Oyunlarda her şeyi başarıp en iyisi olabilmek adına heyecanı öldürüyor, alacağımız zevki baltalıyoruz!
Devamını okuFIFA 19 - İnceleme
Yer yer taze ve bambaşka hissettirse de alıştıkça bildiğimiz FIFA'ya dönüşüyor.
Herkesin yerden sert şutlarla gol attığı, kalecilerin ayakla kurtarma özellikleri yoksa çöp muamelesi gördüğü FIFA 18'den sonra FIFA 19 için beklentilerim bir hayli düşüktü. Belki de beklentileri düşük tutman sebebiyle FIFA 19'u bir hayli beğendim. Tabii devrimsel nitelikte değişimler var diyemeyeceğim, hatta çoğu güzelleştirme ve geliştirme bence seneler önce yapılması gereken şeylerdi. Oynanışa etki eden bu değişimler tatmin etmeyi başarsa da zamanlama olarak aynı şeyi söylemek mümkün değil gibi.
Oyunun mekanikleri özünde aynı olsa da oynanış üzerine yapılan bir sürü ince ayar ve köklü değişimler var. Tabii bu değişimler ilk etapta taze ve harika hissettirse de tecrübeli FIFA oyuncularının tahmin edebileceği üzere kısa sürede eskiyorlar. Taze değişimler oldukları için ve oyunun da metası henüz oturmadığı için ilk etapta oldukça etkileyici gelebilir, ama FIFA'ların defoları oynadıkça ortaya çıkıyor. Haliyle erken konuşup vay canına top için rakip oyuncuyla güreşmek muhteşem, kalecilerin yeni yapay zekası harikulade demek yerine bu değişimleri sakince karşılıyorum. Nitekim kalecilerin yapay zekasındaki gelişim göz doldursa da (artık yan toplara yamuk yumuk koşmuyorlar, kornere çıkan toplara bir yetişme çabaları var vb.) bu yıl da uzaktan şutlar konusunda inanılmaz çaresizler. Hatta bu şutları plase şeklinde vurursanız büyük ihtimalle golünüzü attınız demektir. Şutu batırmadıysanız ve kaleye gidiyorsa kaleciden pek bir umut beslemeyin. Uzaktan plaselere taç çizgisine paralel uçan De Gea gördükten sonra tadınız kaçabilir.
Tabii sezarın hakkı sezara, bazı değişimler daha ilk etaptan kendisini inanılmaz şekilde belli ediyor. Her yıl duyduğumuz "Hız artık eskisi kadar önemli değilmiş biliyor musun?" lafı ilk defa bu kadar doğru olabilir efendim. Oyuncunun top sürme yetenekleri, top kontrolü, sakinliği en az hızı kadar önemli olabiliyor. Tabii bu maç içerisindeki şartlara göre de değişkenlik gösteriyor. FIFA 17 ve 18'deki hızlı ve güçlüyse tamamdır mantığını şimdilik rafa kaldırabilirsiniz. Tabii EA Sports'un kötü bir huyu var, her yıl oyun çıktığında biraz zor olur ve bu rekabetçi oyuncuları mutlu eder. Fakat birkaç hafta geçmeden bir yama çıkar ve oyun her anlamda basitleşir, kolaylaşır. Haliyle FIFA 19'un geleceğine yine sıradan, günlük oyuncu karar verirse biz rekabetçi kitle için parçalı bulutlu günler hemen kapıda olacak.
