Oldum olası strateji oyunlarını çok severim. Dune’dan Command & Conquer’a, Starcraft’tan Warcraft’a, Age of Empires’tan Rise of Nations’a, Civilization’dan Total War’a, Anno’dan The Settlers’a, Paradox’un Europa Universalis ve Hearts of Iron serilerine kadar pek çok strateji oyununu severek oynadım ve oynamaya devam ediyorum. Sizin anlayacağınız strateji oyunları benim ruhuma işlemiş durumda, yeni bir strateji oyunu geldiğinde de kendimi tutamıyorum haliyle :)
Şimdi neden böyle bir giriş yaptığımı merak edenler olabilir. İncelemenin herhangi bir noktasında “Ya galiba bu adam strateji oyunlarına çok düşkün, o yüzden de fırsatı buldukça övmekten geri durmamış” diye düşünürseniz; kesinlikle haklısınız. Bunun altyapısı işte bu yukarıda saydığım oyunlar. Bu, aynı zamanda Crusader Kings III’ün ne kadar başarılı bir oyun olduğunun da bir teyidi anlamına geliyor. Newton, Robert Hook’a yazdığı bir mektupta “Eğer daha ilerileri görebiliyorsam bu, benden önceki devlerin omuzları üzerinde yükseldiğim içindir” şeklinde bir cümle kullanmış. CK 3 için de durum bence tam olarak bu. Paradox’un önceki deneyimleri (ve yukarıda saydığım oyunlarla adım adım büyüyen strateji oyunları geleneği) üzerinde yükselen bir oyun var karşımızda. Ve bu da ortaya gayet başarılı bir oyun çıkmasını sağlamış.
Yalnız öncelikle bir hususun altını çizeyim. Bu oyun, uzmanlık kazanması görece uzun süren bir oyun. Yani grand strateji türüne aşina değilseniz ve girer girmez mucizeler yaratmayı, her rakibi alt etmeyi ve haritayı kendi renginize boyamayı bekliyorsanız hayal kırıklığı yaşarsınız. Şunun farkında olarak çıkmanız lazım bu yola: 1-2 saat içinde bu oyunun hakkını vermek mümkün değil. Detaylara vakıf olmak, işin tadına varabilmek için ekran karşısında epey saat tüketmeniz gerekecek. Eğer bunu peşinen kabul edenlerdenseniz, buyurun hep beraber CK yolculuğumuza başlayalım.
Orta Çağ Hanedanları…
Crusader Kings her ne kadar adıyla Hıristiyan dünyasının hanedanlarını temel alan bir oyun olduğu izlenimini verse de esasında Orta Çağ’da Avrupa, Afrika ve Asya’da hüküm süren krallıklar, hanlıklar, emirlikler, beylikler ve diğer yönetim birimlerini kontrolümüze sunan bir oyun. Temel senaryolar 867 ve 1066 yıllarında üçer grupta sunulan ve yine ağırlıklı olarak Avrupa’daki (ana kıta ve Kuzey Avrupa) yönetimleri esas alan senaryolar.
Ama bunlarla kısıtlı kalmak zorunda değilsiniz. Benim gibi Oğuz İli’ni seçip tüm boyları bir çatı altında toparlamaya çalışabilir, Selçuklular’ı seçip Anadolu’nun kapılarını zorlayabilir, Moğolları seçip bir sel gibi önünüze çıkan bentleri yıkıp geçebilir veya Björn Ironside ile babasının izinden ilerleyip namınızı dört bir yana duyurabilirsiniz.
Oyunun temel mantığı bir kral/sultan/han/bey/emir vs. olarak devletinizi yönetirken bir yandan da veliahtlarınızı yetiştirmek, sonrasında emrihak vaki olup karakteriniz bu dünyadan göçünce, yola en uygun veliahtla devam etmek, daha sonrasında da bu döngüyü devam ettirerek yüzyıllık hanedanlığın keyfini sürmek.
Tabii bu o kadar kolay olmayacak. Aldığınız (veya alamadığınız) kararlarla dallanıp budaklanan tarih akışı sizi her seferinde başka bir noktaya taşıma potansiyeline sahip. Siz de bir noktadan sonra bu akışa kendinizi kaptırıp gidiyorsunuz.
Boyun boylansın, soyun soylansın!
Soyun devamı hükümdarlığın bekası için olmazsa olmazımız. Bu nedenle bir gözümüz mutlaka aile üyelerimiz üzerinde olmak durumunda. Çocuklarımız da çoluk çocuğa karışacak ki, tahtımızı devralacak yeni veliahtlar gelsin, bizden sonra da sancağımız dalgalanmaya devam etsin.
