Yarış Oyunları Tarihi #1

Tarihçenin ilk bölümü!

İnsanoğlunun en büyük icatlarından biri olan otomobiller uzun süredir hayatımızda. Tekerleğin icadının ardından canımızı ve malımızı emanet etmeye başladığımız bu canavarların tarihi 17. Yüzyıla kadar dayanıyor. İşin daha da ilginç olan kısmı ise içten yanmalı motorun icadıyla başlıyor elbette. Tekerleğin üstüne adeta dondurmanın üstündeki çikolata sosu etkisi yapan bu mekanik devrim için hepimiz Karl Friedrich Benz ve Gottlieb Daimler’e bir teşekkür borçluyuz. Şimdilerde adlarını birbirinden ayrı anmadığımız bu ikili aslında o dönemler birbirlerini tanımıyormuş. Hatta ikilinin aynı gün içerisinde motorlarının patentini aldığı öne sürülüyor.

Tabii ki bugün sizlerle otomotiv tarihini baştan incelemeye çalışmayacağız. Yine de bu dört tekerlekli olağanüstü makinelerin tarihini bilmekte fayda var diye düşünüyorum. Bu sebeple ufak bir geçmişe dönüş yaptık sizlerle.

Fakat bu yazının ana yemeği otomobilleri ilgilendiren çok daha eğlenceli bir konuyla ilgili: Yarışlar. En az otomobiller kadar eski olan motorlu sporlar, otomobiller ile uzaktan yakından ilgisi olmayan pek çok insanı da kendisine çekmeyi başarıyor. İşte bugün sizlerle, ilk motorlu spor etkinliklerinden beri hayatımızda olan yarış oyunları dünyasına bir bakış atıyoruz.

Benim kendi çapımda bir “tarihçe” olarak tanımladığım bu yazı dizisinde “arcade” makinelerine konu olmuş oyunları değerlendirmeyeceğiz. Aksine bizler, evimizin konforunda oynayabildiğimiz dikkat çekici oyunların tarihine yakından bakacağız.

Start Anı

Yazı dizisini “tarihçe” olarak adlandırıyorum zira burada bir liste yapmak gibi bir fikrim yok. Gerçekten oyun dünyasının geçmişine giderek adım adım günümüze geleceğiz sizlerle. Bunun için de ilk durağımız, bizim tüm oyun konsollarına “Atari” olarak hitap etmemizi sağlayan Atari 2600 olacak.

Oyun konsolu teriminin çıkmasına yol açan bu devasa teknoloji parçası, Arcade oyunlarının portları ile yarış oyunlarını hayatımıza soktu. Evinde Atari 2600 bulunduran herkesin kütüphanesinde bulunan Pole Position, yarış oyunları tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Kendisinden önce gelen türevleri beklenen etkiyi vermemiş olsa da bugün Pole Position’ın yarış dünyasına olan etkisi su götürmez bir gerçek.

 Bir Arcade versiyonu da bulunan bu ilginç oyun aynı zamanda ilk F1 oyunlarından biri olarak da tanımlanabilir. Atari 2600 kütüphanesindeki diğer oyunlar gibi Pole Position’da da önemli olan yüksek skora ulaşmaktı.

1982 yapımı Pole Position kısa sürede ilgi çekince, dönemin 8-bit bilgisayarlarından olan ZX Spectrum saflarında da bir hareketlilik yaşanıyor. Aradan geçen bir yılın ardından bu bilgisayarda Chequered Flag isimli -ve kesinlikle F1 tabanlı- bir oyun ile karşılaşıyoruz.

Modifiyeyi DOS’tan Öğrendik

Tarihler 1989’u gösterdiğinde ise genç dimağların gönüllerine modifiye tutkusunu işleyen Street Rod ile karşılaşıyoruz. MS-DOS/Amiga gibi sistemlerde çalışan bu oyun, oynanışı ile olmasa da modifiye sistemleri ile gönlümüzde taht kuruyor. Bu oyunun yüklü olduğu kopya disketleri hala eski kutulardan çıkarıp atmaya kıyamayan oyuncular olduğunu biliyoruz.

Fakat tam burada ufak bir parantez açıp yarış oyunları dünyasının hareketlenmesine neden olan SEGA ve Namco rekabetine de değinmek istiyorum.

