Kara şövalye tarihi.
Devamını okuCapcom’un Dino Crisis ve Resident Evil gibi önceden render edilmiş arkaplanlara ve sabit kamera kullanımına sahip olan oyunlarının büyük bir hayranı olarak, yeni çıkmış olan PlayStation 2’da da bu tür oyunlar oynayabilmenin hayalini kurarken ansızın çıkmıştı karşıma Onimusha: Warlords. Karanlık bir atmosfere ve zamanına göre muhteşem grafiklere sahip olan bu oyunu ben çok sevmiştim ancak birkaç devam oyunundan sonra seri derin bir sessizliğe gömülmüştü. Aradan geçen uzun yıllardan sonra serinin ilk ve bana göre en özel oyunu olan Onimusha: Warlords yeniden karşıma çıktı. Açıkçası ben bu buluşma öncesi biraz heyecanlı, biraz da endişeliydim. Gelin bir bakalım, acaba yıllar Onimusha: Warlords’dan neler götürmüş?
Kılıç Bileme Sanatı
Oyunun yalın ismi sizi yanıltmasın. Onimusha: Warlords, Resident Evil 2 gibi bir yeniden yapım değil. Sadece orijinal oyunun yüksek çözünürlüğe sahip, biraz da elden geçirilmiş bir versiyonu. Oyunun 2002 yılında Xbox’a Genma Onimusha adı altında çıkan ve bazı değişikliklere sahip olan halini değil, 2001 yılında PlayStation 2’ya çıkmış olan orijinal versiyonunu temel almış kendine Capcom. Bunun doğru bir tercih olduğunu düşünüyorum, ne de olsa oyunseverlerin büyük çoğunluğu Onimusha: Warlords ile PlayStation 2 vesilesiyle tanışmıştı. Zaten bu yeni sürümün hedef kitlesinde de bu oyuncular var.
Yüksek çözünürlük haricinde oyuna eklenen özellikler arasında opsiyonel geniş ekran ve analog kontrol desteği de bulunmakta. Ayrıca oyunun içerisine bir de başarım sistemi eklenmiş durumda. Nintendo’nun herhangi bir başarım sistemi bulunmamasına rağmen, oyunun içerisine entegre edilmiş olan bu sistem sayesinde Switch’de bile başarımlarınızı takip edebiliyorsunuz. En önemli değişiklik ise oyunun bu yeni sürümü için sıfırdan bestelenmiş olan yeni müzikler. Burada bir parantez açmak gerekiyor çünkü Capcom’un böyle bir karar almasının arkasında oldukça ilginç bir neden var. Orijinal oyunun müziklerini besteleyen Mamoru Samuragochi, geçtiğimiz yıllarda çok büyük bir itirafta bulunmak zorunda kalmış ve 1996 yılından sonra çıkan tüm eserlerini bir başkasına bestelettiğini açıklamıştı. Capcom da Samuragochi’nin bu açıklamasından sonra telif hakları dolayısıyla çıkabilecek sorunları önlemek amacıyla, zamanında Onimusha: Warlords için Takashi Niigaki tarafından bestelenmiş müzikleri kullanmama kararı almış. Orijinal oyunun müziklerini çok iyi hatırlamadığım için bir karşılaştırma yapamayacağım ancak yeni müziklerin gerçekten de şahane olduğunu söyleyebilirim.
Japon Edebiyatı
Nasıl ki Dino Crisis’ı birçok insan “Dinozorlu Resident Evil” olarak biliyorsa, Onimusha: Warlords da “Samuraylı Resident Evil” olarak bilinen bir oyun. Zaten Dino Crisis ve Resident Evil serilerinin yaratıcısı Shinji Mikami, Onimusha: Warlords’un yapımına danışman sıfatıyla destek vermiş.