Haliyle evlilikler bu oyunda önemli bir yer tutuyor. Sultanınızın oğullarına bir eş bulmak kadar kızlarına uygun damat adayları bulmak da önemli. Bazı durumlarda oğullarınız ölünce veliahtsız kalıyorsunuz; bu durumda da tek çıkış yolu kızlarınızın çoluk çocuk sahibi olması ve torunlarınızın varis haline gelebilmeleri. Tabii bu bir yandan da riskli bir durum; taht kavgalarında taraf sayısını artırmış oluyorsunuz :) Evlilikler ittifaklar açısından da önemli.
Evlilikler için önerilen adayların sıralaması genel olarak en uygun eş adayından başlayacak şekilde yapılıyor. Dilerseniz liste başındaki adayı seçebilirsiniz, ama ben hangi boya mensup oldukları, dini yönelimleri, yaşı vb. özellikleri de göz önünde bulunduranlardanım. Tabii adını daha çok beğendiğim adayı seçtiğim de oldu :) Bir de tabii evliliklerde çocuk sahibi olma ihtimaline ilişkin bir değerlendirme de çıkıyor karşınıza, torun torba sahibi olmak istiyorsanız bunu da gözden kaçırmasanız iyi olur.
Veliahtlarınıza çocukluktan itibaren yetiştirilme süreçlerine kimlerin refakat edeceğini de seçiyor, yani bildiğiniz lala atıyorsunuz. Komutanınızı veya bir başka bahadırı hoca tayin edip çocuğunuzun savaşlar konusunda bilgi ve tecrübe sahibi yiğit bir savaşçı olmasını sağlayabilir veya meclisinizin bilge üyesinin oğlunuzu yönetim işlerinde mahir bir devlet adamı olarak yetiştirmesine ön ayak olabilirsiniz. Bir komutanın nezaretinde yetişen veliahttınız da askeri yeteneklerde avantajlı konuma geliyor. Eğer ana lideriniz bu alandaysa, oğlunun da bu yolda gitmesi size avantaj sağlayabilir. Zira, tahta çıktığında meclis üyelerinin kendisine karşı takınacağı tutumu etkileyebilecek faktörlerden birisi de bu.
Bir de meclis konusu var. Toyunuzun bilge bir vezire, yavuz bir kumandana, gizli saklı işlerinizi yürütmek için bir casusa, işin ruhani boyutuna bakacak bir din adamına ihtiyacı var. Bir de meclisin sizden sonraki üyesi, hatununuz var tabii. Meclis üyeleriniz kendileriyle ilgili alanlarda oyunun akışına etki ediyorlar. Birisi savaşlardan zaferle ayrılmanızın yolunu açarken bir diğeri devleti düzen içerisinde tutmanıza yardımcı olabiliyor. Casusunuz da düşman hakkında bilgi edinmek, birilerini kendi safınıza çekmek gibi casusluk işlerinden sorumlu.
Cenk bizim işimiz…
Mesele sadece çoluk çocuk, meclis yönetimi vs değil elbette, bu işin bir de savaşlar kısmı var. Sonuçta toprakları genişletmenizin esas yolu cenk etmekten geçiyor. “Yok, ben kendi yağımla kavrulayım, kendi sınırlarım içerisinde mutlu mesut yaşayayım” diyerek savaştan kaçınma ihtimaliniz de yok. Siz her ne kadar sulh taraftarı olsanız da bir şekilde kendinizi o savaşın içinde buluyorsunuz. Ya komşu devletlerden birisi size saldırıyor, ya müttefiklerinizden birisi girdiği savaşta sizden destek istiyor ya da müttefikinize saldıran birileri çıkıyor, yani eninde sonunda savaşmak durumunda kalıyorsunuz.
Savaşlar otomatik olarak gerçekleşiyorsa da aslında arka planda yine detaylı bir matematik bulunduğunu hissettiriyor sizlere. Saldıran veya savunan taraf olmanız, ordunuzda bulunan birim çeşitleri, asker sayınız, hanedanınız için benimsediğiniz yol, liderinizin ve kumandanınızın yetenekleri, karşınızdaki birimlerin yapısı, kuşatma yapıyorsanız kuşatma araçları kullanıp kullanmadığınız, size destek veren müttefiklerinizin olup olmadığı, aynı zamanda düşmanınıza destek verenler veya vermeyenler, savaşa giriş gerekçeniz, savaş için moral üstünlüğünüzün bulunup bulunmadığı ve şu an aklıma gelmeyen farklı detaylar…
Açıktan savaşmaktan sıkılıp zaman zaman da katakulli peşinden koşabiliyorsunuz elbette. Misal canınızı sıkan bir komşu beyliğin liderine suikast düzenlemek gibi (aynısını onların da deneyebileceğini unutmamak gerek).