Hatta hız konusunda şöyle bir dip not düşeyim. Toni Kroos artık kullanılabilir bir oyuncu sevgili Oyungezerler! Marco Reus'tan sonra en sevdiğim iki üç futbolcudan biri olan Kroos'un TOTS kartını bile kullanamıyordum, zira o kadar yavaş bir karttı ki o TOTS kartını sene başında bile ilk 11'ime yerleştiremezdim sanırım. Ancak FIFA 19'un mevcut haliyle işler bir hayli değişmiş durumda. Kroos'un top kontrolü ve top sürüşü, oyun vizyonu ve aldığı hızlandırma güçlendirmesi (hala hızlı değil, ama oyunun mevcut haliyle güzel bir karta dönüştü) ile artık kullanılabilir oldu. FUT oyuncuları derdimi şu an çok iyi anlamış olmalılar. Tabii bu aynı zamanda sırf hızlı diye tercih edilen bir çok oyuncunun artık gözlerden ırak olması anlamına da geliyor. Hatta defansta güçlü oyuncularınız varsa ağır kalacak olsalar bile fiziksel olarak bu hızlı arkadaşlara çözüm sunabiliyorlar. 17 ve 18'deki gibi içlerinden her seferinde yap gibi geçemiyoruz.
Şampiyonlar Ligi Fışkırıyor Oyunun Dört Bir Yanından
Eh, UEFA lisanslarının Konami'den EA Sports'a geçmesiyle böyle bir şov bekliyorduk zaten, oyunun arayüzünden tutun da FUT'taki pek çok promoya kadar her şey artık futbolun en büyük turnuvası Şampiyonlar Ligi'yle süslenmiş durumda. Buna kariyer modları ve pro clubs modu da dahil. Hatta Yolculuk da yine Şampiyonlar Ligi'ndeki dramatik detaylarla karşımıza çıkıyor. Sonunda Alex Hunter ile Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edebiliyor, Danny ile biraderine karşı Şampiyonlar Ligi grup maçı oynayabiliyoruz.
Tabii arayüze ve oyunun menülerine yapılan bu değişim sadece görsel olmakla kalmamış. Sanırım uzun bir süredir donan ve tekleyen bir arayüz ile karşı karşıyaydık ve çok şükür bu sıkıntı çözülmüş. Geçişler akıcı ve sıkıntısız. Gerçi sayfa değiştirirken minik bir takılma oluyor, ama olsun o kadar. Yine Şampiyonlar Ligi'nin o kapalı mavi tonu maç atmosferlerine kadar her yerde "Ben buradayım" diye bağırıyor. Ipswich Town vs Plymouth Argyle maçı oynasanız bile başlarda atmosfer farklı geliyor, daha ciddi hissettiriyor.
- FIFA 19 Oyuncu Reytingleri - Süper Lig'in En İyi 25 Futbolcusu
- FIFA 19 Oyuncu Reytingleri - En İyi 25 Türk Futbolcu
Tabii UEFA Avrupa Ligi ve Süper Kupa lisansları da artık EA Sports'ta, sadece Şampiyonlar Ligi'yle limitli değil. Bununla birlikte Avrupa Ligi'nin de FUT'ta daha fazla kart satmak amacıyla kullanılacağını tahmin etmek güç değil. Zaten kariyer modunda isim değişiklikleri, yeni spikerler ve azıcık da atmosfer bazlı değişiklikler dışında öyle aman aman bir yenilik görmüyoruz. Tabii pek çok oyuncu için doğru lisanslar büyük önem taşıyor. Premier Lig, Bundesliga, Serie A veya La Liga'da kariyer yapıyorsanız ve Avrupa Kupaları'nda mücadele edecekseniz kariyer modunuz hiç olmadığı kadar gerçekçi olacak. Tabii PC oyuncuları için ayrı bir parantez açalım, zira onlar FIFA 16'da bu doruğa modlar sayesinde ulaşmışlardı. En azından EA burada da mesafeyi kapatmış diyebiliriz.
Bu vesileyle FIFA Ultimate Team'de de Devler Ligi'nde mücadele eden takımların oyuncularına özel kartlar eklenmiş. ŞL özel kartları, standart kartlarından bir ortalama yüksek puana sahip, ama pek de albenisi olan kartlar değiller. Yine de bir FUT oyuncusunun kaçınılmaz olan "En iyisi bende olsun" tutkusu sebebiyle bu kartlar bile istek listelerinde yerini alıyor. Tabii Şampiyonlar Ligi kart dizaynının muhteşem olması da muhtemelen bunda bir etken.
