Bu yıl bir çok espor etkinliğine katılma imkanım oldu. League of Legends, Dota 2, CS:GO vb. “ana akım espor” diyebileceğimiz oyunlarla ilgili hem yurt içinde hem de yurt dışında esporun geldiği noktayı bizzat gözlemleme imkanım oldu. Bu sefer karşınıza World of Tanks Dünya Finalleri olarak da adlandırabileceğimiz etkinliği anlatmak için çıkmış bulunuyorum. Detaylara girmeden önce peşinen uyarayım, bu olay bildiğimiz espor gibi değil. O yüzden bazı hazırlıkları yapmakta fayda var. Mümkünse çayınızı kahvenizi hazırlayın, müzik listenizi açın ve başlangıç için Rammstein’dan Feuer Frei’ı seçin. Akabinde Motörhead, Metallica, Iron Maiden, Slayer ya da sizi motive edecek en sert şarkıları sıralayın ve arkanıza yaslanın... Başlıyoruz...
Ateş Eden Espor: World of Tanks
Wargaming League, World of Tanks oyunu özelinde diyebileceğimiz ama aslında diğer Wargaming oyunlarını da kapsayan ekosistemin adı. Burada profesyonel takımlardan, oyunu zevk için oynayanlara, profesyonelliğe geçiş için kasan aday takımlardan, bireysel etkinliklere uzanan geniş bir etkinlik/turnuva yelpazesi bulunuyor. Grand Finals’da Dünyanın en iyi 12 takımı toplamda 300.000 USD’lik bir ödülü kazanmak için Polonya’nın başkenti Varşova’daki Torwar Hall’da kıyasıya bir mücadeleye girdi. Katılan takımların sadece, Rusya, Amerika ve Çin gibi görmeye alıştığımız ülkelerden olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Keza Avrupa’nın farklı ülkelerinden hatta Brezilya’dan bile katılan takımlar bulunuyordu. Toplamda 7 kişilik oyunculardan oluşan takımlar seçilen haritalarda sırasıyla saldırı ve savunma pozisyonlarında oynayarak birbirlerini alt etmeye çalıştılar. Final maçına kadar 5 maçı kazanan alır formatında (BO9 oluyor galiba) devam eden maçlar final maçında 7’yi bulan kazanır şeklinde sonuçlandı. WoT oynayanlar bilirler, oyunun başlangıç seviyelerinde güvenli bir çalı bulup pıt-pıt sıkarak ilerlemeye çalışmak, bizim gibi ata sporu FPS ya da MOBA türünde olan aksiyon insanlarına biraz ağır geliyor. Bir de oyunda Meta kavramı tamamen oyundaki fizik dengesiyle alakalı. Bu da oyunu komplike yapan bir başka etken. Yani rakip tankı ilk nereden vuracağınızı (yeni başlayanlar, direk palete nişan alın), hangi tanka hangi merminin işleyeceğini, hangi tepede nişangahın rakibin bulunduğu alanı kapsayacağını ve hangi tepeye çıkılıp hangisine çıkılmayacağını iyi bilmeniz gerekiyor. Ancak bu oyunun en üst seviyesinde gördük ki iş hiç de kolay ısınılmayacak gibi değil.