Suikast planlarını uygulamaya koyduğunuz gibi bir başka lideri veya maiyetinizdekileri tesiriniz altına almak için çalışmalar da yürütebiliyorsunuz. Başarılı olduğunuz takdirde size ilişkin görüşleri önemli ölçüde aşama kaydediyor; size eskisinden çok daha iyi bir gözle bakıyorlar.
Gördüğünüz üzere, bir konudan bahsederken bir başka konu daha geliveriyor gündeme, çünkü detaylarda kaybolabileceğiniz bir oyun bu. Dolayısıyla hangi yanını anlatsam eksik kalıyor, hangi detayına değinmeye çalışsam bir başkasını göz ardı etmiş oluyorum istemeden. En baştan dedim ya, bu oyun onlarca, hatta yüzlerce saatinize talip. Detaylarda kaybolmaktan hoşlananlar için birebir. Zaten bana soracak olursanız başarısının kaynağı da bu. Size, yönettiğinizi hissettirmek, bir şeylere yön verdiğinizi düşündürmek için elinden geleni yapıyor. Bu hisler içerisinde siz de “bir tur daha, hadi son bir tur daha, vallahi bu son, 5 dakika sonra kapatıyorum” diye diye saatlerin su gibi akıp geçtiğine şahitlik edebilirsiniz; tecrübeyle sabit :)
Peki bu oyunun hiç mi kusuru yok? Kusurları tabii ki var, onları da eksilere yazarız. Ama bence bu kusurların peşinden koşmak yerine, Crusader Kings serisi bundan sonra daha nasıl bir gelişim gösterebilir diye zihin egzersizi yapmak daha keyifli. Yine de adet yerini bulsun, 1-2 kusur zikretmiş olalım.
Bir kere, bu tür strateji oyunlarına aşina olmayanlar, ustalık kazanmak için normal bir oyuna göre daha fazla zaman harcamak durumunda kalıyorlar. Bu Crusader Kings 3'e has bir durum değil tabii, genel olarak bu türün bir sıkıntısı. Gerçi benim sorun olarak gördüğüm bir nokta değil ama yine de bir uyarı mahiyetinde not etmekte fayda var.
İkincisi, bazı durumlarda önemli bildirimlerin es geçildiği hissiyatına kapılabiliyorsunuz. Mesela, topraklarımız içerisindeki bir çatışmaya ilişkin falanca beyiniz şu kuşatmada başarısız olup filanca beyinize rehin düştü gibi bir bildirim almadan önce bunların arasındaki rekabetten haberdar olmak, bu duruma önceden müdahale etmek isterdim kendi adıma. Aynı durum sınırlarındaki çatışmalar için de geçerli. Bir beyiniz, hatta veliahtınız komşu bir sultanlığa, emirliğe saldırmış veya onların saldırısına uğramış, haberiniz yok! Keşke bu kadar detayı düşünen ekip, buralarda da bu detay düzeyine yakışır bir düzenleme yapmış olsaydı.
Bir de zaman zaman sizi güldürebilen hatalarla karşılaşabiliyorsunuz. Bunlar da oyunun nazar boncuğu olsun.
Toparlarsak, burada anlatmayı başaramadığım pek çok detayla bezenmiş, size bir hanedanı yönetmenin hazzını yaşatan, dört dörtlük bir strateji oyunu olmuş CK3. Vikingler'i mi yeniden çekersiniz, Muhteşem Yüzyıl'ı mı yoksa Game of Thrones'u mu bilemem; ama o ilk başlardaki öğrenme ve aşinalık kazanma faslını aşıp da oyunun tadını almaya başladığnızda başından kalkamayacağınız aşikar :)
Başlıklar
Crusader Kings III, tarihi yeniden yazarken detaylarda kaybolmak isteyenler için bulunmaz nimet. Halen duruyor musunuz? Hemen oynamaya başlayın. Zira bu oyunla gidilecek çok uzun bir yol uzanıyor önünüzde :)
- Her bir detayıyla hanedan yönetiminin hazzını yaşatıyor
- Yönetmeyi seçebileceğiniz irili ufaklı onlarca hanedan, bambaşka maceralar vadediyor
- Karakterler hazırlanırken, hikayeler yazılırken gösterilen özen kendini belli ediyor
- Sunulan o kadar çok detay var ki, onlarca saat sonra bile yeni şeyler keşfedebilirsiniz
- Türe aşina olmayanlar için öğrenme eğrisi yüksek, ustalaşmak vakit istiyor
- Bazı konularda bildirimlerin es geçildiği, bazı noktaların atlandığı görülüyor
Özet: alın oynayın işte.