Bu sezon Şampiyonlar Ligi'nde mücadele eden tek Türk takımı Galatasaray olduğu için ne yazık ki bu tip özel kartları da sadece Galatasaray oyuncuları için görebileceğiz. Halbuki FUT modunda Babel ve Quaresma'nın özel kartları da her daim ağız sulandırmıştır.
Yolculuk (Hikaye Modu) Pembe Dizi Kıvamında
Alex Hunter ve çevresinin maceralarını büyük bir beğeniyle karşılamıştım. Hatta FIFA 18'in de incelemesini yine ben hazırlamıştım sevgili Oyungezerler ve Hunter'ın hayatını oynamak, az buçuk da olsa onun kariyerine yön veriyor olmak benim için büyük bir keyifti. Üstelik bir futbolcunun "futbolcu" oluşuna tanık olmak, tahmin ettiğimiz hayat sıkıntılarını aşmalarını görmek büyük bir keyifti. Yolculuk'un ilk iki sezonunda bence oldukça dengeli ve harikulade bir dram-aksiyon-futbol üçgeni vardı. Ancak son sezonla birlikte hem üç ana karakterin hikayesine birden dalmaya çalışıyoruz, hem de bu üç arkadaşımızın (Alex, Kim ve Danny) macerası da oldukça dallanıp budaklanıyor. Tamam her karakterimizin ayrı bir hayat problemi ve aşması gereken engeller olmalı. Ancak olaylar resmen bir pembe dizi halini alıyor. Yolculuk Modu'nda mıyım yoksa futbolu yan konu olarak ele alan bir Brezilya dizisinde miyim diye sorguladığım anlar oldu.
Üzücü olansa Yolculuk - 3. Sezon harika başlıyordu. Alex'in dedesi Jim Hunter'ın gençlik döneminde oynadığı ve kariyerinin önemli bir dönemecini geride bıraktığı maçı oynuyoruz. Hunter 100. golünü atmak için sahaya çıkıyor (atmazsak ne oluyor bilmiyorum, zira ben attım dostlar) ve bunu başarıyor. Tabii maç boyunca spikerin verdiği tarihi futbol bilgileri de göz dolduruyor. Hatta şöyle diyeyim, spiker abimiz FIFA'nın sarı ve kırmızı kart uygulamasını henüz uygulamaya sokmadığını belirtiyor. Eh, bunu duyunca rakibe arkadan kayıp durdum ve bu müdahaleler sonucunda aldığım tek ceza faul oldu. NBA 99'da kuralları kapatıp doya doya faul yapabiliyorduk. Yine FIFA 99'da da Q tuşuna basıp sakatlamak için dalmak vardı. Harbiden de ağır çaplı bir geçmişe dönüş yaşattı. Bununla birlikte Yolculuk zirveyi en başta görüp daha sonra aşağı düşüyor ve pek de doyurucu bir final yapıyor da diyemem.
Üç hikaye arasında en ayakta duran maceraysa bence Danny Williams'ınkisiydi. Bir önceki sezon Şampiyonlar Ligi'ni kazanan kadroda yer alan stoper biraderine karşılık uzun boylu merkez forveti oynuyoruz. Şampiyonlar Ligi'nde abimiz Terry Williams ile aynı gruba düşüyoruz ve olaylar sizin maçta verdiğiniz kararlara göre değişkenlik gösteriyor. Ancak diğer sezonlarda olduğu gibi burada da ne karar verirsek verelim hikayeye etkimiz sınırlı oluyor.
Yolculuk Modu'ndan gelen FUT ödülleri de yine orta şekerli olmuş. Jim Hunter'ın 77 ortalamalı kartı pek kullanılabilir değil. Daha da kötüsüyse Alex Hunter'ın kartı hesapta 82'ye yükselmiş olsa da oyuncunun özellikleri FIFA 18'dekiyle aynı olmuş. Haliyle erken aşamada bile kullanılabilirliği yok ne yazık ki.