Her bir maç için 10 dk’lık bir süre sınırı bulunmasına rağmen çoğunlukla maçlar 2,5-3dk’lık sürelerde sonuçlandı. Yani sanılanın dünyanın en iyi oyuncuları kah takım savaşlarında Allah ne verdiyse sallayarak, kah it dalaşı yapıp karşılıklı valse bağlayarak bazen de gazı kökleyip rakibe kafadan dalarak aksiyonun bu farklı ve eğlenceli biçimini biz seyircilere yaşattılar. Sonuçta Rusya bölgesinden geçen yılın şampiyonu Hellraisers ve bu alanda Dünya’nın en iyi takımı olarak nitelendirilen Ukraynalı Na’Vi arasındaki final serisi son maçta Hellraiser’ın yıldızı AppleWow’ın tankını Cliff haritasında çıkamayacağı bir yere devirmesi sonucu Na’Vi’nin üstünlüğü ile sona erdi. Ancak bu maçlar ve oyunun geri planı bizim hikayemizde oldukça küçük bir yeri başlıyor. O yüzden dilerseniz şarkı değiştirelim (Öneri Megadeth – Tornado of Souls) ve bir sonraki adıma bakalım:
Wargaming Espor Evreni: Tanklar, Espor, Mekan ve Seyirci
Öncelikle şunu peşinen belirtmem lazım bu etkinliğin Polonya’da yapılmasının bir nedeni var. Polonya kitlesi gerçekten World of Tanks’in hakkını veriyor. Takımlar ve oyuncuların bilinirliği yüksek, kırklı yaşlardaki babalar ufak çocuklarının elinden tutmuş etkinlik alanındalar. Konuşunca anlıyoruz ki kendileri izlemek için gelmişler ve çocuklarını da yanlarında getirmişler. Bir başka köşede ise iki oğluyla birlikte 250 km uzaktan sırf bu etkinlik için gelen bir başka baba ile karşılaşıyoruz. Keza üniversiteli olduğunu anladığımız 4-5 hanım alınan tanklar üzerine yorumlar yapıyor... Biz espor stadlarını dolduran bir kitleye sahibiz ama bunlar pek bizim alışık olduğumuz şeyler değil. Bunun dışında genel olarak baktığımızda Türkiye’de nispeten daha yüksek yaş grubuna hitap ettiğini tahmin ettiğimiz World of Tanks, Polonya’da her yaştan ve cinsiyetten insana hitap ediyor. Muhtemelen bu potansiyelle bu mekanları doldurma ihtimali devam ettiği sürece Grand Finals etkinliğini yine Varşova’da izlemeye devam edeceğiz.
Geçmişteki etkinliklere baktığımızda her yıl kapsamını genişleten bir ilerleme görmekteyiz. Bir kaç yıl önce bir AVM’de başlayan etkinlik bu yıl Torwar Hall gibi kapasitesi 5.000’den fazla (TR’deki muadili muhtemelen Volskwagan Arena) bir mekana taşınmış. Yalnız tabii ki organizasyonda iyi yanlar olduğu kadar ciddi eksiklikler de göze çarpmıyor değil.
Razer, Sandisk ve Paypal gibi ciddi sponsorlarla yapılan organizasyon Cuma ve Cumartesi günü gerçekleştirildi. Cuma günü okulların olması tabii katılımı ciddi ölçüde etkiledi ve mekanda kısmi boşluklar göze çarptı. Aynı dönemde yine Polonya’da gerçekleşen Overwatch etkinliği ile çakışması bir diğer talihsizlikti. Mekanda turnuva alanı, lisanslı ürün satışı vb. alanlar her daim doluydu ki bu maçlar dışında da mekanı kullanıma sokan önemli bir noktaydı.
Açılış seremonisi, sahne dizaynı ve etkinliğin genel anlamda sunumu çok iyi iken, ESL tarafından üstlenilmiş maç anlatımı ve maç sonrası yorumları oldukça zayıftı. Basın, Wargaming’in bütün üst düzey yöneticileri ile görüşebilirken, maç arasında oyuncularla röportaj ve anlık değerlendirme gibi bir espor etkinliğine derinlik katan unsurlar eksikti. Bir de maalesef final maçı öncesi yapılan World of Warships gösteri maçı, çok zayıf sunum nedeniyle heba edildi. Kişisel olarak söyleyeyim, severek oynadığım ve espor içeriğine uygun olduğunu düşündüğüm WoWS bu maç ile Wargaming tarafından kitlesine duyuruldu ve anlatımda heyecan verici hiç bir şey yoktu. Umarım en kısa sürede bu eksiklikler giderilir. Çünkü bu kitle, oyun ve organizasyon bu imkanlarla çok daha iyisini hak ediyor.
