Bu aralar Hyrule üzerinden esmekte olan bir rüzgâra kapılıp gidiyoruz sektörde. Özellikle Genshin Impact’in son haftalardaki çılgınca popülaritesiyle ufak çaplı bir fırtına çıktı çıkacak diyebiliriz. Bu fırtınaya gök gürültüsüyle eşlik eden Ubisoft da eski adıyla Gods and Monsters, yeni adıyla Immortals: Fenyx Rising’i koca bir dört saat oynama şansı bulduğumuz bir etkinlik düzenledi geçtiğimiz ayda.
Bozulmayanı Tamir Etme
Lafı gevelemenin anlamı yok; hepimizin aklında aynı şey var. Immortals: Fenyx Rising’i en rahat Assassin’s Creed: Odyssey ile The Legend of Zelda: Breath of the Wild’ın birlikteliğinden dünyaya gelen bir çocuk olarak tanımlayabiliriz. Ubisoft da bunun farkında ve farklı olduğunu kanıtlamaya çalışmak yerine bu birleşimin güçlü yanlarını kucaklamaya eğilmiş.
Immortals: Fenyx Rising’de mevzumuz Yunan tanrılarının zamanında hapsetmiş olduğu titanlardan Typhoon’un serbest kalıp tanrılara kök söktürmeye başlamasına dayanıyor. Tanrıları kolayca bertaraf edip onları zayıf formlarda mühürleyen Typhoon’a karşı koymak da sıradan bir ölümlü olan Fenyx’e kalıyor. Çok standart, daha önce benzerini sayısız kere gördüğümüz türden bir hikâye yani.
Bu hikâyeyi ilgi çekici yapan kısım sunuluşunda. Kendini ciddiye almak yerine sanat tasarımından da bangır bangır bağırdığı üzere oldukça geyik ve eğlenceli bir anlatıma, tarza sahip.
Aslında Fenyx’in hikâyesini anlatıcı olarak görev alan Zeus ve Prometheus’un ağzından dinliyoruz. Bu iki karakter arasındaki çatışmalar, atışmalar hikâyeyi takip etmeyi de keyifli hâle getiriyor. Mesela Fenyx daha başlarda içinde ne olduğunu bilmediği bir yarığa atladığında Zeus “eh, bilmediği yarıklara böyle balıklama atlıyorsa bu hikâye de burada bitti demektir” diye yorum yapıyor ve ekranda bir anda Credits akmaya başlıyor.
Ya da ilk giriş bölümünü tamamladığımda “yuh, giriş kısmı uzun sürdü” diye düşünürken “Buraya kadar anlattıkların sadece giriş miydi yani? Özet geçsen olmuyor muydu?” demesi iyi güldürdü. Genel olarak neşeli bir havası var yani oyunun.
Hikâye ve esprili anlatım Immortals: Fenyx Rising’in Breath of the Wild konseptinin üzerine koyduğu kısımlar. Peki ya keşif hissi ve bulmacalar? Breath of the Wild’daki Shrine’lara benzer çeşitli bulmacalar çözdüğünüz çeşitli Mahzenler var. Dedim ya, bozulmayanı tamir etmeye çalışmamış Ubisoft, üzerine ne ekleyebiliriz diye bakmışlar direkt.
Mahzenlerin sonlarında sizi Guru’lar yerine Zeus’un yıldırımları bekliyor ve bu yıldırımları kullanarak yine karakterinizi geliştirebiliyorsunuz. Mahzenlerdeki bulmacalar başlarda aşırı basitken gittikçe daha komplike ve zor hâle gelmeye, yeteneklerinizi sonuna kadar test etmeye başlıyorlar. Bu mahzenler dışında açık dünyada keşfedilecek bir sürü şey var. Ama merak etmeyin, Odyssey kadar yoğun ve kalabalık bir harita yok. Yine daha Breath of the Wild ayarında tutmaya çalışmışlar, o yüzden “Aylarım gidecek yine!” diye endişelenmeye gerek yok (…en azından oynadığımız sürümden benim aldığım izlenim o yönde!)
Yunan demirciliği farkı
Bütün bunların dışında oyunun Breath of the Wild’a göre açık ara öne geçtiği bir kısım var: S İ L A H L A R K I R I L M I Y O R ! Üç dövüşte bir yeni silah aramak zorunda değilsiniz yani! (Zaten BotW ile ilgili can sıkıcı diyebileceğimiz yegâne şey de oydu herhalde) Oyunun bir tık daha Odyssey’e doğru kaydığı kısımlar da dövüşler olmuş zaten. Çok hafif bir BotW esintisi yakalayan Odyssey sistemini kullanıyor oyun o kısımda.
Yazıyı bağlayacak olursam, Immortals: Fenyx Rising oynadığım dört saatte edindiğim izlenime göre örnek aldığı oyunların en iyi kısımlarını damıtıp eğlenceli bir hikâye anlatımı ve bolca Yunan mitolojisiyle bağlayan keyifli bir oyun olacakmış gibi duruyor.
Devrimsel ya da şaşırtıcı anlamda pek yeni bir numarası yok ama yapmaya çalıştığı şeyleri de gayet iyi yapacak gibi gözüküyor. Eğer Genshin Impact’ten sıkılmaya başladıysanız ya da sizi Breath of the Wild kadar açmadıysa Immortals: Fenyx Rising’e takviminizde yer açmak isteyebilirsiniz. Şunun şurasında aşağı yukarı 1 aycık kaldı ne de olsa çıkmasına…
Hall of the Gods
Maceralarımız arasında dönüp dolaşıp geleceğimiz merkezimizin adı Hall of the Gods. Bir zamanlar tanrılara ev sahipliği yapan, artık Fenyx’in ihtiyaçlarını karşılayan bu mekân karakter gelişimimizin de ayrılmaz bir parçası olacak. Burada yapabileceğiniz şeyler şu şekilde:
- Kylix of Athena: Topladığımız Ambrosia’larla sağlığımızı arttırmaya yarıyor.
- Bench of Zeus: Mahzenlerden topladığımız Zeus yıldırımlarını Stamina’ya çeviriyor.
- Forge of Hephaistos: Adamantine Shard’ları kullanarak ekipmanlarımızı geliştiriyor.
- Cauldron of Circe: Topladığımız materyalleri iksire dönüştürebiliyor, iksirleri geliştirebiliyor.
- River Styx Cistern: Coins of Charon karşılığında tanrısal güçler ve yeni yetenekler açıyor.
- Hermes’s Heroic Tasks Board: Çeşitli günlük ve haftalık görevler veriyor.
- Aphrodite’s Beauty Chair: Tipimizi dilediğimizce değiştirmemize imkân veriyor.
şu benzetmelere takılıp kalmışız, zeldayı ve ac boşverin normal oyun gibi bir yorum istiyorum.. yoksa zelda da böyle burda böyle - zeldayı 15 saat oynamışda olsam herkesin oynadığı bir oyun değil o yüzden ön incelemeyi beğenmedim... Genshin impact içinde zelda diyorlar haksız sayılmazlar ama bence zelda dan daha eğlenceli bir oyun..