Alex Hunter'ın hikayesiyse onun rüyalarının gerçek olmasıyla başlıyor. Sonunda Real Madrid'e transfer oluyor, üstelik Cristiano Ronaldo'dan oluşan boşluğu doldurma görevini de Alex dolduruyor diyebilirim. Tüm bu başarıları ve markalaşması Alex'in kariyerini zirvelere çekse de ailesiyle olan iletişimini de bir hayli baltalıyor. Hatta kız kardeşi Kim ile arası bile açılıyor. Kim Hunter'ın hikayesi de Alex'in hayatına paralel gidiyor. Aslında Kim'in bir kadın futbolcu olarak ne tür zorluklar çektiğini görüyoruz, oyun ve hikaye anlatımı bunu bize aktarmaya çalışıyor, ancak bunu bile Alex'in gölgesinde verdikleri için pek başarılı oluyor diyemeyeceğim. Keşke en fazla dirsek teması olan bir Kim Hunter hikayesi oynayabilseydik. Zira üçüncü sezon itibariyle dede Jim Hunter ve Kim Hunter dışındaki karakterler pek de ilginç hissettirmiyorlar. Buna çok sevdiğim ve hikayesinden en çok zevk aldığım Danny de dahil efendim.
FIFA Ultimate Team İçin Köklü Değişiklikler
Oyunun rekabetçi modu diyebileceğimiz FUT içinse çok büyük değişimler söz konusu. FUT Sezonlar ve Eleme Turnuvaları tarih oldu ve yerine FUT oyuncularını bir hayli mutlu eden FUT Rivals eklendi. FUT Rivals'ta 10 farklı lig seviyesi bulunuyor ve her lig için yine ayrı ayrı kademeler var. Her hafta bitirdiğimiz seviyeye göre farklı ve tatmin edici ödüller alıyoruz. Üstelik karşımıza üçlü bir ödül havuzu çıkıyor ve bu üç seçenekten birini tercih ederek istediğimiz ödülü alma hakkına sahibiz.
Oyunun en büyük rekabetinin döndüğü Hafta Sonu Ligi'ne katılım da yine FUT Rivals aracılığıyla. Zira bu modu oynarken topladığımız puanlarla lige katılım hakkı elde ediyoruz. Rivals'ın da kendi ödül sistemi var ve oyuncular için para kasmayı kolaylaştırıyor diyebilirim. FUT Rivals ile birlikte Sezon Maçları da komple FUT'tan çıkarıldı. Zaten Rivals varken Sezon'u oynamak mantıksız olurdu.
Oyuna bir sürü yeni ikon da eklendi ve bu ikonların en son halleri bile doğrudan oyun başında yer alıyor. Yani bir oyuncunun "Prime Kartını" düşürmek için görevleri beklemek zorunda değiliz. Bununla birlikte ne yazık ki herhangi bir "Türk İkon" duyurulmadı. Tugay Kerimoğlu'nu görmeyi çok istiyordum, hayaller FIFA 20'ye diyelim.
Bununla birlikte ne kadar taktiksel değişimlerden ve oynanış farklılıklarından bahsetsek de bazı şeyler hala aynı hissediyor. Oyun dramatik her anı boğazımızdan aşağı zorla itiyor gibi. 90+ dakikalarda attığım ve yediğim golleri gerçek hayata uyarlasam herhalde bir destan çıkar. Agüero'nun Manchester City'yi şampiyon yaptığı gol gibi nice anlar yaşadım ve bunları daha sadece 47 maç atmışken yaşamıştım, siz düşünün. Şimdiyse yüzlerce maç attım bile ve oyunun bizim için hazırladığı senaryoların hepsini bir bir yaşamaya başladım bile. Kısaca oyun yeri geldiğinde dostunuz, yeri geldiğinde düşmanınız gibi hissettirmeye devam ediyor.
