Film tadında oyun keyfi yapmaya az kaldı sanki?
Devamını okuÖn yargılarımızı kıran, süper kahraman oyunlarına bakışımızı değiştiren Batman Arkham serisi başlayalı altı yıl oldu. Şimdi ise sona geldik. Rocksteady’nin elimizden tutup götürdüğü bu unutulmaz Batman yolcuğunda yeri geldi akıl hastanesinde düşmanlarımıza korku saldık, yeri geldi kaosa dönen şehirdeki serserilerin korkulu rüyası olduk. Şimdi o korku bizi buldu. Batman hiçbir Arkham oyununda olmadığı kadar savunmasız, arkadaşları için korku duyan bir kahraman. Ve bu kahraman her adımda ‘o’ sona doğru tedirgin bir şekilde ilerliyor.
I am Vengeance!
Seriye hak ettiği sonu vermek için gelen Batman: Arkham Knight’a dair birçok oyuncuda olduğu gibi benim de kafamda soru işaretleri vardı. Rocksteady’nin yenilik konusunda sıkıntı yaşamayacağını düşünsem de Batmobile hakkındaki endişelerim maalesef gerçek oldu. Oyundaki en büyük yenilik olan Batmobile, kullanması oldukça zevkli bir oyuncak. Gotham sokaklarında, hazırlanan rahat kontroller ve yoldaki engellerin birçoğunun kırılabilir olması harika bir deneyim yaşatıyor. Bu konuda Batmobile oldukça keyifli. Fakat aracın diğer versiyonu o kadar tatlı değil.
Sürüş ve tank olarak ikiye ayrılan Batmobile’in oynanış farklılığı tank kısmında beklenen kaliteye ulaşamamış. Sürüş kısmında kalp atışlarımızı arttıran ateşli kovalamacalar yaşarken tanka geldiğimizde o kalp atışları yavaşlamaya başlıyor.
Tank kullanımında kontroller ve çeşitlilik gayet yerinde. Füzelerin arasından son saniyede sıyrılmak ve sunulan farklı farklı silahlar keyifli anlar yaşatıyor. Fakat Batman Arkham’ın her oynanış alanında doruk noktasına ulaşma huyunu Batmobile’de hissedemiyorsunuz. Dövüşmek, gizli gizli gitmek, bulmaca çözmek gibi her defasında ayrı ayrı zevk alınan mekaniklerden sonra tanka binmek pek keyif vermiyor. Oyunun başlangıcında biraz fazla Batmobile kullanılması ve bir-iki görevin neredeyse sadece Batmobile’in tank versiyonu odaklı olması beni rahatsız etti. Tankın bu kadar üstünde durmayıp sadece Batmobile’in sürüş kısmına odaklansalar ortaya daha iyi bir sonuç çıkabilirdi.
Yok Artık
Oyunun zayıf olan yanını çabucak bir kenara bıraktığıma göre övme kısmına geçebilirim. Serinin ilk iki oyununda harika Batman hikayeleriyle karşılaşmıştık. Akıl hastanesindeki sırları ifşa etme, Arkham City’deki olayları bir türlü anlayamama ve etkileyici sürprizler oyuncuyu sürekli diken üstünde tutmayı başarıyordu. Bunların üstüne Batman ve yan karakterler de güçlü yazılmıştı. (Arkham City spoiler’ı geliyor) Arkham City’de Joker’in ölmesinden sonra Arkham Knight’ın nasıl bir hikaye örgüsü sunacağını merak ediyordum. Karşıma seride gördüğüm en iyi hikaye diyebileceğim bir senaryo ve onu şahane bir şekilde aktaran sunumu çıktı. (Arkham City spoiler’ı gitti)
“Her Batman severin görmesi gereken bir hikaye”
Oyundaki asıl kötüler Scarecrow ve ilk kez karşılaştığımız Arkham Knight. Şehirdeki olayları bu isimler başlatsa da oyunun hikayesi aslında tamamen Batman odaklı. Daha önce hiçbir Arkham oyununda olmadığı kadar ön planda tutulmuş bir Batman var karşımızda. Kahramanımızın iç dünyasını gördüğümüz bu yolculuk süresince bazen Batman’e sempati duyarken, bazen de ondan korkmaya başlıyoruz. Arkadaşlarına kendinden fazla önem vermesi ve ipin ucunu kaçırabilmesi gibi olaylar Batman’i daha da savunmasız kılıyor. Scarecrow da hikayenin bu kısmına cuk diye oturan bir kötü karakter olmuş.
Karakterlerin ön planda tutulduğu senaryoda serinin önceki oyunlarında olduğu gibi sürprizler de yerini koruyor. Bazı sürprizler ön görülebilir olsa da çoğu sahnede kendimi ekrana şaşkın şaşkın bakarken buldum. Bu sebeple de zaten hikayenin detaylarını daha fazla açamıyorum. Batman: Arkham Knight ilk birkaç saatten sonra sürprizlerini ortaya dökmeye başlıyor, hikaye bambaşka yerlere gidiyor.