Oyun konsollarının evlere girmeye başlamasından itibaren başlayan bu çekişme, biz de yavaş yavaş doksanlara doğru adım atarken kızışıyor. NES, SEGA Genesis ve birinci nesil 8-bit konsollar bu iki marka arasındaki rekabete hız kazandırdığından bu dönemlerde sektörü değiştiren önemli oyunlar görüyoruz.

Daytona USA ve Ridge Racer ikilisi buna çok güzel örnekler. Sadece bu örnekler için “sadece ev konsolları” kuralımızda bir istisna gerçekleştiriyoruz. Hepimizin Arcade salonlarında oynamaya can attığı günümüzün “sim-racer” kurulumlarından hallice kabinlere sahip oyunlar, uzun süre birbiri ile sıkı bir rekabet içinde kaldı. O güne kadar simülasyon hissinden bir hayli uzak olan yarış oyunları, bu iki oyun sayesinde adım adım gerçekliğe dönüşmeye başladı.

Üçüncü Viraj Ve GTA

Günümüzde dünyanın en çok satan oyun serilerinden biri olan Grand Theft Auto’nun köklerini iki adet 80’ler yapımı yarış oyunundan aldığını biliyor muydunuz? İşte bu ikiliye değinerek üçüncü virajımızı da dönmüş olacağız.

OGZ Online’ın bel kemiği Eser Güven’in özel isteği üzerine ilk olarak Turbo Esprit ile başlıyoruz. Aslında her iki oyun da 1986 yılında çıkmış olsa da Turbo Esprit’in Commodore 64’ün yıldız oyunlarından biri olması büyük önem arz ediyor. Adını, aynı ismi taşıyan efsanevi Lotus modelinden alan oyunda, uyuşturucu kaçakçılarının peşine düşüyorduk. Fakat Turbo Esprit’i özel kılan detay, tamamıyla fonksiyonel olan ön konsoluydu.

Aynı rol aldığı James Bond filmindeki gibi yeteneklere sahip olan modeli, belirlenen dört şehirde kullanabiliyorduk. Wellington, Gamesborough, Minster ve Romford isimli bölgelerin tamamı, ilkel bir açık dünya sistemi ile çalışıyor. Gerçek zamanlı trafik ışıkları ve trafik, oyundaki gerçekçiliği artıran detaylar arasındaydı elbette. Bu nedenle de tarihin ilk GTA örneği olarak adlandırılabilecek bir oyundan, böyle bir listede, bahsetmemek olmazdı.

Bu arada Lotus, ilerleyen günlerde tarihçemizde bir kez daha karşımıza çıkacak.

Gelelim GTA’nın örnek aldığı ve daha fazla okuyucumuzun hatırlayacağı Out Run’a. Soyadını bir otomobil devinden alan Yu Suzuki, 1986 yılında devrim niteliğinde bir oyuna imza attı. Out Run isimli bu oyunda yeni şeyler denemek isteyen Suzuki, çılgın fikirlerini gerçekleştirmek için çok küçük bir geliştirici grubunun başına geçti. Oyunu Ferrari Testarossa Spider üzerine kurmak isteyen geliştiricimiz, şimdilerde övgüyle bahsettiğimiz bölüm tasarımlarını ise Avrupa’yı gezerek ortaya çıkartmış.

Fakat Out Run’ı geleneksel yarış oyunlarından ayrı kılan ufak bir detay var. Şimdilerde, özellikle otomobil kullanabildiğimiz oyunların, olmazsa olmazı olan radyo. Hiroshi Kawaguchi tarafından bestelenen müzik seçenekleri ile oyuna bir radyo sistemi ekleyen Suzuki, önce bir Arcade kabini olarak sektöre giriş yaptı. Daha sonra ev konsollarının tamamına sıçrayarak SEGA’nın en büyük gelir kalemlerinden biri olan Out Run, bu yapısı ve radyo sistemi ile GTA’ya ilham olduğu söylenen bir diğer oyun olarak biliniyor.

Devamı Dördüncü Virajda

Şimdilik sizlerle yarış oyunları tarihinin tomurcuklanmaya başladığı bölümünden bahsettik. Bir sonraki bölümümüzde ise ilk fidelere ve çiçeklere yakından bakacağız.

YORUMLAR
GwynBleidd
8 Şubat 2022 15:41

Detaylı ve zor bir yazı, elinize sağlık.

Parolamı Unuttum