Oynanıştaki bu köklü değişimler (tabii EA el atıp oyunu ilk güncellemeyle aşırı kolaylaştırmazsa) FUT oyuncularını fena etkileyecek diyeyim. Zira FIFA 17 ve 18 ile alıştığımız metalar, hızlı ve güçlü oyuncuların domine ettiği oyun türleri yerini daha iyi top kontrolü olan ve iyi top süren, pas yapabilen oyunculara bırakıyor gibi. Tabii ki hız ve güç hala çok önemli faktörler, ancak oyunun ilk aşamasında belirleyici değiller. Eh, yeni IF'ler, TOTY'ler TOTS'lar derken oyunun her evresi farklı hissettirecek gibi gözüküyor. Bununla birlikte bu farklılık iyi mi olacak yoksa kötü mü olacak söylemesi zor.
Futbolcuların koşu hızlarına gelen "nerflemeye" ek olarak artık kimya kartları da öyle fantastik bonuslar vermiyor. Özellikle hız, şut, pas ve defans gibi ana kriterlere verdikleri bonusların boyları bir hayli kısaldı ve harika oldu. Zira oyunun özellikle son 3-4 aylık döneminde neredeyse her oyuncu 99 şut, 99 hızla oynar hale geliyordu. Bu zayıflaştırmalar oyuncuları kadro mühendisliği yapmaya bile itebilir, çok da güzel olur.
EA Sports'un FUT için yaptığı iki harika değişikliğe de parmak basmadan geçmek olmaz tabii. Bunlardan bir tanesi Hafta Sonu Ligi'nin formatının ve maç sayısının değişmesi oldu. Artık tüm hafta sonunu eve kapanarak geçirip, içimiz geçene kadar FIFA oynamak zorunda değiliz. WL 40 maç yerine 30 maça düştü. Tüm maçları atmak zorunda değildik tabii ki, ancak inanın FUT bambaşka bir bağımlılık. Olay keyif olmaktan çıkıyor ve zorunlu hissediyorsunuz. Hele ki iyi bir başlangıç yaptıysanız eşinize, dostunuza, sevdiklerinize veda edin.
Bahsettiğim ikinci harika değişiklikse kimya sistemine yapılan "nerfleme" sevgili okurlar. Onun için de uzun uzun anlatım yapmak yerine sizi halihazırda elimizde olan şu habere yönlendireyim bence. Bununla birlikte geçtiğimiz yıl tek stadyuma geçişle çözülen ve gölgelerin oynanış keyfinin içine etmediği dönem kapanmış gibi. Rakip sahada oynadığınız maçlarda bu tip işkencelere maruz kalabilirsiniz. Bu sebeple önceden maç ayarlarınızı düzenleyerek kendi tarafınızda maçın akşam oynandığından emin olun derim efendim. Yoksa stadyum gölgeleriyle savaşmaktan maçınıza odaklanamayabilirsiniz.
Bunlara ek olarak Squad Battles modu da kaldığı yerden devam ediyor ve para kasmak için ideal bir şekilde bizi bekliyor. Yapay zekaya karşı derece kastığımız bu oyun modunda da yine ilk başlarda biraz zorlanıp, yoksa EA Sports bu sefer keyifli bir oyun modu hazırlamayı başarmış mı diyorsunuz ve hop saçma sapan ve önceden programlanmış olduğu belli olan bir gol yiyorsunuz. Zaten o imkansız ve kusursuz paslaşmalar sonrası golün geleceğini hep biliyorsunuz ya neyse. Yapay zekanın yetenek hareketlerine zaafı ve agresif oynamak zorunda kaldıkları zaman yaptıkları saçmalıklar da devam ediyor. Birkaç düzeltme yapılmış, ancak en nihayetinde bu bir yapay zeka ve açıklarını bulmak şu an için oldukça kolay. Tabii umarım ileride gelişip dünyayı ele geçirdiklerinde bu yazımı ve bu kısmı okuyup bana ekstra kötülükler yapmazlar. Yaşasın SKYNET! Öhöm öhöm neyse efendim. Kısaca Squad Battles modu bildiğimiz gibi devam ediyor.
