Bildiğiniz (veya bilmediğiniz üzere) Alan Moore seksenli yıllarda ana akım Amerikan çizgi romanlarında gördüğümüz “İngiliz İstilasının” başını çeken yazar. Her ne kadar sektördeki sıkıntıları yüzünden böyle bir unvanı üstlenmeyi reddedecek bile olsa kendisi çizgi roman sektörünün modern(başka bir isimle de karanlık) döneminin kralı. Saga of The Swamp Thing ve Captain Britain ile adımını attığı sektörde böyle bir konuma gelebilmiş olmasını da elbette eksantrik bir kişiliğine ve farklı farklı türlerden üst kalite eserler verebilmiş olmasına borçlu. Kendisi geçtiğimiz yıl çıkan son League of Extraordinary Gentlemen macerası ile emekliliğini resmileştirmiş oldu.
Biz de Watchmen dizisinin yarattığı etkiyle ve renkli Marvel tonundan uzaklaşmaya çalışan her “karanlık” çizgi roman uyarlamasının dönüp dolaşıp geldiği kürkçü dükkanı olmasıyla günümüz popüler kültürüne etkisini yitirmeyen üstadın en öne çıkan eserlerini bir şöyle bir derleyelim istedik. DC ve Marvel için yaptığı ana akım işleri listeye almadığımızı belirtelim ve çizgi romanın edebiyatına doymak isteyenleri mutlu edeceğini umduğumuz önerilerimize geçelim:
V for Vendetta
Alan Moore’un Margaret Thatcher yönetimine duyduğu tiksintiden ilham alarak yazdığı, en başta George Orwell’in şaheserine atıfta bulunsun diye 1994 yılında yayınlamayı planladığı ancak çeşitli aksaklıklar yüzünden başaramadığı V for Vendetta gerçekten muhteşem bir çizgi roman. Çok da tanıtmanın gereği yok diye düşünüyorum, listede olmasa ayıp olur diye yazdım elbette. Filmini izlediyseniz, çizgi romanın çok daha kaliteli, çok daha “gri” bir alt metine sahip olduğunu ve film ile arasında bolca farklılık barındırdığını belirteyim. Sakın ha okumamazlık etmeyin.
Ülkemizde: Arkabahçe ve daha sonra JBC Yayıncılık tarafından basıldı.
Miracleman
Golden Age süper kahraman çizgi romanlarının anca çocuk kandıran argümanlarını Miracleman’de bir temele dayandıran ve olabilecek en karanlık hikâyelerden bir tanesine çeviren Moore’un ünü, aslında bu çizgi roman ile palazlanmaya başladı. Bugünlerde Shazam olarak bildiğimiz orijinal Captain Marvel’ın İngiliz çakması olan ve eskiden Marvelman olarak bilinen Miracleman, 18 sayılık Alan Moore dönemiyle 60’lı 70’li yılların kült bilimkurgu eserleri arasında koyulsa sırıtmayacak bir çizgi romana evrilmişti. O güne dek üzümü yenilip bilimi sorulmayan süper kahraman çizgi romanlarında realizmin atası haline gelen ve Watchmen’e öncülük eden Miracleman, Moore’un başyapıtlarından biri. Hele bir sonu vardır ki “ben bir süper kahraman hikâyesi okuduktan sonra mı hissediyorum bunları?” diye düşünüp kalakalırsınız.
Ülkemizde: Basılmadı.
League of Extraordinary Gentlemen (Olağanüstü Beyefendiler Cemiyeti)
Her edebi İngiliz şahsiyeti gibi Moore da Kraliçe Viktorya dönemine meraklı bir yazar. “Bu döneme ve bu dönemde yazılmış her milletten esere olan merakı kendisini League of Extraordinary Gentlemen’ı yazmaya itmiştir” desek herhalde haddimizi aşıyor olmayız. Captain Nemo, Allan Quatermain, Mina Murray, Dr. Jekyll ve Hawley Griffin gibi karakterleri bir araya getiren, Sir Arthur Conan Doyle ve H.G. Wells gibi yazarların da kurgularından elementler kullanmayı ihmal etmeyen, edebi referansları bol ve ilginç yorumları ile okuması da keyifli bir eser. Zaten Moore’un emekliliğini ilan eden seri de, League of Extraordinary Gentlemen’ın son serisi. Filmini sakın izlemeyin bu arada. O isim yüzünden Alan Moore bir daha eserlerinden yapılan hiçbir uyarlamada adının geçmemesine karar verdi, o derece.
