Mortal Kombat 1 - İnceleme

Kitana Hanım’ın büyük değişimi

Efsanelerle ilgili en büyük sorun, hikâyeye nereden başladığınıza veya kimden duyduğunuza göre sürekli olarak değişim göstermesi olsa gerek. Uzun yıllardır farklı sürümleri çıkan efsaneleşmiş oyunların da en büyük sıkıntısı bu olsa gerek. Mesela oyunun sembol ismi olan Scorpion’u ele alalım. Benim küçüklüğümde hayatını “Sarı Ninja” olarak başlamış olsa da zamanla bambaşka bir şeye evrildi. Her ne kadar birbirine benzese de Hanzo “Scorpion”  Hasashi’nin o kadar çok  orijin hikâyesi var ki, adamı karşınıza alırsanız belki o bile çıkıp kim olduğunu açıklayamaz.

Mortal Kombat 11’de en son “Zamanın Koruyucusu” Kronika’yla dövüşüp sonrasında da Aftermath içeriğinde bir seçimle karşı karşıya kalmıştık. Ya yalanlarıyla ünlü büyücü Shang Tsung’un yarattığı gerçeklik ya da “Ateş Tanrısı” olmuş Earthh Realm şampiyonu Liu Kang’in yeni cesur dünyası var olacaktı. NetherRealm, oyunu Liu Kang’in muzaffer olduğu senaryoyla başlatmaya karar vermiş. Başka türlü uğruna savaşacak fazla bir şey kalmazdı muhtemelen.

Yeni unvanıyla Lord Kang’in yarattığı dünya şimdiye kadar Mortal Kombat oyunlarında göreceğiniz en dostane ortamlardan biri olmuş resmen. Dünya ve Outworld’ün belirli aralıklarla dövüştükleri özel bir seremoni var ama buradaki kavgalar dostluk maçı havasında geçiyor. Quan-chi ve Shang Tsung gibi bulundukları diyarları kendi çıkarları için kaosa sürükleyen tehditlerse, hayatları sadeleştirilerek etkisiz hale getirilmiş. Sonuçta gelmiş geçmiş en büyük büyücülerden birini büyüden uzaklaştırınca tehdit olabileceği fazla konu da kalmıyor zaten. Outworld’ün başında Mortal Kombat evreninin en şirret karakterlerinden Sindel var ve o bile bu gerçeklikte sert olsa da mantıklı bir lider ve iyi bir anne olarak ün salmış durumda.

Fırtına öncesi sessizlik

Elbette oyunun adı Mortal Kombat olunca işlerin bu kadar toz pembe gidemeyeceğini tahmin etmek gerekiyor. Lui Kang’in farklı roller biçtiği karakterler yavaş yavaş geçmişteki hallerine benzer rotalara girmeye başlıyorlar. Shang Tsung tekrar büyü yapmayı keşfediyor, Shao Kahn savaşsız geçen bu dönemden rahatsız olmaya başlıyor ve hikâye yavaş yavaş gelişiyor. Dediğim üzere aslında o mükemmel dünyayı bozan birden fazla element var ama bunları hikâyeyi sizler için bozmadan anlatmam pek mümkün değil.

Yeni bir Mortal Kombat’a girmenin en iyi yolu doğrudan hikâyeyi bitirmek ve benim de tercihim bu yönde oldu. Oyun her ne kadar hikâyeyi yeniden başlatsa da Mortal Kombat 9 kadar net bir yeniden başlama durumu söz konusu değil. Oyuna yaklaşacak yeni dostluk maçı için Kung Lao ve artık sıradan bir çiftçi olan Raiden’la başlıyoruz mevzuya. Bu ikili Outworld’le Earth Realm’in koruyucusu ninjalarla ve değişik kültürleri tanımaya başladıkça biz de onların gözünden yaratılan yeni dünyayı görmüş oluyoruz. Uzun uzadıya anlatmayacağım ama senaryo serinin son iki oyununa göre bir tık daha sakin ilerliyor. O oyunlarda olan kadercilik ve özgür irade temaları bu oyunda o kadar da hissedilmiyor. Oyunun ilk yarısında biraz daha Game of Thrones-vari bir hava var. Karakterler Outworld’ü keşfettikçe karakterler arasındaki kompleks ilişkiler ve bu ilişkileri bozmak için çalışan gizli güçleri yavaş yavaş görmeye başlıyoruz. Önceki oyunlarda hikâye dahilinde çok kel alaka dövüşler vardı. Burada öyle “Sen kime yan bakıyorsun?” temalı alakasız ortaya çıkan zorlama kavgalar yok.

