortal söz konusu olunca milletin “Ehi ehi, telefonunuz yok muuuu?” şakasına saplanıp oyunun asıl potansiyelini göremiyor olmasına üzüldüğümü bile söyleyebilirim; zira söz konusu oyun birçok açıdan Diablo III’ü bile cebinden çıkartacak bir dolulukta mobil olmasına rağmen. (Sahi şu şakayı da artık salsak mı? Oyun PC’ye de geliyorken hazır) Warcraft alanında ne gibi bir mobil projeyle karşımıza çıkacaklarını merak ediyordum doğrusu. O yüzden Blizzard’ın yeni mobil projesini bizzat test etme ve hatta yapımcılarla kısa bir sohbet gerçekleştirme fırsatını geri çeviremezdim. Çevirmedim de zaten, o yüzden size direkt ilk elden izlenimlerimi aktaracağım bu sayfalarda.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Warcraft: Arclight Rumble’ın “tarzının” çok büyük hayranı olduğumu söyleyemeyeceğim. Warcraft’ın kendine has bir tarzı var zaten -ki onun bile zaman zaman çok karikatürize kaçtığını düşünen bir insan olarak “Ee, o zaman Clash of Clans tarzını iyice kucaklamasak mı?” kararı pek hoşuma gitmedi. Oyunu oynarken şöyle arada durup da ekrandaki sanat stiline baktığımda Warcraft değil de “Warcraft’ın çakmasını” oynuyormuşum hissiyatı yarattı bu bende. Yine de bu tabii ki kişisel bir tercih; aranızda bu tarzı daha sevimli ya da güzel bulanlar da olacaktır mutlaka. Ha, karakterleri mini-figür tarzında yapmaları aslında hoş diyebilirim ama sanırım rakiplerine doğru şöyle bir bakınacak olursak o şekilde yapmayanı dövüyor olmaları yüksek ihtimal; o yüzden çok da sürpriz diyemeyiz ona da.
Bende bıraktığı ilk intiba görsel anlamda çok çekici olmasa da Arclight Rumble oynaması keyifli bir oyun. Öyle çok uzun uzadıya, ömrünüzü vererek oynayacağınız bir oyun değil ama boşta 3-4 dakikanız varsa hızlı bir maç atıp o boşluğunuzu doldurabilecek tarzda daha çok. Hatta kaptırıp oynarken ilerleyen seviyelerde daha zorlaşan bölümler çıktığında art arda deneyip en efektif dizilim ve taktiği bulmaya çalışırken buluyorsunuz bazen kendinizi. Sardı mı sarabiliyor yani.
Ama durun, daha oyunun nasıl oynandığını anlatmadım; önce onu bir aradan çıkartmak lazım asıl. Ekranın altında her birkaç saniyede bir artan bir altın haznemiz var; biriktirdiğimiz altınları kullanarak elimizdeki birimleri sahaya sürüyor ve rakip liderin sağlığını 0’a indirmeye çalışıyoruz. O da bize aynısını yapmaya çalışıyor tabii bir yandan. 3-3,5 dakikalık bir maçın ardından iki taraf henüz yenişememişse bu sefer altın kazanma hızımız iki katına çıkıyor ve bir geri sayım başlıyor. O arada rakip lideri indirdiniz indirdiniz; olmadı yenişemezseniz berabere kalıyorsunuz -ki o da bir nevi yenilgi sayılıyor. Temel mantığı basitçe bu ama tabii yüzeydeki bu oynanışı kazıdığınızda altında gömülü katmanlara ulaşmaya başlıyorsunuz.
Her harita da birbirinden farklı tabii bir yandan. Bazen iki, bazen üç koridordan ilerleyebiliyorsunuz. Yol üzerinde ele geçirip daha yakından birim basabildiğiniz karakollar oluyor. Ya da altın madenlerine koboldunuzu gönderirseniz ulaştığında sizin için ekstra altın çıkartıyor. Gayet basit ve temel başlayan bu haritalar bir yerden sonra iyice bulmacaya dönüyor. Mesela bir bölümde Banshee liderle kapışıyorsunuz ama en güçlü birimlerinizi basıp önden yollarsanız onları kendi tarafına çekerek size geri servis ediyor. Ya da tek bir noktaya çok fazla birimle yığılırsanız boss oraya bir büyü ya da zehir bıraktığında ordunuzun eriyip gidişini çaresiz gözlerle izlemek durumunda kalıyorsunuz. Genel olarak bu anlamda güzel bir çeşitlilik gözlemledim Arclight Rumble’da. Günlük görevleri yapmaya kalkarsanız genelde halihazırda yapmış olduğunuz haritaları tekrar tekrar yapmak durumunda kalıyorsunuz; ama onun dışında güzel.
