Film tadında oyun keyfi yapmaya az kaldı sanki?
Devamını okuHorizon Forbidden West - İnceleme
Horizon Dawn’ın canavarları, Forbidden West’tekilerin evcil canavarlarıymış...
Aloy, Aloy, Aloy... Daha dün gibi değil mi ilk karşılaşmamız? Ama değil işte. Tam 5 yıl oldu seni çocukluğundan koparıp makinelerin dehşet saçtığı uçsuz bucaksız alanlara atalı. Herkes “Tanrıça” diyordu değil mi o dağın içindekine? Bir tek sen anlamıştın ortada “Tanrıça” falan olmadığını. Çok uğraştın anlasınlar diye, hâlâ da uğraşıyorsun gördüğüm kadarıyla. Ama işte insanoğlu bu. Tutunacak dal aramak genlerinde var. Sen ne dersen de onlar yine de bildiklerini okuyacaklar. Zero Dawn’da sadece çocukluğundan kopmadın, “insan” tarafını da keşfettin. Daha doğrusu olmayan tarafını.
* İncelememizin giriş kısmı Horizon Zero Dawn’la ilgili üstü kapalı spoiler'lar içermektedir, ama Horizon Forbidden West incelemesini okuduğunuza göre ilk oyuna da aşina olduğunuzu varsayabiliriz, değil mi?
Hades’ten kurtulmak her şeyi bitirecek sandın. Tüm kötülükler Hades’ten geliyor sandın. O gidince her şey güllük gülistanlık olacaktı değil mi? Olmadı. Çünkü işin başındaki Hades değildi. Dünyayı saran irili ufaklı diğer makineler gibi sadece bir piyon olmadığı açıktı Hades’in. Ama ne Şah ne de Vezir’miş. Onu da anlamış oldun. Meridian’ın Kurtarıcısı dediler sana. Biraz rahat nefes alsan olmaz mıydı? Arkadaşlarınla vakit geçirsen, zaferin tadına baksan. Yok, olmazdı. Çünkü Hades değildi işin başındaki... Hem o dost görünen Sylens nereye kaybolmuştu? Kafasının içindeki onca bilgi onu en iyi dostun ya da en azılı düşmanın yapabilirdi ve sen bunu çok iyi biliyordun...
Hades’in diyardan defedilmesinden sadece 6 ay sonrası... Dünyada bir tuhaflık var. Kırmızı renkli bir şey canlıları yok etmeye başlamıştı. Nereye baksan bu küfümsü madde, nereye dokunsan parmaklarında aynı öldürücü kırmızılık. Sadece çiçekler, ağaçlar değil, o küfe temas eden hayvanlar da birer birer ölmeye başlamıştı.
Hades’in ölümü belki aşırı saldırganlaşmış robotik canavarların önünü kesmişti ama bu kırmızı küf çok daha büyük bir tehlikeyi işaret ediyordu. Nereden geldiği belli olmayan tuhaf fırtınalar, Hades’in yokluğuna rağmen hâlâ sakinleşmemiş canavarlar ortalıkta cirit atıyordu. Aloy tam da bu sebeple zafer sarhoşluğuna kaptırmamıştı kendini. Ekosistemin dengesini nasıl yeniden sağlayacağını bildiğine ve bunu sadece kendisinin yapabileceğine inandırmıştı kendini; Elizabeth’in hayalini gerçekleştirecekti.
İş önce kolay gözüktü. Ne vardı ki? Gaia’nın yedek kopyasını bul, onu kullanarak ekosistemi eski haline getir. Biraz atlama biraz zıplama, birkaç robotun poposunu tekmelemekle iş çözülecek gibiydi ama öyle olmadı. Artık bu yeni macera onu nereye götürürse gitmek zorundaydı. Bunun anlamı hayatı boyunca adım atmadığı “Yasak” topraklara gitmek olsa bile...
