İnceleme - 140

Müzik oyunun da gıdası!

 

 Bu yazı daha önce Oyungezer Dergisi'nde yayınlanmıştır.

Neredeyse her gün yeni bir bağımsız oyun oynuyor ve neredeyse her gün şaşırıyorum

Bu durumun yaşla da ilgisi var muhtemelen ama öyle güzel bir dönem geçiriyoruz ki her yeni bağımsız oyun beraberinde yepyeni bir ‘eğlence’ getiriyor. Hollywood oyunlarının pazarlama katmanlarından ve kalıplarından sıyrılıp karşımıza çıkan bu oyunlar beni yeniden eğlendiriyor. Bu nostaljik bir durum değil, onlar sadece ‘oyun’ olmayı çok iyi beceriyorlar, tıpkı eski günlerdeki gibi.

İşte 140 da bu oyunlardan. Danimarkalı tasarımcısı Jeppe Carlsen ile şans eseri birkaç yıl önce İstanbul’da tanışmıştım. Kendisi Limbo’nun bulmaca tasarımcısı. (Evet, o minimal gözüken ama canımıza okuyan bulmacaları tasarlayan kişi!) O sıra bahsetmişti boş zamanlarında bir oyun ile uğraştığından, meğerse o oyun 140 imiş.

Kendisini ikinci sayfadaki röportajda biraz daha yakından tanıyabilirsiniz. Oyuna gelecek olursak, 140 bize kareysen dur, üçgensen zıpla ve daireysen de hareket et diyor ama bir yandan da müziğin ritmini yakala diyor. 140 tam anlamıyla bir müzik oyunu (IGF’den Excellence in Audio ödüllü). Bizim kontrolümüzde birbirine dönüşen bu üç temel form ile müziğe kulak veriyor ve bir sonraki müzik katmanına taşıyan ritim anahtarlarını bulmak için yola koyuluyoruz. Her yeni anahtar ile yeni bir ritim ekleniyor, tempo artıyor ve tahmin ettiğiniz üzere bulmacalar da karmaşıklaşıyor (hem de nasıl!).

Yandıkça sistem çakılıyor ve başa dönüyoruz ama Limbo kadar acımasız değil 140. Tüm canlı renkleri ve ritimleriyle bizi tekrar dansa kaldırıyor. Aslında oturduğunuz yerden bile olsa oynarken dans ediyorsunuz desem yeridir. Bulmacaları çözmek için doğru zamanlamalarla ritmi yakalamanız gerekiyor, bu da ancak vücut hareketleri ile mümkün oluyor.

140 müzikal açıdan ağır basıyor gibi gözükse bile homojen renkli geometrik ortamlar ile elektronik müzikler çok iyi dengelenmiş ve bu dengeden minimalin hakkını veren bir tarz ortaya çıkmış. Bu arada müzikler de yine Limbo ekibinden Jakob Schmid’e ait. 140 müzik oyunları janrının oluşması adına önemli bir deneyim. Üstelik bu dansa Steam üzerinden sadece 5 dolara kalkabilirsiniz. Kaçırmayın bu ritmi!

KÜNYE

Tür: Indie, Platform

Yapım: Carlsen Games

Yayıncı: Carlsen Games

Dijital İndirme: 4.99$ (Steam)

Notu:

9 /10


Jeppe Carlsen ile 140 üzerine

Biraz kendinden bahseder misin? Nasıl oyun geliştirici oldun?

 Bilgisayar Bilimleri okudum. Yüksek lisans sonrası hep hayalim olan oyun geliştirmeye yöneldim ve Kopenhag’a taşınarak küçük bir firmada oyun programcısı olarak işe başladım. Maalesef o firma kapandı ama kısa bir süre sonra Limbo’yu geliştirmek için Playdead tarafından işe alındım.

Limbo şimdiden efsaneleşti. Oyunun bulmaca tasarımcısı olarak görev almak nasıl değiştirdi hayatını? Bu arada teşekkürler bulmacalar için!

 Playdead’e aslında programcı olarak girmiştim ama birkaç ay sonra anladık ki basit ama esaslı bulmacalar tasarlamaya yönelik bir kabiliyetim varmış. Bu bulmacalar Limbo’nun yaratıcı yönetmeni Arnt Jensen’i tavlamış olsa gerek ki firmadaki rolüm kısa bir süre içinde değişti. Programcılık yapmaya devam ediyordum ama daha çok kendi tasarım fikirlerimi gerçekleştirmek için. Limbo gerçekten de hayatımı değiştirdi. Çok yetenekli bir takımla çalıştım ve süreç boyunca oyun geliştirmenin hemen her alanında müthiş deneyimler edindim.

Peki 140? O nasıl ortaya çıktı?

Limbo ile işim bittikten sonra evde daha küçük bir proje üzerine çalışmak istedim. Elektronik müziği çok severim ve dolayısıyla hobi projem 140 müzik ile oynanabilirliği nasıl eğlenceli bir şekilde birleştirebilirim odağı üzerine gelişti. Arkadaşım Jakob Schmid çok yetenekli bir müzisyendir ve kendisine 140 prototiplerini gösterince resmen bayıldı ve birlikte çalışmaya başladık. Birbirimizden oldukça etkilendik süreç boyunca. Bir de baktık ki hobi olarak başlayan bu proje ile üç yıl uğraşmışız!

Sence 140 club ortamlarında multiplayer oynanabilir mi?

Biri karakteri kontrol eder diğeri de ritimleri üretirse neden olmasın? J

Nasıl gidiyor şimdilik? Bir ödül bile aldı 140 değil mi?

Mart ayında San Francisco’da Bağımsız Oyunlar Festivali’nde En İyi Ses ödülü aldık. Müthiş bir deneyimdi, gurur duyduk açıkçası. Oyunu bitirmek ve iyice cilalamak için ciddi bir motivasyon oldu bizim için. Oyun en sonunda çıktı ve çok iyi eleştiriler aldık! Oyun geliştirmek hem çok zor hem de düşkırıklığı çok mümkün. O yüzden olumlu eleştiriler ve özellikle oyuncu geri dönüşleri bizim için çok önemliydi, o kadar strese değdi gerçekten diyebildik.

Bağımsız oyun sahnesi çok hızlı gelişiyor. Ne düşünüyorsun bu konuda? Kuzeyde nasıl bu işler?

Artık fiziksel medyaya bağlı kalmadan dijital yolla oyunlar dağıtılabiliyor ve böylece yayıncıların yıllardır dayattığı rakamlardan kurtulabiliyoruz. Oyunların tek bir fiyata sabitlenmesi yerine artık bağımsız bir şekilde oyunlarımızı ücretlendirebiliyoruz ve bu sayede geliştiriciler daha küçük oyunlar yaparak geçinebiliyor. Bu aynı zamanda yaratıcılığı da daha özgür kılıyor, deneysel fikirlerin gerçekleşmesine olanak tanıyor. Danimarka’da bağımsız oyun sahnesi ciddi bir genişleme içinde. Küçük firmalar kuruluyor, üniversiteler öğrencilerine her geçen gün daha fazla seçenek sunuyor, her yıl GameJam’lere yüzlerce insan katılıyor.

Ufukta var mı yeni bir proje?

Yeni fikirler hep var ama şu ara Playdead’in yeni projesine odaklanmış durumdayım. 

YORUMLAR
Parolamı Unuttum