Daha Da İyisi
Arkham Asylum’da bir devrime yol açıp neredeyse her aksiyon oyununa ilham kaynağı olan Rocksteady, Arkham City’de aynı formülü yerinde hamlelerle geliştirmişti. Bozuk olmayan bir şeyi tamir etmeye çalışmayan ekip nerelere geliştirme yapabiliriz diye kafa yormuş ve yine nokta atışı yapmış. Dövüş kısmından başlayacak olursak ilk bakışta her şey aynı geliyor. Hikayede ilerledikçe yenilikleri öğrenmeye başlıyoruz. Artık sıradan counter’ın üstüne bir counter türü daha eklenmiş durumda. Düşman tam size vurmadan önce counter tuşuna basıp yön tuşuyla da ittirirseniz, kendini beğenmiş serserimiz metrelerce öteye uçaraken “hayatımda nerede hata yaptım” diye düşünecek süreyi bulabiliyor. Aletlerimize yeni eklemeler yapılması da dövüş esnasındaki seçeneklerimizi arttırıyor.
Düşman çeşitliliğine de yeni eklemeler yapılmış durumda. Önceki oyunlarda yer alan üstüne binebildiğimiz ağır abilerin yerini daha küçük ağır abiler almış. Bu abiler cüssesinden beklenmeyen hızlarını kalkan, şok cihazı ve bıçak gibi silahlardan biriyle birleştirdiğinde ölümcül oluyor. Yeni eklenen diğer düşmansa tam bir baş belası olan medic. Dövüşlerde ilk bu beyaz giyinen medicleri indirmeye çalışın. Yoksa alt ettiğiniz düşmanları ayağa kaldırarak başınıza eski dertleri sokuyorlar.
Yeni eklenen düşmanların yanında halihazırda var olanlar da yeni özellikler kazanmış. Üstünüze koşa koşa gelip devirme hareketi yapmak (counter işlemiyor) ve arkanızdan yaklaşıp koldan tutmak gibi saldırılar dövüşleri daha çeşitli hale getiriyor.
Tüm bu saydığım yenilikler ve dövüş esnasında çevreyle etkileşim bir araya geldiğinde serideki en zevkli dövüş mekaniği ortaya çıkmış. Batman: Arkham Knight yine alanındaki birinciliği korumayı başarıp, diğer oyunların kendisine gıptayla bakmasını sağlıyor.
I am the Night!
Dövüşten sonra gizliliğe gelmeden önce kemerimizdeki eşyalara göz atalım. Arkham City’den sonra Arkham Origins’e girdiğinizde oyuncuyu bir eşya bolluğu karşılıyordu. Rocksteady, Warner Bros. Games Montreal’in yaptığı hatayı tekrarlamayarak aletlere çeki düzen vermiş. Alışık olduğumuz batarang, batclaw gibi temel aletlerle oyuna başlıyoruz. İlerledikçe hem bildiğimiz aletlerin farklı versiyonları hem de yepyeni aletler geliyor.
Eskilerin gelişmiş versiyonu ve yeni aletler gizlilik kısmını inanılmaz ölçüde geliştirmiş. Disruptor ile dedektif modunda görünmez düşmanları işaretlemek, mediclerin birini kaldırırken çarpılmasını sağlamak, silahları bozmak; voice synthesizer ile Arkham Knight ve diğer kötülerin sesini taklit ederek düşmanlara komut vermek; remote hacking device ile üstünüze ateş açan drone’ları hacklemek gibi onlarca farklı seçeneği aynı sekans esnasında kullanmanız mümkün. Bu özellikler sayesinde düşmana yaklaşım imkanlarınız büyük ölçüde katlanıyor.
Gizlilik sırasında kullanabileceğiniz bir yenilik de Fear Takedown. Bir kişiyi gizlice indirdikten sonra açılan bu yetenek sayesinde birbirine çok uzak olmayan üç (geliştirirseniz beş) düşmanı hızlıca almanız mümkün. Fear Takedown sırasında zaman yavaşlayınca yağmur damlalarının durması ve renklerin kendini göstermesi görselliği zirveye taşıyor, panikleyen düşmanların sağ sola ateş açması da atmosferi güçlendiriyor. Fear Takedown, Batman’in yapısına uyması ve dengeyi bozmayarak keyif vermesiyle çok yerinde bir yenilik olmuş.
Anlayacağınız Batman: Arkham Knight dövüş kısmında olduğu gibi işin gizlilik tarafını da boşlamamış. Tavandan sarkarken aşağıdaki insanlara sefil gözüyle bakıp, “acaba şimdi kime ne yapsam” diye düşüncelere dalacakken binin “sentry gun koyuyorum” demesiyle ayılıveriyorsunuz. Sadece size değil, düşmanlarınıza da yeni aletler bahşedilmiş. Alet edevatınız oyunu kolaylaştırmaktan ziyade zorlaşan gizlilik mekaniklerine bir denge getiriyor. Zorluk ve seçenek bolluğu sayesinde Batman: Arkham Knight’ın gizlilik kısımlarına daha da hayran kaldım.