Horizon: Forbidden West ennnn sonunda karşımda ve siz bu incelemeyi (ve diğerlerini) okuduktan 3-4 gün sonra sizin de karşınızda olacak. TLDR; oyun inanılmaz güzel, inanılmaz büyük, inanılmaz eğlenceli. Ama hemen gaza gelmemekte fayda var çünkü oyun hızınızı güzelce kesecek en başlarda. Oyunun ilk 2 saatinde “Yahu ben buraları biliyorum, hani yasak mekanlar, hani batı?” derseniz bilin ki Forbidden West şu önden iki oyunu bağlayan sonra epik bir manzara eşliğinde karakterimiz ufuklara doğru bakarken ta dammm diye logosunu ekrana yansıtıp “Oyun şimdi başlıyor” diyen oyunlardan. Hatta ben o logoyu görene kadar “Yahu onca şey yaptım, tek bir Trophy açılmadı. Bir sıkıntı olmasın?” diye hayıflandım epey. Halbuki uzunca bir “Hakkımızda” yazısı okutuyormuş yapımcılar bana.
Sonra da “Önsöz” başlıyor. İkinci oyuna adını veren Yasaklı Batı’ya geçmek için önümüzde hâlâ epey bir yol olduğunu fark etmemiz uzun sürmüyor. Doğu’nun Güneş Krallığı ve Batı’nın vahşi kabileler topluluğu Tenakth arasında yüzyıllardır süren mücadele onları bir tür ateşkes ritüeline zorlamış durumda. Eğer Batı’ya adım atmak istiyorsak doğu ve batının elçilerinin buluşmasının önündeki engelleri kaldırmamız gerekiyor. Bu ana kadar eski dostlarla karşılaşıyor, Varl’la köşe kapmaca oynuyor, Erend’in geyiklerine katlanmak zorunda kalıyoruz. Bu arada oyundaki tüm eski dost erkek karakterlerde bir liseli tripleri var ki sormayın. Sanki herkes Aloy’a aşık ve onun habersiz çekip gitmesi adamları hayattan soğutmuş gibi. Bir süre sonra bu hava dağılsa da oyunun başlarında epey baskın bir davranış şekli bu.
Ufak tefek pürüzleri halledip işleri yoluna sokmaya başlıyoruz. Bu arada oyun bize yavaş yavaş yeniliklerini sunmaya başlıyor ki bunlara az sonra değineceğim. Oraya koştuk, buraya koştuk, robotik hayvanları kovaladık derken elçilerin bir araya geleceği an gelip çatıyor. Dostça bir karşılaşma, hoş sohbet derken Forbidden West ihtişamlı ve bir o kadar ürkütücü yeni karakterlerinden birini ve muhteşem yaratığını sahne ışıklarının altına fırlatıveriyor. “Aha!” dediğiniz an tam da burası. Zero Dawn’ın gölgesinden çıkıp Forbidden West’in göz alıcı diyarlarına açılan kapı burası olsa gerek diye düşünüyorsunuz. Süper kanlı bir çarpışma ve işte galiba şimdi başlıyoruz...
Horizon: Forbidden West devasa! Ama devasa olmasına sevindiğiniz oyunlardan; dakika başı çıkan, seriye bağlamış ve her haritası birbirinin kopyası olan devasa oyunlardan değil. Onlarda eğer fanatiği değilseniz 3-5 şeye bulaşayım dediğiniz anda daha oyunun senaryosunu bitiremeden piliniz bitiyor ve oyunu tozlu raflara kaldırıveriyorsunuz.
Açıkçası bende bir hastalık var. Haritada gözüme batan o civcivli şekiller dururken bir türlü ana görevde ilerlemek içimden gelmiyor. Forbidden West’e başlarken kendime bir söz verdim: Sadece ana görevde ilerleyecektim. “-cektim” diyorum çünkü kendime verdiğim sözü yemem yaklaşık 5 dakikamı aldı. Oyun daha başlar başlamaz öyle göz kamaştırıcı, öyle akıcı ki haritada yakınınızda duran o cezbedici soru işaretlerine doğru direksiyon kırmamak için çelik gibi bir irade gerekiyor ve anladım ki o irade bende yok. Eğer sizde de yoksa 60 saate yakın bir Horizon bombardımanına hazır olmanız lazım.
