Kara şövalye tarihi.
Devamını okuMalumunuz bu hafta 4 Mayıs Star Wars gününü geride bıraktık, biz de tüm Oyungezer ailesi olarak Star Wars bayramınızı kutluyoruz. Güç hepimizle olsun.
2019 yılının soğuk bir Aralık gününde vizyona giren The Rise of Skywalker filmiyle birlikte, sinema tarihinin en unutulmaz serilerinden birinin şimdilik sonuna geldik. Aslında beyaz perdede gördüğümüz, bildiğimiz Star Wars'un tam anlamıyla sonuna geldik çünkü dokuz filmlik Skywalker Efsanesi dönemi bitti ve artık Star Wars ile ilgili bambaşka şeyler izleyeceğiz. Tabii Disney izin verirse...
1977 yılında A New Hope ile başladığımız yolculukta dokuz tane ana film izledik bu yüzden bu listeye sadece bu dokuz filmi dahil etmek istedim. Arada çıkan Clone Wars filmi, Rogue One ve Han Solo filmlerini bu listeye dahil etmedik, bunun da sebebi hem geçtikleri dönemlerin epey kısıtlı oluşu hem de ana film hikayelerine bir şey katmıyor oluşları. Listede biraz kendi fikirlerim, biraz da genel puanlamalardan baz aldım. Hazırsanız dokuz filmlik maratona başlayalım.
9-) Rise of the Skywalker
1977'de başlayan maceranın 2019 yılında çekilen filmi listenin en kötüsü olmayı başarabiliyosa ciddi problemler var demektir. Aslında bu listeyi ilk tasarladığımda Attack of the Clones ile Rise of Skywalker arasında en kötüsünü bulmak için epey düşündüm. Lakin Rise of the Skywalker'ı tekrar izlemeye çalışınca bu listenin dibini kimseye bırakmayacağından emin oldum. Film diğerlerine göre çok taze olduğu için zaten neler olduğunu az çok hatırlıyoruz. Buradaki incelemede de filmin hatalarını elimden geldiğince eleştirmiştim.
Ancak diğer 8 filmle kıyaslayınca Rise of Skywalker'ın bu kadar kötü olmasını sağlayan en önemli unsurun hikayeye yakışan bir final yapamamış olduğu gerçeğini görüyoruz. Yani Attack of the Clones ya da Phantom Menace en azından giriş ya da ara filmler olarak karşımıza çıktı yani üstüne bir yapı kurulmasına imkan vardı. Rise of Skywalker'ın bıraktığı mirası toparlamak pek mümkün gözükmüyor ki Disney de bu konuyu düzeltmek için kitap yayınlamaya kara verdi. Tabii bunun yeterli olacağını kimse düşünmüyor.
Tüm bu sebeplerden ötürü geri dönüşü imkansız bir şekilde hayranları çok kötü bir sonla karşılayan J.J. Abrams'ın Rise of Skywalker'ı bu listenin dibini, dibine kadar hak ediyor. Bu filmle ilgili olumlu bakılacak tek şey ise Disney'in yaptığı çok büyük hatalardan ders çıkarması ve ilerleyen dönem Star Wars işlerinde bu kadar üzücü bir işi bir daha yapmayacağını umut edebilmemiz.
8-) Attack of the Clones
1983 yılında Return of the Jedi vizyona girdikten sonra Star Wars Evreni, kitap, çizgi roman ve oyun olarak genişlemeye başladı. Ta ki 1999 yılında Phantom Menace ile birlikte yeni bir üçleme başlayana kadar. George Lucas'ın önderliğinde başlayan bu üçlemenin ikinci filmi Attack of the Clones, muhtemelen 2019 yılına kadar hayranları en çok hayal kırıklığına uğratan filmd. Neyse ki J.J. Abrams'ın son filmi Lucas'ı da biraz rahatlatmış oldu.
Attack of the Clones'un bir ara film olması onu belki sonunculuktan kurtarmış olabilir. Lakin çok kötü bir film olduğu gerçeğini halen değiştirmiyor. Aslında Attack of the Clones şöyle bir izleyince bir filmden ziyade çeşitli Star Wars sahnelerinin bir araya geldiği bir kolaj izlemini bırakıyor. Özellikle o Genosis gezegenindeki savaş sahneleri kolay unutulabilir cinsten değil.
Ancak yine de Klonların Saldırısı bile Star Wars adına bir şeyler sunabiliyor. Örneğin Obi-Wan Kenobi ile Count Dooku arasında yapılan konuşmadan Dooku'nun geçmişine ve evrenin güncel siyasi durumuna dair bir şeyler bulabiliyoruz. Zaten Lucas'ın çektiği üçlemedeki beğenilen en temel konu evrenin siyasetinin harika bir şekilde yansıtılmış olması. Yine de bu olaylar bile zıplayan CGI Yoda'yı unutmamızı sağlamıyor.
