Ana Akım Olamamış 5 Aksiyon Oyunu Önerisi

Oyunlar bir devrimdir bana göre. Pasif medyaların kontrolünü deneyim eden kişiye veren, yepyeni meta bir tür yaratan bir devrim. Bir kitabı okurken sadece kelimelerle karşılaşırsınız. Bir üst seviyeye geçince görüntü ve kelimelerin harmonisinden çizgi roman doğar. Üstüne ses de ekleyip görüntüleri oynatırsanız elinize video formatı yani diziler ve filmler gelir. Peki işleri biraz daha karmaşıklaştırsanız ne olur?

Diyelim ki çıkacak resimler seçimimize kalsa, ortaya interaktif filmler çıksa? Bu tür filmler bazı stüdyolar tarafından denenmiş olsa da ana akım olmayı başamadılar maalesef. Peki elimiz yanlışlıkla deney şişesine çarpsa ve yasaklı maddeyi karışıma katarsak: Oynanış. İşte o zaman, elimize mükemmele yakın içerik tipi çıkar. Oyunu oyun yapan ve oyun medyasını yaratan şeydir oynanış.

Nintendo bu alanda verilebilecek en iyi örnek olabilir. Nintendo her zaman oynanış odaklı olan ve bu alanda bütün sektörü değiştiren bir şirket olmuştur. Dan Houser bile 3D oyun yapan geliştiricilerin Mario veya Zelda olmasa bugünlere gelemeyeceğini söylemiş bir keresinde.

Ben de bugün buraya oyunu oyun yapan olan oynanış ile öne çıkan ve biri hariç pek de ana akım olamamış aksiyon oyunlarını anmak için geldim sevgili okur. Yazacağım her oyunu şiddetle tavsiye eder, güzel saatler geçireceğinizi temin ederim. Haydi başlayalım.

Star Wars: Jedi Knight Jedi Academy/Movie Battles 2

 
Jedi Academy büyük ihtimalle bahsedeceğim oyunlar arasındaki en popüler oyun. Ana oyun da ışın kılıcı mekanikleriyle zaten çok sağlam bir oyun ama sizin de içinizden Darth Nihilus ile Kylo Ren’i Coruscant’daki Jedi Tapınağında kesmek gelmiyor mu? MovieBattles II, Jedi Academy’nin çok oyunculu kısmını inanılmaz zenginleştiren ve bir adım değil, bin adım ileri taşıyarak hayalinizi gerçekleştiren bir mod.

Kendi sitesi üzerinden ücretsiz indirip Jedi Academy’ye kurabileceğiniz bu mod oyuna bir sürü harita, skin, oyun modu ve mekanik edkiyor. Jedi Academy’ye ün kazandıran ışın kılıcı mekanikleri aynen dururken, duvarda koşma ve akrobasi mekaniklerini geliştiren ve hatta oyunu 4K oynamanızı bile sağlayan, hayran yapımı bir mucizedir kendisi. Mekaniklerden bahsetmişken, odağımızı oraya çevirelim: Jedi Academy, eski olduğunu hissettirse de ışın kılıcı hissiyatı, vuruş hissiyatı ve özellikle akrobasi mekanikleri ile öne çıkan bir oyundu. Her ne kadar özellikle de ışın kılıcı hissiyatı bakımından Fallen Order gibi bir rakibi olsa da, vuruş hissiyatı anlamında bence halen rakipsiz durumdar. Nereden keserseniz oradan kopan uzuvlar aşırı tatmin edici hissettirir oynarken. Diğer bazı Star Wars oyunlarında kılıç ne doğru düzgün iz bırakır ne de elde tutarken tatmin edici bir his yaşatırken, Jedi Academy'de kılıcınızın her şeyi kesebileceğini hissedersiniz. MovieBattles, bu eseri çok daha iyi hale getirir ve benim için oyundan ayrılamayacak kadar harika bir moddur. Star Wars hayranıysanız rüyalarınızı süsleyecek nitelikte bu içeriği şiddetle tavsiye ederim.

Bujingai: The Forsaken City

Japon stili oyunları sever misiniz? Absürt Japon açılarını ve ses efektleri hoşunuza gider mi? Devil May Cry’ı silip süpürdünüz ve başka bir hack'n'slash mi arıyorsunuz? O zaman Bujingai tam size göre diyebilir ve akrobasi ve büyü mekanikleri bakımından aşırı tatmin olabileceğinizi söyleyebilirim. 

Bujingai’yi ilk açtığınızda doğrudan oynanış sekansıyla karşışır ve ilk başta inanılmaz eğlenirsiniz. Karakteriniz aşırı akrobatik davranıyor, duvarda koşuyor hatta belli bir mesafede uçabiliyor. Üstüne saldırılardan kaçarken bile o kadar güzel animasyonlar sarf ediyor ki, bu oyun nasıl DMC kadar popüler olmadı diyorsunuz. Sonra kılıcınızı sallıyorsunuz ve bir daha şaşırıyorsunuz. Vuruş hissiyatı harika olmasa da animasyonlar çok akıcı ve efektler harika. Üstüne tuşları denerken büyü de atabildiğinizi fark ediyorsunuz. İlk büyü ateş topu oluyor ve menüye bakınca bir sürü daha açılacağını görüyorsunuz. Harika değil mi? Başta yazdığım gibi, keşke öyle olsa ama değil. Bahsettiğim 3 mekanik tipinden sadece büyüler gelişiyor bu oyunda. 2. saatte de oyunun sonunda da halen aynı comboları ve aynı akrobatik hareketleri yapıyorsunuz. Bu da oyunu bayağı bir düşüyor ama halen daha taş gibi mekanikleri olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Animasyonlar, efektler ve düşman tipleri halen çok eğlenceli. Özellikle blok yaptıktan sonra karşı saldırı yapınca öyle hoş şeyler oluyor ki ekranda, resmen zevk duyuyorsunuz. Bujingai özellikle de mekanikler bakımından çok iyi bir oyun bence, ama neden ana akım olamadığını da anlayabiliyorum.