Hoş burada ince bir çizgi de var. Sadece ana görevde ilerlemek o kadar da kolay değil. Çoğu zaman kendinizi bir sonrasi senaryo görevi için yetersiz seviyede buluyorsunuz. Hem karakterinizin seviyesini arttırmak hem de o değerli yetenek puanları için yan görevlere başvurmanız gerekiyor. Neyi yapıp neyi yapmayacağınıza görevin verdiği deneyim puanı ama en önemlisi yetenek puanına bakarak karar verebilirsiniz.
Oyunun daha başlarında ilk oyunu temel alan ve üzerine bolca yenilik inşa eden bir yapımla karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Pullcaster ilk değişim sinyali olarak karşınıza çıkıyor. Önsöz dediğim kısımdan bile önce elde ettiğiniz Pullcaster sizi yükseklere taşıyor, üzerinde çarpı işaretimsi belirteçler olan yerleri yıkmanızı, çekmenizi, döndürmenizi sağlıyor. Çok uzak bir noktaya sıçrarken bir tutunma noktası görmeniz durumunda da çift X düğmesi Pullcaster sayesinde oraya tutunmanıza ve yolunuza devam etmenize yarıyor.
Forbidden West en az Zero Dawn kadar dikine keşif yapmanızı gerektiren bir oyun. Tabii oyun bu kadar dikine olunca Pullcaster’in varlığına daha fazla şükretmeye başlıyorsunuz. Hoş her çıkışın bir de inişi var değil mi? Çok fena Zelda çakması Shieldwing Glider tam burada devreye giriyor. İlk gördüğünüzde “Oooo kalkan!” dediğiniz şeyin beline beline vurduğunuz ve cihazı haşat ettiğiniz için sadece “yamaç paraşütü” tadında bir kullanım alanı kalıyor. “Zelda çakması” dedim çünkü benim aklıma böylesi bir open world oyunda bu tipte bir Glider sistemi denince gelen yegane şey Breath of the Wild’daki oluyor. Ama çakma makma, süper iş gören bir şey bu Shieldwing Glider. Hem çok havalı görünüyor hem de daha ilk Tallneck maceranızda vazgeçilmezleriniz arasına giriyor. Pullcaster’la tırmanıp Glider’la aşağılara süzülmek gerçekten keyifli. Bu kadar basit iki sistemin Forbidden West’e eklenmiş olması ilk oyunun tırmanma, inme sekanslarındaki can sıkıntısını neredeyse tamamen ortadan kaldırmış durumda.
Ama tabii bunlar sadece oyun dünyasında işinizi bir parça kolaylaştıran araçlar. Forbidden West serinin ilk oyununa göre çok daha doğru notaları basıyor. Oyunun her tarafında büyük küçük birçok değişiklik ve iyileştirme var. Tek bir değişiklik yok ki “Keşke bunu yapmasalardı!” diyeyim. Tuhaf bir deneyim aslında bu. Guerilla Games gözbebeği yeni IP’sine sıkı sıkıya sarılmış ve onu her anlamda daha iyi yapmaya ant içmiş sanki.
Focus’umuz yine en büyük yardımcımız. Etrafı tararken, ses kayıtlarını dinlerken, yaratıkların güçlü ve güçsüz yönlerini anlayıp, izlerini sürerken hep focus’umuzu kullanıyoruz. Bir de focus’unuzu kullanarak tutunulabilecek her dalı görme işi var ki gerçektenten çok faydalı bir eklenti. Bir yaratığı taradıktan sonra gamepad’de ufak bir hareketle karşımızdaki düşmanın tüm hassas bölgelerini incelememiz mümkün oluyor. Ateşe karşı mı dayanıklı yoksa buza mı? Yoksa asitle mi dalmak gerekiyor kendisine? Bunların hepsini ufak bir dokunuşla görebiliyorsunuz.
