Nostalji zamanı
Devamını okuOyun basını (ve aslında oyuncular) olarak bazı kavramların suyunu çıkarabiliyoruz. Şöyle orijinal, diğerlerinden sıyrılan bir oyun gördüğümüz anda diğer oyunları o oyuna benzetme eğilimimiz var. Hadi soulslike’ları, roguelike’ları anlıyorum da, şu güzelim oyuna sırf karakterlerin yakın çekim portreleri uzaktan da olsa Disco Elysium’u andırıyor diye disco-like demek nasıl bir yokluktur arkadaş?
Geleneksel çemkirmemi de yaptığıma göre bundan sonrası daha bir rahat yazabilirim.
Sunday Gold bir sonraki yarışında 1’e 2 veriyor
Sunday Gold taktik RPG’lerin aksiyon puanı (AP) tabanlı oynanış mekaniğini alıp, bunu sadece savaşlarda değil oyunun her yanında kullanan bir point’n’click macera / taktik strateji / RPG kırması. Wasteland 3 oynadınız mı bilmiyorum, aklıma şu an gelen ilk örnek olduğu için onu kullanacağım. Wasteland 3’ün ileri zamanlardaki bazı savaşlarında kendinize avantaj sağlamak için mesela odanın üst katında bulunan bir taretin yanına birkaç AP harcayarak gidebilir, sonra da onu yine birkaç AP karşılığında hackleyerek düşmana saldırmasını sağlayabilirdiniz. Sunday Gold bu mantığı genele yaymış ve bunu o kadar başarılı biçimde yapmış ki, şapka çıkarasım geldi.
Oyunda çoğu şey (bazı inceleme komutları hariç) AP kullanımına bağlı. Bir dolap mı itilecek, 2 AP. Dosyaları mı karıştıracaksınız, 1 AP. Şu kilidi maymuncukla mı açacaksınız, ama bak 5 AP’ni alırım. Karakterlerin baz olarak 7 AP’si var ve sıfırlanan bir karakterin puanlarını doldurmak için End Turn yapıyorsunuz. Yani tüm oyun devasa bir sıra tabanlı macera oyunu. Tüm bu olayı dinamikleştiren kısım ise keşif ve savaş kısımları arasındaki kesintisiz geçişler.
Örneğin karakterleriniz odada araştırma yapar, kan izinin nereye gittiğini bulmak için AP harcayarak ilerlerken bir anda güvenlik görevlileriyle burun buruna gelerek savaş kısmına geçiyorsunuz. Ama savaşa o an kaç AP’niz varsa öyle başlıyorsunuz. Sıra tabanlı strateji oyunlarında savaşlar arasında AP’ler dolar ya hani, bunda öyle bir şey yok. Gavin ile az önce bilgisayarı hacklemek için 6 AP harcadıysanız savaşa elde 1 AP kalmış halde başlıyorsunuz. Hele ki eğer her karakteriniz yorgun durumdaysa vay halinize.
Hey adamım, silkelen ve kendine gel! *tokat sesi*
İşte sırf bu bile araştırma safhasında bile hamlelerinizi iyi düşünmeye, sürekli tetikte olmaya itiyor insanı. Üstelik buna bir de Darkest Dungeon benzeri soğukkanlılık mekaniği eklenmesin mi? Mesela Gavin karşısında bir anda ceset görünce korkudan ne yapacağını şaşırıyor, eli ayağı titremeye başlıyor. Alarmlar mı çalmaya başladı, tüm ekip umutsuzluğa mı kapıldı, soğukkanlılık değeri bir anda dibe vuruyor. Böyle olunca da karakter yeteneklerinin düşmesinden, sıra tabanlı savaşlar sırasında panik halinde karar vermek için sadece kısıtlı saniyeniz olmasına, ekranda çıkan yazıların karman çormanlaşmasına kadar pek çok etkiyle mücadele ediyorsunuz. Ekip olarak soğukkanlılığı korumak önemli, bunda da iş büyük ölçüde Frank’in liderlik yeteneklerine düşüyor.
