Crusader Kings III: Royal Court – İlk Bakış

Yine günlerime ambargo koyacak, anlaşıldı

Geçtiğimiz yıl Eylül ayında çıkan Crusader Kings III, strateji severlere muazzam bir deneyim vadetmekle kalmamış, bu tarz derinlikli strateji oyunlarına mesafeli duranları bile kendisine çekmeyi başarmıştı. Büyük keyif aldığım, çok severek oynadığım oyunlardan birisi olmuştu. Dolayısıyla Royal Court duyurulduğunda birçok oyuncu gibi ben de sevindim ve doğal olarak yakın takibe aldım. Bir de bunun üzerine karşıma bu ek pakete bir ilk bakış atma fırsatı çıkınca hayır demem beklenemezdi, öyle değil mi :)

Hafta sonu boyunca hızlı bir CK3: Royal Court turu yapıp, bol bol not aldım. Şubat ayında gelecek bu ek paket, bizlere ne gibi yenilikler sunacakmış, buyurun hep birlikte hızlıca bir göz atalım:

Saray ahalisinden ne havadisler var bakalım

Paradox, strateji oyunlarını, özellikle de tarihi strateji oyunlarını çok iyi yapıyor dersem herhalde çok da itiraz eden olmaz. Sonuçta, Europa Universalis, Hearts of Iron, Victoria ve Crusader Kings serilerinin her birisi, oyun severleri kendine çekmeyi başaran ve önemli oyuncu toplulukları edinen seriler oldular.

Belki bundan daha iyi yaptıkları bir şeyse, çıkardıkları oyunları yıllar boyunca diri tutabilmeyi başarmaları ki burada da devreye ek paketler giriyor. Yine sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, bu geleneği CK3 için de devam ettireceklerine işaret eden bir ek paketle karşı karşıyayız.

Royal Court, oyuna yeni medeniyet, birim vs eklemek yerine farklı bir konuya odaklanıyor: Saray. Tarihe baktığımızda sarayların, sadece yönetim için değil, aynı zamanda kültür için de birer merkez olduğunu görüyoruz. Royal Court da bunu göz önünde bulundurarak hazırlanmış bir ek paket diyebiliriz; tabii bunu yine işin yönetim boyutuyla harmanlayıp yapıyor.

Ek paketle gelen yeniliklerden birisi taht odamızın (Throne Room) üstlendiği rol. Burada hem emrimizdeki yöneticileri hem aile üyelerimizi hem misafirlerimizi ağırlıyor, zaman zaman bu isimlerin meselelerine, gündeme getirmek istedikleri olaylara kulak veriyor ve uygun gördüğümüz şekilde karara bağlıyoruz. İşin ‘mahkeme’ (Court) olarak değerlendirilebilecek kısmı da ortaya çıkan bazı anlaşmazlıklarda veya dile getirilen talepler hakkında verdiğimiz kararlar şeklinde gösteriyor kendisini.

Taht odasında bahsedildiğinde zihinlerde canlanan tablonun önemli unsurlarından birisi de ihtişam olsa gerek. İşte ek paketin beraberinde getirdiği özelliklerden birisi de tam olarak bu, ihtişam (Grandeur) düzeyimiz. Odada sunulan hizmetin kalitesi (mesela yemekler) konuklarınızı etkilemenize yardımcı oluyor, bir yandan da daha üst düzey konukları ağırlamanızı sağlıyor. Yeri geldiğinde rakiplerinizi de bu şekilde etkileyebiliyorsunuz hatta.

Hazır ihtişamdan bahsederken taht odamızı nasıl dayayıp döşediğimizden de söz edelim bari :) Taht odamızı renklendirmek için hanedanımızın flamasından tutun önemli silahlara, tarih eserlere, av ganimetlerine, yazma eserlere varıncaya kadar pek çok değerli eşya kullanabiliyoruz. Bunların sayısı ve kıymeti yükseldikçe, etkileri de artıyor.

Taht odanızda dönem dönem maceraperestleri, gezginleri, mucitleri, yazar veya şairleri misafir ediyor, kendilerinin yapmayı planladıkları şeyler için destek taleplerine maruz kalabiliyorsunuz. Bu talepleri kabul eder, çalışmalarını maddi ve manevi olarak desteklerseniz ve çalışma başarılı bir şekilde sonlandırılabilirse, üretilen silah, keşfedilen tarihi eser, yazılan kitap vs taht odanızı süsleyebilecek nesneler arasında yerini alıyor. Kimi zaman da kralımızın tacı, zırhı, silahı oluveriyor bunlar. Hatta zaman zaman hanedan üyeleri arasında bu nesneler yüzünden husumetler baş gösterebiliyor. Tahtın diğer varisi olan kardeşiniz, “Aramızın açılmasını istemiyorsan bizim pederden kalan şu antikayı bana yollayıver bakayım” diyerek aba altından sopa gösterebiliyor mesela :)