Asitle dalmak demişken FW bir öndeki oyuna göre çok daha kompleks olan savaş sistemindeki en önemli dokunuşlardan birini burada yapıyor. Yine ateş, buz, elektrik hasarları var ilk oyundaki gibi. Ama bunun üzerine favorim Asit, Plasma ve Purgewater hasar tipleri de eklenmiş durumda. Sadece bu da değil. Arkasında koca koca asit tüpleri taşıyan bir robotçuğa (-çuk denecek kadar küçük değil bu arada) doğru hedeflenmiş asit okları gönderdiğinizde o güzel robotçuğun kendi asiti içinde boğulmasını, eriyik metal yığını haline gelmesini sağlayabiliyorsunuz. Acayip tatmin edici şeyler bunlar inanın. O “robotçuk” dediğim tiplerden biri dev gibi bir şey mesela. Önüne kattığını deviriyor. Ama o haşmetli yaratık iki tane doğru yere atılmış asit okuyla havaya uçuyor ya, ah işte o an süper keyif alıyorsunuz oyundan. Tabii siz o yere devrilen robotçuğa bakarken bir diğeri arkadan gelip size öyle bir girişiyor ki ver elini “yükleme” ekranı.
İşte bu yüzden küçük zaferlerinize kendinizi fazla kaptırmayın. Her zaman daha iyisini yapmanız gereken bir oyun var karşınızda. Siz daha iyisini yaptıkça meyvelerini de topluyorsunuz zaten. Hem de o meyveleri çok daha serbest bir şekilde istediğiniz gibi toplama şansı veriyor oyun size. Forbidden West’in yetenek ağaçları ta-ma-men değişmiş durumda.
Öyle bir kaç ek yapmaktan, yeni 1-2 yetenek eklemekten falan bahsetmiyorum burada. Hatırlarsanız ilk oyunda yetenek ağacının 3.5 dalı vardı ve bu dallar tamamen çizgiseldi. Aloy’un gizlilik, savaş ve hayatta kalma becerilerini geliştiriyor araya da oyun dünyasında daha rahat dolaşmamızı sağlayacak birkaç yetenek sıkıştırıyorduk. Forbidden West’te oyun tarzınız neyse sizi o yolda destekleyen 6 farklı dala sahip yetenek ağacınız. 6 dala sahip olmak yetmemiş gibi hepsi de dallı budaklı. İlk oyundaki lineer yaklaşım yok. Aktif yetenekler gibi pasif yetenekler de serpiştirilmiş her bir ağacın içine. Ama yeni yetenek sisteminin bombası Valor Surge yetenekleri. Her bir oynanış tipine özel yepyeni bir süper güç var. Hani eskinin oyunlarında olur ya vurursun vurursun “güç barı” dolar sonra tam patlatırsın şamarı. Öyle birşey Valor Surge. Ama düşmanlara körü körüne vurmak yerine daha taktiksel yaklaşımlara yönlendiriyor sizi. Robotlardan önemli parçalarını mı kopardınız? Alın size Valor Surge enerjisi, düşmanlara headshot mı yaptınız? Alın biraz daha enerji. Hazır olduğunuzda da basın L1+R1 e özel gücünüzün keyfini çıkarın. Bir de unutmadan ekleyeyim. Farklı ağaçlardaki değişik Valor Surge yeteneklerini toplayabilir ve bunları da aynı silahlarınızı değiştirir gibi istediğiniz zaman değiştirip durumun gereklerine göre kullanabilirsiniz.