7-) The Phantom Menace
Yirmi altı sene sonra sinemalarda kocaman afişlerle yeni bir Star Wars filmi izlemenin heyecanı paha biçilemez gibi gözüküyor. Hele ki bu seriye 70'ler ve 80'lerde gönül vermiş hayranlar için Phantom Manace'ın yarattığı hayal kırıklığını çok az şey yaşatabilir. Burada da Lucas yine Abrams'a bir teşekkür borçlu ki hayal kırıklığı çıtasını aşmayı başardı. Tabii Jar-Jar Binks için bir açıklaması olacağını sanmıyorum.
Bu kadar uzun bir aradan sonra sinemaya gidip genç Obi-Wan Kenobi'yi görünce insanlar epey bir heyecanlanmıştır. Obi-Wan'ın ustası Qui-Gon'u da görmek filmi ilk kez izlediğimizde epey heyecan vericiydi. Lakin her şey bu ikiliyi gördükten sonra kötüye gidiyor. Yanlış anlaşılmasın Obi-Wan ve Qui-Gon da bir sıkıntı yok, sıkıntı onlar dışındaki her şeyde! Jar-Jar'ın filme dahil olması, Anakin Skywalker'ın çocukluğu ve Padme ile arasında olan acayip yaş farkı ve tabii ki filmin büyük bir kısmını kapsayan Pod Yarışları!
Pod Yarışları gayet eğlenceli bir olay olsa da yirmi altı sene sonra Star Wars görmeye giden insanlara uzun süre Jar-Jar ve Pod Yarışları izletince filme duyulan öfke de giderek artıyor. Filmi kurtaran epik Darth Maul düellosu olsa da Maul'un çabucak harcanması yine filmin eksi hanesini kabartan şeylerden. Tabii bir de kimsenin anlam veremediği Midi-Chlorian kavramıyla Güç'ün oldukça maddesel bir hale bürünmesi de epey üzücüydü. Yine de Darth Maul düellosu ve oradaki epik müzik uğruna Phantom Manace'ı o kadar da kötülemeyelim.
6-) The Last Jedi
Disney üçlemesinin ikinci filmi The Last Jedi, aslında bu listede sekizinci sırada da yer alabilirdi. Eğer sadece işin "Star Wars filmi olma" konusuna baksaydık, kesinlikle sekizinci sırada yer alırdı. Ancak The Last Jedi aslında kötü bir Star Wars filmi olsa da o kadar da kötü bir sinema filmi değil. İçerisindeki saçmalıkların hemen hemen hepsi Star Wars ile ilgili. Onu Rise of Skywalker'dan ayıran şey de tam olarak bu. Rise of Skywalker sinema filmi olarak da çok kötüydü.
The Force Awakens ile birlikte temelleri atılan hemen hemen her şeyin The Last Jedi ile birlikte çöpe atıldığına tanıklık ettik. Rian Johnson, Abrams'ın kurduğu tüm hikaye noktalarını yerle bir etti. Daha sonra da Abrams dokuzuncu filmle Rian Johnson'ın çektiği filme aynı taktiği uyguladı. Disney'in bu üçlemesinin bu kadar başarısız olmasının nedenlerinden birisi de buydu.
Supreme Leader Snoke'un anlamsız ve basit bir şekilde ölümü, yan karakterlerin gereksiz uzun sahneleri ve tabii ki ışık hızına geçerek filo yok etmek gibi bolca Star Wars içi saçmalığıyla The Last Jedi'ın yeri en fazla burası olabilir gibi gözüküyor. Daha kötüsü olur, iyisini sanmıyorum. Ayrıca bu filmin değişik özelliklerinden birisi de tüm dokuz film arasında iki ışın kılıcının birbirine dokunmadığı, yani resmi bir ışın kılıcı düellosunun olmadığı tek film de The Last Jedi. Tebrikler Rian Johnson!
5-) The Force Awakens
The Phantom Menace kadar olmasa da Force Awakens'ı beklemek de Star Wars hayranları için epey yorucu oldu. Tabii ortaya çıkan sonuç yine bir hayal kırıklığıydı. Phantom Manace kadar büyük bir hayal kırıklığı mı tartışılır ama Force Awakens izledikten sonra Star Wars adına yeni hiçbir şey izlememiş gibi hissetmemdi. Tabii filmin puanını yukarı çeken nostaljik olaylar var. Özellikle Han Solo'nun Chewie'ye "Evimizdeyiz." demesi benim için oldukça ikonik bir andı. Tabii sonunda Han Solo'nun kötü ölümü de bir o kadar sinir bozucuydu...