Kaliteli yaşamı motto edinmişseniz, sarayımıza biraz daha seviye atlatalım diyorsanız, yeni görevlendirmeleri de bunun için kullanabiliyorsunuz. Sağlığınızı güvenilir ellere teslim etmek için bir hekim, stresinizi atıp rahatlamak, şöyle doya doya kahkaha atmak için bir soytarı, atlarınıza daha iyi bir bakım sunabilmek için seyis, size yönelebilecek saldırılara göğsünü gerecek bir muhafız görevlendirebiliyorsunuz. Bunları, şu veya bu şekilde hem ihtişamınıza katkıda bulunuyor hem de yönetiminizi kolaylaştırıcı bir rol üstleniyorlar.

İşin kültür kısmına geldiğimizde ise; belirtilebilecek birkaç nokta bulunuyor. Bunlardan ilki, topraklarınızda (ve bazı durumlarda komşularınızı da kapsayan bir coğrafyada) hâkim kültürden sıyrılıp yeni bir kültür inşa edebilmeniz (Cultural Divergence). Haliyle bu kültürün lideri de siz oluyorsunuz ve bu kültürün ne kadar kabul göreceği de hükümdarlığınız açısından önemli bir mesele haline gelebiliyor.

Buna benzer bir durum karma kültür (Hybrid Cultures) konusunda da geçerli. Bazı durumlarda, iki kültürün bir karmasını oluşturup, hibrit bir kültür ortaya çıkarmanız da mümkün. Bunu yaparken, farklı başlıklarda hangi kültürün daha baskın olacağını seçebiliyor, dilerseniz her iki kültürün eşit etkide bulunduğu bir orta yol da benimseyebiliyorsunuz. Bu yeni kültürle gelen bazı avantajlardan da yararlanabiliyorsunuz elbette.

Kültürden bahsederken dil meselesine değinmek lazım. Sarayınızda kullanılan dil, doğal olarak hâkim dil. Vassallarınızın, misafirlerinizin, hizmetinizdekilerin de size taleplerle gelirken veya sadakatlerini sunarken bu dili kullanması beklenir. Bu dile hâkim olmayanlar, kendilerini utandırabilecek durumlara düşebiliyorlar. Benzer bir durum sizin için de geçerli olduğundan dil öğrenmek önemli. Dile hâkim kişilerden destek alarak yeni bir dil öğrenmek, komşularınız veya fethettiğiniz topraklar üzerindeki etkinize de tesir edebilecek bir unsur.

Gelelim dili dolanıp utanç içinde kalmak meselesine. Royal Court (Kraliyet Mahkemesi uygun bir çeviri oluyor mu emin değilim, ama şimdilik böyle devam edelim) toplayabilmeniz için belirli şartlar var ve bunların başında da Kral veya Kraliçe (Sultan ya da İmparator da diyebiliriz) statüsünde olmanız geliyor. Yani eğer bir kralın vassallarından ya da bir sultanın sancakbeylerinden birisiyseniz, Royal Court toplamak gibi bir şansınız yok, aksine o kralın/kraliçenin ya da sultanın topladığı heyete katılıyor, kendilerine sadakatinizi sunuyor ve onlardan taleplerden bulunabiliyorsunuz. Sadakatinizi sunarken, sarayın diline hâkim değilseniz rezil rüsva olabiliyor, talebinizi yeterince sağlam temellere dayandırıp hakkıyla dile getiremezseniz kralın sert yanıtıyla saraydan boynunuz bükük bir şekilde ayrılabiliyorsunuz. Ama işinizi bilenlerdenseniz, ağzınız iyi laf yapıyorsa tek bir kurşun sıkmadan veya suikast planlarına bulaşmadan topraklarınıza toprak katmanız bile mümkün olabiliyor.

Daha önce birçok kez olduğu gibi bu sefer de anlatılabilecek pek çok detay var ve ben esasında bunları maddeler halinde sıralamakla yetindim sadece; o detayların oyundan aldığımız keyfi nasıl artırdığını saatlerce anlatabilirim, ama anlatmıyorum:) Sonuçta, Royal Court 2 ay kadar sonra, 8 Şubat 2022’de gelecek ve bizler o zaman bu ek paket hakkında uzun uzun konuşacağız diye umuyorum.

Ancak şunu söyleyerek ilk bakışı noktalamış olayım; 3 günlük süre bana yetmedi, yine dolu dolu ve gayet keyifli bir oyun deneyimi bizleri bekliyor diyebilirim. Crusader Kings 3, zaten çok iyi bir oyundu. Şimdi de Royal Court ile bu deneyimin üzerine koyarak yoluna devam edeceği anlaşılıyor. Sabırsızlıkla bekliyorum, çok yakından takipteyim.

YORUMLAR
Parolamı Unuttum