Dostluk Maçı İçin Yeni Oyun Modları
EA Sports sadece arkadaşlarla FIFA oynamayı seven kitleyi de unutmamış. Bir sürü yeni oyun modu ve hatta Şampiyonlar Ligi'yle Avrupa Ligi karşılaşmaları doğrudan ve çevrimiçi olmadan oynanabiliyorlar. Üstelik artık herkes kendi adını kaydedebiliyor ve böylece hangi arkadaşımızla kaç maç atmışız, kim kaç maç kazanmış, şutlar, kartlar bir sürü istatistik kalıcı olarak kayıt ediliyor. Ben seni 10 kez yenmiştim sen beni 9 kez falan deme şansınız yok yani. Artık oyun sizin yerinize bunları not alıyor.
Bu alanda en çok ilgi çekecek oyun modları da tabii ki farklı futbol kurallarıyla oynananlar. Biz arkadaşlarla bol bol oynadık ve hiç de sıkılmadık. Hatta bir sürü saçmalık yaşandı ve bir hayli eğlendik. Gol atan taraftan bir oyuncunun eksildiği "Survival" ya da orta-kafa-gol, kural yok (taç, aut ve korner var gerçi) ve uzaktan şutlar modları gerçekten keyifli olmuşlar. Hatta tembellik edilmemiş ve bu modlar için özel animasyonlar ve ses kayıtları bile alınmış. EA Sports'tan karakter dışı hareketler bunlar efendim. Şaşırıyoruz vallahi.
Övülecek yerlerini övdük, ama eksikleri de var bu modların. Maçları biraz daha stratejik ve eğlenceli hale getirebilecek bir sürü ince detay göz göre göre atlanmış. Mesela survival modunda golü atandan bir adam eksiliyor dedik, ama kimin eksileceğini golü yiyen taraf seçse daha müthiş olurdu sanki değil mi? Veya orta-kafa-gol modu için önceden ayarlanmış ve önerilen taktikler fena olmazdı sanki? Çünkü bu modda attığınız normal goller sayılmıyor ve taktik ekranında bir hayli zaman geçirmek gerekebiliyor. Halbuki hemen oyuna atlayayım da arkadaşımla iki maç atayım ekranı burası. Ev sahibinin kuralları geçer diyoruz, ama kuralları belirleyen yine oyunun kendisi oluyor aslında. Bu da kısa sürede kendisini tekrar eden bir oyun modu demek bence. Bu arada kural yok modunda da kaleciye tekme tokat dalamıyoruz. Olur mu hiç öyle şey? Hani Q'ya basınca adamı yere indirmek... Tamam son kısımda biraz abarttım sanırım, ama isyanımı da anlamışsınızdır. Seçenekleri ve kontrolü biraz daha oyuncuya bırakmalılar bence.
Başlıklar
- Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi lisanslarıyla oyun atmosfer olarak seviye atlıyor.
- FUT Rivals harika bir oyun modu ve oyuncuyu kanser eden eleme turnuvaları artık yok.
- Santra Modu'ndaki maç çeşitleri renkli ve eğlenceli maçlara, arkadaşlar arası fantastik muhabbetlere ve hatta düşmanlıklara sebep olabiliyor. Oynayın, oynatın.
- Bir sürü farklı taktiği çok daha anlaşılabilir bir ekranla ayarlayabiliyoruz. Taktikleri maç içinde tek bir tuşla değiştirebiliyoruz. Oyun artık çok daha stratejik.
- Arayüz ve pek çok ayar kullanıcı dostu olmuş ve artık çok şükür donmalar, takılmalar olmuyor. FIFA serisi bu noktada sonunda rahat bir nefes alıyor...
- Yolculuk (Hikaye modu) artık bir futbol hikayesinden çok pembe diziye dönüşmüş durumda.
- Özellikle FUT modunda "futbol tanrıları" taraf seçiyor gibi hissettiriyor. Kimine göre "momentum" olan bu durum insanın sinirini kısa sürede bozabiliyor. Kol kırdırabilir.
- Kaleciler geliştirilmiş olsa da hala bir sürü temel eksikleri var ne yazık ki.
- Uzaktan şutlar patır patır giriyor. Bol bol plase deneyin ve görün efendim.