Disney üçlemesinin ilk filmi tıpkı Star Wars tarihinin ilk filmi olan A New Hope gibiydi, kaliteden bahsetmiyorum. Hikayeyi neredeyse birebir kopyalamışlar, iki filmi karşılaştırınca Force Awakens kötü bir kopya gibi gözüküyor. Luke Skywalker'ın ortadan kaybolması baya garip bir olaydı ve kendisini koca film boyunca sadece son sahnede görebildik. Zaten The Last Jedi'da işlenen Luke Skywalker karakteri de epey sinirleri hoplatan cinstendi, o yüzden Luke Skywalker'ın bu kadar kötü işlenmesindeki aslan payını The Force Awakens'a bırakıyorum.
Daha Güç ile alakası olmayan hatta ona inanmakta bile güçlük çeken Rey'in anında bir Jedi gibi zihin oyunlarına girmesi kötü anlamda unutulmaz sahnelerdendi. Zaten Disney, genel olarak Güç kavramı hakkında baştan aşağı çuvalladı ve tüm bunların başlangıcı serinin yedinci filmiyle oldu. Tabii her şeye rağmen bu filmin bıraktığı bazı senaryo boşlukları daha iyi doldurulabilirdi, o yüzden Last Jedi'ın bi tık önünde beşinci sıraya yerleştirmek adil gibi gözüküyor.
4-) Revenge of the Sith
George Lucas'ın 1999 yılında başladığı ve orijin hikayelerini anlatan üçlemenin son filmi yakın zamanda çekilen ve hayranların büyük bir kısmını memnun etmeyi başaran son Star Wars filmiydi. Tabii bu filmin de çok büyük eksileri mevcut. Özellikle CGI kalitesi ciddi bir tartışma konusu olmuştu. Hatta filmin sonlarına doğru yerde yanmış vaziyette duran Anakin'in başındaki Palpatine'in yanındaki klon askere dikkatli bakarsanız ne demek istediğimi tam olarak anlarsınız.
Anakin Skywalker'ın gençliğini canlandıran Hayden Christensen'in epey kötü oyunculuğu da bu filmin eleştiri oklarını üstüne çekmesine neden olan bir başka unsurdu. Ewan McGregor her ne kadar usta işi bir oyunculuk sergilese de karşısında Hayden'in lise piyeslerine benzer replikleri epey can sıkıcıydı. "Benim bakış açıma göre Jedi'lar kötü" diyen bir Anakin Skywalker en az "Yippie!" diye bağıran bir Anakin kadar saçma gözüküyor.
Yine de evrenin politik değişimini, Darth Vader'ın doğuşunu ve öfkesini harika bir şekilde yansıtan Revenge of the Sith hayranları çokça memnun etmeyi başardı. Ayrıca bu filmin internetteki "meme" kültürüne de çok büyük katkıları oldu. Sadece "Hello there - General Kenobi" diyalogları bile halen tebessümle hatırlanıyor ve yeniden üretilerek insanları güldürmeyi başarıyor. Yeni dönemin sonuna geldiğimize göre orijinal döneme geçiş yapabiliriz.
3-) Return of the Jedi
Bu listenin üçüncüsü ve ikincisi arasında çok keskin farklar olmadığını belirtmek lazım. A New Hope ve Return of the Jedi muhteşem filmler. Ancak Return of the Jedi'ın bir tık geride olmasının sadece bir sebebi var. Ewoklar! Belki bazı hayranlara şirin ve tatlı gözükebilirler ama o sırada evrenin halini ve yaşanan olaylarıı düşününce Ewoklar baya absürt gözüküyor. Tabii oyuncak satmak adına da epey faydalı oldular bu yüzden Lucas'ın bir şikayeti olduğunu hiç sanmıyorum.
Ewoklar dışında hikayenin Disney'e kadar ki bildiğimiz sonuna gelmesi ve Darth Vader'ın ikonik vedası Han Solo ve Leia ilişkisinin dinamikler, uzay savaşları, Death Star 2'de yapılan müthiş düello filmle ilgili övülecek çok fazla şey var. Keşke her şey bu filmin sonundaki gibi aklımızda kalsaydı diye düşünmeden edemiyorum. Hele son filmdeki Palpatine'i görünce bunu gerçekten çok fazla istiyorum.
Tüm orijinal üçleme boyunca yaşanan karakter gelişimlerinin müthiş bir şekilde sona ermesine tanıklık etmek de epey güzeldi. Ancak yine de Ewokların varlığı ve filmin tonunu epey yumuşatmaları ciddi bir eksi puan olarak Return of the Jedi filmini bu listenin üçüncü sırasına geriletiyor.