Hikâyenin ikinci yarısında özellikle çok eğlenceli ve tekrar tekrar oynanabilir bir final olsa da, hikâye çok garip bir şekilde final yapıyor. Oyun boyunca kahramanlarımız bir gizemi aydınlatmaya çalışırken, bir anda büyük bir dövüş sekansıyla oyunun pat diye bitmesi biraz ağzıma çalınmış bal hissiyatı verdi. Halbuki ilk yarısında oyundaki karakterlerin ördüğü entrika ağlarıyla dolu bir hikâye olacağı izlenimi almıştım; sanki yine bir Game of Thrones gibi sonu aceleye gelmiş hissiyatı aldım. Zaten ana senaryoyu da 6 saat gibi bir sürede bitirmek mümkün. Dövüş oyunlarıyla çok alakanız yoksa ve sadece hikâyesi için alacaksanız iki kere düşünmenizi tavsiye ederim yani.

Hikâye demişken oyunun görsel dilinden bahsetmemek de olmaz. En başından söyleyeyim, Mortal Kombat 11’e bayılan bir oyuncu olarak NetherRealm’in Mortal Kombat 1 için bir tık daha gerçekçi bir tarz tercih etmesini biraz yadırgamıştım. Oyunu oynayıp yakalanmak istenen etkiyi görünce bunun ne denli doğru bir tercih olduğunu anlıyorsunuz ama. Karakterler daha insancıl ve doğal duruyorlar; bu da dövüş esnasında yüz mimiklerini ve ara animasyonları daha etkileyici hale getiriyor. Normalde X-Ray saldırılarında veya Fatality’lerde gördüğümüz o korku ve öfke ifadeleri Mortal Kombat 1’de kavganın içinde doğal hale gelmiş. Eski modellerle bu ifadeler ne bu kadar doğal olabilirdi ne de rahat okunabilirdi.

Son üç oyundur NetherRealm ekibi bölüm tasarımları konusunda harikalar yaratıyordu. MK1 de bu konuda bir istisna sayılmaz. Artık bölümlerde köşelerden kaçmayı sağlayan tırmanılabilir objeler veya fırlatılacak cesetler yok ama bu kötü bir durum değil. Doğru kullanıldıklarında Kameo karakterler bu boşluğu rahatlıkla kapatıyorlar zaten. Bölümler içindeki derinlik çok büyük oranda artmış. Eskiden arka planda 2-3 farklı katman olurken artık sahnenin kaydığı hissinin yaratan 5-6 farklı arka plan var. Bunlar farkı hızlarda hareket ettiklerinde o derinlik hissini güzel veriyorlar. Her bölümün 2-3 varyantı da var. Örneğin temel hali kutlama alanı olan bir meydanı savaş alanı olarak da görmek mümkün. Bunun oynanışa etkisi olmasa da çeşitlilik açısından kesinlikle tatmin hissi veriyor.

Bir bakıp çıkacaktım…

Oynanışa gelen en büyük özellik “Kameo” karakterlerin oyuna dahil oluşu. Başta klasik Mortal Kombat karakterleri olmak üzere eski karakterlerin hangi yöne basılı tutarken çağırdığınıza bağlı değişen farklı hareketlerini kullanmak mümkün. Kameo karakterlerinin bazıları farklı kombolara imkan veren saldırılara sahipken bazılarıysa daha etkileşim ağırlıklı kullanıma sahipler. Mesela Sub Zero’yu donduran saldırıları nedeniyle kombine saldırılarda kullanmak biraz daha zor. Buna rağmen verdiği buz zırhı ve diğer özellikleriyle özellikle animasyonu daha ağır karakterlerle kullanmak için biçilmiş kaftan durumunda. Jax gibi düşmanını havaya kaldıran veya alan ağırlıklı saldırı yapan yancılar özellikle Smoke gibi daha atik ve mesafe kapatabilen karakterlerle birleşince çok can yakabiliyor.