Forbidden West her açıdan Zero Dawn’dan daha fazla serbestlik vadediyor oyunculara. Dünyayı gezmek daha önce bahsettiğim araçlar sayesinde çok daha kolay. Görevlerin tasarımları, boş işlerle uğraşıyormuş hissine kapılmanızı engelliyor. Ana görevle birçok yan görev öyle güzel birbirine bağlanmış ki “Amannn yan görev işte.” deyip geçemiyorsunuz; merak ediyorsunuz ne olacak diye. Yahu ilk oyunun baş kötüleri Eclipse tayfası bile “yan görev” diye karşımıza çıkıyor. Bitti sanılan bu kötücül topluluğun ne şekilde Batı’nın yasak topraklarında cirit attığını öğrenmek için sabırsızlanıyorsunuz. Hem ana görevi akıtmak hem de yan görevlerin tadına bakmak için koştururken diğer yeni araçlarınızı da keşfediyorsunuz.
2K vs 4K
Düşmanlara izinizi kaybettirmeye yarayan duman bombaları ya da robotları yavaşlatan “yapışkan” bombalar bunlardan iki tanesi. Uçan yaratıkları havadayken avlamanızı sağlayan dikine tuzaklar oyunun en harika yeniliklerinden. Zırh ve silah çeşitliliğine, her bir zırhın ve silahın seviyesinin arttırılması ya da robotlardan söktüğünüz parçalarla ek özellikler kazanmalarına girmiyorum bile. Akış esnasında envanter ekranınız organik bir parçanız haline geliveriyor zaten. Ufak göz atışlar, cephane, sağlık içecekleri, bombalar yapmak düşünmeden kas hafızasıyla hallettiğiniz işler oluyor. Oyun bu alanda da güzel yüzünü gösteriyor. Bu kadar fazla sistemi öylesine güzel ve oyuncunun işini kolaylaştıracak şekilde size sunuyor ki örneğin bir sağlık içeceği yapmak D-Pad’in aşağı tuşuna uzun basmak kadar kolay. Ne menülere gerek var ne de oyunu durdurmaya. Ama eski usul bir çalışma masası da unutulmamış. Aloy’un silahlarını güçlendirmek için yerleşim yerlerinde bulunan bu masalara yolunuzun düşmesi şart.
Forbidden West’te anlatılacak çok şey var. Bunlardan biri de hikâyesi. Ama bu kısımda hiçbir spoiler vermeyeceğim. Senaryonun daha başında oyunun çizgisini belirleyen ve sizi oldukça heyecanlandıran şeyler oluyor ki bunlardan bahsetmem bile yasak. Ama bilin ki yasaklı toprakların vahşi kabileleri tek düşmanınız değil. Ana kötü, yan kötü, onun da yanındaki kötü... Tonla cephede savaşmanızı gerektiriyor Aloy’un yeni macerası. Bunu yaparken öyle bir görsellik içinde yapıyor ki ağzınız açık kalıyor tabii. Ben oyunu Playstation 5’te oynadım. PS4 Pro ve PS4’ün performansına siz ne kadar hakimseniz ben de o kadar hakimim. Ancak Guerilla Games’in yayınladığı videolar Forbidden West’in hakkını azıcık da olsa verebilmek için en az PS4 Pro’ya sahip olmak gerektiğini ortaya koyar nitelikte. Güneş krallığının tozlu çorak alanlarından batının yemyeşil topraklarına geçiş nefes kesici. Su altı bölümleri teknolojinin birer nimeti ve en az yeryüzü kadar özene bezene hazırlanmış. Robotlar inanılmaz detaylı. Guerilla Games dünyanın gerçek hayvanlarını alıp onları muhteşem görünen robotlara dönüştürme işini bir kaç adım ileriye taşımış Forbidden West’te. Çıkış öncesi yayınlanan videolarda gördüğünüz o Mamut benzeri robotların yanında dev kaplumbağalar, yılanlar, hipopotamlar ve niceleri sizi bekliyor.
Forbidden West bir oturuşta bitirilecek bir oyun değil. Güzelliklerinin takdir edilmesi ve sıkılmadan oynanması için biraz zamana yayılması lazım. Herşeyi yapacağım diye kasmadan, sevdiğiniz aktiviteleri yaparak, keyif aldığınız oynanış tarzıyla dev robotların peşinden koşturursanız unutulmaz saatler sizi bekliyor demektir. Sony’nin elinde kalan birkaç özel oyundan biri olan Horizon “konsol sattıran oyun” mertebesine yükselmiş durumda Forbidden West’le.