Ülkemizde: İlk İki cildi Yapı Kredi Yayınları tarafından basıldı.
Top Ten
Maestro yazarımızın süper kahraman çizgi romanlarındaki kısır döngülerle yenilik karşıtı tavırlardan bıktığı ve bunları tiye aldığı Top Ten, gerçekten okuyup okuyabileceğiniz en güzel hiciv örneklerinden bir tanesi. Adı genelde karanlık ve ciddi hikâyelerle anılan Moore’un istediğinde mizahı da çok güzel kotarabildiğinin en büyük kanıtı olan Top Ten, nüfusunun tamamı süper kahramanlardan oluşan Neopolis şehrindeki bir polis karakolunun hikâyesi anlatıyor. Bir yandan her türden canavar, robot ve fantastik yaratıkla dolu şehirde ortaya çıkan önyargılara değinerek ayrımcılık konusunu da ele alan Moore, diğer taraftan süper kahraman çizgi romanlarındaki klişeler ile dalga geçerek sesli güldürüyor okurunu. Büyük yayıncıların saçmalıklarından bıkan yazarın DC ve Marvel ile problemlerini kendi maharetiyle hikayeleştirmesi bir yerde.
Ülkemizde: Basılmadı.
From Hell (Cehennemden Gelen)
Listemizdeki çizgi romanlar arasında ana akıma en uzak olanlardan biri olan From Hell, muhtemelen okuyup okuyabileceğiniz en karanlık hikâyelerden bir tanesi ve bir başka Viktorya Dönemi kurgusu. Karındeşen Jack cinayetlerini konu alan ve Moore’un bu konuda muazzam bir araştırma yaparak ortaya çıkardığı eser, gerçek olaylar üzerine serpiştirdiği mitoloji ve okültizm sosu ile olayları bambaşka bir noktaya çekiyor. Okuyup bitirdiğinizde üzerinizde ciddi bir etki bırakacağını garanti edebileceğim bu eser, Alan Moore’un okültizm ile ilgilenmeye başlayıp nihayetinde de ciddi ciddi büyücülüğünü ilan etmesinin birinci sebeplerinden. Adam bunu yazdıktan sonra büyücü olmuş anlayacağınız.
Ülkemizde: Flaneur Books tarafından basıldı.
Promethea
Alan Moore’un açıktan açığa büyücülüğünü ilan etmesinin ardından yazdığı Promethea pek çok açıdan önemli bir eser. Öncelikle pek çok çizgi romanda gördüğümüz, iyi eserlerde yazımın çizim kadar veya çizimin yazım kadar iyi olmaması kaidesine meydan okuyan bir istisna. Çünkü çizeri The Sandman Overture ile panel diziliminde çığırlar açan J.H. Williams III’ün ta kendisi. E yazımın neden iyi olduğunu anlatmak gerekecek olsaydı da bu dosyayı yapmazdık zaten. Hayal gücünün vücut bulmuş hali olan Promethea isimli gücün avatarı haline gelen Sophia Bangs isimli üniversite öğrencisi bir genç kızın başından geçenleri, çok da aşina olmayabileceğiniz mitler üzerinden anlatan bu çizgi roman, Sandman’dan sonra ne okuyacağını bulamayanlar için birebir.
Ülkemizde: Basılmadı.
Çizgi roman piyasasının en bereketli yazarlarından biri olan Alan Moore'un yazdıkları elbette bu kadarla sınırlı değil. Ancak tamamını listelesek siteye ayrı bölüm açmamız gerekecek sayıda eseri var kendisinin, o yüzden ufakları listeleyemiyoruz. Adını anmak isteyeceklerimiz ekstralar da şunlar: Lost Girls, Supreme, Ballad of Halo Jones, Tom Strong. Dahası için bibliyografisine bakabilirsiniz.
Bir tane de Grant Morrison isteriz :)