Ee orduya bir de lider lazım…
Az önce liderlerden bahsetmiştim. Bunlar Warcraft külliyatından tanıdığımız isimler. Benim denk geldiklerim arasında Jaina, Baron Rivendare, Maiev, Tirion, Grommash, General Drakkisath gibi çeşitli isimler vardı. Bu liderlerin her biri aynı zamanda sahaya sürdüğünüz bir birim de aynı zamanda ve her birinin farklı bir işlevi var. Mesela Jaina sahadayken yaptığınız büyülerin etkisi daha iyi oluyor, Tirion yakındaki dost üniteleri iyileştiriyor vs. Dahası, siz bu birimleri kullandıkça tecrübe kazanıp seviye atlıyorlar ve normal birimler düz bir şekilde can ve hasar artışı yaşarken, lider birimler belli özelliklerini daha da güçlendirme şansı yakalıyor. Bir de ordu “aileleri” var, liderler ve birbirleriyle olan etkileşimler bu ailelerden doğrudan etkileniyor ama isterseniz farklı ordu ailelerini bir araya da getirebiliyorsunuz. Alliance, Horde, Beast, Blackrock ve Undead olarak beşe ayrılmış durumdalar bunlar da.
Tavşan deliği derinleşmeye başladı, değil mi? Aslında dahası da var, mesela her “ana” bölümü bitirdiğinizde kurukafa kazanıyorsunuz. Kurukafa sayınız arttıkça da farklı oyun modları ve özellikler açılıp duruyor habire. 12 olduğunda PVP açılıyor mesela, 22’de Zindanlar, ben Kapalı Beta bitene kadar yetişememiş olsam da 30’da Talent sistemi diye gidiyor bu böyle… Daha da ileride Raid falan da açılacakmış, röportajda da sordum hatta ama daha sonrası için düşündükleri bir sistem olduğu için o konuda detaylı bilgi vermekten kaçındılar şu an için.
Öyle çok mobil oyun oynamayı seven bir insan değilim aslında. Tek tük oynadığım şeyler var tabii ama herhalde söz konusu mobil oyunlar olunca benim gözümdeki en büyük falso şu “Demek oynamak istiyorsun ama enerjin bitmiş; şimdi 3 saat beklemelisin ki dolsun, yoksa devam edemezsin. Ha, para harcamak istiyorsan hemen devam edebilirsin ama” modelinin benimsenmesi. Neyse ki Warcraft: Arclight Rumble o topa hiç girmemiş; girseydi benim gözümde kredisini başlamadan yitirirdi. Onun yerine sizi bir tık kontrol altında tutmak için bazen ordunuzdaki birimlerin seviyesinin yetmediği rakiplere tosluyorsunuz. Böyle olduğunda birimlerinizi kasmak çok zor değil, özellikle günlük görevler sizi hızlıca kasmanız için ödüle boğuyor.
Öte yandan tahmin edeceğiniz üzere oyunun içinde çeşitli mikro-ödemeler mevcut ve tecrübe bonusları da bunların başında geliyor. Yine de bunlar çok agresif ve sizi satın alım yapmaya “zorlayacak” türden değil; en azından şimdilik. Her maçtan birimleriniz için tecrübe, yaptığınız günlük ve senaryo görevlerinden de bolca altın kazanıyorsunuz zaten. Gem, kristal falan gibi ekstra birimler hiç yok. Altın kazanıyorsunuz, altın harcıyorsunuz; tatmin edici miktarda da kazanıyorsunuz üstelik, en azından orası net olmuş.
Sonuç olarak Warcraft: Arclight Rumble oynanır mı? Önyargınızı kenara bırakırsanız eğlencelik olarak gideri var. Ben arada bir yapacak başka bir şey bulamadığımda bir iki el atarım ama bir yandan Blizzard’ın iddia ettiği gibi “Warcraft’ın kökleri”, “Bakın nasıl da Warcraft”, “WAAARCRAAAFTT” havasını oyundan alamıyorum ne kadar uğraşsam da hâlâ. Vallahi ne olduğunu bilmeden gösterseniz “Aaa, Warcraft’ın yine mobil çakmasını yapmışlar” derdim. Yine de kapalı beta kapandıktan sonra ara ara “Eee açık olsaydı da iki el daha oynasaydım” derken buldum kendimi, yalan yok…