Yancı karakterleri sürekli olarak kullanmak tahmin edebileceğiniz üzere mümkün değil. Yancı barı zaman geçtikçe doluyor. Totalde 2 tane olmak üzere bar yaklaşık 7-8 saniyede bir yancı çağırma hakkı kazanıyorsunuz. Yancı karakterlerin kozmetik etkileri de var. Fırlatma hareketlerini doğrudan yancılar kendilerine özgü animasyonlarla yapıyorlar, daha önemlisi Fatality’lerin de iki aşaması var artık. İlk aşamada Kameo karakter düşmanı biraz hırpaladıktan sonra Fatality’yi yapacak karakterin asıl animasyonu oynamaya başlıyor. Belirli karakter kombinasyonlarıyla gelecek özel animasyonların da olmasını beklerdim ama görebildiğim kadarıyla böyle bir durum söz konusu değil. Mortal Kombat’ta hayatta kalmanın en önemli şartlarından olan Kombo Breaker’lar da doğrudan Kameo karakterlere bağlanmışlar. Kombo Breaker hem üç süper barı yiyor hem de Kameo karakterin kullanılabilir durumda olmasını gerektiriyor. Bu sebeple eskiye oranla Kombo Breaker kullanmak çok daha iyi hesaplanması gereken bir mekanik haline gelmiş. Ya çok agresif oynayıp kombolarınızı süper barı kullanan geliştirilmiş versiyonlarıyla birleştireceksiniz ya da daha az hasar vermeyi göze alarak süper barı ve kameoları Kombo  Breaker için saklayacaksınız. Hangisinin doğru karar olduğunu bulunduğum seviyede inanın ben de bilmiyorum. Eminim ki çoğumuzun çözümü profesyonel oyuncuları olduğu gibi taklit etmek olacak.

Mortal Kombat 11’in dövüş stilleriyse bu oyundan tamamen çıkmış durumda. Artık karakterlerin ulaşılamayan özellikleri yok ve bütün özellikleri açık olarak başlıyor. Bu özellikle hoşuma giden bir durum oldu çünkü özellikle çok oyunculu içerikte her karakterin varyasyonlarını ezberlemek, neyi yapıp yapamayacaklarını hatırlamaya çalışmak ömrünü Mortal Kombat’a adamamış oyuncular için yorucu olabiliyordu. Şimdi karakteri az çok biliyorsanız neler yapabileceğini de hatırlıyor olacaksınız.

Kameoların varlığı her ne kadar fazlasıyla önemli olsa da oyundaki asıl farklılığı yukarı blok ve hızlı adım atabilmek yaratıyor.  Yukarı blok hamlesi normal bloktan bağımsız olarak konum kadar zamanlamaya da bağlı çalışıyor. Havadan gelen saldırılarda blok yaparken, kolu yukarı çektiğinizde karakter bloğunu yukarı kaldırıyor ve havadan gelen düşmanın hemen önüne inmesini sağlayabiliyor. Bu sayede yere inip açıkta kalan düşmanı kombo veya Kameo saldırısıyla haklamak mümkün oluyor. Bu özellikle yere düşen karakterleri gafil avlamak için kalkarken arkasına atlama hareketini çok zorlaştırmış.

Teknik değişiklikleri bir kenara bırakmak gerekirse, sıralı hareketler arasındaki boşluk belirgin bir şekilde arttırılmış. Farklı hareketleri bağlamak daha kolay ve seri hareketleri tam olarak ezberleyen oyuncular bile zamanlamayı tutturup tehlikeli olabilirler. Mortal Kombat 1 serinin son iki oyununa kıyasla bana çok daha ulaşılabilir ve oynaması kolay bir deneyim sundu. Hayatını Mortal Kombat’a adayanlara veya üst seviye oyunculara karşı fazla bir şansım olacağını halen düşünmüyorum. Lakin biraz çalıştıktan sonra yapamayacağım bir kombine saldırı olmadığından da eminim. Mortal Kombat 11’de ne kadar denersem deneyeyim maç esnasında tamamlayamadığım çok fazla iddialı seri saldırı vardı.

