Çünkü yıllardan beri aradığım oyunu buldum da ondan!
Devamını okuMajima’nın “Kiryu-chan!!!” diye bağırışı o kadar ikoniktir ki 100 yaşında ölsem ve o zamana kadar hiç Yakuza oynamasam bile muhtemelen ölüm döşeğimde kulaklarımda yankılanacak. Yakuza serisinin Kiryu’dan bile daha popüler olan tek karakteri Majima, Kiryu’nun düzlüğünün tam karşıtı kafayı sıyırmış bir gangster. Ama bu karşıtlıklarına rağmen seride birbirini bu kadar iyi anlayan, birbirine bu kadar güvenen başka bir ikili bulamazsınız. Tabii anlayış ve güven derken, Majima’nın arada Kiryu’yu öldürmeye çalışması gibi detaylara çok da takılmayın.
Aslında ilk başta bu öldürmeye çalışma işinin altı doluydu denilebilir. Majima’nın kendisine denk güçte gördüğü tek kişi Kiryu ve Kiryu yıllarını hapiste geçirdiğinde ve zayıf düştüğünde onun başına bela olarak eski gücüne kavuşmasına yardımcı olması da bundan kaynaklı. Ama her ne kadar bazıları ciddi karşılaşmalar olsa da Kiryu vs Majima’nın asla tam olarak ölümcül sonuçları olmadı, olmaya yaklaşmadı. Aralarındaki rekabet hiçbir zaman tükenmedi ama Kiryu’nun ne zaman yardıma ihtiyacı olsa, ki yardıma ihtiyacı olduğu da hiç az değildir, yardımına ilk koşan, onun için hiç almak istemediği sorumlulukları alan kişi Majima oldu. Yıllar boyunca birbirlerine tezat iki silah arkadaşı haline geldiler.
Her zaman renkli, görmesi heyecan yaratan bir karakterdi Majima ama hayatının en ilginç bulduğum kısmı, Yakuza serisinin geçmişini anlatan Yakuza 0’da yaşadıkları. “Deli Köpek” lakabını almadan ve bu lakabının hakkını layığıyla vermeden önceki hali çok farklıydı. Takım elbisesiyle, efendi tavırlarıyla bir gazino işletiyordu. Sorun çıkartan müşterilerinin suyuna gidiyor, hatta insanların onu itip kakmasına müsamaha gösteriyordu.
Oyun boyunca sürekli kullanıldı Majima. Kiryu’nun aksine doğrularının peşinden koşmak için görevlerini hiçe saymaya hazır bir karakteri yoktu, yakuza kurallarına bağlıydı. Ve bunu bilen abileri ona yalan söyleyip kendi amaçları doğrultusunda onu maşa olarak kullandı, onu hiç bulaşmak istemediği işlere bulaştırdı. Cinayet işlemesi istendi, öldürmesi gereken kör kıza âşık oldu; onunla birlikte kaçtı, onu korumak için elinden geleni yaptı, sonra bütün bu süreçte yine kullanıldığını öğrendi. Daha da geçmişinde kardeşlik yemini ettiği Saejima’yı yüz üstü bırakmak zorunda bırakılmasını, bu sırada tek gözünü kaybetmesini saymıyorum bile. Sürekli kaybetti; gözünü, yeminli kardeşini, aşkını, ait olduğu yeri...
Ve oyunun sonunda Majima bütün pis işleri sırtından attığında, görevleriyle doğruları arasında kaldığında doğruları seçmek istediğini anladığında, bundan sonra nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşayacağına yemin etti, kafesinden çıktı ve bir anda, kendi istediği için delirdi. Trajik bir kahramandan, güçlü bir anti-kahramana dönüştü.
Gayet aklı başında, karar alma mekanizması tam takır çalışan biri olduğuna şüphe yok elbette Majima’nın. Deli Köpek, takmayı kendi seçtiği, onu hem korkulan hem saygı duyulan bir yakuza lideri haline getiren bir maske. Ama o kadar içselleştirdiği, o kadar sevdiği ve o kadar benimsettiği bir maske ki, gerçek Majima’nın bu “kırık” maske olduğunu söylemek aslında yanlış olmaz herhalde.