Gwent! Pardon.. Machine Strike! Biliyorsunuz açık dünya oyunlarının vazgeçilmesi oldu bu oyun içinde oyun mevzusu. Her ne kadar bu konuda daha çoooook uzun bir süre Gwent’in eline su dökecek babayiğit çıkmayacak olsa da Forbidden West’in Machine Strike oyunu adından bolca söz ettireceğe benziyor. Basitçe anlatmak gerekirse Machine Strike, makinelerle oynanan bir satranca benziyor. Makine derken öyle üzerine oturup arenaya kendinizi attığınız normal boy makineler değil bunlar. Aynı satranç taşı gibi hazırlanmış, her birinin farklı saldırı ve savunma özellikleri olan, kendilerine has hareket eden oyun taşları bunlar. Taşlar birbirinden çeşitli, oyuna derinlik katıyorlar falan filan ama oyunun en stratejik noktası oyun tahtası. Oyun tahtası birçok yüzey şekli ve özelliğini üzerinde taşıyabiliyor. Kullandığınız her taşın farklı yüzeylere karşı verdikleri tepkiler, kazandıkları avantaj ve dezavantajlar farklı. Eğer yanlış seçimler yaparsanız en iyi taş seti bile kısa yoldan nalları dikebiliyor kısacası. Oyun sırasında toplayacağınız farklı taşlarla oyun destenizi genişletebiliyor ve yerleşim yerlerinde karşılaşacağınız yeni rakiplere karşı hazır hale geliyorsunuz. Eğlenceli bir oyun Machine Strike. Görevden göreve koştururken bir 15 dakika oturup sakince oyun masasında zaman geçirmek kulağa fena gelmiyor. |
Yapacak ne de çok şey var! Horizon Zero Dawn’ın haritası tonla ? ve birbirinden farklı bir sürü sembolle doluydu. Forbidden West’te daha bile fazlası var. Özellikle dünyanın daha fazla insanla dolu olması, kabilelerin varlığı ve yerleşim yerlerinin sıklığı Forbidden West’in dünyasını daha canlı hale getirmiş. İlk oyundaki “yapılacaklar listesi” de bu canlılıkla birlikte genişliyor haliyle. Melee Pit, Machine Strike gibi tamamen yeni yapılacak işlerin yanında ilk oyunda bulunan manzara kovalama görevleri gibi değişikliğe uğraşmış olanları da var. Açıkçası ben Vista Point görevlerinde başlığınıza yansıyan statik görüntüyü dünyada bulup yerine yerleştirme işini sevemedim ama değişiklik olsun demişler herhalde. Bunlar yanında avcılık noktaları, Cauldron’lar, kovaladığınız Tallneck’ler hepsi Forbidden West’te de mevcut. |
PÜF NOKTALARI!
