Stay Out of the House – İnceleme
Ne olursa zaten hep o eve girince olur...
İtiraf edeyim, Puppet Combo bildiğim, takip ettiğim bir stüdyo değildi. Stay Out of the House’un konsollara çıkışı vesilesiyle kendilerini tanımış oldum. Gördüğüm kadarıyla, kendilerine bir tarz tutturmuş, o yolda ilerleyen bir ekip. Önceki oyunları gibi Stay Out of the House da bizleri yıllar öncesinin korku filmlerine ve oyunlarına götüren bir yapım.
Nostaljinin genel olarak tatlı gelen bir yanı vardır. İnsan geçmişi anmaktan hazzediyor olsa gerek. Bunun psikolojik boyutuna girmek gibi bir niyetim yok tabii, ama Stay Out of the House’un varını yoğunu nostalji kartına oynadığını söyleyebilirim gönül rahatlığıyla. Bunun ekmeğini yiyebilmiş mi, buyurun beraber karar verelim.
Korku filminizi VHS mi alırdınız Beta mı?
1980’lerde video kaset formatları arasında ciddi bir rekabet yaşandı ve bu mücadelenin galibi VHS oldu. O dönemlerde (ve hatta 90’larda) evlerde film izlemenin bir yolu da bu kasetlerden geçerdi. Bugüne kıyasla oldukça düşük bir görüntü kalitesinden bahsediyoruz tabii.
O dönem meşhur olan bir başka şey de korku filmleriydi. O VHS kasetlerden ne korku filmleri izledik! VHS kayıtlarını aratmayan düşük görsel kalite, insanı gerim gerim geren ortamlar ve yüreğimizi ağzımıza getiren sahnelerle dolu oyunlar da gördük o dönemlerde. İlk Resident Evil, Silent Hill oyunlarına veya Alone in the Dark gibi örneklere bakarsanız, neyi kastettiğimi daha rahat anlayabilirsiniz.
İşte Stay Out of the House da tam olarak böyle bir yoldan ilerlemeye çalışan oyunlardan biri, görsel yönden tam da yukarıda saydığım örnekler gibi bir oyun. Ekran görüntülerine veya videolarına bakıp burun kıvırmamanızı tavsiye ederim, çünkü bir şansı hak ediyor.
Oyunun başlarında verdikleri bir molada erkek arkadaşı sırra kadem bassan kahramanımız Roxanne, mola verdikleri yerin arkasında uzanan tarlaya dalıyor ve erkek arkadaşını ararken kendini bir evin içinde buluyor. Brendan nereye kayboldu? O evde kim yaşıyor? Burada neler oluyor? Bu gibi sorulara cevap ararken kendimizi bir psikopatın ellerinde buluyoruz ve sonrasında da o evden kaçma mücadelemiz başlıyor.
Öyle her kapıyı açayım, her yere dalayım diyemiyorsunuz; bir anda karşınızda bitiveriyor evin eli satırlı sakini(!). Oyun, bir şekilde sizi sürekli istim üzerinde tutmaya çalışıyor denilebilir. Oyun, ağırlıklı olarak saklanıp evin farklı köşelerini keşfe çıktığınız, bulduğunuz nesneleri kullanarak bulmacaları çözüp önünüze çıkan engelleri aşmaya çalıştığınız bir yapıda ilerliyor.
Oyunda sınırlı envanter kapasiteniz var, o yüzden neleri alıp neleri bir kenara koyacağınızı iyi düşünmeniz lazım. Mesela “kasap” denilen peşimizdeki katilin hareketlerini tespit edebilen radarı bir kenara bırakmanız gerekebiliyor ve yine gerilimli dakikalara geri dönüş yapıyorsunuz. Ya da elinizdeki çakmağı bir köşeye atıp “karanlık koridorlarda içgüdülerime güvenerek ilerlerim” de diyebilirsiniz :)
Evden kaçmak için 3 gününüz var. Yakalandığınızda 1 gün geçmiş oluyor ve tekrar başa sarıyor, kendinizi yine kilit altında buluyorsunuz. Bu sefer farklı bir odaya kitleniyorsunuz ve buradan kaçmanın bir yolunu bulup tekrar evi keşfe çıkmanız gerekiyor. Daha önce ziyaret ettiğiniz yerler sıfırlanmıyor, oralarda ne yaptıysanız o şekilde duruyor. Bir kapının ardındaki kalasları sökmüşseniz, bir çekmeceyi boşaltmışsanız vs. onları yine bıraktığınız şekilde buluyorsunuz.
Oyunun kayıt mekaniği de eskileri andıran şekilde tasarlanmış. Evin farklı köşelerinde bulduğumuz VHS kasetleri, video oynatıcıya takıp kaydedebiliyoruz oyunu.
Oyun büyük oranda saklanma, etrafta ne var ne yok diye bakınmak, bulduğumuz eşyaları bir yerlerde kullanıp kendimize yeni yollar açmak, bir yandan da etrafta bulduğumuz notlardan neler olup bittiğini anlamaya çalışmakla geçiyor. Oyunun aksiyon kısmıysa son sahnelerde ortaya çıkıyor. Bulduğunuz silahı ve topladığınız onca mermiyi kullanmamanız düşünülemezdi, öyle değil mi :)
Oynanışa dair bir eleştirim kontrollerin bazı durumlarda can sıkabilmesi olacak. Verdiğiniz komutların işe yaramadığını görünce dişlerinizi hafiften gıcırdatabilirsiniz benim gibi. Bir diğer eleştirim ise kısa sürmesi; 1,5-2 saat kadar bir süre içerisinde bitirilebiliyor. Yapımcı ekip, bunu telafi etmek için farklı sonlar hazırlamış, böylece tekrar oynamak için bir bahane sunmak istemişler belli ki.
Özetle, sırtını dayadığı nostalji kartını bir noktaya kadar kullanabilmiş, fakat öyle herkese de öneremeyeceğim bir oyun Stay Out of the House. Puppet Combo’nun önceki oyunlarını oynayıp beğenmişseniz, bu da sizi hayal kırıklığına uğratmaz, en azından ne beklemeniz gerektiğini biliyorsunuzdur. Geri kalan oyun severler; hesaplı bir gerilim oyunu arıyorlarsa ve oyuncuyu 90’lı yıllara götüren görseller benim için sorun olmaz diyorlarsa, bir şans vermeyi düşünebilirler.
Başlıklar
80’ler ve 90’ların korku filmlerden ve oyunlarından esintiler taşıyan, hesaplı bir alternatif ararsanız bakabileceğiniz oyunlardan.
- Klasik korku oyunları nostaljisi yaptırıyor
- Bazı detaylar normalde çok önemli olmasa da “böyle yapmaları iyi olmuş” dedirtiyor
- Fiyatı makul
- Kısa bir oyun
- Kontrollerdeki hantallık bazı durumlarda can sıkabiliyor
- Hikâyenin klişe gelmesi kuvvetle muhtemel