Distopik bir gelecekte geçen Sunday Gold’da üç kişilik bir ekibiz: Frank, Sally ve Gavin. Tales from the Borderlands incelememi okuduysanız orada üç ana karakteri sevmekte nasıl zorlandığımı (ve bunu başaramadığımı) yazmıştım, Sunday Gold’da ise durum tam tersi. Üç karakter de aslında birbirinden rezil, ağızlarından küfür eksik olmuyor ama bir sevilesiler ki o kadar olur. Aksanları, canlandırdıkları kişilikler, birbirleriyle olan muhabbetleri ve hikaye akışındaki rolleri dört dörtlük.
Bloody hell mate!
Frank grubun serserisi, para getirecek soygunlar peşinde ve maymuncuğuyla açamayacağı kilit yok. Sally gündelik işi hayvan bakıcılığı olan ama geceleri yeraltı ringlerinde boks yapan, bileği güçlü bir kadın. Gavin ise biraz ödlek, biraz huysuz bir IT uzmanı. Hack onun işi. Bu üçü bir araya geliyor ve Gavin’in verdiği bir tüyo üzerine havadan kolayca para kazanacakları bir işe atılıyorlar. Daha doğrusu onlar öyle sanıyor kendileri içinde cinayet, komplo, yasak deneyler, casusluk olan bir hikayenin içinde buluyorlar.
Oyunun keşif kısımlarında yer yer çeşitli bulmacalar çözüyor (bir bilgisayarın şifresini bulmak veya insanların yakıldığı bir fırından kaçmak), bilgisayarları hackliyor, kilitleri açıyor, gereken yerlerde kaba kuvvet kullanıyoruz. Keşfettiğimiz yerlerdeki ince detaylar özenle hazırlanmış, ben özellikle de şirket egemen bu gelecekteki motivasyon posterlerine bayıldım. Genetik güçlendirilmiş köpek resimleri, haber kupürleri, gazeteler de atmosferi oldukça güçlendirmiş.
Sunday Gold’un savaşları bir JRPG edasıyla geçiyor. Saldır, yetenek kullan, eşya kullan, savunma yap seçenekleri yetenek ağacına yatırdığınız puanlar ve seçtiğiniz silah ve eşyalarla şekilleniyor. Düşmanların zayıf olduğu silahlarla yaptığınız saldırılar göz alıcı sonuçlara yol açabiliyor. Sıra ise tamamen inisiyatif tabanlı, ekranın üst kısmında saldırı kuyruğunu görüyorsunuz zaten. Saldırılar ve yetenekler farklı miktarda AP kullanıyor ve AP doldurmak için o sırayı savunma yaparak geçmeniz gerekiyor. Level atladıkça puanlarımızı farklı yeteneklere yatırıp hem verdikleri zararları, kritik şansını vs artırabiliyor, hem de bazı yeteneklerin harcadığı AP miktarını düşürebiliyoruz. Genel olarak oldukça dengeli bir yapı kurmuş BKOM Studios.
Sunday Gold farklı iki türü oldukça başarılı biçimde füzyonlamış ve sadece mekanik olarak değil, grafik olarak da, hikaye olarak, tarz olarak da oldukça iyi bir iş olmuş. Ben gerçekten çok beğendim ve ileride benzer oyunlara ilham kaynağı olacağına dair de bir his var içimde. O zaman bir sonraki sundaygold-like oyun incelememizde görüşürüz.
Başlıklar
Sunday Gold iki farklı türü güzelce birleştirmeyi başaran ve kesinlikle dünyasının detaylarını merak edip daha fazlasını görmek istediğiniz tarzda oyun. Frank, Sally ve Gavin ile yeni maceralara atılmak ve bu dünyayı daha yakından tanımak için sabırsızlanıyorum açıkçası.
- İnanılmaz güzel bir grafik tarzı var
- Karakterlerin seslendirmeleri, aksanları ve kişilikleri çok iyi
- Hack, kilit açma ve kaba kuvvet mini oyunları güzel düşünülmüş
- Savaşların animasyon tarafı gayet güzel
- Diyaloglar son derece iyi yazılmış
- Savaş sırasında buff/debuff sürelerini takip edemiyoruz
- Düşman çeşitliliği kısıtlı
- Oyunun sonu biraz havada kalıyor
- Bazı yetenekler çok zayıf ve kullanışsız
Birleştirmiş deseniz ölürsünüz değil mi? Yıllarca OGZ'nin Türkçe konusundaki hassasiyetine bak, bir de gelinen şu noktaya bak. FÜZYONLAMIŞ. Vay be!