Dayaklı demokrasi

Senaryoyu bitirdikten sonra oynamak isteyeceğiniz ilk oyun modu Invasion olacak. Mortal Kombat 11’in Krypt’i imaj değiştirip içine dövüş karşılaşmaları da koyarak Invasion’a dönüşmüş. Karakterinizle farklı bölgelerde gezerek ödüllü mini dövüşlere katılıyor ve farklı eşyaları açmaya hak kazanıyorsunuz. Bu içerikler sezonluk olacağı için biraz daha Season Pass kafasında sınırlı içeriklere de sahip olacaklar. Temel yapı o kadar da kötü sayılmaz. Invasion içinde Test Your Might temalı mini ara bölümler, Challenge Tower’lar ve içinde bolca modifikasyonun olduğu maçlar var. Bölümlerin sıradan olmaması adına  içeriğin çoğu maçları zorlaştıran mutatorlar eşliğinde geliyor. Bazen gökten rastgele hedef alan roketler yağarken bazen de en ufak darbe bile karakterlerin yere düşmesine sebep olabiliyor. Oyunun özünden koparak bu tarz modifiyelere karşı oynamak başta eğlenceli olsa da sonradan sıkıcılaşmaya başlıyor. Özellikle iyi bir oyuncuysanız zorluk seviyesi ne olursa olsun çok büyük bir dikkat dağınıklığı olmadığı sürece Invasion’da kaybetmek çok zor. Bu yüzden NetherRealm işin içine bir de seviye sistemi koymuş. Invasion’a özel olarak her karakterin sağlık, özel hareket ve temel hasar puanlarını etkileyen özellikleri var. Neyse ki bunlar tek bir karaktere bağlı değiller. Level 3’e kadar Smoke oynadıktan sonra Lui Kang’e dönmenin bir zararı olmuyor yani. Bir de bunun üzerine karakterlerin kullanabildikleri özel eşyalar da var. Örneğin karakterinizi bir süreliğine asit hasarından muaf tutabilecek bir takıyı aşırı güçlü bir Reptile’a karşı kullanmak mümkün.

Invasion oyunu oynamak adına yeni bir yol sağlasa da çok da amacına ulaştığını düşünmüyorum. Sezonlara bağlı olarak temalı kostümleri kazanmak (Ben incelemeyi yaparken Scorpion renk paletine sahip eşyalar düşüyordu mesela) ve seviye atlayarak kalan Kameo karakterleri açmak iyi hoş olsa da hayatımın hiç bir noktasında “Biraz da Invasion oynayayım” diyeceğim bir durum olmaz yani. Tasarım gereği bu içeriğe ait dövüşler o kadar da uzun sürmüyor. Arada heyecanlı olarak çıkan baskın dövüşler ve sürpriz kuleler eğlendiriyor ama oynarken neyi açtığıma ve neyle dövüşeceğime bile bakmaz oldum bir süre sonra.

NetherRealm’ın yıllardır başaramadığı en önemli konu çevrim içi modlar ve altyapı yine bir hayal kırıklığı olarak kalmış. Ranked Maçlar haricinde şu an oynanabilir iki adet “Kasual” içerik var. Bunlardan ilki rastgele eşleşip yapılan maçlar, diğeriyse kazanan oyuncunun sahada kaldığı “King of the Hill” modu. Çok fazla oyun modu olması ileride sınırlı olabilecek oyuncu havuzunu fazla böldüğü için genelde tercih edilmiyor ama yine de insan bir kaç yeni oyun modu arıyor. Henüz ne olduğunu tam olarak bilmediğimiz Warrior Shrine haricinde bu konuda duyurulan bir oyun modu gözükmüyor ufukta ne yazık ki.