2-) A New Hope
Dediğim gibi A New Hope ile Return of the Jedi'ın yerlerini değiştiren tek sebep Ewoklar. Ancak bir de ufak bir duygusal sebep var. Her şeyin başladığı film olan A New Hope'un aslında adı ilk başta sadece Star Wars idi. Daha sonra gelen filmlerle birlikte A New Hope adına kavuştuk ve gerçekten sinema tarihi adına da yeni bir umut başlamış oldu. Bence 1977 yılında çekilen A New Hope hem popüler kültürü hem de bilim-kurgu sinemasını çok ciddi şekilde değiştirdi.
Bugün bakıldığında belki değeri anlaşılmasa da 70'lerin sonlarında böyle bir film izlemek insanları gerçekten derinden etkilemişti ve bu çıılgın hayran kitlesinin oluşmasını sağlamıştı. Mark Hamill bile daha sonradan yaptığı açıklamalarda bu senaryonun oldukça komik olduğunu ve tutmayacağını düşündüğünü söylemişti. Tabii George Lucas'ın muhteşem efektleri ve şahane hikayesi işleri bambaşka bir boyuta getirdi.
Bir çöl gezegeninden çıkan sıradan bir çiftçinin tüm galaksiyi değiştirebilecek olması, biraz Japon kültürü, biraz kovboyluk ile harmanlanmış bir uzay filminde bu kadar fazla bağ kurulabilecek karakter olması itibariyle A New Hope'un yeri sinema tarihinde apayrı. Zaten orijinal üçlemeyi bu kadar eşsiz kılan şey oldukça özgün ve çağının ötesinde olmasıydı. Ayrıca Star Wars Evreni adına Anakin Skywalker (Tabii o zaman için sadece Darth Vader) ile Obi-Wan Kenobi'nin son kez karşılaştıkları film de yine A New Hope.
1-) Empire Strikes Back
Sanırım listenin en az tartışılacak belki de herkes tarafından kabul gören tek yeri zirvesi olacaktır. Bana göre sadece en iyi Star Wars filmi değil en iyi bilim-kurgu filmi de olan Empire Strikes Back her anlamda bir zirveyi bizlere yaşatıyor. Aslında Marvel Sinematik Evreni'nin Infinity War ile yeni yaptığı "kötünün kazanması" olayını yıllar evvel yapan Empire Strikes Back, neredeyse tüm yeni Star Wars filmlerinin toplamından daha fazla ikonik sahne içeriyor.
"I am your father!" repliğini ilk kez duyduğunuzda ne kadar şaşırdığınızı düşünün ve bunu 1980 yılında sinemada yaşadığınız hayal edin. Gerçekten çarpıcı diyalogları, olağanüstü aksiyon sahneleri ve bol bol Darth Vader karizmasıyla Empire Strikes Back'in yeri çoğu insan için apayrı. Tüm bunlar olurken İmparatorluğun ne kadar kuvvetli olduğunun çok güzel bir şekilde bizlere gösterilmesi, Lando'nun hikayenin içine girmesi ve epey iyi uzay savaşlarını da es geçmemek lazım.
Keşke Disney ilk filminde çektiği kopyayı Empire Strikes Back ve Return of the Jedi arasındaki bağlantılara bakarak tekrarlasaydı da bu kadar kötü bir final izlemeseydik. Tüm orijinal üçlemenin zirve yaptığı film olan Empire, sanırım daha 20 tane Star Wars filmi izlesek bile zirveyi kimseye bırakmaz. Tüm bu 42 senelik yolculuk içerisinde izlediğimiz filmlere bakınca kalitenin zaman içerisinde yükselmekten ziyade kademeli olarak düştüğünü görüyoruz. Bu da Star Wars hayranları adına epey üzücü gözüküyor. Umalım ki Disney yeni dönemde kaliteyi arttıracak işler yapabilsin. Gerçi son olarak çektikleri dip sınırı o kadar alçakta ki bu noktadan sonra daha kötü bir şey yapabileceklerini düşünemiyorum.
1977 doğumlu biri olarak, Anne -Baba olmadan izlediğim ilk sinema filmim Ghost Busters 2 oldu, Atlas sineması...Star Wars'lara yetişemedim. 90'ların güzel tarafı VHS kaset devrinin yavaş yavaş kaybolduğu filmleri sinemalarda izlemenin keyifli olduğu yıllardı. Hem Bilgisayar oyunları, hem sinema filmleri birer birer efsaneydi, hatta müzik alanında yerli , yabancı efsane zamanlardı.