Bu noktaları Wargaming Espor sorumlusu Mohammed Fadl ile de değerlendirdiğimizde kendisi Wargaming League özelinde esporu nasıl okumamız gerektiğine dair önemli ip uçları verdi:
"WoT espor için dizayn edilmiş bir oyun değildi. Oyunun geliştirme planlarında da espora dayalı bir ilerleme bulunmuyordu. Ancak sonrasında gördük ki kitleden böyle bir talep var, biz de kendi kitlemize uygun formatı bulmak için çalışmaya başladık”
Bir süre önce internette yer alana haberlerde “Wargaming hala esporu çözmeye çalışıyor” temalı habere atıfta bulunarak neden böyle bir açıklama yaptıklarını sorduğumda bütün samimiyeti ile durumu bize anlattı:
“WoT, diğer oyunlardaki gibi BO3-BO5, 5v5 ya da 1v1 formatına uyan bir durumda değil. Oyunumuzun gerçeklerini göz önünde bulunarak kitlemiz için en uygun formatı bulmamız gerekiyordu. Bu yıl bunu Tier X tankları formata dahil ederek bir adım ileri taşıdık. Bu karardan sonra online izlenme sayılarımız da bu tankların oynanma oranları da inanılmaz bir artış gösterdi. O noktada anladık ki kitlenin, esporu algılayışı (oyundaki teknoloji ağacına dayalı ilerlemeyi kast ederek) oyunun en üst noktasında nasıl oynandığı ile de ilgiliydi”
Wargaming kitlesi için para harcamaktan kaçınan bir firma değil. Bunu Mohammed Fadl ile konuştuğumuzda bir kere daha anladık. Wargaming’in espora yaklaşımı nasıl sorduğumuzda bize yanıtı şu şekilde oldu:
“Bizim için espor diğer rekabetçi oyunlarda olduğu gibi oyunun ilerleyişinde ya da kitlenin genişlemesinde ana odak noktalarımızdan biri değil. Ancak kitle bizden böyle bir şey talep ettiği için bu işi daha iyi hale getirmek için uğraşacağız. Şu an detay veremiyorum ama gelecek yıl çok daha farklı olacak” diyerek kendisinden ayrıldık. İsterseniz bu noktada şarkı değiştirelim. (Öneri “Slayer- Repentless”)
Çelik Zırh yahut Heavy Metal: Wargaming’in Marka Olarak Duruşu
Arkadaşlar, etkinlik üzerine yazılıp çizilecek çok şey var doğrudur ancak sizinde anladığınız gibi daha çok Wargaming’in kitlesi için yarattığı deneyim özelinde değerlendirmelerle yaratılan atmosferi ve deneyimi sizlere anlatmaya çalışıyorum. En basitinden bir maç izlemeye gittiğinizde oyun kadar sizi ambiyans ve stad atmosferi de işin içine sokar. Sahada estetik hareketler, güzel oyun, fair play gibi kavramlar görmeyi beklersiniz ama asıl olarak o coşku, damarlarda akan adrenalini yükselten, kalp atışlarını hızlandıran o garip duygudur.
O duyguyu kelimelerle anlatmak her ne kadar zor olsa da açılış seremonisi ile biraz tasvir etmeye çalışacağım. Ortam karanlık, bir anda yükselen seslerle, ekranlarda ateş alan tank toplarını görüyorsunuz. Arka arkaya yedi kere patlıyor mermiler, müzik yükseliyor, yükseldikçe patlayan toplar sahnedeki şovla bir uyum içinde sizi esir alıyor. Gösteri ilerledikçe daha da bir heyecanla bir sonraki adımı bekliyorsunuz. Heavy Metal ile Tekno arası bir müzikte kendinizi parıldayan patlayan yanıp sönen ışık sağanağında buluyorsunuz... Sanki gerçekten bir tank kumandanıymış gibi, saldırı emrini ve o aksiyonu bekliyormuş gibi buluyorsunuz kendinizi. Wargaming’in yaratmış olduğu deneyim benim için böyle oldu ve bir an önce Tier 7 Rus tankımı alıp -tamam kabul ediyorum çok becerikli değilim- 10. seviyeye çıkartmak isteği içimde uyandı.