Japonya’nın feodal yapıya sahip olduğu ve iç savaşlar ile çalkalandığı bir dönemde geçen oyun, alternatif bir tarih kurgusuna sahip. Gerçek kişilikler ve tarihi olaylar, şeytanlarla dolu fantastik bir hikaye ile birleştirilmiş. Aklıma nedense Lafcadio Hearn’ün yazdığı korku hikayelerini getiren Onimusha: Warlords’un fantastik dünyasının, dönemin Japonya’sına çok yakışmış olduğunu söyleyebilirim. Hearn’ün ismini andığıma bakmayın, Onimusha: Warlords’un Resident Evil gibi safkan bir korku oyunu olduğunu söylemek pek de doğru olmaz. Yine de oyunun konusu gereği gergin bir ortama ve bazı korkutucu anlara sahip olduğunu da belirtmekte fayda var.
Oyunda, Japon tarihinin tartışmalı figürlerinden biri olan Oda Nobunaga’ya karşı mücadele veren Saito Klanı’ndan ayrılan Samanosuke isimli bir ronini canlandırıyoruz. Kuzeni Prenses Yuki’den gelen bir haber üzerine Saito Klanı’na ait olan Inabayama Şatosu’na doğru yola çıkan Samanosuke, şatoya vardığında Prenses Yuki’nin şeytani güçler tarafından kaçırılışına tanık olur. Şatoyu ele geçiren bu şeytani güçlerin, savaşta yeni ölmüş olan Oda Nobunaga ile bir bağı olduğunu düşünen Prenses Yuki’yi kurtarma görevi ise tabii ki Samanosuke’ye kalır. Klasik bir kurtarılmayı bekleyen prenses hikayesi ile karşı karşıya olduğumuzu söylersek oyuna çok da haksızlık etmiş olmayız. Hikaye anlatımı ve sunumu başarılı olsa da, oyunun altı saatten kısa bir süre içerisinde tamamlanabildiğini ve çok da doyurucu bir sona sahip olmadığını belirteyim.
Oyunun tamamı Inabayama Şatosu ve yakın çevresinde geçiyor ve bu şatonun, ilk Resident Evil oyunundaki malikane ile aynı fonksiyona sahip olduğunu söyleyebiliriz. Capcom’dan beklenildiği üzere sürekli yaratık öldürüp, bulmaca çözerek ilerlediğiniz bir labirent olarak tasarlanmış bu mekan. Oyunun yapısı gereği aynı yerlerden birçok kez geçmeniz gerekeceğinden bir süre sonra etrafı avucunuzun içi gibi bilmeye başlıyorsunuz zaten.
Kanagawa’nın Büyük Dalgası
Sabit kamera kullanımı ve önceden render edilmiş arkaplanlar sayesinde oyun hala çok hoş görünüyor. Capcom, ara sahneler de dahil olmak üzere oyundaki tüm görselleri yüksek çözünürlüğe taşımış. Oyunu Switch’de oynadım, konsolun 720p görüntü veren kendi ekranında oyunun son derece güzel göründüğünü söyleyebilirim. 1080p görüntü alabildiğim büyükçe bir televizyonda ise Onimusha: Warlords yaşını biraz daha fazla belli etti. Ara sahneler ise her iki ekranda da muhteşem görünüyordu ancak kandil ve mum benzeri bazı ışık kaynakları maalesef yüksek çözünürlüğe tam olarak geçiş yapamamış, nadir de olsa pikselleşme sorunları görülebiliyor.
Sanatsal yönden çok başarılı bir iş var ortada, prodüksiyon değeri oldukça yüksek bir oyun Onimusha: Warlords. Sabit kamera kullanımının avantajlarından sonuna kadar yararlanan yapım ekibi, ortaya son derece detaylı mekan tasarımları çıkarmış. Fantastik öğeler ile dönemin dokusu çok iyi harmanlanmış ve ortaya özgün bir iş çıkmış. Oyunda H.R. Giger’ın tasarımlarına göz kırpıldığını hissettiğim anlar dahi oldu. Ayrıca yaratık tasarımlarını ve hatta karakter animasyonlarını da başarılı bulduğumu söyleyebilirim.
Başlıklar
- Özenli sanat tasarımı
- Başarılı hikaye anlatımı
- Atmosfere katkı sağlayan müzikler
- Boss ve düşman çeşitliliği
- Kısa oyun süresi
- Demode kontrol sistemi
- Ara sahnelerin geçilemiyor oluşu
- Daha çok nostalji ruhuna hitap ediyor oluşu