Net kodu sorunuysa oyun modu eksikliğinden daha büyük bir sorun. Ranked ve Kasual modlarda bir oyuncuyla eşleştiğinizde ping’inizi görüyorsunuz. Teoride karşınızda 90 ve altı ping’i olan bir oyuncu varsa akıcı bir maç yapmanız mümkün olmalı yani. Ne yazık ki işler böyle ilerlemiyor. Karakter seçme esnasında karakterler arasında geçerken bile takılıyorsanız bilin ki o maçtan asla hayır gelmeyecek. Mortal Kombat 1, karakter seçim ekranını maçın başlangıcı olarak görüyor, yani o noktada maçtan çıkmaya kalkarsanız ödülünüz koca bir mağlubiyet oluyor. Sıklıkla denk geldiğim bu tarz bağlantı sorunlarının benzeri Street Fighter’da falan da olabiliyor. Ama aradaki fark şu ki, Street Fighter’da bağlantı sorunları olduğunu fark ettiğiniz anda karakter seçme ekranında beraberlik teklif edip maçı orada bırakabiliyorsunuz. Sırf dereceli diye işkenceye dönen bir maça katlanmak gerekmiyor.

Mortal Kombat 1 özellikle seri hareketler arasındaki uzun boşluklar ve kullanması basit Kameo sistemi sayesinde öğrenmesi ve başlaması çok daha kolay bir oyun haline gelmiş. Senaryo kısa ve ikinci yarısı hiç tatmin edici şekilde sonuca ulaşmıyor. Bütün karakterlerin oynatılmaması, bazı karakterlerin sadece sırayla üç kişi dövüp kaybolacak şekilde işlenmesi de ayrıca bir sıkıntı.  Genel olarak bakmak gerekirse elimizde teknik tasarımı çok başarılı olan, oynarken keyif veren ve istisnasız olarak her karakteri farklı deneyimler sunan çok başarılı bir dövüş oyunu var. Bunun ötesine geçmeyi ne yazık ki başaramıyor ancak.

Gelecek yeni karakterler, Warner Bros filmlerinin kahramanları ve oyunu düzeltecek yamalar derken Mortal Kombat 1’in nihayetinde ömrünü çok iyi bir yerde noktalayacağından şüphem yok. Bu ileride gelecek içeriklere fazla güvenerek biraz sancılı ve erken bir doğum olduğu gerçeğini gölgelemiyor. Mortal Kombat oyunlarını seven oyuncuların zaten bu oyunu almama gibi bir ihtimalleri yok. “Elimin altında olsun arada bir iki maç atar, misafir döverim” diyor veya hikâyesini oynamak için almayı düşünüyorsanız bence yapmayın. İçerik paketleri yayınlandıktan sonra kaçınılmaz olarak gelecek muhtemel bir Komplete Edition’ın çok daha tam ve sağlıklı bir deneyim sunacağından şüphem yok.

Yeter artık, ünlülere seslendirtmeyin şu mereti!

Ed Boon’un Amerika’da ünlü isimleri alıp oyuna koyma tutkusunu senelerdir artık bilmeyen, duymayan kalmadı herhalde. En son MK11’de profesyonel güreşçi Ronda Rousey’i Sonya rolüne getirmişlerdi, karakteri MK X’te seslendiren Tricia Helfer’dan sonra attan düşüp eşek tarafından tekmelenmek gibi gelmişti. Akıllanmamış olacaklar ki bu sefer de Nitara rolüne getirdikleri Megan Fox’un reklamlarıyla karşımıza çıktılar oyunun çıkışından hemen önce. Tahmin edeceğiniz üzere Megan Fox’un kütük gibi duygusuz, düz metin okurcasına sıkıcı seslendirmesi daha bile çok tepki topladı. Yani ünlü isim, hayranlarını gazlamak istiyorsunuz tamam da en azından bu işi becerebilen birine verseydiniz ya?

SON KARAR

Mortal Kombat 1 bir dövüş oyununda olması gereken derinlik ve teknik detaya fazlasıyla sahip. Oyuncuyu oyalayacak içerik ve farklı oyun modları konusundaysa daha bonkör olmasını beklerdim.

Mortal Kombat 1
Çok İyi
8.0
Artılar
  • Alışması ve oynaması rahat dövüş sistemi
  • Kameo sistemi gayet keyifli
  • Karakter çeşitliliği ve farklı oyun tarzları
Eksiler
  • Senaryo 6 saat sürüyor
  • Eskisine göre zayıf senaryo
  • Farklı oyun modlarının eksikliği hissediliyor
  • Çok oyunculu mod bağlantı sorunlarına çözüm bulamamış
YORUMLAR
Parolamı Unuttum