Bütün bunlar ilk maçın hemen öncesinde oldu ve ben biliyordum ki maç sonrasında Wargaming’in marka direktörü Al King (gerçekten kral adam) ile tam da bu konuları konuşmak için beklendiğimi hatırladım. Yolda giderken hala o şovu etkisindeydim ki bir anda “GÜMMMMM!” diye bir ses beni kendime getirdi. (Sonradan öğrendik şov için getirilen tanklardan birisi kuru sıkı ateş etmiş.) Bunu sonrasında Al King’e söylediğimde cevabı “Valla biz de ortamı bu” minvalinden oldu. Al King gerçekten ilginç bir insan, baya baya oyun sektörünün Lemmy’si ile konuşuyormuş hissine kapılıyor insan. Kendisi Wargaming’in imajından sorumlu kişi olarak bize markayı ve oyunları kendine has konumlandırılmasının arka planını anlattı:
“Wargaming olarak bizi sertiz, oyunlarımızın temsil ettiği değerler sertlik, güçlülük, dayanıklılık üzerine kurulu. Kullandığımız her müzik, her görsel,logolarımız, fontlar bu değerler üzerinde bu imaj ile doğru orantılı seçilen şeyler” diye söze girdi.
Sözü bu noktada müzikten açtım. Zamanında WoW olsun, League of Legends olsun, müzik odaklı bir çok çalışma yapmıştı. Acaba Wargaming’de benzer işler yapar mıydı? Kendisi gülerek söze başladı:
“Aslında iptal edilen bir kaç güzel projemiz oldu. Bunlardan birisi Tool’dan Schism şarkısının kullanıldığı bir video projesi olacaktı. Ancak anlaşmazlıklar nedeniyle gerçekleşmedi. Bir diğeri ise Rammstein’ın “Feuer Frei” şarkısı ile ilgiliydi, ancak grup şarkıyı savaş temalı bir oyunda kullanmak istemediği için yapamadık. World of Warplanes için Iron Maiden’dan “Aces High”’ı tanıtımlarda kullanmak istedik ama... kendilerine ulaşamadık.”
Tool mu? Rammstein mı? Iron Maiden mi? diyorum yüzümde eblek bir ifadeyle. Al King gayet rahat bir tavırla devam ediyor konuşmaya “Zaten Iron Maiden’a ulaşamıyoruz. Onlar gerçek anlamda efsane, ama biz de kendi alanımızda efsaneyiz.”
Heavy Metal gibi şu an çok popüler olamamasına rağmen Wargaming tarafından bu derece sahiplenilmesi açıkçası beni şaşırtmıştı. Sonrasında aslında şaşıracak çok bir şey olmadığını anladım. Çünkü Wargaming böyle bir firmaydı. Birincisi kendisini takdir eden kitleye oldukça bağlı ve onların mutluluğunu düşünüyor. İkincisi duruşu gayet “cool”, “Ne olur bizi sevin, bizim oyunlarımızı oynayın!” gibisinden bir iletişim yolu izlemiyorlar. Biz böyleyiz, işine gelirse noktasında olmasa da kendi duruşlarına felsefesine oldukça bağlılar ve bu duruşu korumak için hiç bir masraftan da kaçınmıyorlar.
“İnsanlar bize değer atfediyor, bizim için harcama yapıyorlar, bizi seviyorlar ve biz sevdiklerimize değer veririz” diyerek sözlerini tamamlıyor Al King. Biz de bu deneyimin bir parçası olarak bu değerden kendi payımıza düşenler için kendisine teşekkür ediyoruz. Eğer sizler de bu değerin bir parçası olmak ne ifade ediyor diye meraklanıyorsanız, bütün bu evren, dünya ekosistem adına ne derseniz diyin, bir kaç tıklama mesafede uzakta sizi bekliyor. İçine girdikçe o patlayan tank mermisinden sonra hissettiğim o adrenalini ve kulak çınlamasını siz de anlayacaksınız.