|
İkinci Görüş - Can Horizon: Zero Dawn ülkemizde o kadar çok tutulan bir oyun olmadı ne yazık ki, zira bence fazlasıyla hakeden bir oyundu. Öncelikle müthiş bir titizlikle inşa edilmiş, zaman zaman fazla gerçek gelen bir dünyası vardı. Bizim uygarlığımızın "Kadim Olanlar" olarak anıldığı, yıkımımızın küllerinden doğan yeni bir medeniyetin minik adımlarına şahitlik ettiğimiz bu dünyada bir de robotik dinozorlar vardı tabii. Biliyorum, "fazla gerçek"ten "robotik dinozorlar"a geçiş biraz fazla hızlı oldu ama oyunun hikâyesi içinde bunların hepsinin mantıklı ve güzel bir açıklaması vardı. Tabii oyunun o dönem alıştığımız Sony oyunları gibi Türkçe alt yazıya sahip olmaması ülkemizde bu nefis hikâyenin bilinirliği açısından büyük bir darbe oldu. Forbidden West ise daha büyük ve daha iyi bir hikâyeyle karşımıza çıkmakla kalmayıp bir de üzerine kaliteli, güzel bir çeviri eklemiş. Bu ilk iyi haber. Ancak bu tecrübeyi daha iyi anlayarak oynayabilecek olmanızdan da iyisi, hikâyenin ve oynanışın her açıdan ilk oyunun üzerine çıkan bir hale gelmiş olması. Yalan yok, Erce'nin de dediği gibi ilk bir iki saati "Ya bu Zero Dawn'ın biraz daha rafine edilmiş aynısı gibi sanki?" tereddütüyle oynadım ancak sonra bir anda oyun gerçek Yasak Batı'yı ayaklarımın altına serince dedim ki "Tamam, şimdi oldu bak.". HADES'i büyük bir düşman olarak gördüyseniz, Forbidden West'te daha en başından beri yolu yapılan karakterlerin yanında kendisinin "minik" kaldığını vurgulamam lazım. Ama bu tarz hikâyelerde çapı büyütürken kontrolden çıkma, sağı solu dağıtma gibi bir problem baş gösterir genelde; Forbidden West çok şükür onu yapmamış. İlk oyunla gayet uyuşan, onun ölçeğini büyütüp yıldızlara çıkartan ve sağ gösterip beklediğiniz gibi sağdan seri vururken bir anda sol kroşeyi yapıştırmaktan da çekinmeyen bir hikâye anlatıyor. Zero Dawn'ı sevdiyseniz ve "Acaba Aloy'u daha da geliştirebilecekler mi? E Zero Dawn'da ne olduğunu da öğrendik daha ne gibi gizemler olabilir ki?" diyorsanız gönlünüz ferah olsun yani; hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Oynanış olarak da Zero Dawn'da görüp bildiğiniz ne varsa hepsi bir üst seviyeye taşınmış. Açıkçası bu kısımda beni çok şaşırtan bir şey olmadı ama öte yandan şaşırmaya da ihtiyacım olmadı hiç. Avlanmak, robotların parçalarını söke söke dövüşmek ve bunun her bir dövüşü bambaşka bir tecrübe haline getirmesi yine tastamam yerinde ve daha da iyi şekilde kotarılmış. Özetle biraz Erce'nin dediklerini tekrar ediyor gibi olduğumun farkındayım ama Forbidden West ne mutlu ki üzmeyen, hayal kırıklığına uğratmayan bir oyun olmuş. PS4/PS5'iniz varsa koşarak alın; yoksa PC'ye bir an önce gelmesi için dua etmeye başlayın derim. |
Başlıklar
Horizon Forbidden West sadece daha büyük değil, çok daha detaylı, çok daha keyifli, çok daha unutulmaz bir deneyim. Filmini çekseler soluksuz izlerim!
- Senaryo yine çok sürükleyici. Sadece ana görevler değil, yan görevler de merakınızı sürekli canlı tutuyor.
- Grafikler harika, müzikler muhteşem. Sanki Cross-Gen bir tık geri tutmuş gibi ama olsun.
- Yeni yetenek ağacı oyunun can suyu. Nasıl oynamak istiyorsanız öyle oynatıyor adamı.
- Yeni özellikler sayesinde savaşlar daha akıcı, daha özgün ve taktiksel. Valor Surge savaşlara derinlik katıyor.
- Her yerde birşey var! Forbidden West gerçekten kendi hayatını yaşıyor.
- İnceleme kopyasıyla sınırlı kalacağına inandığım çok ufak tefek buglar var
- 4K 30 FPS oyunun hakkını kesinlikle veremiyor. 60 FPS’den aşağısı kurtarmaz
Buoyun performans modda raytracing kapalı 4k 60 fps demi çalışıyor yoksa 1080p den 4k ya upscale mi ediyor.