Kan, vahşet, gerilim, korku... Peki ama nasıl olacak bunlar?
Devamını okuCards, the Universe and Everything - İnceleme
Öksüren Bebek, Hidrojen Bombası’na karşı!
Bundan birkaç sene önceki ben, kart oyunlarından ciddi seviyede keyif alan beni görse çok şaşırırdı. İlk soracağı soru da “Ne yaptın da işler bu raddeye geldi?” olurdu muhtemelen. Cevabı çok basit geçmişteki ben: Bu türe bir şans vermek. Ama öyle basit bir şans değil. Eğer işin en zirvesinden başlarsan kafan karışır çekirge. Basit düşün, odaklan… Komplike sistemleri olan oyunlar yerine daha gündelik oyunlarla başlarsan bu treni yakalaman mümkün. İşte burada da devreye Cards, the Universe and Everything giriyor. Huuuuhhh… Böyle tek nefeste yazmak zor oldu çekirge, en iyisi kısaca CUE diyelim.
Geçmişteki beni bir kenara bırakıp günümüze dönmek istiyorum. CUE, aslında daha az önce mizansenini yaptığım gibi “Kart oyunlarına giriş 101” oyunu: Karmaşık olmaktan uzak, gündelik. Bu durumların getirdiği olumsuz şeyler var mı? Elbette var. Başta kart oyunları olmak üzere hemen hemen her oyuna kendimce “karmaşıklık/derinlik” oranı tayin ediyorum. İyice kafa karıştırmak istemem ama sadece şu basit bilgiyi bilseniz yeter: Karmaşıklık/Derinlik oranı 1’e ne kadar yakınsa o oyun o kadar güzel oluyor. CUE’nin oranıysa tamamen 1’e eşit değil dürüst olmak gerekirse. Fakat dikkat çekici seviyede 1’e yakın.
Mona Lisa var, Satoshi Nakamoto var, neye bakıyo’n?!
Şu aşırı önemli notla başlayayım: CUE aslında bir mobil oyun. PC’ye (hatta daha doğru ifade etmek gerekirse geniş ekrana) sonradan gelen bir yapım. Bu nedenle incelemeyi şöyle iki parçaya böldüm: 1. CUE’nin kendisi nasıl bir oyun? 2. Geniş bir ekranda oynamak nasıl hissettiriyor? Müsaadenizle ilk bölümle başlıyorum.
CUE, adından da anlaşılabileceği gibi içerisinde kartların, evrenin ve her şeyin ama bakın HER ŞEYİN bulunduğu bir kart oyunu. Buradaki “her şey” kelimenin tam anlamıyla her şey. Köpekbalıkları, bitkiler, ikonik yapılar, sanat eserleri, internet mimleri, yiyecekler, mikroorganizmalar… Yazacaklarım bitmedi de ben bittim. Konsept “her şey” olunca hem bu işin mizahı iyi ayarlanabilmiş hem de deste dizmeniz rahatlatılmış. Tabii ki de bir deste içerisinde hem kuş hem de köpekbalığı bulunabilir. (Burası böyle bir yer, evet bulunabilir) Fakat köpekbalıklarınızı güçlendiren bir kartın yanına bol bol köpekbalığı kartı koymaya gidecek eliniz.
Öte yandan oynanış da basit. Belli bir enerjiye (aslında bildiğimiz mana) sahip olan kişi iki üç turda üç kart olmak üzere toplam dokuz oynayabiliyor. Eldeki kartların baz statüleri ve metinleriyle birlikte en yüksek güce ulaşan kişi raundu kazanmış sayılıyor. “Beşte en iyi” sistemiyle çalışıyor bölümler. Başka bir deyişle beş raundun üçünden zaferle ayrılan maçı kazanıyor. Hal böyle olunca CUE’de de belli başlı metalar ve kombolar (ki bu kombolar bizzat oyun tarafından da ayarlanmış) var. Bu devasa bir sorun değil. Asıl sorun nihai amaç “rakipten çok güce ulaşmak” olduğu için rakibin elindeki kartların ne olduğunu tahmin etmeye gerek duymadan, daha havalı bir şekilde belirtmem gerekirse karşı oyun yapmadan oynamanız ve hatta kazanmanız gayet mümkün.