Belalı Şehir: Gotham
Dünyanın en iyi dedektifi ödülüne layık görülen Batman’in bu yönü yine oldukça ön planda. Batmobile’in devreye girmesiyle de hiç olmadığı kadar iyi. Uzaktan kumandayla aracı kontrol etmek, bulmaca sekanslarına farklı bir boyut katıyor. Seride daha önce görmediğimiz bu çeşitlilik daha farklı düşünmemizi sağlıyor. Fazla zorlayıcı olmamaları da hem zaman harcatıp oyundan sıkmıyor hem de ağızda güzel bir lezzet bırakıyor. Eğer bulmacalara doymazsanız Riddler sizin için şehrin etrafına soru işaretlerini yine serpiştirmiş durumda.
Oynanış anlamında değinmezsem olmaz dediğim bir taraf da çeşitlilik. Batman: Arkham Knight son yıllarda gördüğüm en geniş oynanış yelpazesine sahip. Bunda en büyük etkense bulmaca kısımlarının tekrara bağlamaması. Hikaye görevleri esnasında göreceğiniz neredeyse hiçbir bulmaca birbirini tekrar etmiyor. Karşınıza hep yeni bir şey çıkıyor. Bulmacaların dışında da sadece bir defa yaptığınız pek çok oynanış mekaniği yer alıyor. Hikayedeki önemli anlar bulmaca, dövüş ve gizlilik sekanslarıyla iyi bir sunum eşliğinde birleştiğinde ekran başında zevkten dört köşe oluyorsunuz.
“Oynanış hiç olmadığı kadar çeşitli”
Arkham City’de tanışma şerefine eriştiğimiz Gotham, Batman: Arkham Knight’ta da ayaklarımızın altında. Açık dünya olarak GTA 5 ve The Witcher 3 gibi oyunlarla aşık atacak ölçüde olmasa da serinin önceki oyunlarına göre büyük bir şehir sunuyor Batman: Arkham Knight. Araç kullanımından ötürü, şehrin büyümesinin yanında yollar da genişlemiş. Binalar ve yer altı sayesinde dikine de uzanan oyun alanımız yine Arkham City’den alışık olduğumuz şekilde içeriklerle doldurulmuş halde ve bu içeriklerin hepsi gerçekten dolu. Yan görevlerde kötü karakterler ve sürpriz gelişmeler Batman’i bekliyor. Aynı zamanda şehri Arkham Knight’ın elinden kurtarmak için birçok dövüş, gizlilik ve Batmobile sekansına girmeniz mümkün. Bu sayede hem kafanızı derin hikayelerden çekip çıkarabiliyor hem de Gotham’ı kurtarmaya daha çok yaklaşıyorsunuz.
Batman Arkham serisinin her daim iyi olan özellikleri Arkham Knight’ta yerini tek bir detay harici koruyor. O detaysa boss dövüşleri. Arkham City’den daha az kötü adam içeren Batman: Arkham Knight’ta boss dövüşleri az, ama benim sorunum azlıktan ziyade kalitelerinde. Oyun boyunca karşılaşacağınız karakterlerin birçoğuyla Batmobile içerisinde kapışıyorsunuz. Keyifli olduğu anlar olsa da genel olarak Batmobile’li boss dövüşleri yaratıcılıktan uzak hissettiriyor. Özellikle uzun saatler boyunca yapıp geldiğim bir yan görev dizisinin sonunda çıkan, heyecanla beklediğim bir boss dövüşü beni tamamen hayal kırıklığına uğrattı.
I am Batman!
Kimilerinin şüpheyle, kimilerinin büyük bir heyecanla çıkışını beklediği Batman: Arkham Knight sonunda çıktı ve beraberinde bir efsaneyi de sonlandırdı. 2009’dan bu yana oyuncuları bir heyecandan başka bir heyecana, bir gizemden başka bir gizeme sürükleyen Rocksteady, Batmobile ile ilgili bazı sorunları saymazsak kapanışı görkemli bir şekilde yaptı. Yıllar sonra dönüp geçmişe baktığımızda “Batman Arkham ne efsane seriydi be!” diyebileceğiz. Fakat o sözleri ağzımızdan dökmeden önce Gotham’ın üzerinde bir kez daha uçmamız gerek.
Not: İnceleme oyunun PlayStation 4 sürümü için yapıldı. PC sorunlarından bu yüzden bahsetmedim. Eğer PC’de problem yaşıyorsanız “Batman: Arkham Knight PC Sorunlarını Nasıl Ortadan Kaldırırız?” sayfasından bilgi alabilirsiniz.
Oyunu, Türk Telekom faturanıza 12 ay taksit ile, Playstore'dan satın alabilirsiniz.