Berserk: Millennium Falcon

Berserk halen uzak kaldığıma utandığım bir seri. Ne kadar harika bir eser olduğunu sayısız yerden duydum. Bir ara animesine başlama planım var ama oyunlar olarak bakarsak, öncesinde hiçbir fikrimin olmadığı bir seriydi. Rastgele bir videoda Berserk: Millennium Falcon’un kısa bir kesitini görüp araştırdım ve oyunu oynadığımda da adeta bayıldım.

Berserk’i benim gözümde bu kadar iyi yapan 2 şey var: Vuruş hissiyatı ve dövüş mekaniklerinin tokluğu ile hareketleri. Vuruş hissiyatı anlamında şu gün için bile aşırı tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Aşağı yukarı her düşmanı, bosslar hariç, tek vuruşta kağıt keser gibi kesmek o kadar iyi hissettiriyor ki, anlatılmaz yaşanır. Animasyonlar da oldukça çeşitli. Normal vururken ve hedef alıp vururken tamamen farklı hızda ve farkı animasyonlarla karşılıyor bizi. Berserk’i bir süre oynadım, dediğim gibi çok büyük bir zevk de aldım ama animeyi izleyene kadar rafa kaldırdım ve bana geçirttiği güzel zaman için teşekkür ediyorum kendisine. Yolumuz bir gün yine kesişecek umarım.

Phantom Dust

Phantom Dust belki de bu listedeki en değeri bilinmemiş oyun olabilir. Ben tek kelime ile aşığım bu oyuna. Ne dersem diyeyim bu oyuna olan sevgimi anlatamam. Phantom Dust çok basit mekanikleri olan bir oyun aslında. Oyunda haritalara dağılmış yetenekler var ve üstüne gidip istediğiniz tuşa atıyorsunuz. Her yetenek 5 birimlik olan ve her saniye dolan yetenek çubuğundan belli bir kısmı tüketiyor ve tekrar o değere ulaşana kadar kullanılmıyor. Oyunun yapısı da basit çok oyuncu mantığı: Bir harita var ve düşmanı yeteneklerin ile yenmeye çalışıyorsun. Böyle deyince oyun çok basit geldi değil mi? Yetenek çeşitliliği dışında evet. Haritanın çok sağlam parçalanma fiziğine sahip olması dışında basit bir oyun diyebiliriz. Ama yetenek çeşitliliğini hesaba katarsak, işler çok değişiyor.

Phantom Dust’da o kadar, ama hani, o kadar fazla yetenek var ki, Elden Ring’deki Ashes of War çeşitliliği ile kapışır diyebilirim. Yerdeki taşlardan kalkan yaratmaktan buz parçaları atmaya, havalanmaktan enerji kılıcı çıkarmaya, oyundaki en güçlü yetenek olan atomik bir patlama ile 110 hasar veren, yani tek atabilen, bir saldırıya saymakla bitmez. Phantom Dust çok orijinal tasarımlı bir oyun. Ne dersem diyeyim bu oyunun bana yaşattığı zevki anlatamam o yüzden sadece oyunu oynamanızı şiddetle tavsiye etmekle yetineceğim. Yeni bir soluk alacağınızın garantisini verebilirim.

Matrix: Path of Neo

Path of Neo, çocukluğu PS2 ile geçenlerin er ya da geç karşılaştığı bir oyundur desem belki biraz abartı olur, ama gerçekten de o dönem için çok popüler bir oyundu. Evet biliyorum, bu listeye popüler oyunları koymamaya çalıştım ama bu oyunun yeri bende ayrıdır ve hatta en sevdiğim dövüş oyunudur desem abartı olmaz.

Animasyonlar inanılmaz çeşitli ve akıcı, vuruş hissiyatı silahlar dışında gayet tatmin edici ve akrobatik olarak da çok sağlam bir oynanış var. Özellikle ilk filmin sonunu oynadıktan sonra oyun öyle bir hale geliyor ki, adeta güç fantezisi yaşıyorsunuz. Üstüne filmlerden gördüğümüz hareketlerin de güzel yansımalarını görüyoruz oyunda. Duvarda koşma ve çevreyle etkileşim de çok iyi. Etrafın parçalanması en az Phantom Dust seviyesinde. Oyunu kelimelerle anlatmak zor geliyor sayın okur, tıpkı filmi gibi bu eser de deneyimlemeden anlatılamaz. Size belki biraz farklı abartmışım gibi gelebilir ama ben gerçekten de bu oyunun gizli cevher kelimesinin karşılığı olduğunu düşünüyorum. O halde sizi de Neo ile uyanmaya davet ediyorum. Wake up.

Aslında bu listeye Garo veya Onimusha gibi oyunları da koymak istedim, ama daha çok gönülden tavsiye edebileceklerimle yetinmek daha doğru geldi. Bir başka yazıda daha görüşmek üzere, iyi oyunlar!