Yazılı basının ve haliyle oyun medyasının en hareketli günleri olan 90’lar sonu ve 00’ların başında ben de tüm paramı oyun dergilerine yatıranlardan biriydim. O dönemlerde evde tek bir bilgisayar oluşu ve bu bilgisayarın tüm oyunları çalıştırmaması beni zamanının en değerli “para birimi” olan demo CD’lerini kullanmaya itiyordu. Bu demo CD’lerinden o kadar fazla topladım ki sanırım şu an bile evimde iki koca kap dolusu demo oyun bulunuyor.
Fakat bu demolar arasında kendime has bir hiyerarşi kurmuştum. Sevdiklerimi sık sık takar oynar, sonu geldiğinde de kapatırdım. Bu demolar arasında bulunan Comanche 4 de sık sık oynadığım oyunlar arasındaydı.
Aklımda güzel anılar bırakan Comanche serisinin tekrar diriltileceğini Gamescom 2019’da öğrendim. Oyunun dağıtıcısı yine THQ Nordic olacaktı. Peki ama oyundan beklentilerimiz nelerdi?
Bahsini ettiğim dönemlerde oyun dünyası ile haşır neşir olan pek çoğunuz, bu süre zarfında pek çok savaş oyununun hayatımıza girdiğini hatırlayacaktır. Delta Force serisinden tutun, F-22 Raptor isimli uçak oyununa kadar birçok savaş temalı oyun, Comanche’yi de üreten NovaLogic ekibi tarafından yapılmıştı.
Bunu söyleyeceğime inanamıyorum fakat NovaLogic ekibinin askeri teknolojiler üzerindeki bilgisi, 2020 model Comanche’nin en çok eksikliğini çektiği şeylerden biri olmuş. Yani evet, oyundan pek beklentim olmasa da kendisi beklediğimin de aşağısında kalmayı başardı.
Buz Pateni Simülasyonu
Comanche’nin hala bir erken erişim oyunu olduğunu belirterek başlamak gerek. Yani ilerleyen günlerde oyunun gelişeceğinden ve bazı hataların giderileceğinden eminim. Fakat asıl sorun temel mekaniklerde, yani kontrollerde başlıyor.
Uzun süredir uçuş simülasyonları ve benzer oyunları oynuyorum. Evimde ciddi bir sistem olmasa da bir süredir Xbox One Gamepad’i kullanmaya başladım ve bu tarz oyunlarda çok daha rahat ettirdiğini düşünüyorum. Comanche’ye de doğal olarak gamepad’i bağlayarak başladım. Daha ilk saniyelerde çıkan üç farklı kontrol seçeneği içimi rahatlattı zira biri çalışmazsa diğerlerine geçerek kendime en uygun seçeneği bulabilecektim. Tahmin ettiğiniz gibi işler böyle yürümedi.
Oyunun ilk görevinin ilk saniyelerinde bile helikopteri kontrol edebilmek bir dert haline dönüştü. Bahsi geçen üç farklı kontrol şekli arasında herhangi bir fark hissetmeyince gamepad’i sökerek klavye ve fare ile oynamaya devam ettim.
Klavye ve fareye geçtiğim andan itibaren çektiğim acının biraz daha azaldığını söyleyeyim. Fakat buna rağmen helikopterin anlamsız kayışının ve sağa sola savrulmasının önüne geçemiyorsunuz. Ateş etmeye çalışırken yaşadığınız cinnet de bunun cabası.
Hedef Nerede?
Rahat saldırı yapabilmeniz için “otomatik kilitlenme” modu eklenmiş oyuna. Klavyede “E” tuşu ile aktif hale getirdiğiniz sistem, makineli tüfeğinizi otomatik olarak düşmanlara kilitleyerek savaşı çok daha rahat geçmenizi sağlıyor. Tabi bu sistemin aktif kalabileceği bir süre ve bekleme süresi mevcut.
En büyük ikinci yardımcınız ise güdümlü füzeler. Düşmanlarınızı ekranın ortasındaki yuvarlağın içerisine aldığınız an yavaş yavaş kilitlenen bu füzeler, sayıca oldukça az olduğundan bu füzeleri daha güçlü hedeflere göndermek çok daha mantıklı.
Üçüncü ve son silahınız ise cephanenizde bulundurduğunuz ve bir imleç ile kontrol edebildiğiniz standart füzeler. Bu füzelerin yörüngesini, ana ekranda çıkan ve sürekli hareket halinde olan ikinci bir imleç belirliyor. Tam da bu sebeple füzeleri kullanmak bir hayli zor. Yine de özellikle orta mesafede oldukça etkili olduklarını söylemek gerek. Bununla birlikte cephanenizdeki füze sayısı da, güdümlü füzelere nazaran, bir hayli fazla.
Fakat Comanche’de en çok dikkatimi çeken yenilik, drone sistemi oldu. “Q” tuşu ile helikopterinizden çıkarabileceğiniz ufak bir drone, size görevlerde yardımcı olabilmesi için tasarlanmış. Evet, Comanche’nin henüz bahsetmediğim bir “senaryosu” da mevcut.
Uçalım, Uçalım, Kaçalım
Eski günlerdeki “Amerika her yere demokrasi götürüyor” konulu senaryolar, haliyle yerini çok daha basitleştirilmiş senaryolara bırakmış. Erken erişimde oynanabilir olan ilk görev 5 farklı parçadan oluşuyor. Bu parçalarda hedefimiz, bir kanyon içerisinde kaybolan askerlerimizi bulmak.
Kanyon çevresinde bulduğumuz tesislere helikopterimiz ile giremeyeceğimiz için drone’umuzu kullanarak bu bölgelerdeki görevleri yerine getiriyoruz. Kimi zaman kapı açıyor, kimi zaman içerideki askerleri öldürüyor, kimi zaman da tesisi havaya uçurmamız gerekiyor. Tabii ki tüm tesis savaşları, neden olduğunu anlamadığımız biçimde bozulan bir hava kanalından içeriye girmemiz ile başlıyor.
Kısacası bu drone özelliği ilginç olabilecekken, klişe mekanikler ile süslendiği için tadını kaybetmiş. Bununla birlikte hikayenin geçtiği kanyon giderek daraldığı için bir süre sonra kontrollerin de etkisiyle sağa sola çarparak patladığınız oluyor. Drone’un kontrolü helikopterden daha kolay olsa da 30 mermili silahı büyük hedeflerde pek fazla işe yaramıyor.
Çoklu Oyuncu (!) Modu
Bir süre senaryoda vakit geçirmemin ardından oyunun çevrimiçi modunu da deneyim etmek istedim haliyle. Fakat matchmaking esnasında yaklaşık 5 dakika bekledikten sonra girmekten vazgeçtim. Birkaç kez tekrar denedim fakat aktif oyuncu sayısının 5 olduğunu gördüğümde hayatıma devam etmeye karar verdim.
Comanche, nostaljiyi kullanarak kendini sattırmaya çalışan oyunlardan biri gibi görünüyor şu haliyle. Oyun erken erişimde olduğu için henüz sert eleştirilerde bulunmak pek makul değil. Bakalım erken erişimin ilerleyen zamanlarında kendisini toparlayabilecek mi, onu da erken erişimden çıktığı zaman incelememizde anlatırız.