Aslında CUE’nin her şeye sahip olmasındaki neden, rakibinizin destesini tahmin ederken zorlanmanızın istenmesi. Memeliler destesi oynarken kimse birdenbire Sandviç Teorisi kartı beklemez diye düşünüyorum. Fakat kart metinlerinin temeli “turu kazanıyorsan, turu kaybediyorsan, rakibin gücünü azaltıyorsan” üçgeninden çıkmadığı için elinizden gelen bir şey yok. Oyun alanına hakimiyetiniz aslında kendi üzerinizde. Kimi turları bilerek kaybedip “turu kaybediyorsan” kartlarıyla son noktayı koymak da mümkün. Dümdüz risk/ödül olayı işte.
CUE’nin bir diğer önemli özelliğiyse “arena” sistemine sahip olması. Kartlar her şey olur da mekanlar her şey olmaz mı efendim? Olur tabii! Bazı kartlarınız, bazı bölgelerde uyum içinde çalıştığından ekstra güç kazanabiliyorlar. Örneğin bir orman haritasında hayvanlar, laboratuvarda bilimsel gelişmeler (evet, hepsi) ya da tarih müzesinde sanat eserleri ekstra güçlenebiliyor. Dürüst olayım, bölge bonusu sayesinde raunt kazanmışlığım yok. Amacı da çok bariz: Destenizi çeşitlendirmek için teşvik. Fakat laf aramızda bu teşvik primi pek iyi yatmıyor.
Büyük ekran, büyük keyif…
Şimdi… Gelelim CUE’nin geniş ekranlarda nasıl gözüktüğüne… Lafı hiç dolandırmadan doğrudan söyleyeceğim: Oyun alanını on numara yapmışlar. Arenalar nedeniyle her raundu farklı yerlerde oynadığımız için konseptler dikey ekranda da değişiyor ama yatay ekranda daha çok tadını çıkardım. Enerji ve güç bilgisini aldığımız kutucuk güzel olmuş. Kartların ne kadar güç aldığını takip etmesi de aynı keza… Uzun lafın kısası oyun içi arayüz işini becermiş ekip. Amma… Oyunun menüleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ana menünün illüzyonuna kapılıp “Burası da çok iyi olmuş beh!” dediğimi hatırlıyorum ilk oynadığımda. İş paket açmak, deste dizmek ve ödülleri toplamak gibi daha dallanıp budaklanan şeyler olunca çığırından çıkmış biraz.
Kendimi tekrar etmiş gibi olacağım ama CUE aslında hiç de fena bir oyun değil. Gündelik bir oyun olmak için derinlikten biraz vazgeçmiş sadece. Karşıt oyun yapmaya müsaade eden ya da rakip destesini tahmin etmeye teşvik eden bir yapısı olsa çok daha keyifli bir oyun olacağına inancım tam. Öte yandan PC sürümü çiçek gibi çalışıyor. Zaten herhangi bir optimizasyon problemi olması mümkün değil de sesler, efektler, arayüzler olması gerektiği gibi. Herhangi bir hatayla da karşılaşmadığımı eklersem CUE’yi kart oyunlarına girişmek isteyen insanlara gönül rahatlığıyla tavsiye edebiliyorum.
Başlıklar
Daha önce kart oyunu oynamamış kişilerden tutun da çok uzun süredir kart oyunlarıyla haşır neşir olanlar gibi geniş bir kitlenin keyifle oynayabileceği bir yapım CUE. Hitap ettiği kitlesi kadar geniş kart havuzu ve temiz PC arayüzü de acabası.
- Geniş kart kombinasyonları ve deste dizme imkânı
- İnsanı baymayan nispeten basit oynanışı
- Oyun içi arayüzün kalitesi ne kadar iyiyse…
- …menüler için aynı şeyi söylemek mümkün değil
- Oyunu basitleştirmek adına derinliği zedeleyen ufak birkaç element